• Sonuç bulunamadı

2.1 Okul Çevresi

2.1.1 Destekleyici ve Engelleyici Okul Çevresi

2.1.1.3 Destekleyici ve Engelleyici Öğretmen Özellikleri

56

2.1.1.3 Destekleyici ve Engelleyici Öğretmen Özellikleri

Okullar öğretmenlerin öğrenip kendilerini geliştirmeleri gereken yerlerdir. Bu nedenle okulların öğretmenlere kendilerini yeterince geliştirecek fırsatlar sunması gerekir. Öğretmenlerin okulun bir iç elamanı gibi görülüp ihtiyaçlarının karşılanması gerekir. Öğretmenlerin belki de en önemli devlet yatırımının yapılması gereken kişiler olarak görülmesi gerekir. Çünkü eleştirel bir görüşe göre okulu geliştirmenin yolu öğretmenin öğretmenlik, liderlik ve eğitimi şekillendirme kapasitelerinin geliştirilmesi ile mümkündür (MacBeath, 1999: 145).

Öğrencilerin başarı durumları ve davranışları üzerinde okulun ve öğretmenlerin önemi büyüktür. Çünkü öğrenciler günlerinin yarıya yakın bir süresini okulda geçirmektedirler (Dam, 2008: 82). Türkiye’de okulun ve öğretmenlerin özelliklerinden dolayı olumsuz öğrenci davranışları ile okul başarısı okuldan okula farklılık göstermektedir. Öğrencilerin başarılarını ve davranışlarını etkileyen en önemli faktörlerden birisi öğretmenlerin derslerdeki tutumları, davranışları ve uyguladıkları öğretim metotlarıdır. Öğretmenlerden özellikle ders etkinliklerini düzenlerken öğrencilerin ilgi, ihtiyaç ve yeteneklerini dikkate alan, farklı yetenek ve beceri düzeyine sahip öğrencilerin anlamalarını kolaylaştırıcı etkinler düzenleyen, sınıf içindeki problemleri demokratik bir biçimde çözen, öğretim metot ve materyallerini farklılaştıranların öğrencilerin daha başarılı ve olumlu davranışlar göstermelerine katkı sağladıkları görülmektedir (Altun, 2009; Erden, 2001).

Öğrencilerden istenen verimi alabilmek için öğretmenlerin nitelikli olması çok önemlidir. Öğrencilerin amaçlarını belirlemelerinde onlara kılavuzluk eden ve vizyon çizen, derslerini daha disiplinli yapan, öğrencilerine karşı adil, samimi, içten, güler yüzlü ve sıcak davranış sergileyen, ders anlaşılmadığında dersi tekrar eden, sınıfta soru çözen, öğrencilerin bireysel kapasitelerini kabul edip onu geliştirmek için çaba sarf eden, öğrencilerin derslerini sevmesini sağlayan, dersleri ve konuları işlerken öğrencilerin ilgisini çekecek bir biçimde görsel materyaller kullanan, öğrencilerini öğrenmeleri için güdüleyen, öğrenciyi ve ailesini tanıyıp öğrenciyi bir bütün olarak anlamaya çalışan, öğrencisini çok iyi tanıyan ve iyi iletişim kurabilen, öğrencilerinin zeka alanlarını keşfedip onları geliştirici etkinlikler düzenleyen, öğrencisinin güvenini kazanan ve ona güven veren, öğrencisini sınıfta küçük düşürücü hal ve hareketlerden

57

kaçınan, dersi zevkli bir biçimde ve farklı yöntemler kullanarak anlatan, bilinçli olan, sorunlarını çözmüş ve kendilerini gerçekleştirmiş öğretmenler nitelikli öğretmenlerdir (Altun, 2009: 572).

Eğitimin nitelik ve kalitesinin büyük ölçüde öğretmenlerin niteliğiyle doğru orantılı olduğunu belirten Yıldırım, Anal, ve Çelik (2011: 98), eğitim kalitesini oluşturmanın ön koşulu olarak hizmet öncesi ve hizmet içi kaliteli bir eğitim ile öğretmenlerin yetiştirilmelerinin şart olduğunu ifade etmişlerdir. Yıldırım vd. (2011) öğretmenlik mesleğine ilişkin özellikleri şu şekilde sıralamışlardır: öğretmenler empatik iletişim becerisine sahip olmalı, alanları ile ilgili bilgi ve becerilerde yeterli olmalı, yaratıcı düşünebilmeli, insanı ve mesleğini sevmeli ve hoşgörülü, eğitsel amaçlı gözlem yapabilen, sürekli kendini yenileyebilen değişime ve gelişime açık ve esnek olmalıdır. Yıldırım vd. (2011)’nin ifade ettiği bu özellikler öğretmenler için destekleyici faktörler olarak kabul edilebilir.

Demirel (1999:192-193) öğretmenlerin alan hakimiyeti, öğretme-öğrenme sürecini yönetme, öğrenci kişilik hizmetleri ve kişisel ve mesleki özellikler olmak üzere öğretmen niteliklerini 4 başlık altında vermiştir. Öğretmenlerin kişisel özerklikleri içerisinde coşku, içtenlik ve güvenirlik, öğretmenin güdüleyici kişiliği ile ilgili nitelikleri, yüksek başarı beklentisi içinde olma ve destekleme, başarıya odaklanmışlık yer almaktadır. Öğretmenin mesleki nitelikleri içinde ise iş bilirlik, esneklik ve bilgilik özelliklerine yer verilmiştir. Eğitim öğretim etkinliklerini planlama, öğretim yöntem ve tekniklerinden yeteri düzeyde yararlanma, öğrenci, veli, yönetici ve diğer meslektaşlarla etkili iletişim kurabilme, zamanı iyi kullanma, öğrenme etkinliklerini doğru değerlendirebilme, rehberlik yapma öğretmenlerin sahip olması gereken önemli özelliklerdir.

Ada vd. (2013) yaptıkları çalışmada motivasyona sadece öğrencilerin değil öğretmenlerin de ihtiyacı olduğunu ortayca koymuştur. Güçlü ve güven telkin edici bir yönetici ile öğretmenlerin güdüleneceği ve çalışmalarında daha başarılı olmaları sağlanacağı düşünülmektedir. Burada belirtilen niteliklerin insanlar arası ilişkiler ve insani özelliklere ilişkin olduğu görülmektedir. Sosyal ve maddi yetersizlik içinde olan bölgelerde çalışan sınıf öğretmenlerinin güdülenmek için kendilerine güvenme ve güçlü bir okul yöneticisinin desteğine, daha tatminkar insan ilişkilerine, ve başarı elde

58

etme duygusunun yaşanmasına ihtiyaç duydukları belirlenmiştir. Öğretmenlerin motivasyonunu sağlayan bütün bu etkenler birer destekleyici faktör olarak kabul edilebilir.

Eğitimin önemli bir işi de öğrenci ve öğretmenin anlamlı bir şekilde birleştirilmesidir. Öğretmen ve öğrencinin derinlemesine birbirleriyle bağlantılı olmaları karşılıklı saygı ve takdiri de beraberinde getirir. Anlayış bu bağın özünde yer alır. Öğretmenlerin çok sayıda sorumlulukları vardır. Belki de onların en önemli sorumlulukları öğrencilerini anlamaktır (Martin, 2009; Watkins, 2005). Öğretmenlerin öğrencilerin başarılarını artırıcı bir okul iklimi oluşturmak için öğrenciler için onların kolayca ulaşabilecekleri hedefler belirlemeleri, mesleğine, öğrencilerine ve okuluna bağlı, enerji dolu olmaları gerekmektedir (Korkmaz, 2005: 534). Öğrencilerini anlayan ve iyi tanıyan bir öğretmen öğrencilerinin gelişimi için destekleyici olabilir.

Öğretmenlerin sahip oldukları insani ve mesleki yeterlikler olumlu bir sınıf ikliminin oluşmasında önemli bir yere sahiptir. Öğretmenlerin nasıl söyledikleri ve ne yaptıkları ne söylediklerinden daha büyük bir öneme sahiptir. Bu nedenle öğretmenlerin sınıf içinden kullanabilecekleri mizah etkileşimi sağlayıcı önemli bir araç olarak görülmektedir. Mizah öğrencilerin öğrenme performanslarını artırabilir (Ivy, 2013; Kher ve Molstad, 2014; Poirier ve Wilhelm, 2014). Bu nedenle uygun bir şekilde mizah dilinin kullanılması öğrencilerin konuları anlamalarına, kaygı düzeyinin düşmesine ve daha sıcak bir sınıf ikliminin oluşmasına yardımcı olacaktır.

MacBeath (1999: 54) ideal öğretmenin nasıl olması gerektiğini öğrencilerin belirleyebileceği düşüncesinden hareket ederek, öğrencilere iyi öğretmenin özelliklerinin neler olduğunu sormuştur. Çalışmada iyi öğretmen tanımlaması ile ilgili olarak üç alan ortaya çıkmıştır. Bu alanlardan birincisi kişisel özelliklerdir: kibarlık, cömertlik, dürüstlük ve mizaçtır. Bu özelliklerin öğrenilmesi veya öğretilmesi çok mümkün değildir. İkinci alan ise öğretmenlerin insanlar arası ilişkilerdeki becerileridir. Bu grupta yer alan beceriler öğrenilebilir veya öğretilebilir niteliktedirler. Bunlar bağırmamak, insanlara güveni devam ettirmek, dinlemek, olumlu olanı vurgulamak, bağışlayıcı olmak gibi özelliklerdir. Üçüncü ve son alan ise mesleki özelliklerdir. Bu alan daha çok öğretmen adaylarının niçin öğretmenlik eğitimi aldıklarının cevabı niteliğindedir. Bir konuyu anlatma, başkalarının

59

anlamasına yardım etme gibi mesleki becerileri içermektedir. MacBeath (1999)’in çalışması sonucunda ortaya koyduğu bu özellikler öğretmenler için birer destekleyici faktörler olarak kabul edilebilir.

The National Council (2004: 32)’a göre anlamlı öğrenme öğretmenlerin öğrencilerin zihinlerini yeni bilgi alanı ile meşgul edebilme becerilerine, bildikleri ve inandıkları şeyler üzerine yenilerini ekleme, şuan önemsedikleri ve gelecekte ümit ettikleri üzerine yeni bilgileri ekleyebilme yeteneklerine bağlıdır. Öyle ise destekleyici bir öğretmen özelliği olarak, öğretmenlerin öğrencilerinin bakış açılarını iyi bilmeleri, yaş, cinsiyet, sosyo-ekonomik durumlarını göz önünde bulundurarak yeni bilgileri öğrencilerin bu özelliklerini kullanarak daha anlamlı hale getirmeleri gerektiği ifade edilebilir.

Genellikle insanların ortaya koyacakları eserlerle yakın çevrelerindekilerin beklentileri doğru orantıdadır (Şanlı, 2009). Öğretmenlerin öğrencilerinin yetenekli olduklarına inanmaları ve bunu doğrulamak için bütün başarıyı artırıcı yolları denemeleri öğrencilerin gelişimlerine ve başarı düzeylerine olumlu olarak yansımaktadır. Öyleyse öğretmenlerin öğrencileri algılama biçimleri destekleyici ve engelleyici nitelikte olabilmektedir. Öğretmenlerin öğrencilerini olumlu algılamalarının öğrencilerin başarısı üzerinde önemli etkisi olduğu söylenebilir.

Pandit (2008)’e göre öğretmenler aile katılımının sağlanmasında anahtar rol oynamaktadırlar. Öğretmenlerin aileleri sık sık telefonla aramaları, gazete gibi farklı iletişim araçlarını ailelerle iletişim kurmada aktif olarak kullanmaları, ev ziyaretlerinde bulunmaları ve olumlu ilişkiler geliştirmeleri aile katılımını sağlamak için kullanılabilecek önemli stratejilerdir. Bu davranışlar aile-öğretmen ilişkilerinin geliştirilmesinde destekleyici davranışlar olarak nitelendirilebilir.

Örgütsel bağlılığın örgüt ve çalışanları için önemli yararları vardır. Çalıştığı kurum için çok çalışma ve o kurum ya da örgüt içinde uzun süre kalma ve kurumun amaçlarıyla bütünlük içinde olma örgütsel bağlılık olarak ifade edilmektedir (Adıgüzel ve Karataş, 2014: 111). Stum (1999)’a göre isgörenlerin çalıştıkları kuruma bağlanmalarına yarayabilecek pek çok faktör vardır. Bu faktörler çalışanın iş yerindeki eğitim ve kendini geliştirme olanakları bulabilmesi, taşıdığı bireysel özellikler, özel

60

hayat ile örgütteki yaşam arasındaki denge örgüte ait bir örgüt kültürü ve liderliğin olması, ücret gibi bazı maddi kazanımlar, örgütün genel yönetim anlayışı gibi konulardır (akt. Adıgüzel ve Karataş, 2014). Çalıştığı kuruma bağlı işgörenler bağlılık taşımayanlara oranla çok daha yüksek performans sergileyebilmekteler (Atay, 2006).

Bu nedenle çalışanların örgüte bağlılıkları örgütün amaçlarını gerçekleştirmesi açısından önemli bir destekleyici niteliktir.

Freudenberger (1974) tarafından dile getirilen "tükenmişlik kavramı, insanların aşırı iş yükü nedeni ile işlerinin gereklerini yerine getirememeleri, bir başka deyişle duygusal olarak tükenmeleri olarak tanımlanmaktadır." Çalışanlardaki düş kırıklığı, çalışma isteğindeki eksiklik, aşırı yorgunluk ve enerji kaybı ve işten ayrılma gibi durumları tanımlamak için tükenmişlik kavramı kullanılmıştır (akt., Avcı ve Seferoğlu, 2011: 13). Öğretmelerin yaşının, okul kademesinin, sınıftaki öğrenci sayısının, üstlerinden takdir görmenin, mesleğini severek yapmanın ve mesleki doyumun öğretmenlerin duyarsızlaşması ile ilişkili olduğu bulunmuştur (Cemaloğlu ve Şahin, 2007) . Öyle ise tükenmişlik ve tükenmişliğe neden olan faktörler öğretmenlerin okuldaki performanslarını düşüren engelleyici çevresel özelliklerdir.

Dwyer (1996), hangi öğrenme ortamında olunursa olunsun öğrencilerin öğrenme stillerinin dikkate alınarak sürecin tasarlanması gerektiğini vurgulamaktadır (akt. Kılıç ve Karadeniz, 2004: 131). Bilgiyi alan ve bu bilgiyi kullanan kişiler yetiştirebilmek için öğretmenlerin çağın gerektirdiği bilgisayar, internet gibi teknolojik araç ve gereçleri uygun bir şekilde kullanabilmeleri gerekmektedir (Çakır ve Yıldırım, 2009; Özmen, Aküzüm, Sünkür ve Baysal, 2011; Seferoğlu ve Akbıyık, 2009; Şahinkayası ve Şahinkayası, 2004). Roblyer ve Edwards (2005) öğretmenlere eğitimde teknolojiyi kullanmaları için beş neden sunmuştur: a) motivasyon, b) eğitici yetenekler, c) öğretmenin verimliliği, d) bilgi çağının gerekliliği, e) yeni öğretim tekniklerini desteklemek (akt. Çakır ve Yıldırım, 2009: 954). Bir kurum olarak okul, teknolojiyi eğitim programının her alanına entegre etmeli ve bu yolla öğrencilerin aktif ve anlamlı öğrenmelerini desteklemelidir. Bu şekilde, öğrencilerin kendi öğrenmelerinden sorumluluk duymaları sağlanabilir. Okullara teknolojinin en uygun şekilde entegre edilmesi, iyi hazırlanmış bir öğretim teknolojisi planının hazırlanmasına ve uygulanmasına bağlıdır (Şahinkayası ve Şahinkayası, 2004:1). Bu da gösteriyor ki öğretmenlerin teknoloji okur-yazarı olmaları, öğrenme ortamını

61

öğrencilerin öğrenme stillerine uygun düzenlemeleri eğitim-öğretimin verimliliği açısından destekleyici özelliklerdir.

Öğrencilerin bilişsel gelişimleri farklı olduğundan onların her birini motive edecek programlar geliştirmek için onların bilişsel gelişimlerinin bilinmesi gerekir.

Öğrencilerin becerilerini dikkate almayan bir öğrenme-öğretme programı başarılı olamaz. Öğretmenlerin öğrencilerin motivasyona ihtiyaçları olup olmadığına ve nasıl motive edileceklerine karar veren öğretmendir. Öğretmenler öğrenme ortamını düzenleyerek, farklı etkinlikler ve öğretim yöntemi ve materyalleri kullanarak öğrencileri motive edebilir. Kullanılan araç ve gereçlere, yönteme bağlı olarak öğrencilerde uyanacak öğrenme merakı, öğrenilecek konulara duyulacak ilgi derse katılımı artırmakla beraber dersle ilgili olmayan davranışları da önleyecektir (Akbaba, 2006; Yücel ve Gülveren, 2011). Öğrencileri motive edecek donanıma sahip olmanın, öğrencilerin gelişim düzeylerine uygun materyaller geliştirmenin, uygun araç ve gereçlerin kullanılarak öğrencilerde öğrenme isteğini uyandırabilmenin okulun iç öğelerinden olan öğretmenlerin ve öğrencilerin başarısı için destekleyici özellikler olduğu söylenebilir.

Öğretmenlerin bütün evrelerde daha fazla oyuna dayalı aktiveleri sınıfa getirmesi, zamanı esnek kullanması, çocuklara kendi hızlarına uygun çalışma fırsatı verilmesi, yüksek beklentilere dayalı olarak öğrencilerle iyi ilişkiler kurulması, karşılıklı saygı, yaratıcı tutumlara model oluşturması ve öğrencilere arkadaşlarıyla çalışabilecekleri fırsatlar sağlaması yaratıcı öğrenme ortamının oluşturulmasına katkı sağlayacaktır (Jindal-Snape, Davies, Collier, Howe, Digby, ve Hay, 2013: 24).

Öğretmenlerin teknoloji okuryazarı olmaları, onların teknolojiyi uygun bir şekilde sınıf ortamında kullanabilmeleri eğitim öğretim açısından da önemlidir. Ayrıca günümüzde sıkça kullanılan sosyal ağlar eğitim öğretim faaliyetlerini destekleyici birçok hizmet sunmaktadır. Özmen vd. (2011: 46)’ne göre sosyal ağlar öğretmenlerin sınıf içindeki etkinliklerinde aktif, iş birliğine dayanan ve yaratıcı öğrenmeyi destekleyici, öğrenci ile öğrenci, öğretmenle öğrenci ve öğrenci ile içerik arasındaki olumlu etkileşimin gerçekleşmesine, problem çözme, analiz etme ve araştırma becerilerini kullanarak geliştirmelerine yardımcı olacak çok sayıda kullanım özellik ve olanağı sunmaktadır.

62

Devamsızlığın temel nedenlerinden birisinin öğretmen davranışı olduğunu ortaya koyan Altınkurt (2008: 139)’a göre öğrencilerin okula devam etmemelerinin, yarıya yakınının devamsızlık yapmasının en önemli etkeni öğretmenlerdir.

Öğretmenlerin öğrencilere karşı aşırı disiplinli davranmaları, öğrencilerin yeterli olmadıkları derslere katılmak istememeleri öğrencilerin devamsızlığında orta ya da daha üst derecede etkili olmaktadır. Bu nedenle öğrenciler üzerinde oluşturulan baskı ve sıkıcı ders ortamının öğrencilerin devamsızlığına yol açan engelleyici çevresel faktörlerden olduğu söylenebilir.

Benzer Belgeler