• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM: AVRUPA’NIN BÜTÜNLEŞMESİ VE AVRUPA BİRLİĞİ’NİN

2- Bölgeselleşme

2.2. Bölgeselleşme Modelleri

Bölge kendi içinde türdeş anlam taşımaz. Değişik boyutlarıyla son derece değişik görünümler alan bölgeler temelde dört ana başlık altında da sınıflandırılabilir: Plan, idari bölge, siyasal bölge ve kültürel bölge. Bu örneklere güvenlik bölgesi de eklenebilir. Ancak güvenlik bölgesi genelde idari bölgeler kapsamında değerlendirilir.

2.2.1. Plan-Program Bölgeleri (Ekonomik Bölge)

Plan bölgesi, merkezi yönetimin ekonomik ve sosyolojik gerekçelerle bölgesel planlamaya gerek duyması nedeniyle ve genellikle merkezi otoritenin idaresi altında kurulan ve yerel yönetim organlarının katkısının da alındığı bölgelerdir. Özellikle bölgesel azgelişmişliği ortadan kaldırmak amacıyla kurulan bu bölgeler, ülkelerin yönetim yapıları ve geleneklerine göre faklı şekilde kurumsallaşırlar.

Dünyanın birçok yerinde, İtalya, Hindistan, Yunanistan, Fransa, Polonya, Macaristan ve

156 Atilla Nalbant, op.cit., s.228.

benzeri birçok kalkınma amaçlı planların yapıldığı ve planların uygulanması için özel bölgesel kalkınma ajanslarının (Regional Development Agencies-RDA) kalkınma otoritesinin kurulduğu görülmektedir. Plan bölgeleri veya kalkınma otoriteleri bazı ülkelerde sadece bir bölgede teşkilatlanmışken kimi ülkelerde ise ülke düzeyinde bölgesel kalkınmadan sorumlu birimler olarak örgütlenmektedirler. Türkiye’de 1982 Anayasası planlama işlevini ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınma, sanayinin ve tarımın yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu biçimde hızla gelişmesi, ülke kaynakların döküm ve değerlendirilmesini yaparak verimli şekilde kullanılma amaçlarına bağlamıştır. Kalkınma planlaması ile görevli kurum Devlet Planlama Teşkilatı’dır.

Ülkemizde kurulan GAP idaresi, İngiltere’de Galler Kalkınma Ajansı, İskoçya Kalkınma Ajansı, ABD’de Tennessee vadisi kalkınma idaresi ve İtalya’da Kuzey ve Güney İtalya arasındaki dengesizliği azaltmak için 1950 yılında kurulan Mezzogiorno Sandığı (Cassa Per il Mezzogiorno) ekonomik bölgeselleşmeye ilk elden verilebilcek başlıca örneklerdir.

2.2.2. İdari Bölgeler

İdari bölge, siyasal yetkileri olmayan ama idari özerkliğe sahip, genel yönetim hizmetlerin görüldüğü bir idari çevredir. Bir merkezi yönetim çevresi olarak bölgede merkezi yönetimin yetki genişliğine göre görevlendirdiği ajanı (Bölge Valisi)merkezi yönetimi temsil eder. İdari bölge de ekonomik bölgeselleşmenin ana unsurlarını (özelliklerini) içermekle beraber, yerel yönetim olarak bu bölgeler sadece ekonomik alanda görev yapmazlar. Toplumsal, kültürel vb. alanlarda bu bölgelerin görevi içine alınırken, genel yetki kaydı da tanınır. Güvenlik bölgeleri idari bölgeselleşmenin geçici bir örneğidir. Yerel yönetim olarak bölgelerin organları seçimle gelmekte, yetki ve görevleri yasalar tarafından belirlenmektedir. Bu bakımdan anayasada temel dayanakları ve ilkeleri konmakla birlikte, yetki alanları yasa koyucunun iradesine bağlı olarak düzenlenir. İdari bölgeselleşme için tipik örnek Fransa da uygulanan Bölgesel yerel yönetim birimleridir. Fransa’da bölge, tıpkı belediyeler, iller gibi birer yerel

yönetim birimidir ve siyasal yetkileri mevcut değildir. 157

2.2.3. Siyasal Bölgeler

Siyasal bölge; siyasal yetkilere sahip ve genellikle hukuki değer yönünden ya anayasaya eşit, ya anayasayla yasa arasında yer alan, yasa ya da yasalarla eşdüzeyde olmakla birlikte gerek hazırlanma ve gerekse değiştirme yönünden istisnai kurallara bağlı olan statülerle kurulan ve yetkilerini de anayasa, statü ve yasaların belirlediği ve kural olarak organları seçimle işbaşına gelen bölge tipidir.

İspanya’da siyasal bölge yerine özerk topluluk ya da özerk yönetim kavramı kullanılmaktadır. Siyasal bölgeler için otonom/özerk bölgeler tanımı da kullanılabilir.

Özerklik ya da muhtariyet olarak Türkçeleşen otonomi kavramı kendi statüsünü belirleme anlamına gelmekle birlikte; burada önemli nokta siyasal bölgelerin bağımsız bir devlet ya da hükümet olmadıkları; ancak kendi hukuki varlıklarının temeli olan hukuki belgelerin hazırlanmasına katılabilmeleri ve bu statülerle en geniş anlamda kendi kendilerini yönetme yetkisi kazanmalarıdır. Fakat özerklik sadece bölgeler için değil, yerel yönetimlerin statülerini de belirlemek için kullanılan bir kavramdır. Bu bakımdan siyasal bölgeler için geçerli olan özerkliği belirlemek için, siyasal özerklik kavramı kullanılabilir.

Siyasal bölge devlet ile yerel yönetim arasında bir yer tutar. Egemenliğe sahip olmadığı için devlet olarak tanımlanamaz; siyasal yetkilere sahip olduğu için de bir yerel yönetim olarak tanımlanmaz. Siyasal bölgelerinin yetkilerinin kaynağı anayasa ve kendi statüleridir. Özerk bölgelerin varlığı için, tıpkı çoğu federal anayasa da yapıldığı gibi, yetkilerin alanlara bölünmesi ve belirli bir alanda yasama yetkisinin bölgelere

157 Uğur Yıldırım-Ramazan Şengül-Yakup Bulut, “Türkiye için Yeni Bir Model Önerisi: Bölge Yönetimi”, Yerel Yönetimler Sempozyumu, Ankara, 1-2 Kasım 200, s.333-345.

tanınması; başka bir anlatımla, yasama özerkliği ile donatılması gereklidir. Siyasal bölgeselleşme ile idari bölgeselleşme arasındaki temel ayırım yasama iktidarının tekilliği/çoğulluğu ile ölçüttür. Siyasal bölgeli devletlerde yasama iktidarı çoğuldur.

Yani birden fazla bölgenin kendi yasama yapma yetkisine (sınırları çizilmiş belli alanlarda) sahip meclisleri mevcuttur. Bu tür devletlerde hem ulusal iktidarın hem de bölgesel organların yasama iktidarı bulunmaktadır. Buna karşılık idari bölgeselleşmede yasama iktidarının tekliği üniter devlet kapsamında korunmaktadır. Bölgesel kurumlara hiçbir şekilde yasama yetkisi tanınmamıştır.158

Yasama özerkliğinin doğal sonucu bölgelerinin kendi yürütme organlarının ve idari birimlerinin bulunmasıdır. Ama yargısal alanda siyasal bölgelerin özerk yetkileri bulunmaz.

2.2.4. Kültürel Bölgeler

Kültürel bölge; çok kültürlü toplumlarda görülen bir bölgeselleşme tipidir. Bu bölgeselleşme modelinde bölgesel kurumların yetki alanına giren kişilerin temelde kişisel (kültürel, dilsel, dinsel) bir ölçütle tanımlandığı kişi yönünden yerinden yönetim olarak da nitelendirilebilir. Çünkü bölgeselleşmenin ana nitelliği mekânsallık değil, kültürel topluma aidiyettir. Bölgesel otoritelerin yetkileri o kültürü taşıyan öğelerin bulunduğu bütün ülke için geçerli olabileceği gibi; bölgesel bir çevreyle de sınırlanabilir. Kültürel bölgenin özerk yasama ve kendi hukuki statüsünü belirlemeye katılma gibi yetkileri olabilir.

Belçika’da uygulanan bölgeselleşme modeli kültürel bölgenin tipik örneğidir.

Bölgelerin kültürel alanda normatif yetkileri mevcuttur. Bu bölgeler temelde kültürel bir ölçütle de tanımlansa da bölgesel bir öğe de içerirler. Örneğin, Valon Kültür Konseyi’nin yasaları sadece Valon bölgesinde ve Brüksel’in Fransızca konuşulan kantonlarında geçerlidir. Osmanlı İmparatorluğu’nda var olan dinsel yerinden yönetim de kültürel bölgeselleşme kapsamında değerlendirilebilir. Nitekim geniş anlamda

kültürün bir parçası olan dinsel bağa dayalı Osmanlı tipi dinsel bölgeselleşme ile dinsel topluluklara topluluk içi ilişkilerde kendi kültür ve değerlerini yaşatma olanağı tanınırken; aynı zamanda özel hukuk düzeyinde yasama özerkliği söz konusudur.