• Sonuç bulunamadı

Aristoteles ve Aquinas’ta İrade, İrade Özgürlüğü ve Kamu Yararı Aquinas ve Aristoteles’ten Geç Skolastikler’in sözleşme hukuku sentezine

kalan en önemli konulardan biri de irade ve irade özgürlüğüdür. Bu iki filozofun özellikle insan iradesi üzerine düşünceleri ve adalete ilişkin erdemleri bir bütünü oluşturan parçalar gibidir. İnsanın aklını kullanmasının ve iradesi ile hareket etmesinin Aristoteles felsefesinde özel bir yeri vardır. Bu anlamda düşünüldüğünde, aydınlanma çağının temelini oluşturan aklın ön plana çıkarılması yaklaşımının Aristoteles’e çok şey borçlu olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Aristoteles, ele aldığı erdemlerle insanın aklı ve iradesiyle hareket etmesi arasında sıkı bir bağ kurar47. Erdemler insanın bir parçasıdır ve erdemleri kavrayabilmenin yolu insanın ne olduğunu anlamaktan geçer. Ona göre insan, aklı sayesinde davranışlarının sonuçlarını kestirebilen ve iradesiyle de bu sonuçları hayata geçirmek üzere çeşitli ihtimaller üzerinden seçim

45 GORDLEY, s. 19.

46 AQUINAS (Summa), s. 2018-2027.

47 ARISTOTLE (Nicomachean), s. 21-22 ve 40-41 (Book I.13.1102b-1103a ve 1111b).

yapan bir varlıktır48. Onu hayvanlardan ayıran en önemli özelliği de budur49. Aristoteles, irade yanında irade özgürlüğünün önemine de birçok yerde vurgu yapar.

Ancak Aristoteles’te irade özgürlüğünün kapsamı; irade, akıl ve erdemli davranışlar arasındaki ilişki kadar berrak ve tutarlı değildir50.

Aquinas da irade ile akıl arasında sıkı bir bağ kurmuştur. İnsanın, iradesini dış

dünyaya açıklamasını ve bu irade doğrultusunda hareket etmesini Aristoteles’ten hareketle “pratik (tatbiki) akıl” olarak nitelendirmektedir. Hukuk ise ideal toplumu yaratma doğrultusunda hareket eden kanun koyucunun pratik aklının bir yansımasıdır51 ve bu bağlamda düşünüldüğünde hukukun temel amacı kamu yararının (mutluluk – eudaimonia) sağlanmasıdır52. Aquinas, insan aklını sınıflandırma konusunda birçok noktada Aristoteles ile örtüşür. İnsanın sadece duyusal arzularıyla hareket etmesinin aklının önüne geçebildiğini ve böyle bir hareket tarzının hayvanlara özgü olduğunu belirtir. Ona göre, duyusal arzular ancak birtakım erdemlerin

48 ARISTOTLE (Nicomachean), s. 40-42 (Book I.13.1111b-1112a). Karş. GORDLEY, s. 19.

Aristoteles’in terminolojisinde “proairesis”, akla dayanan bilinçli seçimin ve iradenin karşılığı olarak kullanılır. “Oreksis” ve “boulesis”ten farkları üzerine bir değerlendirme için bkz. ARİSTOTELES (Metafizik), s. 235 (△.1.1013a10) (1 numaralı şerh).

49 ARISTOTLE, De Anima, tr. Mark Shiffman, Focus Publishing, Newburyport, 2011, s. 96-97 (Book III.11).

50 Özellikle, David Ross’un bu konuya ilişkin değerlendirmeleri dikkat çekicidir. Ross; gönüllü insan davranışı ve seçim yapma kavramları üzerinden Aristoteles’in özgür irade konusundaki muğlaklığını tahlil eder. Bkz. ROSS, s. 207-211. Ayrıca bkz. IŞIKTAÇ, Yasemin, “İrade Özgürlüğüne Giriş Açısından ‘Ben İnşâsı’”, İÜHFM, C. 72, S. 1, 2014, s. 73-86. Özellikle Ross’un Aristoteles ve irade özgürlüğü ilişkisine bakışı ile karş. TEKEREK, Nurhan & TEKEREK, İsmet, “Aristoteles’te Poetik ve Etik Bütünlük: Örneklerle Eylem, Karakter ve Erdem”, Tiyatro Araştırmaları Dergisi, S. 26, 2008, s.

57-84.

51 AQUINAS (Summa), s. 1333.

52 AQUINAS (Summa), s. 1332. Karş. CESSARIO, Romanus, “Epieikeia and the Accomplishment of the Just”, Aquinas and Empowerment: Classical Ethics for Ordinary Lives, ed. G. Simon Harak, Georgetown University Press, Washington, 1996, s. 185; CROZAT, Charles, “Thomas D’Aquin’in Hukuk ve Devlet Nazariyesi”, çev. Recai G. Okandan, İÜHFM, C. 4, S. 16, 1938, s. 595.

süzgecinden geçerek akla uygun bir form alabilirler53. Duyusal arzuların akla uygun bir form alması önemlidir; zira insanın bütün davranışlarının amacını belirleyen ereksel nedene (mutluluğa), ulaşmasının yolu akla uygun bir biçimde davranmaktan geçer. Aristoteles de adaletsizliğe odaklanarak bunun ortadan kaldırılmasını insanın ereksel nedeni olana mutluluğa ulaşmanın en geçerli yolu olarak göstermiştir. Bu amaca ulaşmanın yolunun ise erdemlere uygun yasalardan geçtiğini belirtmiştir.

Nikomakhos’a Etik’teki; “nitekim yasaya uygun olanlar yasama sanatı tarafından belirlenenlerdir ve bunlann herbirinin hak olduğunu söylüyoruz. Yasalar ise herkes için konulur: Ya herkesin ortak yarannı ya da en iyilerin yarannı, [erdem bakımından]

başta olanlann yarannı ya da bu tür bir başka bakımdan yararlı olanı hedef edinirler.

O halde politik toplumda mutluluğu ve onun öğelerini oluşturan ya da koruyan şeylere bir anlamda haklar diyoruz”54 tespiti bu hususa işaret eder. Ancak, bu tespit yalnızca yasa ve adalet arasındaki ilişkiyi değil, bunlarla mutluluk ve kamu yararı arasındaki bağı da ortaya koyar. İşte Aquinas, Aristoteles’in erdemler doğrultusunda hareket ve mutluluk arasında kurduğu bağı, ondan daha net bir şekilde kamu yararı olarak kavramlaştırmış ve bu kavramı sıklıkla ön plana çıkararak Aristoteles’in ahlak felsefesi temeliyle ilişkilendirmiştir55.

53 AQUINAS, Thomas, Disputed Questions on the Virtues, ed. E. M. Atkins & Thomas Williams, tr.

E. M. Atkins, Cambridge University Press, New York, 2005, s. 18-26; CROZAT, s. 599, 610.

54 ARISTOTLE (Nicomachean), s. 82 (Book V.1.1129b10-20).

55 Aristoteles’te kamu yararına verilen anlam için bkz. SMITH, Thomas W., “Aristotle on the Conditions for and Limits of the Common Good”, The American Political Science Review, vol. 93, no. 3, September 1999, s. 625-636.

Aquinas’ta irade, aklın eseri olduğu için, yapısı gereği rasyonel arzulardan müteşekkildir. İradenin açıklanmasını ise pratik aklın somut bir tezahürü olarak gördüğünden, irade açıklamaları kendiliğinden “iyi”dir. Dolayısıyla irade ve iradenin açıklanması iyi olmak için duyusal arzulardaki erdemlere ihtiyaç duymaz. Ancak iradenin açıklanması da yalnızca o insanın bireysel olarak amaçladığı iyiye hizmet ettiği için56, bireysel iyi, toplumun diğer bireylerini ilgilendiren genel iyi ile yani kamu yararıyla çatışabilir. Böyle bir çatışma, ancak bireysel iyinin insan olmaktan kaynaklı ereksel nedeni gözeten somut bir adalet düşüncesinde çerçevelenmesiyle aşılabilir. Bir başka deyişle, kişinin kendi bireysel iyileri, kamu yararını dikkate alan bir adalet anlayışının süzgecinden geçirilir57. Bu noktanın gerek Aristoteles’in gerekse Aquinas’ın özel bir önem verdiği “epieikeia”, yani hakkaniyet ile sıkı bir bağı bulunmaktadır. Bu filozoflar bakımından hakkaniyet, yalnızca hukukta değil, tek tek insanların karakterinde ve birbirleriyle ilişkilerinde de bulunması gereken vazgeçilmez bir erdemdir. Ancak, hakkaniyetin kanunun uygulanması sırasındaki işlevinin bu çalışmanın ikinci bölümünden ele alınacak olan EHK bakımından özel bir anlamı bulunduğu için, söz konusu bağa ilgili kısımda ayrıntılı olarak yer verilecektir58.

56 AQUINAS, Virtues, s. 26-32; ATKINS E.M., “Introduction”, Thomas Aquinas, Disputed Questions on the Virtues, ed. E. M. Atkins & Thomas Williams, tr. E. M. Atkins, Cambridge University Press, New York, 2005, s. 14.

57 ATKINS, s. 14; CROZAT, s. 595-596, 601.

58 Bunun yanında hakkaniyetin, Orta Çağ’da ve erken modern dönemde bona fides ile bütünleşerek özellikle tüccarlar arasındaki ilişkileri düzenlemede önemli bir rol oynadığını ve lex mercatoria’nın temel prensiplerinden biri olduğunu vurgulamak gerekir. Ayrıntılı bilgi için bkz. MEYER, Rudolf, Bona fides und lex mercatoria in der europäischen Rechtstradition, Wallstein Verlag, Göttingen, 1994.

Özetlemek gerekirse; Aristoteles59 ve Aquinas, doğal hukuk öğretisinin temellerini atan filozoflardandır. Onların akıl ve iradeye ilişkin yukarıdaki düşünceleriyle doğal hukuk teorileri arasında da bir geçişkenlik vardır60. Bu geçişkenliği özellikle Aquinas’ta daha net olarak görürüz. Aquinas, pratik aklın çıkış

noktasında yer alan evrensel prensipleri doğal hukuk olarak nitelendirir61. Bu evrensel prensiplerin en başında “iyi olanın peşinden gidilmesi ve hayata geçirilmesi, kötü olandan ise kaçınılması”62 gelir. Doğal hukukun bütün diğer ilkeleri bu en temel ilkeye dayanır63. Aquinas’ın doğal hukuk teorisi, insanın kendini gerçekleştirmesinin en genel biçimlerini açıklar. Bu açıklamalardan özellikle pratik aklın ve erdemlerin insanın kendini gerçekleştirmesinde neden önem arz ettiğini öğreniriz64. Ona göre, doğal hukukun insana ilişkin iyi düşüncesi hem bireyin amaçlarını hem de kamu yararını dikkate alan bir pratik akılla somutlaşabilir. Dolayısıyla, erdemler ve adalete ilişkin ilkelerle sağlamlaştırılmadığı sürece doğal hukuktaki iyi olanın peşinden gitme ilkesi yüzeysel kalacağı gibi, doğal hukukun tanımlayarak somutlaştırdığı amaçlar olmadan da erdemler ve adalete ilişkin ilkeler normatif bir ahlaki temel bulamayacaktır65.

59 Aristoteles, Rhetoric’te ana hatlarıyla, Nicomachean Ethics ve Magna Moralia’da ise daha derine inerek doğal hukuk anlayışını ortaya koymuştur. Bu ve diğer eserleri üzerinden Aristoteles’in kompleks doğal hukuk anlayışını tahlil eden yetkin bir çalışma için bkz. SHELLENS, Max Solomon, “Aristotle on Natural Law”, Natural Law Forum – Paper 40, NDLScholarship, 1959, s. 72-100.

60 WIEACKER, Franz, A History of Private Law in Europe, with particular reference to Germany, tr. Tony Weir, Oxford University Press, Oxford, 2003, s. 205.

61 ATKINS, s. 11.

62 AQUINAS (Summa), s. 1351. Karş. CROZAT, s. 604.

63 AQUINAS, (Summa), s. 1351.

64 ATKINS, s. 15.

65 ATKINS, s. 24.