• Sonuç bulunamadı

2.1 Okul Çevresi

2.1.1 Destekleyici ve Engelleyici Okul Çevresi

2.1.1.5 Destekleyici ve Engelleyici Sosyal ve Kültürel Özellikler

65

öğrencilerin not ortalamasının daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Koçoğlu, Kesgin ve Kulakçı, (2010) yaptıkları araştırmada uyku düzensizliğinin akademik başarıya, okula devamsızlığa, geç kalma, dikkatsizlik, kaza geçirme olasılığını artıran bir risk faktörü oluşturduğu sonucuna ulaşmışlardır. Öyle ise uyku öğrencilerin başarı, iletişim, sosyalleşme yeteneklerini etkileyen bir faktör olarak kabul edilebilir.

Ciddi mazereti olmadan devamsızlık yapan öğrencilerin akademik performanslarının düşük olduğunu belirten Altınkurt (2008), öğrencilerin yönetici, öğretmen, aile, çevre, akademik kaygı, bireysel nedenler olmak üzere altı boyut altında devamsızlık nedenlerini incelemiştir. Öğrencilerin dörtte biri çevresel nedenlerden dolayı, arkadaşlarıyla buluşma isteği, arkadaşları tarafından kabul edilme arzusu, devamsızlık yapan arkadaşların baskısı, internet kafe gibi mekanlara gitme isteği nedeniyle devamsızlık yapmaktadırlar.

2.1.1.5 Destekleyici ve Engelleyici Sosyal ve Kültürel Özellikler

Okulda çalışan bütün personelin aynı inanç etrafında toplanabilmesi için okulda herkesin katıldığı ortak bir kültürün yaratılması gerekmektedir. İnsanlar okulda kabul edilebilir davranış standartlarını, diğer insanlara nasıl davranacaklarını, okulun değerlerinin neler olduğunu ve mesleklerinin icrasında bilinmesi gereken kuralların neler olduğunu öğrenirler. Okuldaki bu paylaşılmış beraberlik onlara farklı bir kimlik kazandırmaktadır (Cafoğlu, 1995). Örgütteki her şeyin yapılma biçimi olarak tanımlanan kültür bir örgütün kimliğini ve benlik duygusunu güçlendirir (Tanrıöğen, 2013: 3).

Sosyal çevrenin, komşuluk ilişkilerinin, fiziksel ve maddi koşulların okul başarısına etkisini inceleyen Woolley vd. (2008) çok çarpıcı bilgiler ortaya koymuşladır. Araştırmada çocuğun yaşadığı ortamdaki komşuluk ilişkilerinin, komşularla etkileşimin, komşuların ekonomik düzeylerinin okul başarısını etkilediği belirtilmiştir. Ayrıca araştırmada zengin, yüksek statüye sahip, eğitim düzeyi daha yüksek komşuların fazla olması ile öğrencinin ödevlerini yaparken daha fazla zaman harcaması, okuma ve matematik testlerinden yüksek puanlar alması arasında olumlu bir ilişkinin olduğu belirtilmiştir. Öyle ise öğrencinin içinde bulunduğu sosyal çevrenin onun başarısı üzerinde ciddi etkisi vardır. Daha eğitimli, gelir düzeyi yüksek,

66

işsizlik oranı düşük insanların yaşadığı çevrelerdeki öğrencilerin daha başarılı olduğunu söyleyebiliriz.

Okulun bir eğitim örgütü olarak toplumun kalkınmasını sağlama, toplumun kültürünü aktarma, sosyalleşme, yönlendirme ve seçme gibi yapması gereken bazı görevleri vardır (Erden, 1999). Philips (1997) öğrencilerin okula bağlılıklarının ve akademik başarılarının ancak öğrenci ve öğretmenlerin sosyal ve bireysel ihtiyaçlarının sağlanması ile mümkün olduğunu ifade etmiştir. Formal bir yapı olarak tanımlayabileceğimiz okul içinde ve dışındaki sosyal faaliyetler ve olanaklar bu nedenle çok önemlidir. Philips’in açıklamasına benzer şekilde Kesken ve Ayyıldız, (2008) bireylerin kendilerini bir bütünün parçası olarak görebildikleri, yönetimin çalışanların takım ruhunu, ortak değerleri, birlik ve bağlılığı önemsediği, iş görenlerin yaptıkları işlerde mutlu oldukları, bir işe yaradıkları örgütlerde daha fazla çalışmak isteklerinin olduğunu belirtmişledir. Bu nedenle okullardaki sosyal yaşamın niteliği öğrencilerin, öğretmenlerin ve yöneticilerin verimliliklerini etkileyebilir.

The National Council (2004: 32)’a göre öğrencilerin okula ilişkin görüşlerinin şekillenmesinde öğrenciler için düzenlenen etkinliklerin önemi büyüktür. Okul terki konusunda yapılan araştırmaların çoğu okulların öğrencileri sosyal etkinlikler ile meşgul etme noktasında yetersizlikleri üzerinde durmaktadır. Öğrencilerin sadece akademik olarak değil, sosyal olarak da okul ile bağlantı içinde olmaları, okulda arkadaşlarının olması, okula karşı bağlılık hissetmeleri öğrencilere sağlanacak sosyal etkinlikler ile mümkün olabilmektedir. Öyle ise destekleyici bir okulun öğrencilere derslere yönelik etkinliklerin dışında sosyal etkinlikler sunabilmesi ve bu etkinliklerin çeşitliliği öğrencilerin sosyal gelişimleri açısından destekleyici bir unsurdur.

Okul iklimini oluşturan nitelikler ve faktörler öğrencilerin okulla ilişkilerini ve öğrenmelerini de etkileyebilir. Okul iklimine ilişkin olarak özellikle paylaşılan ortak değerlerin olması, okul içinde herkes için ortak bir programın, tören geleneğinin, birleştirici rol oynayan geleneklerin olması, öğrenci ve öğretmenlerin karşılıklı olarak birbirlerine bakım ve destek sağlamaya dayalı bir ilişkinin olması toplumsal bir örgüt olan okul için önemlidir. Bu özellikler ister özel ister devlet okulu olsun daha yüksek düzeyde okula devam, yüksek moral ve daha yüksek başarı için gereklidir (The National Council, 2004: 98-100). Öyle ise ortak paylaşılan değerlerin olması, ortak

67

program ve törenlerin olması, öğretmen ve öğrencilerin birbirlerini desteklemeleri birer destekleyici özellik olarak düşünülebilir. Bu özellikler özellikle olumlu okul iklimi oluşturmak için gereklidir.

Şişman, Güleş ve Sönmez (2010) bireyin ve bireysel farklılıkların öne çıktığı günümüzde, farklılıkların korunup sürdürülmesinin ancak demokratik bir kültür içinde yetişen bireylerle mümkün olacağını belirtmişlerdir. Demokrasi bilincini bireylere kazandırmada eğitim kurumlarının önemi büyüktür. Bu nedenle demokrasi kültürünün öncelikli olarak okullarda yaşanması gerekir. Buda ancak demokratik bir okul kültürünün oluşturulması ile mümkündür.

Ferris ve West (2004: 1667)’in ideal okul büyüklüğünü belirlemeye ve okul büyüklüğü ile okuldaki şiddet ilişkisini ortaya koymayı amaçlayan çalışmalarında 1000 öğrenciye kadar öğrencisi olan okullarda görülen şiddet olaylarının 1000’den fazla öğrencisi olan okullardan beş kat daha düşük olduğunu ortaya koymuşlardır.

Ayrıca okulların maddi giderlerinin sadece büyüklüklerine bağlı olarak ölçülmesinin yanlış olduğunu, okullardaki öğrenci sayısına bağlı olarak artan şiddet olaylarının da okulun dış gider maliyeti içerisinde görülmesi gerektiğini önermişlerdir. Lee ve Smith (1997) yaptıkları çalışmalarda 600’den az 900’den fazla öğrencisi olan okulları nispeten daha başarısız bulmuşlar ve ideal okul büyüklüğünü 600-900 öğrenci olarak belirlemişlerdir. Öğülmüş ve Özdemir (1995) okul büyüklüğü ile ilgili çalışmalarında, okul büyüklüğünün öğrencilerin deneyimlerini ve bunun sonucu olarak da gelişimlerini etkileyen bir faktör olduğunu belirtmişlerdir. Büyüklüğe bağlı olarak sınıfta tartışma süresi, tartışmalara katılan öğrenci sayısı ve öğrencilerin katılım süreleri azalmaktadır. Küçük okullarda öğrenciler daha kolay arkadaşlık kurabilmekteler. Büyük okullarda öğrencilerin büyük bir kısmı sadece bir etkinliğe katılmakta veya hiçbir etkinliğe katılmamaktadır.

Öğülmüş ve Özdemir (1995)’in elde ettikleri sonuçlar Mckinney vd. (2002:

125)’nin daha sonra yaptıkları çalışmalarla benzer özellikler taşımaktadır. Mckinney vd. (2002) küçük okullarda öğrencilerin daha samimi ilişkiler kurabildiklerini, daha sıcak bir öğrenme ortamının olduğunu, daha az öğrencinin okuldan ayrıldığını, akademik başarının arttığını ve öğrenci davranışlarında ciddi düzelmeler olduğunu ifade etmişler, bunun sebebini ise öğretmenlerin öğrencileri daha iyi tanımaları ve

68

gelişimlerini daha kolay takip etmeleri ile ilişkilendirmişlerdir. Öyle ise okul büyüklüğü öğrencinin davranışlarını, sosyal ilişkilerini etkileyen destekleyici veya engelleyici bir özellik olarak kabul edilebilir.

Nergiş-Işık ve Gürsel (2013: 221) okulların etkililiklerinde ve başarılarında rol oynayan en önemli faktörlerden birisinin okul kültürü olduğunu ifade etmişlerdir.

Nergiş-Işık ve Gürsel yaptıkları çalışmada başarılı okulların genelde olumlu okul kültürüne sahip olduklarını ortaya koymuşlardır. Olumlu okul kültürü ise farklı görüşlere sahip öğretmenlerin olumlu ilişkiler içinde olmaları, problem çözmede öğretmenlerin ortak hareket etmeleri ve okul yöneticilerinin okulun başarısına da katkıda bulunan liderlik özelliklerine sahip olmaları şeklinde belirtmişlerdir. Bu olumlu okul kültürünün tersine, olumsuz okul kültüründe olumsuz değerler ve kuralların, insanlar arasındaki düşmanca ilişkilerin ve negatif öykülerin okul kültürünü negatif yönde etkileyebileceği bir gerçektir. İş görenleri arasında pozitif ilişkiler geliştirmemiş bir okul öğrenme ve öğretime yeterli düzeyde odaklanacak bir kurum kültürüne sahip olamaz. Okul kültürünün böyle olduğu kurumları etkilemek zor olduğu gibi, okulun içinde bulunduğu negatif sosyal koşullar okuldaki gelişmeleri engelleyici bir özellik gösterirler (Haris, 2002, akt. Şahin, 2010). Öyle ise olumlu okul kültürü hem öğrencilerin hem de okulun başarılı olması için gerekli destekleyici bir özellik iken, olumsuz okul kültürü okulun gelişmesini engelleyici bir özellik olarak kabul edilebilir.

Çevresel faktörler bireyin sadece akademik başarısını etkilemekle kalmaz, bireyin sahip olduğunu her şeyi etkiler. Çevrenin ise sınırlarını belirlemek çok zordur.

Sili (2012) tarafından yapılan bir çalışmada öğrencilerin cinsiyetlerinin, sınıf düzeyinin, izlemeyi tercih ettikleri film türlerinin, izledikleri TV programlarının, hayattan memnuniyet düzeylerinin ve boş zamanlarında kitap okumayı, kültür sanat faaliyetlerine katılmayı, spor yapmayı, internette vakit geçirmeyi tercih edip etmediklerinin öğrencilerin saldırganlık eğilimleri arasında anlamlı farklılıklar olduğunu tespit etmiştir. Araştırmaya göre, şiddet içerikli film izleyenlerin, film ve dizi programı izleyenlerin, hayatlarından hiçbir zaman memnun olmayanların, her zaman spor yapanların, kültür ve sanat faaliyetlerinde bulunmayanların, çok sık internete girenlerin ve hiç kitap okumayan öğrencilerin diğerlerine oranla daha fazla saldırgan oldukları görülmüştür. Bu nedenle okul çevresini düzenleyen yöneticilerin,

69

ailelerin ve politika yapıcıların çocukların televizyon izleme saatlerinde şiddet içerikli film, dizi ve programlara izin vermemeleri, internet kullanımına kısıtlama getirmeleri, kültür ve sanat etkinliklerine yer vermeleri ve öğrencilerin bu etkinliklere katılmalarını desteklemeleri, kitap okumayı sevdirmeleri ve desteklemeleri destekleyici bir çevresel faktördür.

Karakaya (2008) da yapmış olduğu çalışmada Sili (2012) ile benzer sonuçlara ulaşmıştır. İnternet kullanımı, aile gelirinin düşük oluşu, sigara, içki ve madde kullanımı, okulda şiddet görme, okul türü, yaş ve cinsiyet, aile içi şiddet (Karakaya, 2008), umutsuzluk düzeyinin yüksek olması (Kula, 2008), düşük okul başarısı, anne ve babanın eğitim düzeyinin düşük olması, anne babanın olumsuz tutumları, bozuk aile yapısı ve benzeri etkenlerin (Öztürk, 2008) çocuklarda şiddet eğilimini artırdığını ortaya konmuştur. Öyle ise çevresel bir faktör olarak şiddet olgusunun sadece öğrencilerin izlediği filmlere indirgenmemesi, okul, aile, oyun alanları, arkadaşlık grubu gibi pasif veya aktif olarak da öğrencilerin şiddetten uzak tutulması, öğrencilerin şiddete olan eğilimini azaltacak destekleyici bir özellik olarak düşünülebilir.

Benzer Belgeler