• Sonuç bulunamadı

2.1.3. İstihdamı Etkileyen Değişkenler

2.1.3.1. İşsizlik ve İstihdam İlişkis

İş gücü, istihdam edilen ve edilemeyenlerin toplamından oluşmakla birlikte, iş bulmuş ya da kendi işini kurmuş ancak işe başlama ya da işbaşı yapmak için çeşitli eksiklerini tamamlamak amacıyla bekleyenler, 15 gün içinde işbaşı yapabilecek kişiler ise işsiz olarak adlandırılmaktadırlar73. Diğer bir ifadeyle işsiz; referans dönemi içinde istihdam edilmeyen kişilerden iş aramak için son 3 ay içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve 15 gün içinde işbaşı yapabilecek durumda olan 15 ve daha yukarı yaşlardaki kişilere denilmektedir. Tanımlardan yola çıkarak işgücü;

L (İşgücü) = N (İstihdam) + U (İşsiz)’dir olarak,

İşsizlik oranı da işsizlerin işgücüne oranlanması ile bulunmaktadır. Bu kavramlar aşağıdaki şekillerde formülize edilebilmektedir:

İşsizlik = U/L

73 Türkiye Kamusen, “İstihdam, İşsizlik ve Ücret Sorunlarına Çözüm Arayışları”,

Klasik Teoride, reel ücretlerin düşüşünü önlemeye yönelik çıkarılan yapay engeller işsizliği meydana getiren tek neden olarak gösterilirken, günümüzde ise işsizlik sorunu tek bir kavrama bağlanmamakla birlikte ekonomilerde işsizlik ile istihdam kavramları birbirinden soyutlanamamaktadır. Yine Klasiklerce söz konusu engellerin olmaması halinde ekonomide geçici oluşan işsizliğin giderilebileceği ve ekonominin tam istihdam dengesine ulaşacağı görüşü ileri sürülmekteyken74, günümüzde ise; bir ülkenin istihdam yapısındaki olumsuz gelişmeler meydana geliş nedenlerine de bağlı olarak değişik şekillerde tanımlanan işsizlik türlerine yol açarken, işsizlik de istihdam yapısını olumsuz yönde etkilemektedir75. Örneğin ekonomik genişleme dönemlerinde, daha önce iş aramayanlar da iş aradığından katılım oranının yükselmesine bağlı işsizlikte çok fazla azalma olmazken, durgunluk dönemlerinde, işsizliğin artması nedeniyle katılım oranı olarak ifade edilen işgücünün kurumsal olmayan sivil nüfusa oranı daha düşük çıkmaktadır76.

Ayrıca, Keynesyen düşünce sistemi işgücü arzına ilişkin olarak; işgücü arz eden kişilerin bir para aldanmasına maruz bulunduklarının kabul edilmesi ve ücretlerin düşebileceği asgari bir seviyenin varlığının kabulü gibi iki noktada Klasik görüşten ayrılmaktadır. Bunlara ilaveten, Genel Keynesyen Model, herhangi bir zamanda, iradi işsiz olarak iş arayanlar kendi arz eğrilerinin üstünde bir ücretle iş arayanlar olarak mütalaa edilebilir diyerek, talepteki hangi değişikliklerin bu işsizliği hafifleteceğini açıklamaktadır77.

İşsizlik, temelde yapısal ve konjonktürel olmak üzere iki nedenden ortaya çıkmakla birlikte, en çok karşılaşılan işsizlik çeşitleri; yapısal, konjonktürel, iradi, gayri iradi (açık), friksiyonel, mevsimlik, teknolojik, gizli işsizlik olarak sınıflandırılmaktadır. Gizli işsizlik ve eksik istihdam kavramları nüfus artış hızı, teçhizat ve kapasite artışının ilerisinde olan ülkelerin katlanmak zorunda oldukları bir durumu anlatırken, az gelişmiş ülkelerde ise düşük verimli ve düşük gelirli süngerleşmiş bir istihdam yapısını ifade etmektedir78.

74 Özhan Uluatam, Makro İktisat, 9. Baskı, Savaş Yayınları, Ankara, 1998, s. 332. 75 Ali Özgüven, İktisat Bilimine Giriş, Filiz Kitabevi, İstanbul, 1991, s. 428. 76 Ercan Eren, Makro İktisat, Avcıol Basım Yayın, İstanbul, 2006, s. 21.

77 William H. Branson, Makro İktisat Teorisi ve Politikası, Çev.: Kanyılmaz, İbrahim, Uludağ

Üniversitesi Alfa Basım Yayım Dağıtım, İstanbul, 1995, s. 196.

Bu tür yapıların doğal sonucu olarak meydana gelen işsizlik ekonomiler için önemli bir sorun teşkil etmekte olup, bunu ortadan kaldırabilmek için basit bir yöntem bulunmamaktadır. Söz konusu sorunla mücadelede uzun vadeli ve büyük program ve politikaların uygulanmasına yönelik olarak önemli yükler getiren değişikliklerin gerçekleştirilmesi gerektirmektedir. Ancak temelde kısa ve uzun vadeli programların koordineli çalışması vasıtasıyla, işsizlikle mücadele için önlemler alınabilecek iken, bu önlemlerin önemli bir kısmı enflasyonu şiddetlendirici türde olabileceği için, kalkınma hızının da düşmesine yol açabilecek nitelikte riskler arz etmektedir. Söz konusu risklere ilişkin alınabilecek önlemleri ise vadelerine göre kısa, orta ve uzun vadeli olmak üzere şu şekilde üçe ayırmak mümkündür79:

Kısa Vadeli Önlemler: Kırsal alanların ulaşım, iletişim ve barınma gibi önemli yaşam koşulları iyileştirilerek, gerekli altyapı yatırımları yapılması ve üretimi teşvik edici bir takım projelere ağırlık verilmesi ile girişimciler üretime karşı özendirilmelidir. Ancak bu tür önlemler geçici çözüm yolları olarak kalmakla birlikte, yukarıda bahsi geçen koordinasyon çerçevesinde makro ekonomiye dair oluşabilecek katkılarını da yadsımamak gerekmektedir.

Orta Vadeli Önlemler: Makro ekonomideki dengesizlikleri düzenlemeye ve ekonomiyi daha istikrarlı hale getirmeye yönelik olarak; öncelikle ekonomilerin mutlak üstünlükleri de dikkate alınmak kaydıyla, doğal kaynakların bol olduğu üretim alanlarına dayalı (ihracata yönelik) sanayileşme stratejisi belirlenmelidir. Belirlenen bu strateji çerçevesinde hedefler ortaya konulmalı ve daha çok istihdam alanı oluşturmak adına emek-yoğun yatırımlara öncelik verilmelidir. Öte yandan, genel itibariyle kentsel nüfusun kırsal nüfustan fazla olması ve buna bağlı olarak da işsizlik oranının kentsel kesimde daha yüksek olması nedeniyle işsizlik sorununa çözüm ararken, nüfusun kırsal kesimde tutulabileceği kalkınma projelerine öncelik verilmelidir. Ayrıca, ekonomilerde önemli bir yer tutan ve insanların hayatlarını idame ettirebilmeleri hususunda önemli bir yer tutan tarımın modernizasyonunun gerçekleştirilmesi ve küreselleşmeye bağlı değişen şartlara daha iyi uyum sağlamak adına tarım alanında reformların gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Uzun Vadeli Önlemler: Emek piyasasında ücret dışı emek maliyetleri, emek gücünün üretimdeki yoğunluğunun ve üretim yapısının değişmesi, işsizlik yardımı uygulamalarının artması ve genç nüfusun istihdamdaki payının değişmesi gibi mevcut yapısal özellikleri nedeniyle 1900’lü yıllardan bu yana işsizlik oranında artış gözlenmektedir. İşsizlik sorununa çözüm getirmek adına gerçekleşmesi ve dahi etkilerinin gözlenmesi üç yıldan daha fazla süreyi gerektiren ve uzun vadeli olarak adlandırılan önlemlerin başında bilinçli toplum oluşturulması, planlı yani toplumun besleyebileceği kadar nüfusun sağlanması ve de toplumda sosyal güvenlik ortamının daha sağlıklı hale getirilebilmesi için gerekli çalışmalar gerçekleştirilmelidir.