• Sonuç bulunamadı

Ahmed Ata Bey’in Tahkikatı

TANZİMAT DÖNEMİNDE TAŞRA İDARESİNDE REFORMLAR VE ANTALYA EŞRÂFI (1839–1867)

2.5. Kaymakam İsmail Sabri Bey Döneminde “Fırka-i Melûne” ve “Fırka-i Mütecâsire” Mücadeles

2.5.4. Ahmed Ata Bey’in Tahkikatı

Antalya’daki olayların tahkiki için 1857 Kasım’ında Antalya’nın Kıbrıs’a yakın olması nedeniyle Kıbrıs Mutasarrıfı Kani Paşa’nın görevlendirilmesi kararlaştırılmıştı. Kani Paşa Antalya’ya giderek Hacı Ömer Ağa’yı azalıktan çıkaracak ve Kaymakam Sabri Bey ile icap edenleri yargılayacaktı. Ancak tam da bu esnada Kani Paşa’nın Kıbrıs’taki memuriyeti sonlandırılmış, bu nedenle Antalya olaylarının soruşturulması için bir başka memurun görevlendirilmesi gerekmiştir. Bu durum olayların tahkikatını birkaç ay daha ertelemişti. Öte yandan merkezden atanan bir müfettiş vasıtasıyla olayların tahkikatına başlanılmasının gecikmesinin tek nedeni Kani Paşa’nın görev yerinin değiştirilmiş olması değildi. Bu

881 BOA. İ. MVL. 399-17360, lef. 5. 882

BOA. İ. MVL. 399-17360, lef. 21 (6 Rebî-ül-âhir 1274/24 Kasım 1857).

883 BOA. İ. MVL. 399-17360, lef. 12 (20 Safer 1274/10 Ekim 1857).

durumun bir diğer nedeni Bâb-ı Âli’nin Antalya’daki meselenin önemini küçümsemesi, daha doğrusu meselenin önemi ve karmaşıklığı hakkında neredeyse hiçbir şey bilmemesiydi.

Nedeni ne olursa olsun olayların muhakemesinin gecikmesi istismarlara da sebebiyet vermiştir. Sözgelimi iki fırka arasındaki çatışmayı yerinde soruşturması için görevlendirilen Kani Paşa’nın Antalya’ya gelemeyeceği Hacı Ömer Ağa ile taraftarlarına malum olunca, “işte biz yazdık Kani Paşa hazretlerini bile tevkif ettirdik ve maddeyi bütün bütün tevkif ettirdik kimisne buraya gelmez, yine gün bizimdir” diye tehditlerde bulunmuşlardı. Eğer bu iddia doğruysa sancak halkının bir bölümü başka bir sancağa göç etmekle kalmayacak, belki başka bir memlekete firar edecekti885. Vali Hamdi Paşa da, Hacı Ömer Ağa ve taraftarlarının, Kani Paşa’nın güya kendi girişimlerinin sonucu olarak görev yerinin değiştirildiğini iddia ettiklerini, bu tür dedikodular vasıtasıyla nüfuzlarının ne denli güçlü olduğunu göstermek istediklerini yazmıştır886. Gerçekten de şehre gelmesi beklenen tahkik memurunun gecikmesi

Vali Hamdi Paşa’nın dahi kaldırıldığı dedikodularına neden olabilmişti. İddialara göre Arap Süleyman Efendi İstanbul’dan Antalya’ya posta vasıtasıyla gönderdiği haberlerle “işte akçe kuvveti ile şuraya buraya büyük yerlere çattım Vali Paşa hazretleri oraca olan vukuâtı biliyormuş ise de biz bu tarafta sahteye çıkarıp kendisine tekdir-nâmeler irsâl ve taraf-ı devlet- i Âliyye’den memur tayin ettirip tüccarın ve şunu bunun akçelerini geriye verdirip hâkim-i belde ve azadan İsmail Bey ve Mehmed Hurşid Efendi’yi ve daha sair birkaçını meclisten ihraç hem de nefy ettirmek üzere olduğumu muhakkak bilesiz” yollu dedikoduların Antalya’da kulaktan kulağa dolaşmasını temin ediyor, bu suretle halkın “zihnini tahrik ve ortalığı bir takım kil ü kala düşürmeye” gayret ediyordu887

.

Bu dönemde Kani Paşa’nın veya bir başka memurun Antalya’ya gelmesini en çok isteyenler ise Yanıkzade İsmail Bey’e bağlı olan taraf gibi görünüyordu. Mesela Hacı Emin Efendi, Mustafa Efendi ve Hafız Mustafa Bey mührüyle Konya Valisi’ne gönderilen 7 Şubat 1858 tarihli bir istidada, Meclis-i Vâlâ’nın Kıbrıs Mutasarrıfı Kani Paşa’yı Antalya olaylarını tahkik etmek için görevlendirdiği, ancak aradan onca zaman geçmesine rağmen kimsenin Antalya’ya gelmediği belirtilmiş, bu durumun kendilerini sefil ettiği vurgulanmıştı888

. Benzer bir talep 21 Şubat’ta da yenilenmiş, Meclis-i Vâlâ kararının üzerinden dört ay geçtiği halde kimsenin Antalya’ya gelmediği bir kere daha dile getirilmiştir889

. Ne var ki bu tarihe gelindiğinde Kani Paşa’nın memuriyetinin becâyişi nedeniyle Antalya’daki karışıklığı tahkik

885 BOA. İ. MVL. 399-17360, lef. 24 (21 Receb 1274/7 Mart 1858). 886 BOA. İ. MVL. 399-17360, lef. 25 (11 Şâban 1274/27 Mart 1858). 887

BOA. İ. MVL. 399-17360, lef. 53 (9 Ramazan 1273/3 Mayıs 1857).

888 BOA. MVL. 192-3 (22 Cemâzi-yel-âhir 1274/7 Şubat 1858). 889 BOA. MVL. 192-97 (11 Receb 1274/21 Şubat 1858).

etmesinin mümkün olmadığı, Meclis-i Vâlâ tarafından kesin olarak tasdik edilmiş bulunuyordu890.

Meclis-i Vâlâ, Kani Paşa’nın uygun olmaması üzerine Antalya işini muhakeme etmek için önce Kani Paşa’dan sonra Kıbrıs Mutasarrıflığı’na atanan Esat Paşa’yı uygun görmüş, ancak Kıbrıs’taki mevcut siyasi durumun hassas olması nedeniyle bu fikirden vazgeçilmiş; daha sonra Antalya meselesi Konya Valisi’ne havale edilmek istenmiş, ancak Hamdi Paşa bu iş için İstanbul’dan birinin görevlendirilmesinin daha münasip olacağını bildirdiğinden bu fikirden de vazgeçilmişti891

.

Nisan ve Mayıs aylarına geldiğinde olayların muhakemesi için bir memurun hala Antalya’ya gelmemiş olmasının neden olduğu mağduriyete ilişkin şikâyetlerin artması, Bâb-ı Âli’nin yeni bir müfettiş arayışını hızlandırmış ve bu esnada Şam’daki hadiseleri tahkik etmek için Şam’da bulunan ve çok yakın bir tarihte İstanbul’a dönecek olan Ahmed Ata Bey’in, dönüş yolu üzerinde bulunan Antalya’ya uğradığında Antalya olaylarıyla ilgilenmesinin en makul yol olacağı düşünülmüştü. Ne var ki Antalya olaylarının tahkikinin Ahmed Ata Bey’e bu şekilde havale edilmiş olması, Bâb-ı Âli’nin Antalya’daki meseleye çok az vakıf olduğunu gösteriyordu. Bu durum, Ahmed Ata Bey’in görevlendirilmesine ilişkin tahriratta “bu muhakeme maddesi öyle uzun uzun tahkikatı gerektirecek bir madde olmayıp, üç-beş günde nihayete erdirilebilecek iştendir” ifadesinde de açığa vurulmuştu892

.

Neticede Ahmed Ata Bey, ancak Mayıs 1858’de, Kani Paşa’nın görev bölgesinin değiştirilmesiyle Antalya olaylarını tahkik etmek için görevlendirilmişti893. Antalya’ya gelişi ise 13 Mayıs 1858 tarihinde gerçekleşti. Ahmed Ata Bey, 4 Haziran 1858 tarihli tahriratına bakılacak olunursa eğer, Antalya’ya muvasalatından evvel Antalya meselesinin, tıpkı Bâb-ı Âli’nin düşündüğü gibi birkaç günde çözüme kavuşturulabileceğine inanmış görünüyordu. Ancak şehre ulaştıktan ve olayların ayrıntısına vakıf olduktan sonra bu husustaki fikri kesin olarak değişmiş ve meselenin açıklığa kavuşturulması için en az beş haftaya ihtiyaç olduğunu kabul etmişti894

.

Antalya’daki ilk işi şehirde bir meclis-i umûmî akdetmek ve Hacı Ömer Ağa’yı meclisten ihraç etmek olan Ahmed Ata Bey, tahkikatının sonuçlarını ve hadisenin tarafları hakkındaki fikirlerini Mayıs ayının sonlarından itibaren Bâb-ı Âli’ye iletmeye başlamıştır.

Ahmed Ata Bey’e göre Kaymakam Sabri Bey, memuriyeti müddetince işlerini kolaylaştırmıştı ve hiçbir yardımı kendisinden esirgememişti, ancak her nasılsa memleket

890 BOA. A.} MKT. UM. 306-81 (22 Cemâzi-yel-âhir 1274/7 Şubat 1858). 891 BOA. A.} MKT. MVL. 96-89 (8 Şâban 1274/24 Mart 1858).

892

BOA. İ. MVL. 399-17360, lef. 8.

893 BOA. A.} MKT. UM. 313-46 (17 Ramazan 1274/1 Mayıs 1858). 894 BOA. İ. MVL. 399-17360, lef. 85 (21 Şevval 1274/4 Haziran 1858).

eşrâfının iki fırka olmasıyla kendisi bir tarafın cân-dârı olmuştu. Bu durumda Antalya kaymakamlığında bekası caiz olmayacaktı895

.

Ahmed Ata Bey eski naib Şakir Efendi hakkındaki iddiaların büyük bir bölümünün iftira olduğuna hükmetmiştir. Şakir Efendi’nin sadece Vasilaki’den aldığı 6.000 kuruş tutarındaki ilam ve defter harcının 4.000 kuruşu fuzuli idi. Bu fuzuli tahsilâtın Vasilaki’ye iâdesi gerekiyordu. Ahmed Ata Bey’e göre Şakir Efendi hakkındaki iddiaların nedeni, onun Yanıkzade İsmail Bey ile Mehmed Hurşid Efendi’nin temsil ettiği “fırka-i muhalife” tarafında bulunmasıydı896

.

Ahmed Ata Bey, Kaymakam Sabri Bey’in de daha önce vurguladığı gibi, haklarındaki birçok iddiaya rağmen Hacı Ömer Ağa ile Arap Süleyman Efendi’nin mevcut deliller düşünüldüğünde şer’i olarak da kanuni olarak da suçlanamayacağını kabul etmiş, ancak muhtelif rivayetlere nazaran Hacı Ömer Ağa, Arap Süleyman Efendi ve Çeribaşızade Yusuf Ağa’nın mütecasir adamlar olduğunun anlaşıldığına hükmetmiş, Kaymakam Sabri Bey’in ise bu kişileri koruduğunu söylemişti.

Öte yandan Ahmed Ata Bey’e göre bu fırkanın karşısında yer alan Yanıkzade İsmail Bey ile Mehmed Hurşid Efendi de serkeş adamlardı. Ayrıca Hacı Ömer Ağa, Arap Süleyman Efendi ve Kaymakam Sabri Bey aleyhinde tertip edilen mahzarlarda Mehmed Hurşid Efendi’nin parmağı vardı. Dolayısıyla hadisenin halledilebilmesi için her iki tarafın da memleket işlerine burunlarını sokmamaları temin edilmeliydi. Bunun için de Antalya’ya muktedir bir mutasarrıf veya kaymakam tayini şarttı. Gelecek memur muktedir olursa ve aynı zamanda tarafsız davranırsa meseleyi bertaraf edebilecekti897

.

Ahmed Ata Bey Müftü Efendi ile Ali Muhlis Ağa’yı da meclise çağırmış ve her iki tarafın evraklarına niçin mühür bastıklarını kendilerine sormuştur. Ona göre bu iki adam “ehl- i ırz adamlar”dı, ancak tarafların zorlamasına dayanamadıklarından iki tarafın evraklarına mühür basmışlardı. Bu hareketleri yolsuz olduğundan bir daha böyle davranışlarda bulunmamaları kendilerine tembih edilmişti898

.

Bütün bunlara rağmen, Ahmed Ata Bey neredeyse bir aya yaklaşan mesaisinin sonunda Antalya hadisesini bir çözüme ulaştırabilmiş değildi. Aslına bakılırsa o kendisinin de kabul ettiği ve Konya Defterdarı’na yazdığı gibi Antalya hadisesini birkaç gün içinde çözüme kavuşturabileceğine inanmıştı. Ancak Antalya’ya gelip kendi tabiriyle “Arapların nasıl muzır ve melun, diğerlerinin ise mütecasir ve serkeş, Kaymakam’ın da ne mertebe tarafeyn

895 BOA. İ. MVL. 399-17360, lef. 80 (16 Şevval 1274/30 Mayıs 1858). 896 BOA. İ. MVL. 399-17360, lef. 80 (21 Şevval 1274/4 Haziran 1858). 897

BOA. İ. MVL. 399-17360, lef. 88 (21 Şevval 1274/4 Haziran 1858); BOA. İ. MVL. 399-17360, lef. 92 (4 Zi-l- ka’de 1274/18 Haziran 1858).

olduğunu” görünce işin tahkikatı için en az beş haftaya daha ihtiyaç olduğunu kabul etmiş bulunuyordu899.

Ahmed Ata Bey meselenin bu denli uzamasının nedenlerine de değinmiştir. Ona göre meselenin çözülememesinin ilk sebebi, tarafların açıkça “fena adamlar” olmalarıydı. Ayrıca, halk arasına “taraftarlık beliyyesi” girerek ahalinin iki fırka olması yetmezmiş gibi, Kaymakam Sabri Bey de fırka-i melûne taraftarı bulunuyordu. Fırka-i mütecâsire ise “her nasılsa yüz bulmuş”, devletin bunca meseleyle uğraştığı bir dönemde, onlarca mahzar ve evrak tertip ve takdim ederek tacize cesaret etmişti900. Tüm bu nedenler meselenin çözümünü

güçleştirmişti. 4 Haziran’da Konya Valisi’ne gönderdiği bir tahrirde ise Antalya işinin “dûçâr- ı keşmekeş” olduğunu, yirmi dört günlük mesaisinin bu işi çözmeye kifayet etmeyeceğini anladığını bir kere daha vurgulamış, işin tahkikatını yeni gelecek kaymakama ve Naib Halil Halet Efendi’ye bıraktığını belirtmiş ve aynı gün şehre gelecek yeni kaymakama verilmek üzere Antalya Naibi’ne bir varaka bırakmıştır901

.

Söz konusu varakasında Ahmed Ata Bey Antalya’da geçirdiği günlerin kısa bir muhasebesini yapmış ve tahkikatının ilk sonuçlarını özetlemiştir. O, yirmi dört gün önce Antalya’ya geldiğinde ilk iş olarak Hacı Ömer Ağa’yı “ber mukteza-yı irâde-i seniyye” meclis azalığından ihraç etmişti. Şehirde iki defa akdedilen umûmî mecliste ise sadece Hacı Ömer Ağa ve Arap Süleyman Efendi aleyhindeki şikâyetleri değil, Yanıkzade İsmail Bey ve Mehmed Hurşid Efendi hakkındaki iddiaları da dinlemişti. Ne var ki taraflar aleyhindeki tüm iddiaların daha vuzuh bir surette incelenebilmesi için daha çok zamana ihtiyaç vardı. Bu nedenle tahkikat işini, kendisi bir an önce Antalya’dan ayrılmak zorunda olduğundan ve Sabri Bey’in istifa etmesi gerektiğinden, şehre gelecek yeni kaymakam devam ettirmeliydi. Yeni kaymakamın Antalya’ya geleceği tarihe kadar ise Çeribaşızade Yusuf Ağa’ya meclise gitmemesi tembih olunmalıydı902. Bu şekilde Ahmed Ata Bey 24 gün süren tahkikatını

Haziran ayının başlarında sona erdirmiş903

ve 10 Haziran 1858’de Beyrut’a muvasalat etmiştir904

.

Ahmed Ata Bey, Antalya’dan ayrıldıktan sonra yeni kaymakamın şehre geleceği tarihe kadar kendisinden sonra soruşturmayı yürütmesi için Karantina Müdürü İsmail Ağa ile sırf bu iş için Antalya’da bıraktığı Ahmed Ağa’yı görevlendirmişti905. Ahmed Ata Bey şehirden

899

BOA. İ. MVL. 399-17360, lef. 85 (21 Şevval 1274/4 Haziran 1858).

900 BOA. İ. MVL. 399-17360, lef. 85 (21 Şevval 1274/4 Haziran 1858). 901 BOA. İ. MVL. 399-17360, lef. 82 (21 Şevval 1274/4 Haziran 1858). 902 BOA. İ. MVL. 399-17360, lef. 83 (21 Şevval 1274/4 Haziran 1858). 903

BOA. A.} MKT. UM. 316-664 (29 Şevval 1274/12 Haziran 1858).

904 BOA. A.} MKT. NZD. 18-26 (15 Zi-l-ka’de 1274/27 Haziran 1858). 905 BOA. MVL. 572-102, lef. 1 (15 Zi-l-ka’de 1274/27 Haziran 1858).

ayrıldıktan bir süre sonra İsmail Ağa ile Ahmed Ağa tarafından tanzim edilen bir şukkada, onun Antalya’dan ayrılmasından sonra yaşanan hadiseler şu şekilde özetlenmiştir:

Ahmed Ata Bey şehirden 4 Haziran Cuma günü ayrılmış, onu Karantina Meydanı’na toplanan ve aralarında Kaymakam Sabri Bey, Hâkim Halil Halet Efendi ile meclis azaları ve şehrin diğer ileri gelenlerinin de bulunduğu kalabalık bir grup uğurlamıştı. Kendisini uğurlamak için Karantina Meydanı’nda toplanan kalabalığı tembihlerde bulunan ve kanuna aykırı davranan her kim olursa şiddetle cezalandırılacağını söyleyen Ahmed Ata Bey, Beyrut’a gideceği vapura binmeden önce, elinde bulunan buyrulduyu Tüfekçibaşı İbrahim Efendi’ye vermişti. İbrahim Efendi teslim aldığı buyrulduyu evvela Kaymakam Sabri Bey’e takdim etmiş (Sabri Bey buyruldunun içeriğinden burada haberdar olmuş), daha sonra ise Hâkim Halil Halet Efendi’ye vermişti. Ahmed Ata Bey’in vapuru hareket ettikten hemen sonra ise Sabri Bey; Hacı Ömer Ağa, Arap Süleyman Efendi, Moravi Ahmed Pertev Efendi, Çeribaşızade Yusuf Ağa ve Metropolit Meletios ile birlikte Mubayaacızade Mustafa Bey’in konağına gitmişler ve orada geç saatlere kadar meşveret etmişlerdi906

.

Ertesi gün şehrin önde gelenlerinin huzurunda akdedilen meclis toplantısında ise Ahmed Ata Bey’in tebliğ ettiği buyruldu mucibince meclisten ihraç edilen Çeribaşızade Yusuf Ağa’nın durumu ele alınmış, mecliste bulunan herkesten önce Araplar söz alarak “bu ne demek? Yusuf Ağa’yı kim azletmiş ve ne cihetle azlolunmuş? Bir azayı Padişah azleder, öyle şu bu azletmez” demişler, akabinde Yusuf Ağa da “ben meclisten çıkmam beni azl eden adam yüzüme söyleye idi böyle sahte buyruldu ile adam azlolunmaz” demişti. Onların bu tavrına Hâkim Halil Halit Efendi ile Ali Muhlis Ağa karşı çıkmış, hatta Ali Muhlis Ağa meclisten ihraç edilen Yusuf Ağa’ya “hala padişahımıza itaat ve inkıyâdınız yok mudur? Böyle serkeşlikten vazgeçiniz, senin azlini Kaymakam Bey’e bir hafta evveli emir buyurdular, niçin haberin yok?” sözleriyle mukabelede bulunmuş, Yusuf Ağa ise böyle bir emirden haberi olmadığını söylemişti. Ali Muhlis Ağa, Kaymakam Sabri Bey’e Yusuf Ağa’nın azledildiğini niçin kendisine söylemediğini sorduğunda ise “vakit bulup söyleyemedim” cevabını almıştı. Şukkayı kaleme alanlara göre Sabri Bey’in bu tutumu onun Arapları ve Yusuf Ağa’yı kayırmış olduğuna bir delildi907

.

Karantina Müdürü İsmail Ağa ile Ahmed Ağa’nın kaleme aldıkları şukkada, Ahmed Ata Bey’in Antalya’dan ayrılmasından sonra yaşanan başka gelişmelere de değinilmiştir. Örneğin, iddialara göre Sabri Bey ve aveneleri Hâkim Halil Halet Efendi’yi tard etmek için bir tertibe karar vermişler, fakat buna cesaret edememişlerdi. Ancak Sabri Bey, gece ve gündüz meclis tertip edip Hâkim Halil Halet Bey ile Ali Muhlis Ağa gibi azaları dışarıda

906 BOA. MVL. 572-102, lef. 1 (Şevval 1274/Haziran 1858). 907 BOA. MVL. 572-102, lef. 1 (Şevval 1274/Haziran 1858).

tutuyor, Yusuf Ağa, Mustafa Bey, Hacı Ömer Ağa ve diğer aveneleriyle birlikte “meclis akdediyor” ve memleket işlerine dair kararlar alıyordu. Ayrıca Sabri Bey, Yusuf Ağa’yı hala meclisten çıkarmamıştı ve mührünü mazbatalara bastırmaya devam ediyordu908

.

Bu arada aleyhinde arzuhal veren Abdal İsmail Kâhya’yı Hacı Ömer Ağa “bir iki Arap gönderip gece vakti çadırında bastırıp cerh ettirmiş”, ertesi gün İsmail Kâhya mahkemeye gelip haber vermiş, fakat Hacı Ömer Ağa Kaymakam Bey’in sahabeti altında olduğundan, davası yüz üstü kalmıştı. Tüm bu gelişmeler nedeniyle ve Çeribaşızade Yusuf Ağa hala Antalya Meclisi’nden çıkarılmadığı için Ali Muhlis Ağa meclis toplantılarına katılmama kararı almıştı909

.

Karantina Müdürü İsmail Ağa ile Ahmed Ağa tarafından kaleme alınan şukkada, son olarak, Sabri Bey’in Antalya’da kalmak için her türlü yola başvuracağı, avenelerinin hiçbir kötülükten çekinmeyecekleri iddia edilmiştir910. Buna rağmen 18 Haziran 1858’de İzmir

Valisi Mustafa Paşa’nın damadı Hüseyin Paşa’nın 5.880 kuruş maaşla Antalya’ya kaymakam olarak atanması kararlaştırılmış, bu haber şehre Temmuz ayının başlarında ulaşmıştı911

. Ne var ki Sabri Bey’in görevden alınarak yerine Hüseyin Paşa’nın atanması iki fırka arasındaki nüfuz mücadelesini ortadan kaldırmamıştı.