• Sonuç bulunamadı

Neo-klasik iktisat kuramının temelini oluşturan mikro iktisat yaklaşımında işgücü piyasasıyla ilgili olarak; diğer piyasalarda olduğu gibi bu piyasanın da istem ve sunum ilişkisine dayandığı ve bu ilişkideki dengenin ücret aracılığı ile sağlandığı, işin kaçınılan (yararı olumsuz) bir nitelik taşıdığı, işin belirlenmesinde kişinin serbest (boş) zaman (leisure) ile çalışma arasında yapacağı tercihlerin etkili olduğu ve ücretleri belirleyenin kişinin verimliliği olduğu şeklinde dört temel ilke bulunmaktadır. Bunlardan verimlilik konusunda kişisel verimliliğin belirlenmesi güçlükleri, verimliliğin bir takım, grup işi oluşu, hizmet kesimlerinde bu belirsizliklerin daha da yoğunlaşması gibi ciddi sorunlar vardır48.

Buradan yola çıkarak işgücünün değer yaratan en önemli faktör olması, maliyetinin birim maliyet içinde payının önemli olması ve diğer üretim faktörlerine kıyasla daha kolay tanımlanabilir ve ölçülebilir olması nedenleriyle, verimlilik ölçümü daha çok bu kavramın verimliliği üzerine yoğunlaşmıştır. OECD istatistiksel

47 Erdal Türkkan, İktisat Politikalarına ve İktisadi Analize Yeni Bir Bakış, H.Ü., İİBF Yayınları,

No: 7, 1984, s. 20.

48 Tuncer Bulutay, “Türkiye’de Yüksek Öğrenimlerde İşlendirme ve İşsizlik”, Türkiye Ekonomi

terimler sözlüğünde, işgücü verimliliğini birim işgücü başına üretilen çıktı olarak tanımlamaktadır. Bu oran kişi başına çıktı miktarı olarak hesaplanabildiği gibi, saat başına çıktı miktarı olarak da hesaplanabilmektedir. Hem emek yoğun sanayinin ağırlıklı olduğu Türkiye’de işgücü verimliliğine dayalı ölçüm ve analizler büyük önem taşıdığından hem de yukarıda açıklanan sebeplerden ötürü bu çalışmada da işgücü verimliliği kullanılmıştır49.

1.1.5.1. İşgücünün Hizmet Sektöründeki Kalite ve Etkinliği

Hizmet sektörü, özellikle bilgi toplumu olarak nitelendirilen 2000’li yıllarda ön sıralarda yer alarak ülkelerin kalkınmasında önemli pay sahibi olan sektörlerden biri haline gelmiştir. Bu sektöre ilişkin göstergelerden, ülkelerin ekonomik kalkınmışlık düzeylerinin tanımlanmasında ilk sıralarda yararlanılmakta olup, sektör içinde yer alan bankacılık, pazarlama, dağıtım, iletişim, turizm gibi faaliyetlerin ekonomik gelişmeye olan etkilerinin gün geçtikçe arttığı da gözlenmektedir. Bu potansiyeli devam ettirebilmek için; sektörün verimliliğinde, rekabet gücünde ve özellikle açık pazarlardaki değişimlere uyumunda süreklilik sağlanması gerekmektedir. Bu amaçla belirlenen stratejiler, müşteri odaklı yönetim felsefesi, bilgi ve iletişim teknolojisinin etkin olarak uygulanması hizmet sektöründe sürdürülebilir verimliliği sağlamak için büyük önem arz etmektedir50. Söz konusu devamlılığı sağlayabilmek için de bütünsel bir gelişimin başlatılması ve bu süreçte kuruluşların organizasyonel yeniden yapılandırılması, iş proseslerinin yeniden tasarımı ve aktif işgücü katılımının sağlanması gerekmektedir. Ayrıca yönetimin desteği sağlanmalı, doğru bir yapılanma ve yetkilendirme gerçekleştirilmeli ve de kuruluşa özgü gelişme stratejileri ile bunlara ilişkin programlar hazırlanmalıdır.

Hizmet sektöründe verimliliği etkileyen faktörler incelendiği takdirde, insan kaynağının uygunluğuna ilişkin hassasiyet öne çıkmaktadır. Diğer sektörlerden farklı olarak bu sektörde ürünlerin sayılması ve ölçülmesi her zaman mümkün olmaz iken, sunulan hizmet ile insan arasında etkileşimin yüksek olmasına bağlı sunulacak

49 İlknur Pulak, İmalat Sanayinde Ücret, Verimlilik, İstihdam ve Üretim İlişkisi, Milli Prodüktivite

Merkezi Uzmanlık Tezi, Ankara, 2008, s. 19-20.

hizmetlerin verimi açısından da insan kaynağı oldukça önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Hizmet sektöründe insan kaynağının uygunluğu ve bunun kurum başarısına sağlayacağı katkı nedeniyle dikkatlerin insan kaynağının yetkinlik düzeyine çekilmesine de yol açmaktadır. Çalışanların yetkinlik ve yeterliliklerini artıracak nitelikte eğitimlerin düzenlenmesi ile sektöre yönelik bilgi, beceri ve yeterliliklerinin süreklilik ve güncelliğini sağlamak mümkün olabilecektir. Bu doğrultuda, hizmet kalitesinin üst seviyede olması gerekliliği ile birlikte verimlilik bilinci, kuruluşun tüm seviyelerinde çalışan personele benimsetilmelidir. Günümüzde hızla değişen ve gelişen teknoloji dikkate alındığında, bu teknolojik gelişme sürecine sektörün hızla uyumu için, çalışanların eğitilmesi ve bunda sürekliliğin sağlanmasının son derece önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Yine kuruluşlarda çalışan tüm personelin verimlilik artırma faaliyetlerine katılımıyla, takım çalışmasına dayalı bir ortam geliştirilebilir ve bu sayede çalışanların hizmet üretme performansının arttırılmasına bizzat katkıda bulunulabilir. Takım çalışmalarında ana amacı oluşturan; bilgiyi paylaşma, yaratıcı düşünme, maliyet optimizasyonu ve katma değer yaratılması faaliyetleri bu sayede hizmet sunum süreçlerine yansıtılabilecektir. Bu aşamada, üst yönetim tarafından sistem içinde tüm çalışanların yaratıcılığı teşvik edilmeli ve çalışanlar kuruluşun amaç ve hedefleri konusunda yeterince bilgilendirilmelidir51.

Tüm bunların yanı sıra işgücü verimliliğinin artmasında veya azalmasında diğer faktörler yanında şüphesiz ergonomik faktörlerin de çok büyük etkisi vardır. Çalışma ortamı ve yeri, ses, aydınlanma, çevre sıcaklığı gibi fiziksel faktörler iş görenlerin işyerlerinde daha sağlıklı, güvenli ve verimli çalışabilmeleri açısından son derece büyük öneme sahiptir. Dünyada ve Türkiye’de yapılan araştırmalarda, ergonomik çalışma koşullarının işgören üzerinde verimlilik ve iş performansı açısından olumlu sonuçlar yarattığı gözlemlenmiştir52.

Sonuç olarak; teknolojik gelişmeleri yakından takip ederek, etkili iletişim, bilgi paylaşımı, yeni teknolojiye hızlı adapte olabilmeye ilişkin esnek yapı, müşteri odaklı, kaliteli ve verimli hizmet sunumu ile birlikte özellikle son yıllarda sektörde en

51 F. Zehra Özkan, a.g.m., 2007, s. 16.

52 Otto E. Stallworth ve Brain H. Kleiner, “Recent Development in Office Design”, Facilities, 14 (1-

2), 1996, s. 34-35.; M.L. Resnick, ve A. Zanootti, “Using Ergonomics to Target Productivity Improvements”, Computers and Industrial Enginering, 33, (1-2), 1997, s. 185-188.

önemli sermaye olarak kabul edilen insan kaynağına yapılan akılcı yatırımlar ve bahsi geçen diğer verimliliği etkileyen faktörlere ilişkin imkanların oluşturulması sonucunda sağlanan verimlilik artışı hem sektörel gelişim dolayısıyla ulusal ekonominin gelişmesine hem de rekabet gücünde sürdürülebilirliğin sağlanmasına katkıda bulunacaktır.

İKİNCİ BÖLÜM

İŞGÜCÜ ve İSTİHDAM İLİŞKİSİ 2.1. İşgücü ve İstihdam Kavramları

En geniş tanımıyla işgücü, etkin nüfus içinde yer alıp, cari ücret düzeyinde ve çalışma koşullarında çalışanlar ile işsizlerin toplamından oluşmaktadır. Burada etkin nüfustan kasıt: toplam nüfustan 15 yaşından küçük, 65 yaşından büyük olanların, ev kadınlarının, öğrencilerin, mahkumların, çalışmaya mani bir hali bulunan ve çalışmak istemeyen kesimin çıkartılması ile elde edilen kalandan ibarettir. İstihdam ise, bütünüyle işgücüyle ilişkili bir makro ekonomik kavram olmakla birlikte; sözlükteki anlamı bakımından çalışmak veya çalıştırmak anlamlarına gelmekte ve “geniş anlamda bütün üretim faktörlerinin; dar anlamda ise sadece emek faktörünün üretim faaliyeti sırasında kullanılması olarak ifade edilmektedir”53. Ekonomik açıdan istihdam (employment), üretim faktörlerinin gelir sağlamak amacıyla çalışması ya da çalıştırılması54 şeklinde tanımlanırken, bir başka tanıma göre ise, bir ekonomide belli bir dönemde üretim öğelerinin var olan teknolojik düzeye göre ne ölçüde kullanıldığı olarak karşılık bulmaktadır55.