• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM: AVRUPA’NIN BÜTÜNLEŞMESİ VE AVRUPA BİRLİĞİ’NİN

2- Bölgeselleşme

2.3. Bölgeler Avrupası Tartışması

2.3.1. Bölgelerin Avrupa Birliği Yönetimine Katılımı

Bölgesel yönetimler, Avrupa’nın bütünleşmesi sürecinde, temelde iki konu etrafında dayanışma göstermişlerdir: ekonomik özellikler ve yönetim düzeyindeki statüleri. Bu süreç boyunca bölgeler, yetki kayıplarını telafi etmek için temelde iki farklı strateji takip etmişlerdir:

161 R. Keleş, “Bölge Gerçeği ve Avrupa”, ÇağdaşYerel Yönetimler, C.7, S.2, Nisan 1998, s. 7.

Fren Stratejisi: Bölgeler, Birlik’in devam eden yetki genişlemesini engellemeye çalışmışlardır. Özellikle de Alman eyaletlerince uygulanan bir strateji olmuştur.

Avrupa İşlerinde Devlet İçi Karar Süreçlerine Katılım Stratejisi: Avrupa politikasının uygulanmasına böyle aktif bir katılım tutumu ile bölgeler, Avrupa Birliği politikalarına ilişkin karar süreçlerine ortak katılım için, kapsamlı fırsatlar amaçlamışlardı. Bu durum, Birlik işlerinde devlet içi karar süreçlerinde birlikte belirleme yetkisini, Avrupa düzeyiyle bağımsız ilişkileri ve Avrupa düzeyiyle kurumsal hale getirilmiş doğrudan ortak belirleme olanaklarını sağlayabilecekti. Bu strateji, aşağıda ayrı bir başlık altında ve daha geniş bir şekilde ele alınmaktadır. 162

2.3.1.1 Bölgelerin Topluluk İşlerine Devlet İçi Karar Süreciyle Katılımı

Avrupa’nın bütünleşme süreci bölgeler için tehdit içermekteydi; çünkü bölgeler AB’ye yetki aktarımına karşı etkide bulunabilecek olanaklara sahip değildiler. Bu tür olanaklara ancak, üye devletlerin dış politikasını temsil eden ve Bakanlar Komitesi’nde birlikte karar alma hakkı yoluyla, yetkilerin Avrupa düzeyine aktarılmasında da bir dengeye sahip olan ulusal hükümetler sahipti. Bu yüzden AB’ye ilişkin karar süreçlerinde, ulusal devletler düzeyinde bir yetkiye sahip olmak, bölgelerin amacı olmuştur.

Bölgelerin, genel olarak devlet içi ortak kararlarda bulunmalarının, onların çıkarlarının gerçekleştirilmesinin en uygun aracı olarak görülmediği de belirtilmektedir. Bunun nedeni olarak da, benimsenen pozisyonların temsilinin, sonuçta eskisi gibi ulusal hükümetlerin onayına bağlı olması ve bölgeler tarafından bu temsilin denetlenebilir olmaması olduğu ileri sürülmektedir. Çünkü Komite toplantılarına kural olarak bölgeler katılmamaktadır.163

Maastricht Antlaşması, genelde Avrupa’nın bütünleşmesinin gelişmesinde büyük bir

162 Hopkins, op.cit., s.250.

adım olarak görülmüştür. Bu antlaşmanın onaylama süreci çerçevesinde Almanya’da bazı anayasa değişiklikleri kararlaştırılmıştı. Bu değişikliklerin en önemlisi, de Anayasanın 23. Maddesinin yeniden yazılmasıdır. Bu değişiklik ile, eyaletlerin Topluluk faaliyetlerine katılım olanakları genişlemiştir. 23. Madde, öncelikle “Birleşik bir Avrupa’nın kurulması” ve Avrupa Birliği’nin gelişmesinde Almanya’nın katkısının bir devlet amacı olduğunun açıklanması kararlarını içermektedir. Ancak, Almanların bu katkısı, yapısal güvenlik koşulları altında gerçekleşecektir; diğer bir anlatımla, Avrupa Birliği, “demokratik, hukuk devleti, sosyal ve federallik ilkeleri ve yerellik ilkesiyle yükümlü olduğu ve öncelikle yerellik ilkesine, esaslı ve dengeleyici temel tüzel bir koruma sağlandığı takdirde olacaktır.”164

2.3.1.2. Bölgelerin Avrupa Düzeyi ile Doğrudan İlişkisi

Ulusal Avrupa politikalarının hazırlanmasına katılma girişimi yanında, bölgelerin geneli 80’li yıllarda kendilerine özgü AT etkinlikleri geliştirmeye başladılar. Fakat başlarda birçok bölge Brüksel ile yakınlaşmak için bir çaba göstermedi; ancak, kimi bölgeler de Topluluk kurumlarıyla resmi etkinlik stratejileri altında sürekli bir diyalog yürütmek için Brüksel’de temsilcilikler açtılar. AT kurumlarıyla doğrudan ilişki, ülke içi katılım olanakları çerçevesinde, sadece ilgili devletin ulus-altı birimlerinin kendi genel çıkarlarını takip etmeleri durumunun bir başarı öngördüğü durumlarda, kendi bireysel çıkarlarını takip etmelerine olanak vermektedir.

Tüm Avrupa Bölgeleri, Bölge federasyonları, birçok büyükşehir belediyesi ve tüm belediye birlikleri Brüksel’de kendi temsilciliklerini açmışlardır. Bu temsilcilikler bazen kendilerine sadece bilgi sağlayan büro olarak çalışma görevi yüklemiş olsalar da Avrupa tartışmasında her iki yönden faaliyet gösteren uzman aracılar yer almaktadırlar.

Bölgeler, 1980’li yıllardan itibaren, kendi bölgesel çıkarlarını temsil etmek için, Avrupa düzeyi ile doğrudan ilişki kurmaya yönelik daha güçlü girişimlerde bulunmuşlardır. Bu girişimlerin, daha farklı biçimler de var olmakla birlikte, temelde üç değişik şekilde ortaya çıktığı söylenebilir:

164 Ibid., s.202.

• Bölgesel düzeyde, siyasal ve yönetsel alandan gelen bölgesel temsilcilerin Brüksel'deki görüşme trafiğini artırmak

• Bölgesel ve kısmen de yerel yönetimlerde Avrupa’ya yönelik yapıların kurulması; diğer bir anlatımla, topluluk birimlerinin ya da temsilciliklerinin açılması,

• Bölgeler tarafından Brüksel’de danışma bürolarının açılması ve bu büroların yerel yönetimlerden farklılaştırılması.

Bu girişimler içinde en büyük dikkati kuşkusuz, merkezi yönetimlerin itirazlarına rağmen (ki merkezi yönetimlerin itirazlarının temelinde, kendilerinin dış politika alanında sahip oldukları, tek başına temsilci olma yetkilerinin tartışmalı hale getirildiğini düşünmeleri vardır), Topluluk üye-devletlerinin ulus-altı birimlerinin, Brüksel’de bilgilendirme ve danışma büroları açmaları çekmiştir. Burada 16 Alman eyaleti yanında Belçika, Fransa, İspanya, Avusturya ve İsviçre Bölgeleri birer danışma bürosuna sahip olmuşlardır. Bunun dışında, kimi Danimarka ve İsveç Kentleri ve İlleri (county) ayrıca Britanya kent ve illeri, ayrıca Kuzey İrlanda, Galler ve İskoçya Brüksel'de temsil edilmekteydi. Kimi Fransız Bölgeleri ortak bürolar açmışlardı.

Aalborg, Aarhus ve Odense gibi Danimarka kentleri, ortak bölgede bulunmalarına rağmen, ayrı ayrı personele sahiptiler. Bu arada kimi bölge büroları, sadece bölgesel yönetimlerce değil, aynı zamanda sosyo-ekonomik aktörlerce de desteklenmekteydi.

Örneğin, Katalanya Bürosu, siyasal komiteler yanında ekonomik birlikleri, bankaları ve üniversiteleri de içine alan Patronat Catala Pro Europa tarafından kurulmuştur.165 Ancak bütün bu bürolar, değişik etkinliklerde bulunmuşlardır. Bununla birlikte, Baden-Württemberg Eyalet Bürosunun etkinlik çizgisi esas alınarak bu büroların etkinlikleri aşağıdaki gibi ortaya konulabilir:

• Bölgesel hükümetlerin (Eyaletler) ve bölgesel yönetim birimlerinin, Avrupa Birliği’ndeki projeler, gelişmeler, uygulamalar, programlar ve oluşan kamuoyu hakkında bilgilendirilmesi,

• Avrupa Birliği kurum ve kuruluşları karşısında bölgesel çıkarların temsili, Bölgesel hükümet ve yönetimler ile Avrupa Birliği makamları arasındaki ilişkilerde aracılık yapmak,

• Bölge kavramının (olgusunun) açıklığa kavuşturulması; bölgelerin özelliklerinin ve bölgesel eğitimin gereklerinin ve özelliklerinin belirgin hale getirilmesi,

• Bölgesel kuruluş ve girişimlerin Avrupa Komisyonu’na başvuru ve isteklerinde yardımcı olmak ve ilişkilerde aracılık yapmak,

• İlgili bölgelerin katılımcılarıyla görüşme programları hazırlamak ve bunların yürütülmesini sağlamak,

• Avrupa Birliği’ndeki diğer örgüt ve üst birimler ile ilişkilerde aracılık etme ve özenli ilişkiler kurulmasını sağlamak. 166

Her ne kadar bu büroların resmi bir statüye sahip olmamaları nedeniyle etkililiklerinin öngörülmesinin zor olduğu söyleniyor ve bunların ancak Brüksel’in çıkarlarına hizmet ettiği, personel ve ilgilendiği konu açısından bir yığılma yaşadığı ileri sürülüyorsa da, enformel statülerine karşın, bu bilgilendirme bürolarının sayıca artışı bu büroların başarılı etkinlikler gerçekleştirdiğinin göstergesi durumundadır. Diğer taraftan, zaten bölgelerin, Avrupa Düzeyi ile doğrudan ilişkilerini sürdürmek için yaptıkları etkinlikler genel olarak Avrupa Birliği yönetimince de olumlu bulunmaktadır. Bölgelerin Avrupa Komisyonu’nda konusal açıdan bilgilendirilmesi gereği ise, Avrupa Birliği politikalarının yürütülmesi açısından bir gerekliliktir.