• Sonuç bulunamadı

İletişim Doyumu Kavramının Tanımı ve Kavramsal Temelleri

BİRİNCİ BÖLÜM ÖRGÜTSEL İLETİŞİM

A. İletişim Doyumu Kavramının Tanımı ve Kavramsal Temelleri

İnsan psikolojisi için bu denli önemli olan iletişim doyumunun kurumlar için de ne kadar hayati olduğunu öngörmek pek zor olmasa gerek. Kurumun ve çalışanların farklı iletişim stillerini anlamak, bir şirketin başarısı için çok önemli olabilir (Hsu, 2002: 16). Çeşitli araştırmacılar iletişim doyumunun önemine vurguda bulunmuşlardır (Taylor ve Cooren, 1997:

425; Allen ve Brady, 1997: 317; Reardon, 1996: 107). İnsan iletişimi alanında iletişim doyumu modern bir yapıdır. Bununla birlikte, yapının genç olmasına rağmen, hem akademik hem de profesyonel topluluklar konuya yoğun ilgi göstermektedirler. Yirmi yıllık zaman süresince yapı, örgütsel iletişimin bir parçası olarak kabul edilmiş, pek çok bilimsel incelemede, yüksek lisans ve doktora tezlerinde ölçülmüştür (Polanksy, 1993: 24).

1. Doyum Kavramının Teorik Temelleri

Zihin sağlığıyla bireyler arası ilişkiler arasındaki bağlantıdan söz edildiğinde bir duygu sıklıkla tartışılmaktadır: Doyum! (Hecht, 1978a: 350). Doyum araştırması kavramsal netlikten yoksundur. Doyum çalışmasına ilişkin yaklaşımlar geniş uygulama alanlarına ve varsayımsal yapı kullanımlarına göre çeşitli farklılıklar arz etmektedir. Çoğu teorisyenler doyumu; bir

beklenti tipi standardının tatminine verilen duygusal bir yanıt olarak kavramsallaştırır. Tüm teorisyenler doyumun (algılanan) çevreye verilen içsel bir yanıt olduğu noktasında uzlaşmışlardır. Çevre ile içsel durum arasındaki bağlantının ayrıntılı olarak belirginleştirilmesindeki başarısızlık, önceki kavramsal tanımlamalarda ciddi bir kusur olarak kendini göstermektedir. Örneğin beklentilerin tatmin pozisyonu, beklentilerin tatmin edilme sürecini açıklamamaktadır. Buna ek olarak, beklentilerin tatmin pozisyonu birisinin olumsuz bir beklentiye sahip olması durumunda (konuyu açıklamakta) etkisiz kalmaktadır (Hecht, 1978c: 254).

Doyum kavramı, insan davranışının makro terorilerinde sürekli tekrarlanan (ele alınan) bir konudur. Karşılaştırılabilir kavramlar rekabet halindeki teorik yaklaşımlarla ilişkilendirilebilir: Hedonizmin (hazcılık) haz/acı ilkesi, bilişselciliğin geçerlilik ilkesi, karşılıklılık teorisinin ödül/maliyet ilkesi, Skinner davranışçılığının pekiştirme ilkesi. Her bir bakış açısı mantıksal olarak çevre ve içsel durum bağlantısıyla ilişkilenen bir “duyguyla”

sonuçlanır. Hedonistik algılamaya göre insanlar haz verici şeyleri arayıp acı verici şeylerden de kaçınırlar. Haz için başarılı bir arayış ya da acıdan başarılı bir biçimde sakınma bir doyum türü (duygusu) üretir. Bilişselci yaklaşımda algılama, şu anki davranışlarla ve daha sonra geçerli ya da geçersiz olarak yorumlanabilecek beklentiler oluşturmak yoluyla geçmişle bağlantı kurar. Geçerlilik tatmin olmuş bir duyguyla ilişkilidir. Karşılıklılık algılamasında, alternatiflerin karşılaştırılma düzeyleri içsel olarak oluşturulur ve dışsal ödüller ile maliyetlerle karşılaştırılır. Eğer ödüller ve maliyetler arasındaki pozitif bir farklılık bu içsel karşılaştırma düzeylerini aşarsa (geçerse) bu daha sonra doyumla sonuçlanır. Son olarak Skinner’ın davranışçı algılamasına göre bir kimsenin pekiştirme geçmişi ve ayırt edici güdüsü geçmişle davranışı arasında bağlantı kurmasını sağlar. Davranışların pekiştirilmesi daha sonra doyuma ulaşmış bir tepki (yanıt) üretebilir. Bakış açılarının her birinde doyum, teorinin üzerinde durduğu ana yapılardan biridir. Her bir teori oldukça farklı dünya görüşleriyle sonuçlanan farklı varsayımsal temele sahiptir ve sonuç olarak teoriler nedensellik ve ilişkilerle ilgili olarak farklı neticelere ulaşırlar (Hecht, 1978b: 48).

Hecht kavramla ilgili olarak “ayırt edici doyum” yaklaşımını geliştirmiştir. Hecht, davranışların pekiştirilmesi ya da cezalandırılmasının ayırt edici güdünün içinde yer aldığını ayrıca güdünün davranışlarla ayırt etme arasındaki bağlantıyı pekiştirmeyi sağladığını ileri sürmektedir. Örneğin A’nın içini açması, B’nin kendi içini açması için ayırt edici bir güdü etkisi yapabilir. Eğer B kendi içini açmak için pekiştirilirse, ayırt edici güdüyle (A’nın içini

açması) davranış (B’nin içini açması) arasındaki bağlantı ayrıca pekiştirilmiş olacaktır. Bu daha sonra gerçekleşen pekiştirme, B tarafından doyum deneyiminin yaşanmasını sağlayacaktır (Hecht, 1978c: 254).

Yapı; sosyal etkileşimden elde edilen doyum ve doyumsuzluğa karşılık gelmektedir (Kirtley, 1999: 33). Hecht (1978b) iletişim doyumunu; o anki ayrımcı (farklılaştırıcı) güdülere bir yanıt olarak açığa vurulan davranışların çevresel güçlendiricilerinin genelleştirilmesiyle açığa çıkan içsel (dahili) ve ikincil bir güçlendirici (pekiştireç ) olarak tanımlar. Bu pozisyon, bireyler kendi dünyalarını yargıladıkları (değerlendirdikleri) standartları geliştirdikleri sürece devam eder (ayrımlar, pozitif beklentiler ve pozitif tahminler). Bunun gibi standartlar birisinin geçmişini öğrenmeye ve doyumuna yanıt olarak pekiştirecin tarihçesine karşılık gelir. Bunu dikkate almak suretiyle doyum; belirli şartlarda herkesçe kabul görmüş bir bakış açısı tarafından açıklanabilen ve çevreye verilen bir yanıtı ifade eder. En fazla tekrar eden ve en fazla belirgin deneyimler ile bu deneyimlerin sonuçları birisinin doyum düzeyini oluşturur.

Doyum, belirli şartlarda karşılaşılması umulan dünyaya verilen bir tepkidir (Hecht, 1978b:

59).

2. İletişim Doyumu Kavramı ve Teorik Temelleri

İletişim doyumu sosyo-duygusal bir sonuçtur. Grup üyeleri grup deneyiminden elde ettikleri tatmin olmuş bir duyguyu yaşarlar (Hecht, 1978c: 253). Redding (1978: 429 aktaran Hilgermann, 1998: 20; Thompson, 1998: 76) iletişim doyumunu bir çalışanın toplam iletişim çevresinden algıladığı tüm doyum derecesi olarak tanımlar. Downs ve Hazen (1977: 64) iletişim doyumunun; içinde birisiyle başarılı bir şekilde iletişim kurulan ya da kendisiyle başarılı bir iletişim kurulan kişisel bir doyumu temsil ettiğini belirtir. İletişim doyumu;

psikolojik sağlık düşüncelerinin anlamlı bir biçimde etkilediği bir tür doyum sonucudur (Hecht, 1978c: 253).

İletişim doyumu, üç önemli işlevi yerine getirir. Bunlardan ilki, bu değişkenin (iletişim doyumu) araştırma inceleme süreç değişkenleri için bir ölçüt olarak kullanılabilmesidir.

İkincisi, teori yapılandırmasına katkı sağlayacak olan değişken sınıflarının organize edilmesinde ve değerlendirilmesinde kullanılabilir. Ve üçüncü olarak da iletişim doyumu çalışması iletişim becerilerini geliştirmek için doğrudan ve yanlışsız uygulamalara sahiptir (Hecht, 1978b: 47).

İletişim doyumu ayrıca, iletişim süreci çalışmasının standartlara bağlı yaklaşımı için kavramsal temelde katkıda bulunur. Bu kavramsal çerçeve içerisinde, bireyler beklenen (umulan) davranışlar anlamında iletişimi değerlendirenler olarak algılanır. Buna bağlı olarak, standarttan (norm) sapma ayrıca önemli bir kavramdır. Bazı deneysel araştırmalar bu beklentileri ya da ayırt etme yetisini incelemişlerdir (Burgoon ve Johns, 1976: 131; Gilbert ve Whiteneck, 1976: 347; Berger vd., 1976: 29). Doyumun; ölçülere (standartlara) dayalı beklentilerin yerine getirilmesi ya da getirilmemesi ile bağlantılı bir duygu olarak düşünülmesi ortak bir yaklaşımdır (Hecht, 1978b: 48).

Bir birey tarafından belirtilen iletişim doyum düzeyi bireyin becerileri değerlendirmesine ve diğer iletişim öğelerinin performansına bağlıdır. İletişim doyumu ayrıca bireyin iletişim süreci beklentileri tarafından da etkilenir. Beklentiler karşılandığında yüksek bireysel iletişim doyumu ortaya çıkarken, beklentiler karşılanmadığında ise düşük bireysel iletişim doyum düzeyi ortaya çıkar (Purvis, 1997: 11).

Araştırmacılar iletişimin farklı biçimleri üzerine pek çok araştırmalar yapmışlardır (Downs ve Hazen, 1977: 64) ve iletişim doyumunun bilgi akışı ve bu akışı kuşatan bağlantıların her ikisiyle elde edilen bireysel doyumun toplamı olduğu noktasında birleşmişlerdir. Çalışmaya adını veren “iletişim doyumu” kavramı algısal/tutumsal yaklaşımın vurguladığı yapı tarafından ortaya konmaktadır. Farklı iletişim biçim algılamalarına ilişkin bir dizi faktör analitik çalışmalar (Downs ve Hazen, 1977) aracılığıyla geliştirilen bu çok boyutlu yapı; teorisyenler tarafından, bilgi akışı ve ilişki değişkenleriyle bir birey doyumunun

“toplamı” biçiminde tanımlanmaktadır.

İletişim doyumu kurumun bilgi alış verişinin kalitesini ölçer (Mclaughlin, 1994: 45).

Kurum içi iletişim doyumu etkili bilgi paylaşımına erişebilmek için bir ön koşuldur (Mclaughlin, 1994: 45). Çalışanlar ve yöneticiler kurum iletişiminden doyum sağladıklarında daha verimli olma eğilimindedirler. İletişim doyumu bilgi akışını, bilginin niceliğini ve niteliğini, içerik ve örgütsel etkililiği değerlendiren, ölçülebilen bir yapıdır (Harcourt vd., 1991: 349).