• Sonuç bulunamadı

C) Dönüşümün Ekonomik Temeli Olarak Kapitalizm

1. Burjuva Devrimleri

Avrupa’da 17. yüzyılın sonundan 19. yüzyılın ortasına kadar belli başlı ülkelerde gerçekleşen298 burjuva devrimleri Kıta’nın geleceğini geniş bir perspektiften etkilemiştir. 19. yüzyıldaki büyük kanunlaştırmalar ve kapitalizmin yeni bir ekonomik model olarak yerleşmesi arasındaki bağın kurulmasına da kaynaklık etmiş olmaları, bu devrimlerin ele alınmalarını kaçınılmaz kılmaktadır. Ancak, çalışma konusunun kapsamından ötürü, burjuva devrimlerinin ve Sanayi Devrimi’nin ayrıntılı olarak ele alınmasından ziyade bunların sözleşme hukukunu ve sözleşme özgürlüğünü besleyen dinamikler açısından değerlendirilmesiyle yetinilecektir.

“Modern Avrupa, toplumun farklı sınıflarının birbirleriyle mücadelelerinden doğmuştur”299. Guizot’nun bu tespiti, özellikle burjuvazinin bir sınıf olarak ortaya çıkarak siyasi ve hukuki kazanımlarını elde etmesini sağlayan 18. ve 19. yüzyıllardaki devrimler düşünüldüğünde daha tutarlı olmaktadır. Burjuva devrimlerinin prototipi300 olarak görülebilecek Fransız Devrimi’nin bir burjuva devrimi olmadığını ileri süren görüşler vardır301. Ancak bu tarz görüşler Fransız Devrimi’nin arifesinde, çıkarları soyluların ayrıcalıklarıyla çatışan burjuvazinin neden soylularla bir mücadeleye giriştiğini açıklama noktasında yetersiz kalmaktadırlar302. Bir başka deyişle, hiçbir

298 Alman ülkelerinde burjuvazinin yükselişi ile ilk dönemdeki kanunlaştırmalar arasında sıkı bir ilişki olduğu için bu ülkede yaşanan özgül dönüşüm, kanunlaştırma hareketleriyle birlikte ileride ele alınacaktır.

299 GUIZOT, s. 114-115.

300 HOBSBAWM (Fransız), s. 8.

301 Bu görüşlerden “revizyonist tarih görüşü” önemli bir taraftar sahibidir. Bu görüşün en önemli eserlerinden biri olarak bkz. FURET, François, The French Revolution: 1770-1814, tr. Antonia Nevill, Blackwell Publishers, Oxford, 1996.

302 LUCAS, Colin, “Nobles, Bourgeois and the Origins of the French Revolution”, Past & Present: a journal of historical studies, no. 60, August 1973, Oxford University Press, s. 85-86. Karşıt görüş için

kesim böylesi bir niyet taşımamış olsa dahi bu durum, Fransız Devrimi’nin bir burjuva devrimi olduğu sonucunu değiştirmemektedir. Zira 1789’a gelindiğinde burjuvazinin sınıf bilinci artık gelişmiş durumdadır ve bu sınıf, toplumun hem ekonomik hem de siyasi geleceği hakkında söz sahibi olmak istemektedir303.

Burjuvazinin toplumsal alanda söz sahibi olma süreci, Britanya’da daha ağır adımlarla ve daha sancısız bir biçimde 1688 Şanlı Devrimi ile nihayete ermiştir304. Britanya’da aristokrasinin diğer ülkelerden farklı bir yapıda olması, soyluların toprak zenginliğini koruyarak ticaretin bir parçası hâline gelmesini ve bu sayede Britanya’daki dönüşümün Fransız Devrimi kadar kanlı bir devrime ihtiyaç kalmadan gerçekleşmesini sağlayan en önemli nedenlerdendir305. Fransa’da, 1789 Devrimi’nin ardından “Terör Dönemi”306 ve Napoléon egemenliği yaşanmıştır. 1804 yılında Napoléon’un imparatorluğunu ilan etmesinden sonra ise burjuvazinin Fransız Devrimi ile gerçekleştirmeyi hedeflediği sivil toplumda ve bürokraside liyakate bağlı görev alma hakkı ötelenmiştir. Bunun yerine mülk edinerek biriktirme ve orduda yükselme arzusu ön plana çıkarılmıştır. Devrim’den sonraki Fransa’nın, gücün zenginlerde

bkz. COBBAN, Alfred, “The French Revolution, Orthodox and Unorthodox: A Review of Reviews”

History, vol. 52, no. 175, June 1967, s. 149-159.

303 HOBSBAWM (Fransız), s. 11.

304 Britanya’da Magna Carta Libertatum ile başlayan süreç, Fransa’daki gibi bir patlama olmadan 1688’e kadar devam ederek olgunlaşsa da, bu dönemin tamamen barış içinde geçtiğini söylemek mümkün değildir. Hobbes’un, 1651’de yazdığı Leviathan ile gücün merkezde toplandığı katı bir devlet teorisi yaratmasının nedeni de söz konusu yıllara egemen olan kaos ve çatışmalardır. Konuya ilişkin bir değerlendirme için bkz. CANİKLİOĞLU, Meltem, Liberalizm, BDS Yayınları, İstanbul, 1996, s. 10.

305 ATIYAH, P. S., The Rise and Fall of Freedom of Contract, Oxford University Press, New York, 2003, s. 15-16 ve 77. HUBERMAN, s. 173-174; HOBSBAWM (Fransız), s. 15 ve 27-29. “Gentry” adı verilen büyük toprak sahibi seçkinler sınıfının bu anlamdaki etkisi önemlidir. Bkz. AĞAOĞULLARI/

ZABCI/ ERGÜN, s. 101-103.

306 1963 tarihli “Dantons Tod” ve 1983 tarihli “Danton”, bu dönemde yaşananları resmeden önemli filmlerdendir.

kaldığı ve insanların da kendilerini servet biriktirmeye kaptırdıkları bir toplum olması, burjuvazinin bu anlamdaki ekonomik çıkarları ile Napoléon’un siyasi çıkarlarının uzlaşmasını kolaylaştırmıştır307.

1789 Devrimi’nin ilk yıllarından itibaren teşebbüs özgürlüğü ve ekonomik meselelere devletin kesinlikle müdahale etmemesi şeklindeki düşünceler ön plana çıkmaya başlamıştır308. Her ne kadar “liberal” ve “kapitalist” gibi kavramlar kullanılmamış olsa da burjuvazi, İnsan Hakları Bildirgesi’nde “özel mülkiyete, yasa önünde eşitliğe ve en azından teoride de olsa liyakat309”a dayalı bir sistemi savunarak bu konudaki ilk adımlarını atmıştır310. Liberal kapitalizmin iktisat anlayışının ve serbest ticaret düşüncesinin yaygınlaşmasında ise Adam Smith’in “Ulusların Zenginliği” adlı eseri önemli bir rol oynamıştır311. Smith, Ulusların Zenginliği’ni 1776’da yayımladığı için ülkesi Britanya’da gerçekleşecek olan Sanayi Devrimi’nin nüvelerini bu eserde bulmak mümkün değildir. Kitabın asıl önemi, ekonomi bilimini sistematik ve özerk bir hâle getirmesidir. Bu sayede Smith, giderek ivme kazanan serbest piyasa anlayışına teorik bir temel sağlamış ve kapitalist bir ekonomi anlayışının

307 STEIN, Lorenz von, Der Socialismus und Communismus des heutigen Frankreichs: Ein Beitrag zur Zeitgeschichte, Band I, 2. Auf., Otto Wigand Verlag, Leipzig, 1848, s. 126-136 (özellikle 128 ve 129).

308 HIRSCH, Jean-Pierre, “Revolutionary France, Cradle of Free Enterprise”, The American Historical Review, vol. 94, no. 5, December 1989, s. 1281.

309 RUNCIMAN, W. G., “Unnecessary revolution: the case of France”, European Journal of Sociology, vol. 24, no. 2, November 1983, s. 298.

310 HOBSBAWM (Fransız), s. 16.

311 Fransız Devrimi öncesi ve sonrasında defalarca baskısının yapılmış olması bu eserin etkisini göstermektedir.

yerleşmesine katkıda bulunmuştur312. Smith’in bu eseriyle Fransız Devrimi sonrasında ortaya çıkan görüşlerin örtüşmesinin en önde gelen nedeni ise Fransız fizyokratlarıdır.

Smith, bu eseri yazarken özellikle 18. yüzyılın ikinci çeyreğinde yaşayan Fransız fizyokratların tartışmalarından önemli ölçüde etkilenmiştir. Bu fizyokratların merkantilist politikalarda içkin olan korumacı tavrı eleştirerek serbest ticareti ve serbest pazarı ön plana çıkarmaları, Smith’in ekonomiye ilişkin bakışını doğrudan biçimlendirmiştir313. Günümüzde Smith ile birlikte anılan “Laissez faire, laissez passer314” mottosunun mucidi315 de söz konusu fizyokratlardır.

Sonuç olarak, 1789 Devrimi’ne rağmen burjuvazinin siyasi anlamda egemenliğini kabul ettirmesi ve ekonomik anlamda büyük bir güç hâline gelmesi ancak 1830 Devrimi (Temmuz Devrimi) ile gerçekleşebilmiştir. Tocqueville’in de işaret ettiği üzere; burjuvazi, feodalizme ait olan tüm değerleri ve kurumları 1830

312 HOBSBAWM (Fransız), s. 17; HUBERMAN, s. 169. İkinci bölümde değerlendirilecek olan neoliberalizmin bireylere ve sözleşme kurumuna etkisinin doğru bir bağlama oturması Smith’in serbest piyasanın yerleşmesindeki bu rolünü hatırda tutmayı gerektirir.

313 MCCABE, Ina Baghdiantz, Orientalism in Early Modern France: Eurasian Trade, Exoticism and the Ancien Régime, Berg Publishing, New York, 2008, s. 270.

314 Vergara’ya göre Smith’in serbest ticarete verdiği önem ve özellikle “görünmez el” teorisi, onun ekonomide sınırsız özgürlüğü savunduğuna ilişkin bir algının öğretide yerleşmesine neden olmuştur (VERGARA, s. 187). Vergara’nın tespiti doğru kabul edilse dahi, konuyu Smith ile Friedman benzeri modern teorisyenler arasında hiçbir bağ yokmuş gibi sunması sorunludur. Karş. DARDOT, Pierre &

LAVAL, Christian, Dünyanın Yeni Aklı: Neoliberal Toplum Üzerine Deneme, çev. Işık Ergüden, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2012, s. 421 (özellikle d. 35).

315 “Laissez faire, laissez passer” (bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler) sloganının tarihsel köklerinde iki Fransız fizyokratın adı vardır: François Quesnay ve Vincent de Gournay. Gournay, bu kavramın Çin’deki karşılığını (wu wei – mo wai) Quesnay’in bu ülke üzerine yazdıklarından 1750’lerin başında almış ve ticaretteki sınırlamaların kaldırılması yanında emekleme aşamasındaki sanayinin kuralsızlaştırılması amacıyla Fransa’ya uyarlamıştır. Bkz. MCCABE, s. 270-71; GERLACH, Christian,

“Wu-Wei in Europe. A Study of Eurasian Economic Thought”, Working Papers of the Global Economic History Network (London School of Economics), No. 12/5, March 2005, s. 1-4.

Devrimi ardından ya ortadan kaldırmış ya da bunları yok olma sürecine sokmuştur316. 1840 öncesine kadar bugünkü anlamıyla “kapitalizm” terimi ve bir kavram olarak

“laissez-faire” yaygın olarak bilinmemektedir. Buna rağmen dönemin liberal kapitalizm çağını temsil ettiğinden kimsenin kuşkusu yoktur317. Bu tarihten sonra; din ve bilimde aklın yönetimi, ticaret ve ekonomide ise laissez-faire yaygın ve yerleşik sloganlar hâline gelmiş318 ve söz konusu tarih, Avrupa’da liberal kapitalizm çağının başlangıcı olmuştur. Restorasyon Dönemi (1814-1830) burjuva liberallerinin sanayiyi güçlendirme319 amacıyla hareket etmeleri ise320 Britanya’nın öncülüğünde ilk adımları atılmış olan Sanayi Devrimi ve sanayi kapitalizminin habercisidir. “Britanya’nın Sanayi Devrimi’nden bugüne kadarki tarihi günümüzü de hâlâ büyük ölçüde etkilemeyi sürdürmektedir ve bu nedenle ekonomimizin ve toplumumuzun sorunlarının pratik çözümü, bu tarih hakkında bir şeyler bilmemizi gerekli kılmaktadır” 321.