• Sonuç bulunamadı

Finansal raporlama standartlarını çerçevesini çizerek sınırlarını belirleyen “Kavramsal Çerçeve” ülkemizde “Finansal Raporlamaya ĠliĢkin Kavramsal Çerçeve” olarak çevrilerek UMSK‟nun güncellemeleri doğrultusunda yayımlanmıĢtır (Gönen,

2012: 19). Eski adıyla TMSK, yeni adı ile KGK, Finansal Raporlamaya ĠliĢkin Kavramsal Çerçeve Hakkında Tebliğ‟i yayımlamadaki amacını finansal raporların uluslararası finansal raporlama standartları ile uygunluğun sağlanması ve tek tip finansal tabloların düzenlenmesi olarak ifade etmiĢtir ( Resmi Gazete, 27 Ocak 2011, Sayı:27828).

Finansal Raporlamaya ĠliĢkin Kavramsal Çerçeve ‟de iĢletmede meydana gelen finansal olayların iĢletme ilgililerine sunulmasında kullanılan finansal raporların, bilgi kullanıcılarına yararlı ve anlaĢılabilir olması için niteliksel özellikleri taĢıması gerektiği belirtilmiĢtir. Finansal raporların taĢıması gerekli iki temel nitel özellik ihtiyaca uygunluk ve gerçeğe uygun gösterim olarak belirlenmiĢtir. Finansal raporların temel niteliksel özellikleri aĢağıda açıklanmıĢtır (Finansal Raporlamaya ĠliĢkin Kavramsal Çerçeve, 2011: 11-12):

İhtiyaca uygun finansal bilgi, kullanıcılar tarafından verilen kararları etkileme gücüne sahip olması ile ilgilidir.

Ġhtiyaca uygun finansal bilginin ne olduğu ise bir örnek üzerinden Ģu Ģekilde açıklanabilir. Örneğin; bankalar ve sigorta Ģirketlerinin sermaye yeterliliklerinin, bu sektörlerin güvene dayalı sektörler olması, bu sektörlerde yaĢanacak iĢletme baĢarısızlıklarının (iflaslarının) tüm ülke ekonomisindeki kırılganlığı artırıcı etkisi gibi nedenlerle; önceden belirlenmesi ve düzenli olarak izlenmesi gerekmektedir. Bu amaçla, sermaye yeterliliği bakımından zorda olan Ģirketlerin belirlenmesinde finansal oranlara dayalı erken uyarı modelleri kullanılmaktadır. Erken uyarı modelleri yardımı ile müdahale kararı alınmakta ve/veya bu müdahalenin niteliğine ve ölçüsüne karar verilmektedir. Buna göre yapılacak erken müdahalede, finansal bilginin yapılacak müdahale bakımından belirleyici olabilme gücü (özelliği), o bilginin müdahale kararı bakımından geçerli bilgi olduğu anlamına gelmektedir (Özdemir, Choi ve Bayazıtlı, 2012: 21). Finansal bilginin yapılacak müdahalenin gerekliliği ya da niteliği ve ölçüsü konusundaki etkinliği ise, söz konusu bilginin

tahmin ve / veya teyit etme gücü ile ilgisine iĢaret etmektedir (Özdemir, 2011: 45).

Finansal bilginin tahmin gücü, kullanıcılara sunulan bilginin, geçmiĢteki ve Ģimdiki olayların sonuçlarını doğru olarak tahmin etme olasılığını artırabilme özelliğidir. Finansal bilginin teyit etme gücü, mevcut bilgilerin, daha önceden alınmıĢ kararların

ve /veya yapılmıĢ tahminlerin doğrulanması veya düzeltilmesine yardımcı olma özelliğini ifade etmektedir (Özdemir vd., 2012: 22).

Gerçeğe uygun bir sunum, muhasebe sisteminde yer alan rakam ve tanımlamaların gerçeği tam olarak yansıtması gerektiğini ifade eder. BaĢka bir ifadeyle, “gerçeğe uygun Ģekilde sunum” rakamların gerçek olması gerektiği değerde rapor edilmesi ve finansal tablolarda yer alan diğer unsurların reel anlamda meydana gelmesi ve bu Ģekilde raporlanmasını ifade etmektedir. Bu anlamda gerçeğe uygun sunum, tam, tarafsız ve hatasız olmak zorundadır (Gönen, 2012: 22). Finansal raporların tam bir sunumu; ekonomik olayın bir kullanıcı tarafından anlaĢılması için tanımlamalar ve açıklamalar da dâhil olmak üzere gerekli tüm bilgileri içermesidir. Örneğin, bir varlık grubuna iliĢkin olarak yapılacak tam bir sunum, asgari olarak, grupta yer alan varlıkların niteliklerinin tanımlanmasını, grupta yer alan bütün varlıkların rakamsal olarak belirtilmesini ve rakamsal açıklamanın neyi gösterdiğini (örneğin, edinme maliyeti, düzeltilmiĢ maliyet veya gerçeğe uygun değer) kapsar. Finansal raporların tarafsız sunumu, finansal bilginin seçiminde ve gösteriminde önyargı taĢımaz. Tarafsız sunum; finansal bilginin kullanıcılar tarafından olumlu ya da olumsuz olarak değerlendirilmesi olasılığını arttırmak amacıyla yönlendirici, vurgulu, vurgu yapılmamıĢ ya da baĢka bir Ģekilde manipüle edilmiĢ değildir. Finansal raporların hatasız sunumu; ekonomik olayın tanımlanmasında hataların veya ihmallerin olmaması ve raporlanan bilginin elde edilmesinde kullanılan sürecin hatasız olarak seçilmiĢ ve uygulanmıĢ olması anlamına gelir (Finansal Raporlamaya ĠliĢkin Kavramsal Çerçeve, 2011: 14):

Kullanıcılar için faydalı olacak bilginin ihtiyaca uygun ve gerçeğe uygun sunulmasının yanı sıra, karĢılaĢtırılabilirlik, doğrulanabilirlik, zamanında sunum ve anlaĢılabilirlik gibi özelliklerle desteklenmesi gerekir. Finansal Raporlamaya ĠliĢkin Kavramsal Çerçeve‟ de yer alan finansal raporların taĢıması gereken destekleyici niteliksel özellikler aĢağıda açıklanmıĢtır:

Karşılaştırabilirlik: Kullanıcılar, bir yatırımın satılması ya da elde tutulması veya yatırım yapılacak iĢletmenin seçimi gibi alternatifler arasında tercih yapmayı

gerektiren kararlar verirler. Bu doğrultuda, raporlayan iĢletmeye iliĢkin bilgiler diğer iĢletmelere iliĢkin benzer bilgilerle ve aynı iĢletmenin baĢka bir döneme ya da baĢka bir tarihe ait benzer bilgileri ile karĢılaĢtırılabiliyor ise daha faydalıdır. KarĢılaĢtırılabilirlik, kullanıcıların kalemler arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları belirleyebilmesini ve anlayabilmesini sağlayan niteliksel bir özelliktir. Diğer niteliksel özelliklerden farklı olarak, karĢılaĢtırılabilirlik tek bir kalemle ilgili değildir. KarĢılaĢtırma yapılabilmesi için en az iki kalem gereklidir (Finansal Raporlamaya ĠliĢkin Kavramsal Çerçeve, 2011: 16). KarĢılaĢtırılabilirlik ve tutarlılık arasında da bir iliĢki vardır. Eğer karĢılaĢtırılabilirlik bir amaç ise, tutarlılık bu amacı yerine getiren bir araçtır. Bununla paralel olarak kavramsal çerçevede, aynı ekonomik olaylar için alternatif yöntemlere izin verilmesinin karĢılaĢtırılabilirliği azaltacağı ifade edilmiĢtir. Örneğin amortisman yöntemlerinin ya da stok değerleme yöntemlerinin dönemden döneme değiĢtirilmesi hatalı sonuçlara neden olup, karĢılaĢtırılabilirliği azaltabilir. Ancak politika değiĢikliği kaçınılmaz ise ilgili farklılık finansal tablolarda açık bir Ģekilde gösterilmeli ve bilanço dipnotlarında açıklanmalıdır (Gönen, 2012: 23).

Doğrulanabilirlik: Bu özellik, farklı bilgi düzeyine sahip birbirinden bağımsız gözlemcilerin belirli bir finansal sunumun gerçeğe uygun olduğu noktasında, mutlak bir uzlaĢma olmasa bile, ortak bir sonuca ulaĢabilmeleri anlamına gelmektedir. Bu anlamda aynı ölçümleme yöntemlerini kullanan iki veya daha çok kiĢinin birbirinden farklı sonuçlara ulaĢmaması doğrulanabilirlik ilkesinin gereğidir (Gündoğan, 2012: 41).

Zamanında Sunum: Bu özellik, bilginin karar verenler açısından kararlarını etkileyebilecek zamanda mevcut olması anlamına gelmektedir. Bazı bilgiler eskidikçe faydası azalsa da, raporlama dönemi sona erdikten sonra da kullanıĢlı olmayı sürdürebilir (Gönen, 2012: 23).

Anlaşılabilirlik: Bu özellik ise, muhasebe bilgilerinin açık ve kesin bir biçimde anlaĢılabilir olmasını teminen sınıflandırılmasını, karakterize edilmesini ve bu Ģekilde raporlanmasını ifade eder. Finansal tablo kullanıcıları bu açıdan makul

düzeyde ekonomik olayları kavrayabilecek ve finansal tabloları okuyup anlayarak karar alabilecek seviyede bilgiye sahip olarak kabul edilir. Fakat bu savdan hareketle oldukça kompleks veya kavranması zor ekonomik aktiviteleri, sırf bu özelliklerinden dolayı raporlama dıĢında bırakmak kabul edilemez bir durumdur (Gündoğan, 2012: 41-42).