• Sonuç bulunamadı

A. MUKAYESELĐ HUKUKTA

I. HEKĐM VE HEKĐMLĐK KAVRAMLARI

45 düzenlenmekte olması ise, bilimsel çalışmaların kazandığı ivmeyi açıkça ortaya koyar niteliktedir.

§ 5. HEKĐMLĐK MESLEĞĐ VE HEKĐMLĐK FAALĐYETĐ ĐLE ĐLGĐLĐ TEMEL KAVRAMLAR

46 B. HEKĐMLĐK MESLEĞĐ VE ŞARTLARI

Hekimlik, belirli bir meslekî eğitim sürecinin başarı ile bitirilmesi ve ayrıca devletin yetkili organlarından çalışma ruhsatı alınmasının zorunlu olduğu bir meslek ve sanattır142. Hukukumuz bakımından kimlerin hekimlik mesleğini icra etmeye yetkili oldukları, 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı Đcrasına Dair Kanun ile 6023 sayılı Türk Tabipler Birliği Kanunu birlikte değerlendirilerek belirlenmekte ve dört kanuni şart ortaya çıkmaktadır143:

1. Türk Vatandaşı Olmak144

2. Tıp Fakültesi Diplomasına Sahip Bulunmak 3. Tabip Odasına Kayıtlı Olmak145

4. Hekimlik Mesleğinin Đcrasına Geçici ya da Sürekli Engel Hali Bulunmamak

Hekimlik sıfatının kazanılabilmesi için gereken yasal şartları, sağlık mevzuatının temel kanunu niteliğindeki 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı Đcrasına Dair Kanun’un 1 inci maddesinde şu şekilde belirlemiştir: “Türkiye Cumhuriyeti dahilinde tababet icra ve herhangi surette olursa olsun hasta tedavi edebilmek için Türkiye Darülfünunu Tıp Fakültesinden diploma sahibi olmak ve Türk bulunmak şarttır”.

142 Ayan, s. 5.; Aşçıoğlu, s.43.; Đpekyüz Yavuz, Filiz: Türk Hukukunda Hekimlik Sözleşmesi, Đstanbul 2006, s. 16.

143 Ayan, s. 6 vd.

144 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu m. 7 de istisnai de olsa, yabancı uyruklu hekimlerin de Türkiye de çalıştırılabilmesine olanak tanımaktadır. Söz konusu madde metni şu şekildedir:

“Ayrıca özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren veya ülke düzeyinde mesleki gelişmeyi sağlayacak Türk uyruklu ve yabancı uyruklu elemanlar da, kadro karşılığı aranmaksızın sözleşmeli olarak çalıştırılabilirler.”

145 1980 yılından itibaren bu zorunluluk sadece serbest çalışan hekim için söz konususudur. Bkz.

Civaner, Murat / Okuyan Amato, Zuhal:Türk Tabipler Birliği Yüksek Onur Kurulu Dosyalarında Tıbbi Etik Đhlalleri, Đzmir 1999, s. 14.

47 Bu durumda, Türkiye Cumhuriyetinde hekimlik mesleğinin icra edilebilmesinin ilk şartı Türk olmak146; ikinci şartı ise Türkiye de bir Tıp Fakültesini147 başarı ile bitirerek diploma sahibi olmaktır. Diğer yandan kişinin, hekimlik mesleğinin icrasına sürekli ya da geçici olarak engel bir halinin de olmaması gerekir. Türk vatandaşı ve bir tıp fakültesinden mezun olmasına rağmen, hekimin hangi hallerde sürekli ya da geçici olarak mesleği icra etmekten men edileceği 1219 sayılı Kanunun 28. inci ve Tabipler Birliği Kanununun 39 ve 49/I maddelerinde belirtilmiştir148.

Tabip Odasına kayıtlı bulunmak da, serbest çalışan hekimler ve kamu kurumunda görev yapmakla beraber ayrıca kurumlarının dışında serbest çalışan (örneğin muayenehane açan) hekimler için mesleği icra edebilme şartlarından biridir149. Ülkemizde 1980 yılına kadar, her hekim için Türk Tabipleri Birliği’ne

146 Yukarıda ifade ettiğimiz gibi, ülkemizde, 3359 sayılı SHTK. m.7 de, istisnai olarak yabancı uyruklu hekimlerin sözleşmeli olarak çalıştırılabilmesine imkan verilmiş olsa da, Türkiye de hekimlik yapabilmek için Türk olmak şartı Bayraktar tarafından şu ifadeler ile eleştirlmektedir:

“Ülkede bulunan hekimleri korumak amacı ile konulmuş olan bu ilke ile, her hekim yalnız kendi ülkesinde hekimlik yapabilirken bundan insan sağlığı, yaşama hakkı büyük zarar görecektir. Tıp biliminin uygulanışı ve verileri her yerde aynıdır…” eleştirmekte ve hekimliğin uluslar arası bildiri ve antlaşmalarla düzenlenerek, uygulanışının evrenselleştirilerek insan sağlığına ve yaşama hakkına verilen değerin gerçekleşmesine yardımcı olacağını ifade etmektedir. Bkz. Bayraktar, s.

119.; Aynı yönde Đpekyüz Yavuz, s. 17.; Demir, (AÜHFD) s. 233.

147 1219 sayılı Kanun’un 4.maddesine göre tıp fakültesi diploması yabancı bir ülkeden alınmış ise Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanması gerekir.

148 1219 sayılı Tabebet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı Đcrasına Dair Kanun m.28: “Ağır hapis veya beş seneden fazla hapis veya müebbeden hidematı âmmeden memnuiyet (sürekli olarak kamu hizmetlerinden yasaklılık) veya meslek ve sanatı sui istimal (kötüye kullanma) suretiyle işlenmiş bir fiilden dolayı iki defa mahkemece meslek ve sanatın tatili cezasiyle mahkum olan veya icrayı sanat etmesine mâni ve gayrîkabili şifa bir marazı aklı (iyileşmesi imkansız bir akıl hastalığı) ile mâlul olduğu bilmuayene tebeyyün eden (muayyene sonucu tespit edilen) tabipler Sıhhiye ve Muaveneti Đçtimaiye Vekâletinin teklifi(Sağlık Bakanlığı’nın teklifi) ve Ali Divanı Haysiyet (Yüksek Haysiyet Divanının) karariyle icrayı sanattan menolunur (meslek icra etmekten yasaklanır) ve diplomaları geri alınır.”

149 Aşçıoğlu, s. 43.; TTBK. m.7/I: “....Bir tabip odası sınırları içinde sanatını serbest olarak icra eden tabipler bir ay içinde o il veya bölge tabip odasına üye olmak ve üyelik görevlerini yerine getirmekle yükümlüdürler....”. Bunun dışında kalan hekimlerin ise tabip odalarına üye olmaları kendi isteklerine bırakılmıştır: TTBK. M.7/II: “Mesleklerini serbest olarak icra etmeksizin kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüslerinde asli ve sürekli görevlerde çalışanlar ile herhangi bir sebeple mesleğini icra etmeyenler tabip odasına üye olabilirler.”

48 (Tabip Odalarına) kayıt olma zorunluluğu varken, 1980 sonrasında üyelik sadece serbest çalışan hekimler için zorunlu hale getirilmiştir150.

Hekimler, uzmanlık seviyelerine göre, pratisyen hekimler ve uzman hekimler olmak üzere iki gruba ayrılırlar. Pratisyen hekimler sadece lisans eğitimine dayalı olarak tıp mesleğini icra eden kişiler; uzman hekimler ise, lisans eğitimini tamamladıktan sonra belirli bir dalda lisansüstü eğitim yani uzmanlık eğitimi görmüş kişilerdir151.

Tıp Fakültesi mezunu olup, hekim sıfatını kazanmış kişiler kural olarak tıbbın bütün alanlarında tıbbi müdahale yetkisine sahiptir. Ancak, Tıpta Uzmanlık Tüzüğü’nün yaptığı düzenlemeler152 doğrultusunda, belirli bir dalda uzman olmak ve bunu ilan etmek bakımından uzmanlık belgesine sahip olmak gerekmektedir153. Türk hukukunda kural olarak, genel uzmanlığın çalışma alanı özel uzmanlık dallarının varlığına rağmen sınırlandırılmamıştır.

Ancak, 1219 sayılı Kanunun 23 üncü maddesi, genel ve belli bir bölgeye ait his iptali ile yapılan büyük ameliyatların uzman hekimler tarafından yapılacağı hükmünü getirmiştir ki bu maddeye göre, özel cerrahi uzmanlık almamış hekimler, ancak zorunlu – uzman bulunmaması, getirilme olanağının olmaması gibi –

150 Civaner/ Okuyan Amato, s. 14.

151 Ayan, s . 5.

152 19.6.2002 tarih ve 24790 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Tıpta Uzmanlık Tüzüğü’nün 2 maddesi uzman tanımını şu şekilde yapmaktadır: “uzmanlık eğitimini tamamlayarak o dalda sanatını uygulama hakkı ve uzmanlık unvanını kullanma yetkisi kazanmış olanlar.” Tüzüğün “uzmanlık yetkisini kullanma” başlıklı 4 üncü maddesi ise: “bu tüzük hükümlerine göre uzmanlık belgesi almayanlar, hiçbir yerde ve şekilde uzmanlık unvan ve yetkisini kullanamazlar ve uzmanlıkla ilgili tıbbi faaliyette bulunamazlar.” diyerek Kanun ile yapılmamış olan bir yasaklamayı, tüzük ile yapmıştır. Bu durum bir yandan eleştirilirken, bir yandan da tıbbın çok hızlı gelişmesi karşısında, tıbbi müdahaleler açısından uzmanlık alanının göz önünde bulundurulmasının uygun olacağı ifade edilmektedir. Bkz. Hakeri, Hakan: Tıp Hukuku, Ankara 2007, s. 98-99.

153 1219 sayılı Kanun m.8.

49 durumlarda hastaya müdahale de bulunabilirler. Diğer bir ifadeyle, normal şartlarda bu tür müdahaleler, pratisyen hekimler tarafından yapılamaz154. Yargıtay’da bir kararında155 “....Kural olarak ve bazı özel ayrıcalıklar dışında doktorluk mesleğinin

“uzmanlık nedeniyle sınırlandırılması” söz konusu değildir. Bu nedenle genel cerrah olan davalının varis ameliyatı yapması hukuka aykırı değildir. Ancak kendi içinde özel uzmanlık dallarına ayrılmış alanda tıbbî müdahalede bulunurken; doktorun bu özel uzmanlık dalının gereği olan bilgiler ile araç ve gereçlere sahip olması gerekir.

Bunlara sahip olmadan yapılacak tıbbî müdahaleden doğan zararlar hukuka aykırı hale gelebilir ve doktor kusuru nedeniyle sorumlu olur.” demektedir.

Ancak günümüzde, tıp biliminin çeşitli uzmanlık dallarına ayrılmış olması ve bu bölümlerin içinde de büyük gelişmelerin yaşanması, uzmanlaşmayı zorunlu kılmaktadır. Bugün, en az büyük cerrahi müdahaleler kadar önem taşıyan birçok teşhis ve tedavi yöntemi bulunmaktadır. Bu nedenle Bayraktar’ın haklı olarak ifade ettiği gibi, uzman olmayan ya da kendi uzmanlık alanları dışında faaliyete girişen uzman hekimlerin yanlış teşhis ve tedavi de bulunma ihtimalleri ortaya çıkacaktır156.

Hekimlikte uzmanlaşma dalları, süreleri ve kapsamı mevzuat içinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir157. Uzman hekimler, kendi uzmanlık alanlarına göre isimler

154 “Ancak, ihtisası bulunmayan bir hekimin bu neviden önemli bir cerrahi müdahaleye teşebbüs etmesi, kanaatimce müdahalenin tıbbilik vasfını ortadan kaldırmaz. Sadece, kendi bilgi seviyesinin çok üstünde bir müdahaleye girişmiş olan hekim için “özen borcunun ihlali”ni ifade eder. Ayrıca, kusurun ağırlığı ve dolayısıyla tazminat miktarının belirlenmesinde etken olur (BK.

m.43/I).” Bkz. Ayan, s. 7.

155 Yarg. 4.HD., T.6.5.1991, E.1990/5104, K.1991/429 www.kazanci.com. (erişim tarihi:

17.10.2008)

156 Bkz. Bayraktar, s. 117.

157 1219 sayılı Kanuna dayanarak Bakanlar Kurulu kararı ile 14.05.2002 de kabul edilen Tıpta Uzmanlık Tüzüğü 24790 sayılı Resmi Gazetede 19.06.2002 tarihinde yayımlanmıştır. Tüzüğün 1.maddesi, tıp veya diş hekimliği uzmanlık dallarını, bu dallarda uzman olabilmek için gerekli koşulları, bu alanlarda uzmanlık eğitimi verecek kurum ve kuruluşların nitelikleri ile uzmanlık eğitiminin usul ve esaslarını düzenlemektedir. Tüzüğün 4. maddesi ise “Bu Tüzük hükümlerine

50 alırlar ve bu dala ilişkin cerrahi müdahaleleri yapabilirler. Anabilim dalları: Temel Tıp Bilimleri (Anatomi, Biyokimya, Biyofizik, Fizyoloji, Deontoloji…), Dahili Tıp Bilimleri (Adli Tıp, Çocuk Hastalıkları, Dermatoloji, Farmakoloji, Hemotoloji, Halk Sağlığı, Kardioloji, Psikiyatri, Radyoloji….) ve Cerrahi Tıp Bilimleri (Genel Cerrahi, Çocuk Cerrahisi, Kadın Hastalıkları, Kulak Burun Boğaz, Kalp ve Damar Cerrahisi, Ortopedi ve Travmatoloji…) şeklinde uzmanlık alanları olarak faaliyet göstermektedirler.