• Sonuç bulunamadı

Ebubekir Ağazade Hacı Mehmed Ağa Terekesi ve Tereke Üzerindeki Mücadeleler

TANZİMAT DÖNEMİNDE TAŞRA İDARESİNDE REFORMLAR VE ANTALYA EŞRÂFI (1839–1867)

2.4. Kaymakam Mehmed Efendi ve Dönem

2.4.2. Ebubekir Ağazade Hacı Mehmed Ağa Terekesi ve Tereke Üzerindeki Mücadeleler

Hacı Mehmed Ağa 1849’da öldükten sonra, ardında, zevcesi Ayşe Hanım ile Ayşe Hanım’dan olma Havva Hanım, Esma Hanım, Adile Hanım ve Gülfidan Hanım adında dört kız çocuğu bıraktı. Hacı Mehmed Ağa’nın muazzam terekesi de, anlaşıldığı kadarıyla, esas olarak hayatta olan eşi Ayşe Hatun ile büyük kızı Havva Hanım’a intikal etmişti. Hacı Mehmed Ağa öldüğünde Mubayaacızade Mustafa Bey’le evli olan Havva Hanım’ın, Hacı Mehmed Ağa’nın en büyük kızı olduğu kesindir799

.

Hacı Mehmed Ağa’nın vefatını takip eden günlerde terekesinin değeri hesaplanmış ve daha sonra Havva Hanım’ın kocası Mubayaacızade Mustafa Bey, yaşları küçük olduğu için Adile Hanım ve Kamile Hanım’a vasi tayin edilmiş, Çeribaşızade Hacı İbrahim Efendi ise terekeye nazır seçilmişti800

.

Ne var ki kısa bir zaman sonra Hacı Mehmed Ağa’nın kızı Esma Hatun’un iddialarına göre, Çeribaşızade Hacı İbrahim Efendi, Hacı Mehmed Ağa’nın en büyük mirasçısı ve hayatta kalan eşi Ayşe Hatun’u zorla kendisine nikâhlamış, Hacı Mehmed Ağa’nın iki kızının, Adile Hanım ile Kamile Hanım’ın terekeden hisselerine isabet eden miraslarını zapt etmişti. Görünüşe göre bu küçük kızların vasileri olan enişteleri Mubayaacızade Mustafa Bey de bu duruma sesiz kalmıştı.

Konuyla ilgili Sadâret’e gönderdiği arzuhalde Esma Hatun, Hacı İbrahim Efendi’nin, sadece annesiyle evlenmekle yetinmediğini, kendisini de yedi sekiz yaşlarındaki oğluna cebren nikâh etmek üzere her gün korkuttuğunu, bundan başka mirastan hakkını da kendisine sakladığını yazmıştı. Hacı İbrahim Efendi’nin amacı, Esma Hatun’un hissesine düşen 300.000 kuruşluk mirasını zapt etmekti. Esma Hatun, Hacı İbrahim Efendi’nin tasallutundan kurtulmak için kuzeni Yanıkzade İsmail Bey’in hanesine firar ederek sığınmış ve terekeden kendi hissesine düşen meblağ ile çiftlik hisselerinin tefrikini ve mutasarrıf olduğu konağın tahlisini Antalya Meclisi’nden defaâtle talep etmişti. Ne var ki Hacı İbrahim Efendi meclis azası olduğu için kendisini oğluna nikâh ettirerek “mal ve mevduatını gasp etmek

799 Güven Dinç, a.g.t. s. 125. 800 Güven Dinç, a.g.t. s. 125-126.

sevdasından” vazgeçmemişti. Bu durum karşısında Esma Hatun, Hacı İbrahim Efendi ve Mubayaacızade Mustafa Bey’le birlikte Der-saâdet’te muhakeme edilmeyi talep etmiştir801

. Hacı Mehmed Ağa eytamına yönelik bu tasallut üzerine –üstelik Havva Hanım’ın haricindeki varislerin iddialarına göre bu tasallut çocuklara vasi ve nazır seçilen Mubayaacızade Mustafa Bey ile Çeribaşızade Hacı İbrahim Efendi’den kaynaklanmıştı– eytamın nazırı değiştirilmiş, geçmişte Hacı Mehmed Ağa’nın hizmetkârlığını yapmış olan Mehmed Hurşid Efendi, Hacı İbrahim Efendi yerine terekenin yeni nazırı tayin edilmiş, Mubayaacızade Mustafa Bey’in vasiliğine ise bir müddet daha müdahale edilmemişti802

. Mehmed Hurşid Efendi’nin Hacı Mehmed Efendi terekesine nazır seçilmesi şaşırtıcı değildir. Çünkü o, hayatta iken Hacı Mehmed Ağa’nın önce hizmetçisi olmuş803

–pederinin adının “İsa”804

ve “Abdullah”805 olarak kayıt altına alındığına bakılacak olunursa Mehmed Hurşid Efendi, muhtemelen, Sakız veya Mora’dan Antalya’ya getirilmiş Rum kökenli bir köleydi– daha sonra ağasının vekilliğini üstlenmişti. Sözgelimi 12 Ocak 1842’ye tarihlenen bir sözleşmede Mehmed Hurşid Efendi, Hacı Mehmed Ağa adına bir satış sözleşmesinin tarafı olmuş ve Andiye köyünden Molla Ahmed’den bir değirmen satın almıştı806. Kısacası,

Mehmed Hurşid Efendi aileye oldukça yakın bir isimdi ve bu nedenle terekeye nazır seçildiği tarihten itibaren terekeyle ilgili birçok iddiayı gündeme taşımaktan geri kalmamıştı. Onun hedefindeki ilk isim ise Hacı Mehmed Ağa’nın çocuklarına yönelik tasallutun en önemli müsebbibi olduğu iddia edilen Çeribaşızade Hacı İbrahim Ağa olmuştu. Örneğin Antalya Meclisi’nin Ağustos-Eylül 1851’de hazırladığı bir mazbatada Hacı İbrahim Efendi’nin, müteveffa Hacı Mehmed Ağa tereksinden çok sayıda eşya, hayvan ve çiftlik aletini mülküne geçirdiği, ayrıca aynı terekeden 34.077 kuruş zimmeti olduğu iddiasına değinilmiş, bu eşyaların aynen, paranın ise nakden iâdesinin veresenin vasisi Mehmed Hurşid Efendi tarafından talep edildiği bilgisine yer verilmiştir807. Bununla birlikte kısa bir süre sonra Hacı

İbrahim Efendi akli bir sekarete girmiş808, bir süre sonra da vefat etmişti809

.

Çeribaşızade Hacı İbrahim Efendi öldükten birkaç yıl sonra Ayşe Hanım, kızlarının vasisi olan Mubayaacızade Mustafa Bey’i vasilikten azlederek kendisi çocukların vasiliğini

801 BOA. A. MKT. DV. 28-19, lef. 2 (9 Cemâzi-yel-evvel 1266/23 Mart 1850). 802 Güven Dinç, a.g.t. s. 125-126.

803

BOA. ML. VRD. TMT. d-9681, s. 4.

804 Güven Dinç, a.g.t. s. 126. 805 AŞS. 7/20; AŞS. 10/90.

806 AŞS. 19/478 (Evâil-i Rebî-ül-âhir 1258/Mayıs 1842). 807

BOA. A.} MKT. UM. 84-90 (Zi-l-ka’de 1267/Ağustos-Eylül 1851).

808 AŞS. 7/90 (15 Cemâzi-yel-âhir 1267/17 Nisan 1851). 809 AŞS. 9/27 (5 Zi-l-ka’de 1269/10 Ağustos 1853).

üstlenmiş810, Mehmed Hurşid Efendi’nin nazırlığına ise dokunmamıştı. Bir süre sonra da

Mehmed Hurşid Efendi ile evlenmişti811

.

Mehmed Hurşid Efendi’nin Hacı Mehmed Ağa terekesine önce nazır seçilmesinin, daha sonra da Hacı Mehmed Ağa’nın kızı Ayşe Hanım’la evlenmesinin en önemli sonucu ise Mubayaacızade Mustafa Bey’le ve doğal olarak onun müttefiki bulunan Hacı Ömer Ağa ve Arap Süleyman Efendi ile karşı karşıya gelmesi olmuştur. 1853 İhtilâli’nde tarafsızlığını muhafaza eden, hatta Yanıkzade İsmail Bey’in aleyhinde ifade dahi veren Mehmed Hurşid Efendi bu tarihten itibaren, artık akrabası da olduğu –zira Hacı Mehmed Ağa’nın kızlarından Esma Hatun, İsmail Bey’in oğlu Hüseyin Bey ile evlenmişti812– İsmail Bey’in müttefiki

olmuştu.

Kısacası, Hacı Mehmed Ağa terekesinin neden olduğu mesele, bu suretle, bir tarafında Mehmed Hurşid Efendi ile sürgünde bulunduğu Rodos’tan döndüğünde Yanıkzade İsmail Bey’in, diğer tarafında ise Mubayaacızade Mustafa Bey ile onun müttefiki bulunan Hacı Ömer Ağa, Arap Süleyman Efendi ve Çeribaşızade Hacı İbrahim Efendi’nin biraderi Çeribaşızade Yusuf Ağa’nın yer aldığı bir çatışmanın –her iki taraf arasındaki çatışmanın en önemli sebebi bu olmasa da– nedenleri arasında yer almıştı.

Taraflar arasındaki tartışma Mehmed Efendi’nin Antalya kaymakamı olduğu dönemde bir kere daha alevlenmişti. Bu tarihe gelindiğinde Mubayaacızade Mustafa Bey’in vasilik görevine de son verilmiş bulunuyordu. Bu dönemde tartışmanın tekrar gündeme gelmesine vesile olan ise Ayşe Hanım’la evlenerek Adile Hanım ile Gülfidan Hanım’ın vasiliği sorumluluğunu Ayşe Hanım’la birlikte paylaşan Mehmed Hurşid Efendi’nin, ailenin Mustafa Bey’deki alacağını tahsil etmek istemesiydi. 3 Nisan 1854’e tarihlenen bir hüccet Mehmed Hurşid Efendi’nin, Mustafa Bey aleyhine açtığı davaya tanıklık etmektedir. Dava konusu olan meblağ ise aralarında Hacı Mehmed Ağa’nın hayattayken –dava tarihinde Antalya’da bulunmayan– zenci Hakkı bin Abdullah’a verdiği borç ile ölümünden hemen sonra Mustafa Bey tarafından el konularak satıldığı iddia edilen Hacı Mehmed Ağa’nın ambarlarında bulunan darı ve arpa gelirlerinin de yer aldığı 115.795 kuruştu. Mehmed Hurşid Efendi bu meblağın Mustafa Bey’in üzerinde kaldığını ve bu nedenle bir an evvel gerçek miras sahiplerine iâde edilmesi gerektiğini iddia etmiş ve Mustafa Bey’den davacı olmuştu. Ne var ki yerel mahkeme, Mehmed Hurşid Efendi’nin iddiasını ispata kadir olmadığına hükmetmiştir813

.

810 AŞS. 9/92 (11 Şâban 1271/29 Nisan 1855). 811

BOA. MVL. 172-34 (19 Receb 1272/26 Mart 1856).

812 AŞS. 10/74.

Mehmed Hurşid Efendi’nin Mubayaacızade Mustafa Bey aleyhindeki iddiaları sonraki yıllarda da devam etti. Mesela Kaymakam Mehmed Bey döneminde Mustafa Bey’den ailenin alacak olduğu 260.000 kuruşu geri almak istemiş, talebini dönemin kaymakamı Mehmed Bey’e iletmiş, kaymakamın girişimleriyle 20.000 kuruşu geri alabilmişti814. Bu paranın

12.500 kuruşuna Mehmed Bey’in el koyması ise başka sorunlara neden olmuş, Mehmed Hurşid Efendi’yi Kaymakam Mehmed Bey’le karşı karşıya getirmiştir815

.

Mehmed Hurşid Efendi 1856 yılına tarihlenen bir arzuhalinde Mehmed Bey’in bu parayı kendisine vermediğini, aleyhindeki iddiaları nedeniyle halkın kabulü ile Antalya Meclisi’ne aza seçilmiş olmasına rağmen kendisini meclis azalığından çıkarttığını yazmış, Mehmed Bey ile Meclis-i Kebir’de (Konya) muhakeme olmak talebini dile getirmiştir816.

Bu tartışma esnasında Antalya Meclisi Mehmed Hurşid Efendi’nin aleyhinde yer almış, hatta onun talebinde haksız olduğuna dair bir mazbata bile kaleme almıştır. 4 Nisan 1856 tarihli bu mazbatada mührü olanlardan Mubayaacızade Mustafa Bey ile Yusuf Ağa zaten bu tereke meselesi nedeniyle Mehmed Hurşid Efendi ile nizası olan isimlerdi. Bu tarihte Hacı Ömer Ağa ile Arap Süleyman Efendi’nin ise meclisin diğer azaları üzerinde muazzam bir tesiri bulunuyordu. Meclis mazbatasına göre Mehmed Hurşid Efendi’nin Mustafa Bey’den asıl davası 348.000 kuruştu ve bunun 20.000 kuruşu nakden ve 240.000 kuruşu ise havaleten tahsil ve tesviye olunmuştu. Dolayısıyla Kaymakam Mehmed Bey’in tahsil ettiği 12.500 kuruş, 20.000 kuruş üzerinden değil, tahsil edilen 240.000 kuruş üzerinden hesaplanmalıydı. Eğer bu yapılırsa resim meblağının kaymakam efendinin nizâmi hakkı olduğu, Mehmed Hurşid Efendi’nin ise iddiasında haksız olduğu anlaşılacaktı817

.

2.5. Kaymakam İsmail Sabri Bey Döneminde “Fırka-i Melûne” ve “Fırka-i Mütecâsire”