• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL ÇERÇEVE VE ĠLGĠLĠ ARAġTIRMALAR

2.4. Ġngilizce Dili ve EleĢtirel DüĢünme

2.4.2. Ġngilizce Öğretiminde EleĢtirel DüĢünmenin Etkisi

Bir dil öğrenmek, aktif ve sosyal bir keĢif süreci gerektirir (Caputo ve diğerleri, 1994, 127). Buna ek olarak, bir dili öğrenmek, yargılama yapmak, kendini anlatmak, soru sormak, hipotez oluĢturmak ve sonuç çıkarmak gibi bazı karĢılıklı etkileĢim gereksinimlerine de beraberinde getirir (Uğurlu, 2010, 22). Dil edinimi, dolayısıyla da Ġngilizce eğitimi, genel anlamda biliĢsel, sosyal ve üst biliĢ strateji altında gruplanabilecek olan, aktif ve dinamik, zihinsel bir süreç gerektirir (O‘Malley ve Chamot, 1990, 143):

―BiliĢ stratejileri‖ belirli öğrenme yaĢantılarına göre değiĢen ve öğrenme materyallerinin direkt kullanımını içeren stratejileri kapsar. BiliĢ stratejileri; dilin kullanımını tekrar etme, ilk dil aracılığıyla çeviri yapma, not alma, hedef dilden kaynaklama yapma, materyalleri ortak niteliklerine göre gruplandırma, ikinci dili anlamak için tümden gelim yapma, bilinenleri farklı bir Ģekilde bir araya getirerek yeni ve farklı cümleler kurma, yeni bilgiyi kolay hatırlanabilecek görsellerle iliĢkilendirme, dile ait sesleri hatırlama, kelimeleri bağlamsallaĢtırma, yeni bilgiyi eskisiyle bağdaĢtırma, bir dildeki bilgiyi diğerine transfer ederek yeni dilin öğrenimini kolaylaĢtırma ve eldeki bilgiyle yeni Ģeylerin ne olduğunu bilme konusunda tahminde bulunma stratejilerini kapsar (O‘Malley ve diğerleri, 1985b, 582-584: Akt. Brown,

97

2000, 125-126). Dolayısıyla, bir dilin öğrenilme sürecinde bireyin biliĢsel stratejilerini kullanmaları olmazsa olmaz bir durumdur. Bunun yanında, ―sosyal stratejiler‖ de dil eğitimi sürecinde ihtiyaç duyulan, bireylerin sosyal iletiĢimleri sırasındaki aktiviteleri içerir ve bu kapsamda kullanılan stratejiler; dönüt almak için iĢ birliği yapmak ve aydınlanmak amacıyla öğretmene veya hedefteki dili ana dili olarak konuĢanlara soru sormaktır (O‘Malley ve diğerleri, 1985b, 582-584: Akt. Brown, 2000, 125-126). ―BiliĢ üstü stratejiler‖ kapsamında ele alındığında ise, öğrenmeyi kontrol altına almak önem arz eden bir noktadır. Her alanda olduğu gibi, öğreniminde de; kendi öğrenim süreçlerinin farkında olan, yeni öğrendiği bilgiyi eskisiyle bağdaĢtırabilen, düĢünme ve öğrenme stratejilerini koordine edebilen, kendi öğrenme süreçlerini gerektiği Ģekilde planlayabilen, izleyebilen, düzenleyebilen ve genel durumunu değerlendirebilen öğrencilere ihtiyaç duyulduğu aĢikârdır. Bunun sebebi de, bu tür bireylerin motivasyonlarının da daha yüksek olması, dolayısıyla da akademik baĢarıya sahip olma olasılıklarının daha yüksek olmasıdır. Bunlara ek olarak Peirce (2003) de kendi öğrenimleri sırasında düĢünme süreçlerinin farkında olan öğrencilerin, hedef, düzen ve dikkatini daha iyi kontrol edebildiklerini öne sürmüĢtür. Bu noktada da, bireylerin kendi düĢünme süreçlerini kontrol etmelerini gerektiren, aktif bir Ģekilde biliĢ ve duygularını kullandıkları, kendi biliĢsel süreçlerinin farkında oldukları, üst biliĢsel becerilerin kullanımını içeren bir beceri olan eleĢtirel düĢünmenin önemi devreye girer. Dili kullanmak, bireyin yaratıcı ve eleĢtirel olmasını ve doğru, etkili örnekler üretebilmesini gerektirir. Dolayısıyla, dil öğretiminde eleĢtirel düĢünmenin kullanımı mümkündür (Rana, 2011, 3) ve önemi büyüktür (Durukan ve Maden, 2010, 26; Iakovos, 2011, 82). Bu durumu Gürkaynak ve diğerleri de (2003, 21) dilin, eleĢtirel düĢünmenin unsurlarından biri olduğunu ortaya koyarak desteklemiĢ, Tsui ise (1999, 185) yabancı dil eğitiminin eleĢtirel düĢünmeyi geliĢtirmede olumlu etkiye sahip olduğunu ortaya koymuĢtur. Benzer Ģekilde IbĢiroğlu (2006) da, dilin düĢünme üzerinde etkili olduğunu belirtmiĢtir.

Ayrıca, Demirel (2007, 12) dil öğreniminde baĢarılı olmanın; süreçte aktif olma, dil kullanımında öz eleĢtiri yapma, dikkatli olma ve duyarlı olmayı gerektirdiğini ortaya koymuĢtur. Bu özellikler incelendiğinde bunların eleĢtirel düĢünmede de gerekli özellikler olduğu ortaya çıkmaktadır. Kabilan (2000) ve Rana da (2011, 3) benzer Ģekilde; bir dilde baĢarılı olmanın, iyi seviyede bilmenin yaratıcı ve eleĢtirel

98

düĢünmeden geçtiğini vurgulamıĢtır. Bununla birlikte, derslerde dilin çok yönlü kullanılması (Pogrow, 1988, 82) ve yoğunlukla hedef dilin kullanılması da dili dolayısıyla da yaratıcı ve eleĢtirel düĢünmeyi geliĢtiren bir durumdur (Rana, 2011, 4). Kısacası, eleĢtirel düĢünmenin önemi; dil eğitimi, dolayısıyla da Ġngilizce eğitiminde de büyük önem arz eder. Hedef dili öğrenme aĢamasında, eleĢtirel düĢünme, bireylerin kendi ana dilleriyle hedef dil arasında bağ kurmalarını, hedef dili ve karĢılaĢılacak durumları değerlendirme, analiz etme ve gereken yerlerde mevcut bilgiyi sentezlemelerinde ve kendi öğrenme süreçlerini takip ve kontrol etme açılarından büyük önem arz eder. Durumlarından haberdar olan ve bilgiyi kontrolleri altında tutabilen öğrencilerin de motivasyonları ve öğrenme istekleri daha yoğun olacağı için, hedef dili baĢarılı bir Ģekilde edinme olasılıkları da yüksektir.

Dil, düĢüncenin giysisidir (Miller, 1972, 43). Dolayısıyla, dil düĢüncelerin dile dökülmesine yardımcı olan bir yetidir. Dil, düĢünme sürecinin en önemli aracıdır (Chaffee, 1999, 141). Fakat dil yalnızca düĢünceleri aktarmak için kullanılan değil aynı zamanda düĢünceyi Ģekillendiren bir beceridir (Halpern, 1997, 59; Chaffee, 1999, 141). Dil, düĢünmeyi etkileyen bir unsurdur olmakla beraber, aynı zamanda düĢünme tarafından da güçlendirilir (Sarıgül, 2005, 42). BaĢka bir deyiĢle, dil düĢünmeyi yansıtır ve düĢünme de dil tarafından Ģekillenir (Chaffee, 1999, 160). Kısacası, dil ve düĢünme, karĢılıklı olarak birbirini etkiler: Birey dili kullanırken fikir üretir ve dil bireyin düĢünmesini Ģekillendirir (Halpern, 1997, 59; Sarıgül, 2005, 42). Bireyin düĢünme becerilerini kullanımı kadar geliĢimi de dile, dilin geliĢim ve kullanımına bağlıdır (Sarıgül, 2005, 42). Bu durumu ortaya koyan baĢka bir destekleyici bilgi de; yine Sarıgül‘ün (2005, 43) öne sürdüğü; bireylerin dil sayesinde bilgi edindikleri ve bu bilgiler aracılığıyla da eleĢtirel düĢünme olanağına sahip olduklarıdır. Özetle, dil öğretimi, dil ve düĢünme arasındaki iliĢkiyle alakalı bir kavramdır (Yağcılar, 2010, 31). Davidson ve Dunham (1996, 3), Sarıgül (2005, 42) ve Iakovos‘un da (2011, 82) belirttiği üzere dil ve düĢünme arasında yakın bir iliĢki vardır. Dilin öğretilmesi ve öğrenilmesi düĢünme olmadan gerçekleĢemeyecek bir süreçtir. Sonuçta, düĢünce, kelimeler, dil aracılığıyla sembolleĢtirilir ve varlık kazanır (Sarıgül, 2005, 4;2Yağcılar, 2010, 32). Kısacası, düĢünme, bilgiyle alakalı her alanda olması gereken ve kullanılması gereken bir beceridir.

99

DüĢünmenin yanı sıra, eleĢtirel düĢünme ve dil öğretimi arasında yakın bir iliĢki olduğu ileri sürülmektedir (Piaget, 1971; Vygotsky, 1962, Aktaran: Yağcılar, 2010, 30). EleĢtirel düĢünmenin bilgi gerektiren her alanda bir gereklilik olduğu ve nesnelliği gerektirdiğinden yola çıkarak, eleĢtirel düĢünmenin Ġngilizce alanında da gerekli olduğu aĢikardır (Yağcılar, 2010, 31-32). Sonuçta, eleĢtirel düĢünme, Ġngilizce eğitiminde oldukça kabul gören bir beceridir (Yağcılar, 2010, 108) ve akademik anlamda dile hakim olmak, eleĢtirel düĢünmeyi gerektirir. EleĢtirel düĢünmenin bir devamlılık gerektirmesinden dolayı, her dil yeterliliği seviyesindeki yabancı dil öğrencilerin eleĢtirel düĢünmeye uyum sağlamaları önemlidir (Yağcılar, 2010, 32). Lakin düĢük seviyede dil bilgisine sahip bireylerin eleĢtirel düĢünme hedefleri, ulaĢılması daha uzak hedeflerdir (Rana, 2011, 3). Dolayısıyla, yabancı bir dilde eleĢtirel düĢünme baĢarısı, dil geliĢimiyle beraber gelir. Sonuçta, bir dili tam olarak bilmeden, o dilde bireyin kendini doğru ifade edebilmesi ve açık bir Ģekilde düĢünmesi pek olası değildir (Rana, 2011, 4).

EleĢtirel düĢünmenin dildeki öneminden yola çıkarak, bu becerinin yabancı dil eğitimi programlarını planlama ve geliĢtirmede kullanılması gereken düĢünme becerilerinden olduğu sonucuna varılabilir (Yağcılar, 2010, 31). Dolayısıyla, diğer alanlarda da olduğu gibi, Ġngilizce eğitiminde de eleĢtirel düĢünme faktörünün her bir eğitim muhatabı tarafından ele alınması ve eğitime uyarlanması/eğitimle bütünleĢtirilmesi gerekmektedir (Yağcılar, 2010, 110).

Dil öğretiminde eleĢtirel düĢünmeyi öğretmek/öğrenmek, birçok farklı aktivite kullanımı gerektirmektedir (Yağcılar, 2010, 110) ve bunun sebebi de bu sürecin aktif bir süreç olması ve devamlı aktif öğrenci katılımı gerektirmesidir. Daha önce de üzerinde durulduğu üzere, eleĢtirel düĢünmenin öğretiminde iletiĢimin yeri büyük olmakla birlikte (Smolucha, 1989, 8; Keeley, Shemberg, Cowell ve Zinnbauer, 1995, 140; Yağcılar, 2010, 36), dil eğitiminde de iletiĢimin yeri büyüktür. Vygotsky de dilbilimsel iletiĢimin düĢünme ve öğrenmenin en önemli aracı olduğu yönünde hemfikirdir (Fisher, 1998, 12). Bunun yanında, dili açık ve kesin olarak kullanma da yine düĢünme ve iletiĢimi geliĢtiren bir durumdur (Sarıgül,2005, 42). Dolayısıyla, iletiĢim; hem dil ve düĢünme aracılığıyla geliĢtirilir, hem de dil ve düĢünmeyi geliĢtirmede katkı sağlar.

Yabancı dil sınıfları, iletiĢim oluĢturmak için ayrıcalıklı ve oldukça uygun, farklılıkların, öz farkındalığın ve yaratıcılığın olduğu sınıflardır (Yağcılar, 2010, 49). Dolayısıyla, yabancı dil sınıflarında eleĢtirel düĢünmeyi öğretmek nispeten kolay

100

olabilir veya en azından bazı Ģartların zaten var olduğu aĢikardır. Üstunoğlu da (2004) bu durumu destekler nitelikte; dil sınıflarının eleĢtirel düĢünmeyi öğretmede özellikle uygun olduğuna dikkat çekmiĢ, bunun sebebinin de bu sınıflardaki materyal ve etkileĢimli yaklaĢımların zenginliği olduğunu belirtmiĢtir.

Bir dili derinlemesine, ileri derecede öğrenmek, o dilin her türlü kullanımını bilmekten geçer. Bir dilin farklı durumlardaki kullanımlarını bilmek de o dilin kültürüne hakim olmayı gerektirir. Yağcılar da (2010, 42) kültürü öğretmenin dil öğrenme ve öğretme sürecinin en önemli özelliklerinden olduğunu ortaya koymuĢtur. Ayrıca, kültür, Atkinson‘un da (1992, 72) belirttiği üzere; eleĢtirel düĢünme için de önemlidir ve öğretilmelidir. Smolucha da (1989, 9) bu fikri destekler nitelikte, eleĢtirel düĢünmenin öğretildiği sınıflarda kültürel çeĢitliliğin önemini vurgulamıĢtır. Kültürün her bir dil öğrenimi ve eleĢtirel düĢünme açılarından önem arz etme durumunun sebebi; kültürün, dillin altında yatan bilgi ve sosyal uygulamalardan kaynaklandığı, bu durumda dili doğru kullanabilmek ve düĢünceleri bu doğrultuda yönlendirebilmek açılarından önem arz ettiği yorumu yapılabilir. Dolayısıyla, kültürel anlamda eleĢtirel bilinç, sosyal bir süreç olmasından dolayı dil eğitimini destekleyen bir durumdur (Yağcılar, 2010, 109).

Sonuç olarak, dil eğitiminde eleĢtirel düĢünme becerilerine sahip olan öğrenciler, yabancı dillerini diğer öğrencilere nazaran daha etkili bir Ģekilde kullanırlar ve bunun sebebi de eleĢtirel düĢünmenin öğrencilerin motivasyonlarını desteklemesidir (Uğurlu, 2010, 22). Bu durumda, motivasyonu yüksek olan öğrencilerin dil konusunda daha baskın oldukları ortaya çıkmaktadır. Yabancı dil öğrenimindeki motivasyon unsurunun öğrenmede etkili olduğu Kormos (2012, 12) tarafından da ortaya konulmuĢtur. Dörnyei (2014, 519, 530) ise, bu bilgileri destekler nitelikte; dil öğrenimi gibi uzun süreli öğrenme süreçlerinde, baĢarının yüksek oranda, biliĢ ve duyguyu –deneyim ve olması istenilen durumu– içeren motivasyona bağlı olduğunu belirtmiĢtir.