• Sonuç bulunamadı

2.1 Okul Çevresi

2.1.1 Destekleyici ve Engelleyici Okul Çevresi

2.1.1.4 Destekleyici ve Engelleyici Öğrenci Özellikleri

62

Devamsızlığın temel nedenlerinden birisinin öğretmen davranışı olduğunu ortaya koyan Altınkurt (2008: 139)’a göre öğrencilerin okula devam etmemelerinin, yarıya yakınının devamsızlık yapmasının en önemli etkeni öğretmenlerdir.

Öğretmenlerin öğrencilere karşı aşırı disiplinli davranmaları, öğrencilerin yeterli olmadıkları derslere katılmak istememeleri öğrencilerin devamsızlığında orta ya da daha üst derecede etkili olmaktadır. Bu nedenle öğrenciler üzerinde oluşturulan baskı ve sıkıcı ders ortamının öğrencilerin devamsızlığına yol açan engelleyici çevresel faktörlerden olduğu söylenebilir.

2.1.1.4 Destekleyici ve Engelleyici Öğrenci Özellikleri

Öğrenciler birer birey olarak öğrenme ortamına kendi özellikleri ile birlikte gelirler. Jonassen (1986)’ın da belirttiği gibi, bireysel farklılıklar öğrenme sürecini etkilemektedir (akt. Kılıç ve Karadeniz, 2004: 130). Öğrencilerin kişilik özellikleri, geçmiş yaşantıları, fiziksel ve zihinsel kapasiteleri birçok alanda onları ya destekleyici nitelikte veyahut engelleyici bir özelliktedir. Kişiliği bir bireyi diğer kişilerden ayıran ve o bireye ait davranışların bütünü olarak tanımlayan araştırmacılar (Cüceloğlu, 1996;

Köknel, 1985; Morgan, 1986) kişilik özelliklerinin başarılı ve başarısız öğrencilerde farklı olduğu varsayımından yola çıkarak birçok araştırma yapmışlardır.

Öğrencinin zekâ düzeyi, kişilik özellikleri, ilgileri, beklentileri, duygusal durumu, motivasyonu (Altun, 2009), bedensel engeller, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu gibi kişisel özellikleri okulda başarı veya başarısızlığın en önemli nedenleri arasında yer almaktadır (Dam, 2008:81). Baltaş (1997) ve Köse (1998) yaptıkları çalışmalarda başarılı bireyler ile ilgili olarak bazı özelliklerin öne çıktığını belirtmişlerdir. Başarılı bireyler genel olarak; kendisini iyi tanıyan, zamanını iyi kullanan, amaçlarını belirleyen, gerektiğinde yardım isteyen, dinlemeyi, gözlemeyi, susmayı bilen, başarılarıyla övünürken başarısız olması durumunda azimle çalışmaya devam eden, olayların sebeplerini kendi dışında değil içinde arayan, işine kendini adayabilen, kararlı, sorumluluk sahibi kişilerdir. Bazı araştırmacılar ise (Özben, 1996;

Saral, 1993) mantıklı hareket eden, yeni durumlara kolayca adapte olabilen, daha neşeli öğrencilerin başarılı olduklarını belirlemişlerdir. Öyleyse bu bireysel özellikler başarılı olmak için birey açısından destekleyici özellikler olarak değerlendirilebilir.

63

Başarısız öğrenciler öfkeli, kötümser, içine kapanık, uyum sorunu olan kişilerdir (Özben,1996; Saral, 1993). Arseven (1986)’e göre ise bireyin kendisini iyi tanıyamaması, potansiyelinin farkında olmamasından ve kendini olumlu algılayamamasından dolayı başarısızlık ortaya çıkabilir. Kişinin kendisi ile ilgili algısının önemli olduğunu bu algıyı oluştururken öğretmenlerinin ve anne-babanın kişiye ilişkin oluşturdukları algı ve tutumları da etkilidir. Yapılan çalışmada annelerin babalara oranla çocuklarını daha iyi algıladıkları, ancak bunun yeterli düzeyde olmadığı ortaya konmuştur. Keskin ve Yapıcı (2008)’nın yapmış olduğu çalışmada da başarılı ve başarısız öğrenci kişilikleri incelenmiştir. Bireyin başarısını etkileyen faktörlerden, kendisi ile ilişkili olanların isteklilik, kaygı, kişisel özellikler, duyusal, fiziksel ve zihinsel olarak olgunluk ve uyum düzeyleridir (21). Bu özellikler öğrenci açısından destekleyici bireysel özelliklerdir. Öğrencinin dışadönüklüğü, zihinsel gelişiminin iyi olması, fiziksel olarak etkinliklere katılma becerisini gösterebilen, duygusal olgunluk düzeyi yüksek, kaygı düzeyi optimum düzeyde olan ve yapılacak göreve odaklanmış, güdülenmiş olmak destekleyici bireysel özellikler olarak düşünülebilir.

Keskin ve Sezgin (2009: 12-14) ergenlerin yaşları ilerledikçe başarılarının azaldığını saptamış, ancak ergenin cinsiyeti ile akademik başarı arasında ilişki saptamamışlardır. Ergenlerin babalarının eğitim durumu etkili olurken annelerinin eğitim durumlarının ergenlerin başarısı üzerine etkisi saptanmamıştır. Sayıl, Uçanok ve Güre, (2002) ebeveynler ile yaş farkı artıkça sorunların arttığını, genç anne-babaların çocuklarının daha başarılı olduğunu tespit etmişlerdir. Hızlı bir şekilde büyüme ve cinsel olgunlaşmanın yetişkinliğe geçişte beraberinde getirdiği sosyal, bilişsel ve duygusal gereksinimler çocuğun okul başarısını, kendisine verdiği değeri etkilemektedir.

İskoçya’da HMEI (2006) tarafından okulöncesi, ilk ve ortaokullarda yapılan çalışmalarda, öğrenciler öğretmen ve arkadaşları ile olumlu ilişkiler içinde oldukları zaman, kendi hatalarından öğrenmeleri konusunda öğretmenler öğrencileri desteklediğinde ve öğretmeler öğrencilere soru sorarak öğrencilerin kendi bireysel düşüncelerini ifade etmelerini sağladığında öğrencilerin yaratıcılıklarının geliştiği görülmüştür.

64

Jindal-Snape vd. (2013)’nin yaptıkları çalışmalarda yaratıcı öğrenme ortamının öğrencilerin başarısını artırdığını ancak yaratıcılık yeteneğinin 7-9 yaşlarında artarken 10 yaşında sabitleştiğini ifade etmişlerdir. Sosyal ve ekonomik durum, öğrencinin motivasyonu ve yaşı öğrencinin başarısına ve yaratıcılığına etki etmektedir.

Kalaycı (2005)’nın yaptığı çalışma bulgularına göre okul ve sınıf ortamındaki en önemli problemlerden birincisi öğrenciler arasındaki iletişimsizlik, ikincisi ise sınıflarda kurallara uyulmaması olarak ortaya konmuştur. Sınıf-içi iletişim öğrenciden öğrenciye, öğretmenden öğrenciye ve çevreden de bütününe dönük bir süreci içine alır.

Bunlardan sadece birine yönelik olan tek yönlü iletişim yararsızdır. Kalaycı’ya göre önlem alınmadığında öğrenciler arasındaki bu problemler çatışmaya dönüşebilmektedir. Çatışmalar öğrencilerin stres düzeylerini artırırken enerjilerinin de boşa harcanmasına neden olacaktır. Öyle ise öğrenciler arasında iletişimsizlik ve kurallara uymama sınıf ortamında ve okulda bir engelleyici faktör olarak kabul edilebilir.

Altun (2009) tarafından yapılan araştırmaya göre, öğrencilerin ailelerinin eğitime ilgisiz olmaları, öğrencilerde güdülenme ve ilgi eksikliği, okula ilişkin problemler, öğretmenlerin niteliğine ilişkin problemler ve sisteme ilişkin problemlerin ilköğretim öğrencilerinin başarısızlıklarının temel nedenleri olarak ortaya çıkmıştır.

Birçok araştırma bu bulguları desteklemektedir (Avcı, 2010; Dam, 2008; Gümüş vd.

2011; Keskin ve Sezgin, 2009). Altun (2009: 472) ilgili öğrenciyi dersine çalışan, dersi aksatmayan, test çözen, evde konuları tekrar eden, bol bol kitap okuyan, dersine motive olan, disiplinli ve planlı çalışan, öğretmenlerin direktiflerini dinleyen ve uygulayan, eğitimin ve okulun önemini kavrayan öğrenci olarak tanımlamıştır.

Başarılı öğrenci olmak için Altun’un tanımladığı gibi ilgili öğrenci olmak, ilgili ailelerin olması öğrenci başarısı için destekleyici faktörler olarak ifade edilebilir.

Öğrencilerin sağlık durumları, psikolojik ve fiziksel sağlıkları, uyku düzenleri onların başkalarıyla olan iletişimlerini ve başarımlarını da etkileyebilir. Uyku süresi yeterli olan öğrencilerin daha başarılı oldukları, uykuyla ilişkili solunum problemlerinin akademik başarı, dikkat, hafıza ve zeka üzerinde olumsuz etkisinin olduğu ve davranış problemlerini artırdığı, gece uyuma süresi ile okuldaki akademik başarı arasında olumlu bir ilişki olduğunu ve gece beş saatten daha az uyuyan

65

öğrencilerin not ortalamasının daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Koçoğlu, Kesgin ve Kulakçı, (2010) yaptıkları araştırmada uyku düzensizliğinin akademik başarıya, okula devamsızlığa, geç kalma, dikkatsizlik, kaza geçirme olasılığını artıran bir risk faktörü oluşturduğu sonucuna ulaşmışlardır. Öyle ise uyku öğrencilerin başarı, iletişim, sosyalleşme yeteneklerini etkileyen bir faktör olarak kabul edilebilir.

Ciddi mazereti olmadan devamsızlık yapan öğrencilerin akademik performanslarının düşük olduğunu belirten Altınkurt (2008), öğrencilerin yönetici, öğretmen, aile, çevre, akademik kaygı, bireysel nedenler olmak üzere altı boyut altında devamsızlık nedenlerini incelemiştir. Öğrencilerin dörtte biri çevresel nedenlerden dolayı, arkadaşlarıyla buluşma isteği, arkadaşları tarafından kabul edilme arzusu, devamsızlık yapan arkadaşların baskısı, internet kafe gibi mekanlara gitme isteği nedeniyle devamsızlık yapmaktadırlar.

Benzer Belgeler