• Sonuç bulunamadı

BİRİNCİ BÖLÜM ÖRGÜTSEL İLETİŞİM

A. Örgütsel İletişimin Tanımı ve Önemi

Sözlü iletişimin uzmanlaşmış bir alanı olarak örgütsel iletişim; son on yılda hızlı bir gelişim içinde olmuştur. Çoğu kolej ve üniversiteler sözlü iletişim programlarıyla bu alanda en az bir ders vermektedirler. Örgütsel iletişim master derecesi yaklaşık 75 enstitüden alınabilir; bunların 35’i de doktora eğitimi vermektedirler. Niceliksel olarak bu gelişime rağmen örgütsel iletişim göreceli olarak yeni gelişen bir disiplindir. Onun bölümle ilgili kökenleri Purdue Üniversitesi’nden P. E. Lull’un çalışmasıyla 1950’li yılların başlarına kadar dayanır. Örgütsel iletişimin kökenleri 1920’lerde verilen şirket yöneticileri için konuşma eğitimine kadar takip edilebilir. Örgütsel iletişimin sözlü iletişim alanında ortaya çıkışı sözlü iletişimin sosyal bilimler araştırma sahasına girişiyle paralellik gösterir (Putnam ve Cheney, 1990: 45; Atabek, 2000: 6,7).

Örgütsel iletişimin gelişimi; endüstriyel psikolojinin, sosyal psikolojinin, örgütsel davranış ve yönetim biliminin gelişimine eşlik etmiştir. Bu nedenle bu alandaki uzmanlar

örgütsel iletişim çalışanlarının tipik olarak türettikleri egemen teorileri, kavramları ve konuları biçimlendirmişlerdir. Örgütsel iletişim üç ana sözlü iletişim geleneğini geliştirmiştir:

(1) Topluluğa hitap etme, (2) ikna ve (3) bireylerarası, küçük grup ve kitle iletişimi üzerinde sosyal bilim araştırması. İletişim ve kurumun her ikisinin tanımı da araştırma konularını biçimlendiren gelenekler kadar farklıdır. Çünkü tanımlar çeşitli teorik varsayımları ve kavramları yansıtmaktadır (Putnam, 1982: 193). Konuyla ilgili ilk metinlerde, iletişim tanımları açıkça medya (araç) eksenine odaklanmakta ve mesaj yazımının tamlığı ve netliği araştırmayı biçimlendirmekteydi (McMurry, 1965: 131).

Yıllarca araştırmalarda örgütsel iletişimin çok farklı tanımları yapılmıştır. Bu çabaların bir sentezini oluşturmak adına Goldhaber vd. (1978: 76) örgütsel iletişim üzerine iki ana araştırma bakış açısı ortaya koymuşlardır. Bunlardan ilki iletişim akışının yukarı ya da aşağı doğru olup olmadığını açıklayan “bilgi akışı” ya da “süreç” bakış açısıdır. Bu bakış açısı bir kurumu çalışanların (bireysel) kendilerine özgü özelliklerini ortaya koydukları bir yapıdan daha çok (kurumu) bir makine olarak algılarlar. “Bilgi akışı” ya da “süreç” bakış açısı;

sistemde gerekli olan iletişim rolleri, kanal ve kuruma etki eden mesaj faktörlerini içeren kurum yapısını da inceler.

Goldhaber vd. (1978) ikinci bakış açısını algılama/tutumlar olarak tanımlar. Bu bakış açısı çalışanların kurumla ilgili tutumlarını açıklar. Burada temel ilke, bir bireyin kurumda davranışını etkileyecek o kurumla ilgili bireyin zihinsel ve duygusal algılamalarıdır (s.79).

Algısal/tutumsal araştırmalar iklim algılamaları, bilgi yeterliliği (uygunluğu) ve doyum faktörlerini içerir. Algısal bakış açısı iletişim doyumuyla birlikte ortaya çıkmıştır çünkü iletişim doyumu çalışanların iletişimin farklı biçimleriyle ilgili algılayışlarını inceler.

Örgütsel iletişim algılamalarına yönelik yaklaşımlar ve tanımlar pek çoktur. Bir yazar örgütsel iletişimden hangi anlamı çıkarmak ve onu nasıl anlamak istiyorsa öyle anlayabilir.

Çok farklı görüşler olmasına rağmen birkaç ortak nokta pek çok anlayışın içinden tespit edilebilir: (1) Örgütsel iletişim; içsel ve dışsal çevrenin her ikisi tarafından da etkilenen ve bu çevrelerin her ikisini de etkileyen birden çok öğeden oluşan açık bir sistemde ortaya çıkar. (2) Örgütsel iletişim mesajları ve onların akışını, amacını, yönünü ve aracını içerir. (3) Örgütsel iletişim insanları ve onların tutumlarını, duygularını, ilişkilerini ve becerilerini kapsar. Bu önermeler şekil 1’de görülmektedir. Bu işlevsel model örgütsel iletişimin tanımının oluşmasına önderlik eder: Örgütsel iletişim; çevresel belirsizliğin üstesinden gelmek için birbirine bağlı ilişkiler ağı içerisinde mesajların oluşturulması ve değiştirilmesi sürecidir.

Örgütsel iletişimin bu algılaması yedi anahtar kavramı içerir: süreç, mesaj, ağ, karşılıklı bağlılık, ilişki, çevre ve belirsizlik (Goldhaber, 1990: 16).

Şekil 1: Örgütsel İletişim Modeli

Kaynak: Goldhaber, G. M. (1990). Organizational Communication. Dubuque, IA: Wm. C.

Brown. s: 16

Örgütsel iletişim; kurumda meydana gelen, kurumla ilintili ve kurumun yaptığı iletişim demektir. Kurumda olan iletişim dendiğinde, örgütsel iletişim kurum içi ilişkileri ifade eder. Kurumun yaptığı iletişim anlamında ise kurumun dış çevresiyle yaptığı iletişimi, planlanmış ilişkiyi, örneğin kurumun yaptığı propaganda ya da halkla ilişkiler çalışmalarını kapsar (Erdoğan, 2005: 260). Örgütsel iletişimin bilgi aktarma sürecinden daha da fazlasını içerdiğine şüphe yoktur (Hanser ve Muchinsky, 1980: 68).

Kurum üyeleri arasında olması gereken etkileşimi saptayan öğe örgütsel iletişimdir.

Çevresinden etkilenen ve aynı şekilde çevresini etkileyen karmaşık bir açık sistem meydana getiren örgütsel iletişim; iletilerin akışını, amacını, yönünü ve araçlarını da içermektedir.

Bunun yanı sıra örgütsel iletişim; insanları, onların tutumlarını, duygularını, ilişkilerini ve becerilerini de içermektedir (Vural, 2003: 140).

Çevre

Kurum/Kültür

İnsanlar Mesajlar

Kurum/Kültür

Çevre

Sonuç olarak örgütsel iletişim; kurum içinde kurum üyelerinin birbirleriyle mesaj ve anlam paylaşma süreçleri olarak nitelendirilebilirken, kurum dışında ise daha çok kurumun tüzel kişiliğiyle zaman zaman da yine üyeleriyle dış çevre arasında mesaj ve anlam paylaşma süreci olarak tanımlanabilir.

Öneminin bir kanıtı olarak örgütsel iletişim; “kuruma hayat veren kan” olarak adlandırılmaktadır: Örgütsel iletişim kurumu bir arada tutan bir “yapıştırıcı”, örgütsel fonksiyonları pürüzsüzleştiren bir “yağ”, sistemi birbirine bağlayan bir “ip”, kurumun her tarafına yayılan bir “güç” olarak nitelendirilmektedir (Goldhaber, 1990: 5).