• Sonuç bulunamadı

Ceza Hukuku Alanında Kıyas Yöntemi ve Genişletici Yorum

C. Genişletici Yorum ile Kıyas Yönteminin Karşılaştırılması

4. Ceza Hukuku Alanında Kıyas Yöntemi ve Genişletici Yorum

Kıyas yöntemi ile genişletici yorum arasındaki farkın oldukça silik olduğunu ifade etmiştik. Bu muğlaklık ceza hukukunda da görülmektedir. Bu sebeple ceza hukukunda özellikle pratikte hangi hükmün kıyas yöntemi ile elde edildiği, hangi hükmün genişletici yorum ile elde edildiği konusunda tartışmalar mevcuttur. Ancak kısaca yeniden belirtmek gerekirse, genişletici yorumda normun lafzının genişletilmesi söz konusu iken, kıyas yönteminde normun lafzını aşan bir yorumlama faaliyeti yapılmaktadır.761

759 Canale/Tuzet, s. 72. 760 Canale/Tuzet, s. 73.

Çoğu hukuk sisteminde762 (Anglo-Sakson Hukuk Sistemi ve Kıta Avrupası

Hukuk Sistemi) ceza hukuku alanında kıyas yönteminin kullanımı yasaklanmışken, genişletici yorum yönteminin kullanımında bir mahsur görülmemiştir. Her iki yöntem de aynı amaca hizmet etmesine rağmen, ceza yargılamasında bu yöntemlerin birbirleri arasındaki farkı ortaya koymak önemli bir husustur. Gerçekten ceza yargılamasında mahkemenin verdiği karar, kıyas yönteminin kullanılması ile oluşması halinde, kararın üst derece mahkemelerince bozulacağı bilinmektedir. Ancak aynı kararın genişletici yorum yoluyla elde edilmesi durumunda ise üst derece mahkemesi aynı tutumda olmayacaktır. Buradaki asıl sorun, bu iki yöntemin hukuk pratiğindeki ayrımının güçlüğünden kaynaklanmaktadır.763 Kıyas yöntemi ile

genişletici yorum arasında gerçekten bir ayrımın var olup olmadığı oldukça zor bir konudur. Bir kısım hukukçuya göre böyle bir ayrımı yapmak teorik olarak mümkündür. Zira bu yöntemler, aynı gerekçelendirme yapısına sahip değildir. Diğer bir kısım yazarlara göre ise her iki yöntemde de aynı hukuki materyalleri kullanılarak aynı sonuca varılmaktadır. Yani her iki yöntemde de kanunun açıkça öngörmediği bir durumun, belirli bir kuralın genişletilmesi vasıtasıyla çözülmesi söz konusudur.764

Genişletici yorum ile kıyas arasındaki ayrımın net olmaması nedeniyle, ceza kanunlarının dar yorumlanması, esas kabul edilmektedir. Yani bu alanda genişletici yoruma mümkün olduğunca başvurulmaması gerekir. Zira böyle bir durumda kıyasa neden olacak genişletici yorum yapılma ihtimali vardır.765

Örneğin Alman Ceza Kanununun 224. maddesinde kasten yaralama suçu düzenlenmiştir. Maddede silahla yapılan kasten yaralama ise suçun nitelikli halini oluşturmaktadır. Ancak TCK’nın 6. maddesindeki gibi Alman Ceza Kanununda da “silah” kavramı açık bir şekilde tanımlanmamaktadır. Kavramdaki muğlaklık sebebiyle neyin silah kavramı içerisinde görüleceği, neyin görülmeyeceği hakimin yorumuna kalmaktadır. Bu sebeple suçta kullanılan eşyaların hangisini silah olduğu, hangisinin silah olarak değerlendirilemeyeceği bir takım tartışmalara neden

762 Sovyetler Birliğinde 1958’e kadar, Çin’de ise 1998’e kadar ceza hukukunda kıyas yasağı yoktu. Hakeri, s. 28; The Use of Analogy in Criminal Law.” Columbia Law Review, vol. 47, no. 4, 1947, s. 615.

763 Canale/Tuzet, s. 66. 764 Canale/Tuzet, s. 67. 765 Akbulut, s. 80.

olmaktadır.766 Örneğin mağdurun yüzüne tuz ruhu dökülmesi ile meydana gelen

kasten yaralama fiilinde tuz ruhunun silah olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği tartışma konusu olmuştur. Alman Yargıtayı bu konuda tuz ruhunun bir silah olarak değerlendirilmesi gerektiğine karar vermiştir. Alman Yargıtayına göre kanunda silah kavramının mekanik bir silah olarak anlaşılmasına neden olacak bir sınırlama bulunmamaktadır. Nitekim niteliği gereği tuz ruhunu, kimyasal silah olarak değerlendirmek mümkündür. Ayrıca kanunun silah ile işlenen yaralamaları nitelikli hal olarak saymasının amacı, silah ile işlenen yaralamaların daha tehlikeli görmesidir. Bu açıklamalar ışığında Alman Yargıtayı tuz ruhu ile işlenen yarama eyleminin silah ile işlenen kasten yaralama kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine hükmetmiştir. Görüldüğü gibi söz konusu olayda kıyasa yol açacak derecede kanunun lafzı aşılmamış, sadece normda yer alan kelimenin anlamı genişletilmiştir.767

Genişletici yoruma Türk Hukuk Sisteminde, eski TCK’da düzenlenmiş bir hükmü örnek gösterebiliriz. 765 sayısı TCK’nın 461. maddesine göre meşru müdafaa halleri örneklendirilmiştir. Bu hükümde meşru müdafaa halleri olarak “merdiven kurup çıkma”, “duvar delme” ve “kapı kırma”dan söz edilmiştir. Ancak söz konusu düzenlemede “balkondan girme” veya “bacadan girme”den bahsedilmemiştir. İşte burada bahsedilemeyen bu fiillerin genişletici yorum yapılarak meşru müdafaa halleri içerisinde değerlendirilmesi mümkündür.768

Ceza kanunlarının dar yorumlanması esas olarak kabul edilse de ceza hukuku alanında genişletici yorumunun uygulanması mümkündür. Ancak genişletici yorum ile kıyasın farkının net olarak belirlenememesi nedeniyle Türk Hukuk Sisteminde “kıyasa yol açacak genişletici yorum” da yasaklanmıştır.769 Kıyasa yol açacak

genişletici yoruma, yine kasten yaralama suçunun nitelikli hali olan silahla kasten yaramanın olup olmadığı konusunda tartışmalara neden olan başka bir örnek göstermek mümkündür. Olayda fail, suçu mağdurun kafasını duvara vurmak

766 Baytaz, 337. 767 Baytaz, 337.

768 Timur Demirbaş, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 2. Baskı, Seçkin Yayınları, Ankara 2005, s. 115.

769 Akbulut, s. 83; Fatih Birtek, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınevi, 4. Baskı, Ankara 2016, s. 27-28.

suretiyle işlemiştir. Burada duvarın bir silah olarak nitelenip nitelenemeyeceği tartışılmaktadır.770 Olayda failin bu fiili mağdurun kafasını duvara vurmak suretiyle

işlemesi, davranışın tehlikeliliğini artırmaktadır. Bu bakımdan duvarın silah olarak nitelendirilmesi kanunun düzenleniş amacına uymaktadır. Ancak duvarın, üzerinde hakimiyet kurulamayan ve yerinden oynatılamayan özellikleri nedeniyle bir silah (tehlikeli araç) olarak nitelenmesi makul değildir. Bu sebeple duvarı bir silah olarak görmek, kanunun lafzını aşan bir yorum niteliğindedir ve ceza hukukundaki kıyas yasağını ihlal eden bir durumdur.771

“Kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesi, kıyas yönteminin, sanığın lehine olacak durumlarda kullanılabilmesine müsaade ederken772, sanığın aleyhine durumlarda

kullanılmasını yasaklamaktadır. Bu ilke hukuk sistemlerinde sıkı bir şekilde uygulanmaktadır.773 Örneğin elektrik hırsızlığının hırsızlık olarak düzenlenmediği

dönemde, verilecek kararın bu ilkeye aykırı olacağı nedeniyle hırsızlığa hükmedilmemiştir. Aynı şekilde jetonla çalışan telefonun, sahte jeton ile çalıştırılması olayında, bu fiilin kanunda düzenlenmemiş olması sebebiyle ve ceza kanununun motorlu taşıtların çalınması hakkındaki kanunda uçağın motorlu taşıt olarak tespit edilmemiş olması (McBoyle v. Ashworth olayı) nedeniyle işlenen fiiller (sahte jeton kullanılması- uçak motorunun çalınması), hırsızlık olarak nitelendirilmemiştir.774

McBoyle v. United States olayında davalı, 1919 tarihli “Ulusal Motorlu

Taşıtların Çalınması Hakkındaki Kanuna” göre ilk derece mahkemesince verilen kararla suçlu bulunmuştur. Kanun, bir kimsenin eyalet sınırları boyunca, çalındığını bildiği halde çalıntı bir motorlu taşıtı kullanmasını yasaklanmıştır. Olayda McBoyle, çalıntı olduğunu bildiği halde bir uçağı Illinois eyaletinden Oklahama Eyaletine

770 Baytaz, 337. 771 Baytaz, 338.

772 Aksi görüş için bkz. Birtek, s. 27-28; Hakeri, s. 28; Sulhi Dönmezer/Sahir Erman, Nazari

ve Tatbiki Ceza Hukuku Genel Kısım Cilt: I, 12. Baskı, Beta Yayınları, İstanbul, 1997, s. 38.

773 Hafızoğulları/Özen, s. 110; Soyaslan, s. 125; Akbulut, s. 82; Heinrich, s. 23; Ö. Faruk Karacabey, Uygulamalı Hukukta Yöntem ve Araştırma, Ajans- Türk Matbaacılık Sanayii, Ankara 1976, s. 54.

kadar kullanmıştır. Söz konusu yasaya göre motorlu taşıtlar şu şekilde tanımlanmıştır:775

“Motorlu taşıt terimi, otomobili, kamyonu, yük taşıyabilen taşıtları, motosikleti ve buna benzer kendiliğinden gidebilen ve raylar üzerinde sürülmeye göre dizayn edilmemiş diğer taşıtları kapsamaktadır.”776

O dönemde uçaklar genellikle motorlu taşıtlar kapsamında değerlendirilmemektedir. Dolayısıyla uçak, yasanın tümdengelimsel bir akıl yürütme yapılması ile, yani kelimelerin sıradan anlamlarına göre değerlendirildiğinde, yasada belirtilen motorlu taşıt kavramı kapsamında görülmemektedir.777

Ancak uçağın, “buna benzer kendiliğinden gidebilen ve raylar üzerinde

sürülmeye göre dizayn edilmemiş diğer taşıtlar” kapsamında kıyasen taşıt olarak

nitelendirilmesi mümkündür. Yasanın amacı doğrultusunda uygun noktalar açısından çalıntı uçak, otomobil ya da kamyona benzemektedir. Yasada otomobil ve kamyon gibi taşıtların süje olarak görülmesi, çalınan taşıtın eyalet dışına kolayca çıkarılabilmesinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla çalınan bir uçak, kolayca eyalet dışarısına götürülebileceği nedeniyle ve otomobil ve kamyona uygun noktalarda benzerliğe sahip olduğundan dolayı, yasanın kapsamına girmektedir.778

Yüksek Mahkeme’ye taşınan olay için Yargıç Holmes, verilen kararın ikna edici güce sahip ve kabul edilebilir göründüğünü dile getirmiştir. Ancak Holmes, verilen kararı reddetmiştir:779

“Yasa, uçağı kapsayacak şekilde genişletilmemelidir. Zira düzenlenen yasa, yasama organınca daha geniş bir şekilde düzenlenmesi düşünülseydi, o şekilde düzenlenebilirdi.”780

775 McBoyle v. United States, 283 U.S. 25 (1931)

https://supreme.justia.com/cases/federal/us/283/25/ (E.T: 07.02.2019); Burton, s. 78.

776 McBoyle v. United States, 283 U.S. 25 (1931)

https://supreme.justia.com/cases/federal/us/283/25/ (E.T: 07.02.2019); Burton, s. 78. 777 Burton, s. 79.

778 Burton, s. 79.

779 McBoyle v. United States, 283 U.S. 25 (1931)

https://supreme.justia.com/cases/federal/us/283/25/ (E.T: 07.02.2019); Burton, s. 79. 780 Burton, s. 79.

Holmes bu kararı, taşıt kelimesinin günlük kullanımındaki olağan anlamına göre düşünerek vermiştir. Zira ona göre bir kelimenin anlamı, tüm dünyada herkes tarafından nasıl anlaşıldığına göre şekillenmelidir. Bu sebeple Holmes kararını, kelimenin olağan anlamı ışığında vermiştir.781

D. Amaca Uygun Sınırlandırma (Teleolojik Redüksiyon) ile Kıyas