• Sonuç bulunamadı

3.1. Kayseri Ayanlarının Merkez ile İlişkileri

3.1.2. Asayiş ve İdari Açıdan İlişkiler

3.1.2.2. Yol ve Menzil Güvenliği

İmparatorluk topraklarında özellikle taşralarda yol güvenliğini sağlama problemi merkezi uzun süre uğraştıran meselelerin başında gelmektedir. Yol asayişinin sağlanması ile sosyal ve ekonomik problemlerin azalacağını düşünen merkezi hükümet bu konuya ihtimam göstermekteydi. Ticaret kervanlarının, ulakların, hacca gidenlerin veyahut seyahat eden halkın yollardaki güvenliklerinin sağlanması bölgenin idarecilerinin sorumluluğundaydı. Ancak yeterli olunmayınca kazalardaki ayanlardan yardım talep edilmiştir.

17. ve 18. yüzyıllarda Anadolu’da artan eşkıyalık faaliyetlerinden dolayı yol güvenliği de azalmıştır ve merkezden fermanlar yollanarak emniyetin tekrardan tesis edilmesi istenmiştir. Özellikle taşradan İstanbul’a vergilerin sağlam bir şekilde gönderilmesi gerektiğinden bu konuya büyük bir ehemmiyet gösterilmiştir. 18. yüzyıl boyunca eşkıya hareketleri ile uğraşan eyaletlerden biri olan Karaman eyaletinden tahsil edilen vergilerin güvenli bir şekilde merkeze ulaştırılması ve yol üzerindeki emniyetin sağlanması için her kazanın kadısına emir yazılmıştır.522

Yollardaki asayişsizlik ve güvensizlikten dolayı en çok posta tatarları sıkıntı çekmekteydi. Posta tatarlarının güvenliğinin sağlanması voyvodaların, ayanların ve kazanın diğer idarecilerinin sorumluluğundaydı. Yol üzerindeki eşkıyalar tarafından saldırıya uğrayan tatarların mallarına el konulduğu gibi canlarına da kastedilmekteydi. Bundan dolayı, Anadolu’daki yol güzergahlarının güvenliğinin sağlanması hususuna önem gösterilmesine dair merkezden kazaların ayan, voyvoda ve diğer idarecilerine

520 KŞS 152, s. 214.

521 Mehmet Yaşar Ertaş, “18. ve 19. Yüzyılda Osmanlı Taşrasında Yasadışılık: Yerel İdarecilerle Eşkıya İlişkileri”, Osmanlı’dan Günümüze Eşkıyalık ve Terör, ed. Osman Köse, (Samsun: Samsun İlkadım Belediyesi Kültür Müdürlüğü: 2009). Yazar çalışması boyunca ayanların yanı sıra yerel idarecilerin eşkıyalar ile iş birliğini inceleyerek bu ilişkinin nedenlerini cevaplamaya çalışmıştır.

hitaben sıkça tezkireler gönderilmiştir.523

Merkez- taşra ilişkilerinde sıkıntı çıkaran kişilerin yol güvenliğinin sağlanması da ayanların sorumluluğundaydı. Kayseri ayanı Zennecioğlu’nu merkeze şikâyet eden Fakih oğlu Seyyid Hasan bir süredir İstanbul’da göz altında tutularak muhafaza edilmiştir. Tekrar Kayseri’ye gönderilirken “vilâyet işlerine karışmamak ve vilâyet işleri için Asitane ve diğer yerlere gitmemek üzere üç talak üzerine taahhüd ederim” diyerek yola çıkmıştır. Ancak İzmit’te bu ahdine vefasızlık ederek vilayet işlerine karışıp sorunlar çıkarmıştır. Karışıklık çıkarmaktan uzak durmadığından dolayı Seyyid Hasan ve iki arkadaşı Asitane’de tutulmuştur. Çavuş mübaşeretiyle ve Zennecioğlu’nun yardımı ile söz konusu kişilerin Kayseri’ye ulaştırılması için 1174 senesi cemaziyelahirinde (ocak/şubat 1761 senesi) bir emr-i şerif yollanmıştır. Gönderilen hükme göre Seyyid Hasan çavuş mübaşeretiyle Üsküdar’dan Kayseri’ye varıncaya kadar yolda olan kadıların gözetiminde sağ salim ulaştırılması ve firar etmesine karşılık önlem alınması hususunda ayan Zennecioğlu’na tembihte bulunulmuştur. (29 C 1175/ 5 Şubat 1761)524

18. yüzyıla ait başta mühimme defteri olmak üzere çoğu arşiv defterlerinde yol güvenliği hususunda en çok hac yolculuğu hakkındaki belgeler göze çarpmaktadır. Hac, İslam toplumunun ibadet merkezi olmasının yanı sıra ekonomik açıdan merkezin önemli gelir kaynaklarından birisiydi. Kayseri sancağının525 da dahil olduğu hacıların gidiş- geliş güzergahları, hac zamanlarında eşkıyalardan dolayı çok emniyetli değildi. İmparatorluk hac yolunun özellikle hac zamanlarında gerekli güvenlik tedbirlerinin alınması hususunda güzergahın idarecilerine sık sık fermanlar yollamaktaydı. Hacıların yol boyunca zarar görmemesi için kazaların ayanlarından, voyvodalarından, kadılarından ve diğer idareci zümrelerinden önlemlerin alınması istenmiştir. Bunun dışında vergilerin taşradan merkeze güvenli bir şekilde ulaştırılması gerektiğinden dolayı yol güvenliğinin sağlanması için ayanlardan ve mütesellimlerden yardım talep edilmiştir.

Önemli ticaret ve hac güzergahında olan Kayseri sancağına gelip giden

523 İ.MVL., 111/2603. 524 KAD 9, s. 99.

525 Mustafa Güler, “Tarik-i Sultanî (İstanbul-Mekke Hac Yolu) Güzergâhında Kocaeli Menzilleri”, Kocaeli Sempozyumu Bildiriler (Kocaeli, 2020): 410.

tüccarların, tatarların ve diğer yolcuların, yolculukları esnasında konaklama veya ihtiyaçlarını karşıladıkları yer olan menzillerin güvenliği526 hususunda da ayanlardan

yardım istenmiştir. Arapça bir kelime olan menzil: “esnâ-i seyir ve seyâhatte gece nuzül olunan yer, konak”, “iki konak arası bir konak yol, merhale”, “ikâmet olunan yer, mesken, ikâmetgâh”, “posta tatarı beygirlerinin bulunduğu mahal, tatar konağı veya menzil beygirleri” gibi anlamlara gelmektedir.527

Kayseri sancağı başta İran olmak üzere Doğu seferlerinin geçiş güzergahındaydı. Ordunun dinleme noktası olmasının yanı sıra ikmal malzemelerinin takviye edildiği bölgedir. Bundan dolayı menziller, sadece ulakların ulaşım ve haberleşme için kullandıkları yerler değildir. Aynı zamanda, ordunun sefer esnasındaki iaşe temini, konaklama, at ve yem gibi askerlerin çoğu ihtiyaçlarının sorunsuz ve zamanında karşılandığı mühim yerlerdir. Karaman Eyaleti’nin Kayseri Sancağı’na bağlı kazalarda hizmet veren menzilhane, 1725 tarihinde kurulmuştur. Yazara göre, bu tarihten önce Kayseri’de muayyen bir menzil yoktur.528 Kayseri-İstanbul yol güzergahı arasında 44

menzil bulunmaktaydı.529 Kayseri Menzilhânesi’nin Üsküdar’a uzaklığı Karahisar-ı

Develi üzerinden 192 saat (1092 km), Ürgüp/Nevşehir üzerinden ise 196 saattir (1114 km). Kayseri Menzilhânesi’nin Ürgüp/Nevşehir ve Karahisar-ı Develü 12’şer saat, Sivas 48 saat, Zamantı 18 saat olmak üzere dört kolu bulunmaktadır.530 Bu menzillerin

masraflarının karşılanmasına Kayseri sancağı da sorumluydu. Örneğin 18. yüzyılın ortalarına kadar “Kayseri menzilinin masrafları Zennecizadelerin kontrolünde olan Eşkun mukataasından 435 guruş ocaklık olarak tahsis edilmiştir”.531

Ölen atların yenisinin temin edilmesi, menzillerin bakım ve onarımın yapılması

526 Menzillerde güven sıkıntısı olduğuna dair çarpıcı örnekler mevcuttur. Bazı makulelerin menzillere gelip gidenlere zorbalık yaptıkları mahkeme kayıtlarına yansımıştır. Karaman eyâleti erbâb-ı tımarından bazılarının sakin oldukları menzillerine bazı makûleler tarafından gelip giderken mübaşirlere ve diğer yolculara yem ve yiyecek talebiyle zorba hareketlerde bulunmuşlardır. Karaman eyaleti yoklamacısı olan Mehmed Ragıp tarafından gönderilen tahrirata göre bu makulelerin zorbalıkları şiddetlenerek devam etmiştir. Merkez söz konusu kişilerin mübaşir ve yolculara yapılan rencide edici hareketlere rızasının olmadığını belirtip bu tarz olayların engellenmesini emretmiştir. KŞS 171, s. 290, h. 380, s. 291, h. 381. Ayrıca AE. SABH. I. 31/2336.

527 Şemsettin Sami, Kamûs-ı Türkî (Dersaadet: İkdam Matbaası, 1317), 1414

528 Cemal Çetin, “Ereğli- Kayseri ve Nevşehir- Aksaray Yol Güzergahı Üzerinde Hizmet Veren Menzilhaneler”, Uluslararası Lale Devri’nde Osmanlı Devleti ve Nevşehir, ed. İlyas Gökhan, Hüseyin Saraç, Gökçe Özcan (Kayseri: Kömen Yayınları, 2018): 93.

529 Tok, “XVIII. Yüzyılda Kayseri Sancağı”, 775-776.

530 Cemal Çetin, “Anadolu’da Faaliyet Gösteren Menzilhaneler” (Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2009): 91.

gibi ortaya çıkan masrafların karşılanması gerekiyordu532. Menzil masrafları, ahaliden

karşılandığı gibi bölgenin ayanları ve ileri gelenlerinden de tahsil edilmekteydi. Menzilhanelerin giderlerini karşılamak için kazanın ileri gelenleri ve ayanların menzilcilere ödeme yapacaklarına dair taahhüt ettikleri çok sık olmasa da kayıtlara geçmiştir. Örneğin 23 Şubat 1783 senesine ait bir belgeye göre Kayseri kazasına bağlı Karahisar Develü kasabası sakinlerinden menzilci Kurt oğlu Süleyman vefat edince Kayseri’nin ileri gelenlerinden Emir oğlu es-Seyyid İsmail Ağa, Bekir Ağa, Ali Çelebi, Veli ve Seyyid Memiş Ağa ve Çolak Mustafa ve Topal İsmail ve Hacı Hasan ve Mehmed Çelebi tarafından Feyzullah adlı kişi kasabaya menzilci olarak tayin edilmiştir. Bahsi geçenler kadı huzurunda her sene bin iki yüz altışar guruş imdadiye vereceklerini taahhüt etmişlerdir ancak sonraki zamanlarda söz konusu kişilerin taahhüt ettikleri imdadiyeyi vermedikleri iddia edilerek mahkemelik olmuşlardır.533 Bununla birlikte,

kazanın ayan ve ileri gelenlerinin menzilin hayvan ihtiyacını tedarik ettiklerine rastlanılmıştır. 5 Aralık 1746 tarihli belgeye göre Kayseri ayanı olan Zennecizade es- Seyyid Mustafa Ağa’ya uhdesindeki Eşkun mukataasından Kayseri’deki menzillerin at ve diğer miri masraflarını karşılaması için emir gönderilmiştir.534

Arşiv kayıtlarında menzilhanelerde bulunan görevlilerin (menzilci, odacı ve sürücülerin) ulaklar ve diğer gelenlerden ziyade ücret almak gibi keyfi uygulamalarına çok sık rastlanmaktaydı. Kayseri ayanlarına hitaben yazılan emr-i şerife göre bir süreden beri Anadolu menzilhanelerinde ikamet eden odacı, sürücü ve diğer hizmetlilerin menzilhaneye varanlardan ziyade ücret talep ettikleri ve çeşitli bahanelerle sıkıntı oluşturdukları gibi ulakları yaralayıp eşyalarını zorla gasp etmişlerdir. Bunları yapan üç kişinin eşkallerinin belli olduğu ve söz konusu kişilerin uzaklaştırılması ve yerlerine işin ehli olan dürüst birilerinin istihdam edilmesi emredilmiştir. Kazanın ayan ve iş erlerinin

532 Yusuf Halaçoğlu, “Menzil”, TDV İslam Ansiklopedisi, Cilt 29 (Ankara, 2004): 160-161. Maliyeti yüksek olan menzillerin masraflarının bir kısmı hazineden ve ulak ücretlerinden, diğer bir kısmı menzilci tayin edilen ahalinin avarız ve nüzullerinden sağlanmaktaydı. Bazen de bir mukataa veya gümrük gelirinden karşılanırdı. Eğer halen yeterli değilse savaş dönemlerinde imdadiye adı altında menzile yardım olarak vergi toplanırdı. Ama bu durum bazı yerlerde suiistimal edilmiştir. Örneğin 28 Ağustos 1733 tarihli belgeye göre Öziceabad Hasköy kazasına tabi Gazi Malkoç Bey evkafına tabi karyelerin fukara reayaları menzilkeşe (menzilci) avarız ve nüzul bedellerini düzenli verdikleri halde söz konusu karyelerde eskiden beri menzil akçesi verile gelmiş değil iken hala menzilci olan ayandan ve mütegallibeden Hacı Hüseyin imdad-ı menzil adı altında otuz üçer guruş zorla ve cebren tahsil etmeye çalışmıştır. Merkeze yapılan şikâyet sonucu menzilkeşin bu uygulamasının önüne geçilmesi hususunda ferman yollanmıştır. AE. SMHD.I.,194/15201.

533 AE. SABH. I., 220/ 14574. 534AE. SMHD.I., 195/15258.

bu işi görmezden gelmemeleri ve müsamaha göstermemeleri tenbih edilmiştir.535 Menzil

düzeninin sağlanması için Anadolu’daki başta Kayseri olmak üzere birçok kazanın ayan ve ileri gelenlerinin bu konuda dikkatli davranıp ona göre amel etmeleri gerektiği aksi durumda ise cezalandırılacakları vurgulanmaktadır.536 Geniş coğrafyaya yayılmış olan

imparatorluk sınırlarında olan bitenden haberdar olmak için kurulan menzilhanelerin asayişi ve işleyişinden sorumlu olan ayanlar aynı zamanda masrafların giderilmesi görevini de üstlenmişlerdir.

18. yüzyılın ikinci yarısından sonra ulakların da zorbalığa meyilli oldukları ve kendi çıkarları için birtakım suiistimaller yaptıkları söylenebilir. Erzurum ve Diyarbakır ve Sivas ve Kayseri taraflarına memur olan ulakların direk görev yerlerine gitmedikleri Bozok sancağı karyelerine uğrayarak fakir halka zülüm ettiklerine dair merkeze şikayetler gitmesi üzerine ulakların halktan haksız mal istemelerinin yasaklanması hususuna dair Bozok Sancağı mutasarrıfı olan Cabbarzade Süleyman’a emir gönderilmiştir.537

Görüldüğü üzere sancağın asayiş ve güvenliğinin sağlanması 18. yüzyılın en önemli idari sorunu haline gelmiştir. Bu hususta değinilmesi gereken en önemli konu, ayanların sancaktaki asayişi sağlaması hususunda talep edilen yardımlara cevap verebilmesi için belli bir insani kaynağa ihtiyacı olmasıdır. Arşiv belgeleri incelendiğinde eşkıyalık yapan leventler, başıboş asiler ve aşiret mensuplarının ayanların askeri güçlerini oluşturan temel insan kaynakları olduğu görülmektedir. Bu durumda, ayanların kapılarında istihdam edilen bu gruplar merkezi hükümet tarafından meşru kılınmaktadır. Ancak, resmi anlamda kabul edilen ve hizmetlerinden yararlanılan bu gruplar, daha sonradan eşkıya olarak merkezin karşısına çıkabiliyordu. Belki bu durumdan dolayı yüzyıllarca vilayet ve sancaklardaki asayiş sorunu tam olarak çözüme kavuşturulamamıştır. Kayseri sancağındaki asayiş sıkıntıları ile karşı karşıya kalan merkezi hükümet, başta bölgenin önemli ayanı ve mutasarrıfı olan Cabbarzade olmak üzere Zennecizadeler, Kalaycızadeler, Emirağazadelerin yanı sıra sancağın nüfuzlu ileri gelenlerine sık sık fermanlar göndererek sadece Kayseri sancağı değil, civar yerlerinde asayiş ve huzurunun sağlanmasında yardımlar talep ettiğine dair pek çok belge bulunmaktadır. Kayseri sancağında ayanların eşkıya ile mücadele etmesinde işi gevşek

535 KŞS 178, s. 8, h.11. 536 KŞS 171, s. 284.

tuttuğuna dair herhangi bir hüküm ile karşılaşılmamıştır ancak bazı durumlarda eşkıyalar ile iş birliği içerisinde bulundukları söylenebilir.