• Sonuç bulunamadı

Sosyal medya günümüzde her alanda her yaştan insanın kullanabileceği yeni bir çevre unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. Girdisini çevreden alan ve çıktısını da yine bu çevreye veren okulun çevresel faktörlerden etkilendiği görülmektedir. Bu çalışmanın konusunu da bir okulun çevre unsuru olarak kabul edebileceğimiz sosyal medyaya ilişkin okul yöneticisi, öğretmen ve veli görüşleri oluşturmaktadır. Bu araştırma, yöneticilerin, öğretmenlerin ve velilerin bir okulun çevre unsuru olarak sosyal medyaya ilişkin görüşlerini belirlemeyi amaçladığından nitel araştırma desenlerinden olgubilim (fenomenoloji) desenine uygun olarak yapılmıştır. Bu amaç doğrultusunda bireylerin deneyimleri ve anlayışlarına ilişkin derinlemesine görüşmeler yapılmıştır.

Bu çalışmada nitel yaklaşımın kullanılmasının birçok sebebi vardır. Öncelikli sebep, çalışma konusunun doğasının nitel araştırmaya elverişli olmasıdır. Diğer önemli bir sebebi ise, sosyal medyanın eğitim açısından ne ifade ettiğinin çocukların eğitiminde önemli bir yere sahip olan yönetici, öğretmen ve velilerin bakış açıları ile ortaya konmasının gerekliliğidir. Son olarak, araştırmanın güvenirliğini artırdığı

93

düşünülen araştırmacının veri toplama ve detaylı analizler yapmak için yeterli zamanının olmasıdır.

3.1.1. Olgubilim (Fenomenoloji) Deseni

I. Dünya Savaşından sonra Avrupa’da yaşanan ideolojik krizin bir sonucu olarak Alman felsefeci ve matematikçi Edmund Husserl (1859-1938) yeni bir felsefi yöntem olan fenomenolojiyi kurmuştur. Kökleri Kant ve Hegel’e kadar uzanmasına rağmen, bazı araştırmacılara göre (Groenewald, 2004; Langridge, 2007) fenomenolojinin kurucusu Husserl olarak kabul edilir ve Martin Heidegger (1889-1976) ve onun arkadaşları tarafından geliştirilmiştir. Husserl dış dünyanın bağımsızlığı düşüncesini ve nesneler ile ilgili bilginin gerçekliğini kabul etmez. İnsanlar ancak nesnelerin bilinçlerinde nasıl göründüğünden emin olabilirler. Gerçekliğe ulaşmak için deneyimin ötesindeki şeyler görmezden gelinerek dış dünya kişisel bilincin içeriğine indirgenmeli. Bu nedenle gerçekler kesin veriler elde etmeye başlamak için saf “olgular” olarak tanımlanır. Husserl bu felsefi görüşünü “fenomenoloji”, saf “olgu”

olarak tanımlamıştır (Eagleton, 1983: 55-56). Langridge (2007: 10) ise fenomenolojiyi insan deneyimini ve insanların olguları nasıl algıladığını inceleyen bir alan olarak tanımlamaktadır.

Olgubilim çalışmalarında önemli bir yere sahip olan Moustakas (1994: 33)’a göre ise araştırmanın deneyimin bütününe ve fenomenin özüne odaklanması gerekir.

Moustakas deneyim ve davranışın fenomeni deneyim edinen kişilerin davranışlarında birbirinden ayrılmaz bir ilişki içinde olduğunu vurgulamıştır. Moustakas olgubilim araştırmalarında öz-araştırımsal (heuristic) sürecin 6 evreden oluştuğunu ifade etmiştir. Bu evreler konu ile ilk ilgilenme (initial engagement), konuya giriş (immersion), gelişme (incubation), bilgi edinme (illumination), izah etme, yorumlama (explication), yaratıcı sentez (creative synthesis) yapmadır.

Olgubilim deseni doktora tez çalışmalarında fazla kullanılan yöntemlerden biridir (Simon ve Goes, 2011: 1). Bogdan ve Taylor (1975)’a göre sosyal bilimler alanında öne çıkan iki önemli teorik bakış açısından birisi pozitivizm diğeri ise fenomenolojidir (Akt, Gelmez-Burakgazi, 2012: 39). Fenomenolojistler katılımcıların kendi bakış açılarından insan davranışını anlamak ile ilgilenirler. Psikoloji ve

94

felsefeden köklerini alan fenomenoloji bir grup insanın deneyimlerinin özünü ve yapısını araştırır (Christensen, Johnson ve Turner, 2010; Langridge, 2007; Patton, 2014; Yıldırım ve Şimşek, 2011).

Nitel araştırma desenleri doğaları gereği nicel araştırmalardan farklıdır (Creswell, 2012; Flick, 2007; Fraenkel ve Wallen, 2006) ve birbirinden ayrılan özelliklere sahiptirler. Bu araştırma bir olgu (fenomen) ile ilgili daha bütüncül bir bakış açışı elde etmek amacıyla (Fraenkel ve Wallen, 2006) nitel bir çalışma olarak tasarlanmıştır. Bu olgu sosyal medyadır. Nitel araştırma yöntemi bu karışık olguyu kendi ortamında farklı bakış açıları doğrultusunda (yönetici, öğretmen ve veli) ortaya koyma fırsatı sunduğu için uygun görülmüştür. Ayrıca bu yaklaşım çok farklı bakış açılarından detaylı bilgi toplama imkanı vermektedir (Yıldırım ve Şimşek, 2011;

Creswell, 2009; Yin, 2011).

Fenomenografik yaklaşımların ortak olarak paylaştığı şey, deneyimi insanların nasıl anlamlandırdığıdır. Fenomenoloji günlük deneyimlerimizin anlamı veya doğası hakkında derinlemesine bir anlayışın kazanılmasını amaçlar. Fenomen yalnızlık, kıskançlık gibi bir duygu olabildiği gibi, evlilik, iş ya da ilişki, bir program, örgüt ya da kültür de olabilir (Patton, 2014:104). Husserl (1913, akt. Patton, 2014:105)

“fenomenoloji ile insanların olayları nasıl betimlediğinin ve duyuları yoluyla onları nasıl tecrübe ettiklerinin araştırılmasını kastetmiştir.” Fenomenin özünü belirlemek için farklı insanların deneyimleri analiz edilir ve karşılaştırılır. Fenomelojik çalışmalar insanların tecrübe ettikleri şeyi nasıl tanımladıkları ve deneyim edindikleri şeyi nasıl deneyim edindiklerine yoğunlaşır (Langridge, 2007; Moustakas, 1994; Patton, 2014;

akt. Creswell, 2013).

Nitel çalışma yapmanın çok çeşitli yöntemleri vardır. Frankel ve Wallen (2006:

436)’ın bir olguya karşı çeşitli tepki ve algılayış biçimlerini araştırma yöntemi olarak tanımladığı olgubilim deseni de bu yöntemlerden sadece birisidir. Van Manen (1990:

5)’a göre ise “olgubilim araştırma bakış açısı, tecrübe edindiğimiz dünyayı sürekli sorgulamak, insan olarak içinde yaşadığımız dünyayı bilmek istemektir.” Dünyayı derinlemesine bilmenin bir yolu da sorgulamak, teoriler geliştirmek, araştırmak ve o dünyanın bir parçası veya “dünyanın kendisi” olmaktır.

95

Bu çalışmada olgubilim deseni yönetici, öğretmen ve velilerin sosyal medyayı eğitimin bir parçası olarak nasıl tanımladıklarını betimlemek için kullanılmıştır. Bu yönetici, öğretmen ve velilerin sosyal medyanın kullanımının eğitim açısından nasıl bir anlama sahip olduğunun ortaya konmasıdır. Bu nedenle olgubilimsel çalışma yönetici, öğretmen ve velilerin kendi deneyimlerini paylaşarak araştırmacıya bu deneyimin ne anlama geldiğini tam olarak betimleme fırsatı verir. Creswell (2013:

78)’in de belirttiği gibi “fenomeni bütün yönleriyle deneyim etmiş bir grup birey ile çalışarak bu fenomen” araştırılır. Öncelikle yönetici, öğretmen ve veliler öğrencilerin eğitimi ile birebir ilgili paydaşlar olarak, farklı bakış açıları ile sosyal medyanın eğitim açısından destekleyici ve engelleyici özelliklerinin neler olduğunu, ne anlama geldiğini, yaşanan sorunları tanımlama açısından sosyal medya olgusu ile ilgili bütüncül bir bakış açısı ortaya koyabilirler.

Benzer Belgeler