• Sonuç bulunamadı

3.2. Gerçeğe Uygun Değerleme

3.2.2. Gerçeğe Uygun Değer Kavramının Ortaya ÇıkıĢı

Gerçeğe uygun değerleme kavramı öncelikle Anglosakson ülkelerinde (Ġngiltere, Amerika ve Kanada) uygulama alanı bulmuĢtur. Bunun nedeni Anglosakson ve Kıta Avrupası (Almanya, Fransa ve Ġtalya vd.) ülkelerinin muhasebe ve finansal raporlama yapılarındaki farklılıktan kaynaklanmaktadır. Bu ülkelerin muhasebe ve finansal yapılarındaki farklılıkları tablo 19‟da yer almaktadır (ġensoy, 2003: 4).

Tablo 19: Anglosakson ve Kıta Avrupa Ülkelerinin Muhasebe ve Finansal Raporlama Yapılarının KarĢılaĢtırılması

Anglosakson Ülkeleri Kıta Avrupası Ülkeleri

Güçlü sermaye piyasaları. Göreceli olarak daha zayıf bir sermaye piyasası.

Yaygın bir pay sahipleri kitlesi. Yaygın olmayan pay sahipliği.

Büyük bir “bağımsız dıĢ denetçi” mesleğinin varlığı.

Göreceli olarak daha küçük bir “bağımsız dıĢ denetçi” mesleğinin varlığı.

Muhasebe ve vergi kurallarının ayrılığı. Vergi kurallarının muhasebe ve mali raporlamaya hakim olması.

Kaynak: ġensoy, Necdet, “Değerleme Esaslarında Eğilim ve EtkileĢimler”, Türkiye

XXII. Muhasebe Eğitimi Sempozyumu,2003,s.4-5.

ĠĢletme finansmanında kredi kullanımının yaygın olduğu yerler ile sermaye piyasalarının geliĢmiĢ olduğu yerlerde finansal raporlamanın içeriğinin farklılaĢması ve finansal raporların niteliği ve kalitesine iliĢkin beklenen taleplerinin değiĢiklik göstermesi son derece doğal bir olaydır ( ElitaĢ, Yıldız ve Üç, 2011:10). Ancak son yıllarda Kıta Avrupa‟sı ülkelerinde sermaye piyasaları geliĢmekte olduğundan, gerçeğe uygun değer açıklama kaygısı ağırlık kazanmıĢtır (Pamukçu, 2011: 85).

Finansal bilgi kullanıcılarının bilgi ihtiyaçlarının farklılaĢması nedeniyle, varlık ve yükümlülüklerin değerlendirilmesi gerçeğe uygun değer yaklaĢımına doğru yöneliĢ söz konusudur (Doğan, Tanç ve Tanç, 2008: 454). Bu yöneliĢin nedenlerini aĢağıdaki gibi özetlenebilir ( Ulusan, 2007: 532) :

Leasing, swap, forward gibi karmaĢık finansal araçlar ve hisse senedine dayalı ödemeler gibi iĢletmelerin yeni iĢ yapma tarzlarının ortaya çıkması,

Varlıkların cari değerler ile tarihi maliyetleri arasında büyük farkların oluĢması,

Evrensel sermaye piyasalarının ortaya çıkması ve bu piyasaların varlık ve borçların fiyatlanması ile ilgili finans teori ve uygulamasına katkı sağlaması,

Muhasebede yapılan değerleme iĢlemlerinde istatistiki olasılık teorisinin giderek artan Ģekilde kullanılması,

Bilgisayar ve bilgi teknolojisindeki ilerlemelerin yığın halindeki verilerin hızlı ve ekonomik bir Ģekilde iĢlenmesini ve karmaĢık hesaplamaların yapılmasını mümkün kılması.

Ayrıca, son yıllarda yaĢanan farklı büyüklükteki finansal kriz ve muhasebe skandalların da gerçeğe uygun değer yaklaĢımının benimsenmesinde etkili olduğu söylenebilir (Akgun, 2009: 232).

Gerçeğe uygun değer kavramının muhasebe standartlarında yer almasına neden olan olaylardan biri de 1980‟li yıllarda ABD‟de yaĢanan Saving-Loans Krizidir. Bu dönemde bankalar varlıklarını piyasa fiyatı ile değerleyemediklerinden, güçlü finansal yapıya sahip olduklarını göstermek için tarihi maliyetlerle kaydedilmiĢ finansal varlıklarını piyasa fiyatı ile satıp, raporlanacak özkaynaklarını arttırarak bilançolarını manipüle edebiliyorlardı (Ġlker, 2010: 13). Bu olaydan sonra, ABD‟de muhasebe standartlarının oluĢturulmasından sorumlu olan bağımsız kurum olan Finansal Muhasebe Standartları Kurulu (FASB), gerçeğe uygun değer kavramını finansal varlık ve yükümlülüklerle birleĢtirmek için uzun süreli bir proje hazırlamak için görevlendirildi (Shamkuts, 2010: 6) .

Gerçeğe uygun değer 1990‟ların baĢından beri ABD‟de Genel Kabul GörmüĢ Muhasebe Ġlkeleri‟nin bir parçası olmuĢtur. Yatırımcılar, Ģirket varlık ve yükümlülüklerin değerini tahmin ederken piyasa değerini kullanılmasını talep etmiĢlerdir (Chea, 2011: 13). FASB, 1994 yılında tüm finansal kuruluĢlar için geçerli olan 115 numaralı Finansal Muhasebe Standartları Bildirisi‟ni yayımladı. Bu bildiri 1998 yılında, 133 numaralı bildiri olarak geniĢletilmiĢ olarak yayımlandı. FASB, 2006 yılında da FAS 157 numaralı “Gerçeğe Uygun Değer Ölçümleri” isimli standardı yayımlamıĢtır (Shamkuts, 2010: 6).

Gerçeğe uygun değer kavramı UMS/UFRS‟lerde ise ilk olarak 1982 yılında UMS 20 Devlet TeĢvik ve Yardımları ve UMS 16 Maddi Duran Varlıklar standartları ile girdi ( Arsoy, 2009: 81) . Bundan sonra çıkarılan standartlarda (IAS.39, 40,41; IFRS. 2,3,5,6,7 ) gerçeğe uygun değer yaklaĢımının benimsendiği görünmektedir (Özkan, 2009: 4). IASB, gerçeğe uygun değer ölçümleri için gereksinimleri tek bir sette toplamak ve gerçeğe uygun değer ile ilgili karmaĢıklığı azaltmak, gerçeğe uygun değer tanımına açıklık getirerek, daha net bir ölçüm aracı olmasını ve gerçeğe uygun değer ölçümü ile ilgili açıklamaları artırarak Ģeffaflığı sağlamak amacıyla 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren geçerli olacak UFRS 13 “Gerçeğe Uygun Değer Ölçümü” Standardını 12 Mayıs 2011 tarihinde yayımlamıĢtır (www.ıfrs.org). Bu çalıĢmanın sonucunda UFRS ile ABD Genel Kabul GörmüĢ Standartları arasında ortak bir gerçeğe uygun değer tanımı ve anlayıĢı geliĢtirilmiĢtir (AkkaĢ, www.dunya.com.tr).

Avrupa Birliği Parlamentosu 2002 yılında, Avrupa Birliği ülkelerin borsaya kayıtlı tüm Ģirketlerin, 1 Ocak 2005‟te ve bu tarihten sonra baĢlayan mali yıllar için finansal tablolarını hazırken, UFRS‟ye baĢvurmasını Ģart koĢan bir yasa çıkarmıĢtır (Shamkuts, 2010 :6).

Ülkemizde SPK‟da 15.11.2003 tarih ve 25290 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan; UFRS ile uyumlu Seri:XI, No:25 sayılı “Sermaye Piyasasında Muhasebe Standartları Hakkında Tebliği” ile hisse senetleri borsada iĢlem gören Ģirketler, yatırım ortaklıkları, hisse senetleri borsada iĢlem görsün veya görmesin tüm aracı kurumlar, portföy yönetim Ģirketleri ile bu iĢletmelerin bağlı ortaklığı, müĢterek yönetime tabi ortaklığı ve iĢtiraki konumunda olan ve konsolidasyon kapsamı dıĢında tutulmamıĢ olan Ģirketler için 01.01.2005 tarihinden sonra sona eren ilk ara mali tablolardan geçerli olmak üzere yürürlüğe koymuĢtur (www.spk.gov.tr).

IASB, 2003 yılında UMS 39 “Finansal Araçlar: MuhasebeleĢtirme ve Ölçme” standardını yayımlamıĢtır (www.iasplus.com). UMS 39‟da belirtilen finansal araçların gerçeğe uygun değer ile muhasebeleĢtirilmesi Türkiye dahil UFRS‟nin kabul edildiği birçok ülkede zorunlu hale gelmiĢtir ( Ġlker, 2010: 17 ). KGK

tarafından UMS 39‟a paralel olarak hazırlanan TMS 39 “Finansal Araçlar: MuhasebeleĢtirme ve Ölçme” Standardı yayımlanmıĢtır. Bu standartta gerçeğe uygun değer kavramı, gerçeğe uygun değerin aktif ve aktif olmayan piyasalarda tespiti ve gerçeğe uygun değerin tespitinde dikkate alınması gereken hususlar yer almaktadır.