• Sonuç bulunamadı

Hans Joachim Morgenthau (1904-1980): “Realizm’in Babası”

3. BÖLÜM

3.2. Realist Düşünürler ve Realizm’in Kurucu Teorisyenleri

3.2.2. Hans Joachim Morgenthau (1904-1980): “Realizm’in Babası”

“Politics Among Nations: The Struggle For Power and Peace” (1948) adlı kitabına, “Bu kitap, uluslararası politika alanında bir kuram ortaya koyma amacıyla kaleme alınmıştır” (Morgenthau, 1970: 1) cümlesi ile başlayan Hans Joachim Morgenthau, Edward Hallett Carr’ın yaptığı eleştirel girişten sonra dünya siyasetine dair teorik bir yaklaşım geliştirmiştir. Aslında böylece, Carr’ın İdealizm’e yönelik eleştirel analizi üzerinde Realizm, net ve sistematik bir biçimde kuramsallaştırılmış olmaktadır. Disiplin özerkliğini pekiştiren “Kurucu Tartışma” olarak İdealizm-Realizm Tartışması’nı Edward Carr’ın eleştirel girişi başlatmış, süreç Hans Morgenthau’nun net ve sistematik kuramsallaştırması ile devam ederek disiplinin kuramsal özerkliği de temin edilmiştir. “Realizm’in Babası” olarak nitelendirilen Hans Morgenthau, Realizm’in ilkelerini, temel kavramlarını ve kapsamını tespit ederek Uluslararası İlişkiler disiplininin uzun yıllar hâkim paradigması olan Realizm’in oluşumunu sağlamıştır.

Almanya’da doğan Hans J. Morgenthau, Naziler iktidara gelince ABD’ye göç etmiş, Chicago Üniversitesi’nde profesör iken “Politics Among Nations: The Struggle For Power and Peace” (1948) adlı kitabını yayınlamıştır. En etkili Uluslararası İlişkiler teorisyenlerinden biri olarak bilinen Morgenthau’nun bu eseri, kendisinden sonra gelen Klasik Realistlere örnek teşkil etmiş ve İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki dönemde Amerikan devlet adamları için de bir öğretici olarak değerlendirilmiştir (Viotti ve Kauppi, 2016: 51).

“Almanya’dan kaçıp Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etmiş bir Musevi olan Morgenthau tarafından başlatılan Realizm akımı, Uluslararası İlişkiler disiplininin kurucu prensiplerinin de bir özeti olmuştur. Morgenthau, kendisinden önceki tüm Realistlerin görüşlerini Uluslararası İlişkiler alanına

88

uyarlayarak, Uluslararası İlişkiler disiplininin temel taşlarını ortaya koymuştur.” (Arıboğan, 1998: 167). “Hans Morgenthau, 1948 yılında yayımlanan “Politics Among Nations: The Struggle For Power and Peace” adlı eseri ile sadece Klasik Realizm’in esaslarını değil, aynı zamanda dönemin uluslararası ilişkiler yaklaşımını da tanımlamıştır.” (Demir ve Varlık, 2013: 72).

Klasik Realizm’in en etkili ve meşhur temsilcisi olan Hans J. Morgenthau, 1904 yılında Almanya’da doğmuş ve Avrupa’da uluslararası hukuk alanında uzmanlaşmış, Yahudilere yönelik baskıların şiddetlenmesi nedeniyle 1937’de ABD’ye göç etmiş ve Chicago Üniversitesi’nde uzun yıllar boyunca ders vermiştir. Uluslararası siyaseti, siyasetin bir parçası, siyaseti ise hayatın bir parçası olarak gören ve siyasetin evrensel olduğunu düşünen Morgenthau, “Politics Among Nations: The Struggle For Power and Peace” adlı kitabında, kendi ifadesi ile, “Uluslararası siyasetin Realist bir teorisini” ortaya koymuştur (Ersoy, 2016: 170-171).

İkinci Dünya Savaşı sonrası Amerika Birleşik Devletleri’nde Realizm’in gelişmesi ve Uluslararası İlişkiler disiplininin şekillenmesinde Hans J. Morgenthau’nun çok özel bir konumu vardır. Dönemin önde gelen Realistlerinden John H. Herz bu durumu şöyle anlatır (Aktaran Eralp, 2010: 72): “İkinci Dünya Savaşı sıralarında veya biraz sonra bazılarımız Hans Morgenthau’nun entelektüel liderliğinde dünya meselelerine daha Realist bir yaklaşımı savunmaya başladık. Bunu temelde, George Kennan’ın ‘legalizm’ ve ‘moralizm’ diye damgaladığı düşünceye karşı yaptık, bu ki özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde Uluslararası İlişkiler çalışmaları yerine geçiyordu.”

Morgenthau’nun bu liderliği, 1948 yılında yayınlanan “Politics Among Nations: The Struggle For Power and Peace” adlı kitabının uzun yıllar boyunca Uluslararası İlişkiler derslerinde temel kitap olarak okutulmasından da anlaşılabilir (Eralp, 2010: 72).

Morgenthau, İdealizm’in karşısında Realizm’in netleşmesi ve sistematikleştirilmesi sürecinde öncü bir rol oynamış, Realizm’in temel ilkelerini ortaya koymuştur. Morgenthau’nun ortaya koyduğu ilkeler, insan doğası ile ilgili “özcü” bir bakışa dayanmaktadır. Morgenthau, insanları özünde bencil, çıkarcı, güç ve iktidar hırsıyla hareket eden varlıklar olarak görmüş ve eleştirdiği İdealizm’de olduğu gibi insan doğasına ilişkin “özcü” bir bakışa

89

sahip olmuştur. İdealizm’de insanlar özünde iyi ve barışsever olarak değerlendirilirken Morgenthau ve Realizm’de ise bencil ve çıkarcı varlıklar olarak görülmektedir (Eralp, 2010: 72-73).

Dönemin İdealizm’e muhalif birçok düşünür ve siyasetçisi, uluslararası siyasete Edward Carr’ın yaptığı eleştirel girişten sonra Hans Morgenthau’nun kuramsallaştırmasını dünya siyasetiyle ilgili yeni bir teorik yaklaşımın ortaya çıkması anlamında coşkuyla karşılamışlardı. Uluslararası İlişkiler’e yönelik “gerçekçi” bir perspektif kuramsallaşıyor, yeni bir teori ortaya çıkıyordu. “Realizm’in Babası” olarak nitelendirilen Hans Morgenthau, sadece yeni bir teori ortaya koymuyor, aynı zamanda, bir anlamda Uluslararası İlişkiler disiplininin kapsamını da belirlemiş oluyordu. Realizm, uzun yıllar boyunca Morgenthau’nun belirlediği ilkeler ve temel kavramlar doğrultusunda Uluslararası İlişkiler’in egemen paradigması olacaktı.

Bununla birlikte, Realizm’in öncü teorisyenleri metodoloji konusuna yeterince eğilmemişlerdi. Aslında metodoloji ile ilgili fazla derinlikleri de yoktu. Teorinin metodoloji konusundaki eksikliği, Uluslararası İlişkiler’in ikinci büyük tartışması olan “Gelenekselcilik-Davranışsalcılık Tartışması”nın da nedenlerinden biri olmuştu.

Morgenthau, Uluslararası İlişkiler disiplininin çalışma alanını belirlemiş ve yöntem sorunuyla ilgili olarak ise normatif yaklaşımlara karşı çıkmış, olması gerekenin değil, var olanın incelenmesi gerektiğini savunmuştur. İlk önemli eserinde, siyasetin bilim olarak görülmesine itiraz eden ve ancak sanat olabileceğini savunan Morgenthau, Pozitivist bir eğilime sahip olmakla birlikte bu konuda net bir tutum ortaya koymamıştır. Fakat Morgenthau, ABD’de sosyal bilimler alanında hızla yaygınlaşan Pozitivist metodolojiden etkilenmiş ve zamanla görüşlerini bu yönde şekillendirmiştir. Morgenthau ve onu izleyen diğer Realistler, İdealizm’in normatifliğine karşı Pozitivizmi savunuyorlardı ancak metodoloji konusunda fazla derinlikleri yoktu. Bu nedenle de, Pozitivizm konusunda daha sistemli bir yaklaşıma sahip olan Davranışsalcılar tarafından “Gelenekselciler” olarak nitelendirilmişlerdi (Eralp, 2010: 76-77).

90

3.2.3. Reinhold Niebuhr (1892-1971): Evrensel Ahlak Karşısında Ulusal