• Sonuç bulunamadı

Vergi Toplanmasında Ortaya Çıkan Problemlerin Önlenmesi

3.1. Kayseri Ayanlarının Merkez ile İlişkileri

3.1.3. İktisadi ve Mali Açıdan İlişkiler

3.1.3.2. Vergi Toplanmasında Ortaya Çıkan Problemlerin Önlenmesi

vergilerin eşit dağıtılamaması sonucu halktan adil bir şekilde tahsil edilememesidir. Merkezin vergi toplama sorumluluğunu üstlenen ayanlardan vergilerin zamanında toplanarak eksiksiz bir şekilde merkeze teslim etmeleri de beklenmekteydi. Ancak bu durum her zaman mümkün olmamıştır ve vergiler zamanında merkeze teslim edilememiştir.

Kayseri ayanları topladıkları vergileri merkeze düzenli bir şekilde göndermemişlerdir ancak hükümet, ayan vefat etse bile üzerlerinde kalan borçların tahsiline büyük ihtimam göstermiştir. Örneğin, Zennecizade Seyyid Mehmet Ağa Karaman eyaleti cizyesine ait vergileri toplamaktan sorumluydu ancak Ağa verginin bir kısmını merkeze gönderdikten sonra vefat etmiştir. Müteveffanın sorumluluğunda kalan 13.500 kuruş borcun tahsil edilmesi için Bozok sancağı mutasarrıfından yardım talep edilmiştir ve geriye kalan borçların müteveffanın oğullarından tahsil edilmesi emredilmiştir. Müteveffa Zennecioğlu Seyyid Mustafa’nın 1187 (1773-1774) senesine ait zimmetinde kalan 13.500 guruş borç oğulları Süleyman, Ali ve Mehmed Eminden taksit ile tahsil edilmeye çalışılmıştır.555 Devlet vergi borcunu ayan vefat etse bile yakınlarından tahsil etmekteydi ve tahsil hususunda yine bölgenin ayanlarından yardım

552 C.ML. 595/24530. H. 18.02. 1132. 553 MD 150, s. 10, h. 50.

554 KŞS 161, s. 43, h. 55. “Bi’l-cümle ulema ve ayan ve vücuh -ı ahali ittifaklarıyla salyane tevzi ve taksim olunan bi’l-cümle kurranın 65 hane ve 1 rub hanelerinden beher haneye 925 guruş 5 pare isabet etmekle meblagı mezkûr karyeninin hanelerine göre yerli yerinden cem ve tahsil ve kabzına memur kethüdanız Yedekçizâde es- Seyyid Ömer Ağa’ya teslim eylemek babında işbu mürasele tahrir olunmuştur.” 555 KŞS 171, s 233, h. 282.

talep etmekteydi.

Ayanlar ile merkezi hükümeti karşı karşıya getiren bir diğer husus vergi toplanması sırasında ahaliden haksız yere fazladan akçe alınmasıdır. Anadolu’nun her yerinden devlete ayanların ve mütesellimlerin vergi toplama hususu üzerine halka uyguladıkları suiistimalleri içeren şikayetler gönderilmiştir. 18. yüzyılın özellikle ikinci yarısından itibaren bu tarz şikayetlerin sayısında artış gözlenmekteydi. Niğde sancağının Develi kazasına bağlı Elbistan karyesinde ayanlar ahaliden gereksiz yere vergi aldıkları gibi veremeyen ahaliden zorla akçe tahsil etmiştir.556 Aynı şekilde Ankara’da da birkaç seneden beri ayan ve müftü olan Mimarzade es- Seyyid Mehmed Şakir Efendi ahaliden zorla kanun dışı vergi tahsil etmiştir.557 Benzer şikayetler Rumeli’nin Selanik

sancağında da görülmüştür. Sancağın Vidin kazası sakinlerinden Osman Hacı Mehmed ve oğlu merkeze arzuhal gönderip tahammüllerine isabet eden vergileri ödemelerine rağmen ayan ve mütegallibeden Halil ve Selanik alayı Mustafa isimli kimseler ile havalilelerine tabi kocabaşılarından 4 nefer kocabaşı ile bir olup 1140 (1727-1728) senesinden itibaren mezalimleri görülmüştür.558

Kayseri ayanlarının da vergi toplama hususunda suiistimallerde bulunduğuna dair merkeze şikayetler gönderilmiştir. Kayseri ayanından olan Zennecizadelerin mütesellimlikleri ve ayanlıkları zamanında kanunlara aykırı davranarak farklı adlarla halktan zorla vergi aldıklarına dair birçok şikâyet bulunmaktadır. Bunların en çarpıcılarından biri Zennecizade Seyyid Mehmet Ağa zamanında kayıtlara geçen hadisedir. Kayseri’de sâkin Mütesellim Zennecizade Mehmet Ağa, Kayseri köylerinde oturan zimmiler ile haksız yere vergi almasından dolayı mahkemelik olmuştur. Mahkeme sırasında, Mehmet Ağa’nın bağ bozumu zamanında reayanın üzüm satmasını menettiğinden dolayı ahali “izin akçesi” adı altında vergi vermiştir. Reaya taifesi imdad- ı hazeriyyelerinin yanı sıra diğer vergilerini düzenli ödediklerini ancak Ağa’nın saray

döşemesi, binası, bağ bozumu akçesi gibi çeşitli hilelerle kendilerine zülüm ettiğini

bildirmişlerdir. Bu durum yasaklanmasına rağmen, Ağa farklı adlarla reayadan zorla

556 AE. SABH. I. 136/9197. 557 AE. SABH. I. 135/9074.

558 A. DVN. ŞKT. d. 1008, s.8, h.1. Belge tarihi şöyledir: 10/01/1155-17 Mart 1742). Bir diğer örnek: Tırhala sancağı Alasonya kazasına bağlı Kurucaova, Kokinopulo ve Aya Dimitri karyeleri ahalileri derbentçi olduklarından dolayı bazı vergilerden muaflardı. Ancak bölge ayanları muaf olmalarına rağmen söz konusu halktan zorla vergi alıp rahatsız etmeye çalışmıştır. Halkın merkeze şikâyeti sonucu bahsi geçen karyeler başka bir kazaya bağlanmıştır. AE.SMHD.I. 249/20279.

vergi almaya devam etmiştir. Halk ellerindeki emri şerif ile bu duruma itiraz etmiştir çünkü daha önceden I. Mahmud zamanında yani 1155 (1742-43) yılında zulmün engellenmesi hakkında bir hüküm bulunmaktaydı. Bu tür uygulamaların yasaklandığına dair ferman olmasına rağmen ayan Zennecizade halka zulmetmeye devam etmiştir.559

Ayanların tekalif-i şakka adı verilen bidat vergilerin menedilmesine rağmen buna riayet etmemesi halka kasıtlı zulüm uygulama ya da zenginliklerini arttırma amacı taşımayabilir. Ayanların merkezi hükümetin askeri, idari, adli birtakım istekleri yerine getirebilmesi için maddi kaynaklara ihtiyacı olduğundan dolayı mecburi bir durum da söz konusu olabilir. 560

Zennecizadelerin yanı sıra sancağın diğer önemli ayan aileleri ile de benzer sorunlar yaşanmıştır. 1730 yılından önce Kayseri Sancağında etkili olan Kalaycızade ailesinin bilinen üyesi Kalaycıoğlu Mustafa mütesellimlik görevini ifa ederken 1718 senesinden itibaren ahaliden haksız yere fazladan vergiler toplamıştır. Kayseri kadısı tarafından Kalaycıoğlu’nun valiler ile anlaşıp halkı soyduğu durumu İstanbul’a bildirilince Ağa yapılan soruşturma sonucunda suçlu bulunmuş ve 1724 senesinde mütesellimlik görevi elinden alınmıştır.561

Kayseri sancağına bağlı İslamlu nahiyesi reayaları üzerlerine düşen avarız ve nüzul vergilerini defterde düzenlenmiş şekilde ödemelerine rağmen kazanın ayanları tarafından başka vergiler kendilerinden talep edilmiştir. Şikâyette bulunan karye sakinlerinin rencide edilmemesi hususunda merkezden emirler gönderilmiştir.562

Daha önceden değinildiği gibi, ayanlar salyane defterlerinin tevzi ve taksim işlerinden de sorumluydular. Özkaya’ya göre tevzi pusulasına sahip olan ayanların pusuladaki miktara kendiliğinden iki misliden fazla zam eklerdi.563 Kayseri ayanları da

vergi defterlerini düzenlerken kendi adlarına fazladan vergi eklemişlerdir. Örneğin cemaziyelevvel 1174 senesinde (Kasım 1760) Zennecioğlu Seyyit Mehmet Ağa, vilayet salyane defterine ve Kayseri cizyesine kendi için fazladan ilaveler yapmıştır. Ala’dan 25, Evasıttan 16, Ednadan 10 kuruş fazla tahsil ederek toplamda 150.000 guruş gibi muzzam bir parayı zimmetine geçirmiştir. Merkeze yapılan şikayetler sonucu Ağa

559 KAD 7, s. 36.

560 Son cümlenin Prof. Dr. Mehmet Yaşar Ertaş’a ait olduğunu akademik etik gereği belirtmem gerekmektedir.

561 Özkaya, “XVIII. Yüzyılın İlk Yarısında Yerli Ailelerin Ayanlıkları Ele Geçirişleri”, 675. 562 AE.SABH.I. 309/20748.

Samsun’a bir yıl kadar kalebend cezasına çarptırılmıştır. Bir yılın sonunda tekrardan Kayseri’ye mütesellim olarak dönen Ağa, bu sefer kadı ile hareket ederek 46 kese fazladan akçe toplamıştır. Ağa’nın zorbalıklarının bunun ile sınırlı kalmadığı Kayseri Müftüsü Abdurrahman Efendi’nin ifadelerinden anlaşılmaktadır. Müfti, Ağa’nın kışlak namıyla köylülerin evlerini gece gece basıp döverek beş yüzer değnek vurdurup beş yüzer guruşlarını aldıklarını bildirmekteydi.564 Bu olay sonucu tekrardan şikâyet edilen

Mehmet Ağa Konya’da yapılan mahkeme sonucunda suçlu bulunup mütesellimlikten azledilmiştir.565

Devlet, taşralarda yaşanan vergi usulsüzlüklerin farkında olduğundan dolayı bunları engellemek için mütesellimlik ve ayanlık görevlerinin ellerinden alınması, haksız elde edilen paraların geri hak sahiplerine teslim edilmesi, nefy ve kalebend veyahut idam gibi cezalara başvurularak birtakım önlemler almaya çalışmıştır. Bunların yanında bazen de afv olunmuşlardır. Özkaya’ya göre devletin ayanlara mali desteğinin olmayışı onların halktan gereksiz yere vergi almalarına sebebiyet verdiği gibi haksız uygulamalarla zenginlikleri artmaktaydı. Devlet için vergi toplayan ayanlar bu görevlerinin karşılığında herhangi bir maaş almamaktaydılar. Herhangi bir ücret almazlardı fakat halktan fazladan vergi alarak bu masraflarını karşılamaktaydılar.566

Ayanların vergi toplama görevini inceleyen Şevket Pamuk’a göre taşradaki ayanların topladıkları vergilerin büyük bir kısmının kendilerinde kalması ve düzenli bir şekilde merkeze gönderememelerinden dolayı ekonomik bunalım daha da artmıştır. İmparatorluğun içinde bulunduğu mali ve siyasi buhrandan dolayı taşradaki vergiyi elinde toplamaya gücü yetmeyen merkezi hükümetin, böylece savaşlardaki başarısızlıkların da arttığını dile getirmektedir. 567

Avrupa ve Osmanlı ülkelerinin 18. yüzyıldaki vergi toplama performansları ve merkezin tutumlarını karşılaştıran Şevket Pamuk ilginç iddialarına devam etmektedir.

564 Muhammet Karakaş, “XVIII. Yüzyılın İkinci Yarısında Kayseri (1750-1775)” (Doktora tezi, Erciyes Üniversitesi,1997): 107-108.

565 Karasu, “Osmanlı Devleti’nde Ayanlık”, 65.

566 Özkaya, Osmanlı İmparatorluğu’nda Ayanlık, Doçentlik Tezi, 154. Yazara ait tüm eserlerde bu konuya sıklıkla değinilmiştir.

567 Bu bölümdeki bilgiler farklı materyallerden esinlenerek oluşturulmuştur. Ana kaynak: Şevket Pamuk- Kıvanç Kahraman, “Ottoman State Finances in European Perspective, 1500-1914”, The Journal of Economic History, Vol. 70, No.3 (September 2010). Şevket Pamuk’un vermiş olduğu yüksek lisans dersinden tutulmuş notlardan, sempozyumundaki sunumundan ve Kültür- Tarih Sohbetleri programındaki “17. Yüzyılda Osmanlı Ekonomisi” adlı videodan derlenmiştir. Ayrıca, William H. McNeill, Pursuit of Power: Technology, Armed Force and Society since A.D. 1000 (Chicago: The University of Chicago Press, 1982).

Kıvanç Kahraman ile hazırladıkları çalışmada, 18. yüzyılda Polonya ve Osmanlı İmparatorluğu’nun en az vergi toplayan iki ülke olduğunu tespit etmişlerdir. Etkin bir vergi toplama sistemine sahip olmayan Prusya’nın 18. yüzyılın sonunda Avusturya ve Rusya tarafından dağıtılmasına karşın Osmanlıların aynı kaderi paylaşmadığını vurgulamaktadır. Bunun sebebini de 19. yüzyılda III. Selim ile başlayan ve II. Mahmut ile hızlanan ciddi bir mali merkezileşme sonucu etkin vergi toplanılmasına bağlamaktadır. Hatta 19. yüzyılda ayanların tasfiye edilmesi ile merkezde daha fazla vergi toplanılması sonucu savaşlarda daha başarılı olunduğunu ve bu sayede yeni ordular kurulup yeni teknolojiler ile savaşılmaya başlanıldığını belirtmektedir. Avrupa ile açılan fark kapanamasa da imparatorluğun kendi imkanları ile belli bir yükselişi yakaladığını ifade etmektedir.568

Bilindiği üzere, Osmanlı gibi tarımsal ekonomiye dayalı bir devlet için vergi toplama hayati bir önem taşımaktadır. Ancak, 18. yüzyılda İmparatorluğun vergi toplamada başarısız olmasının sebebini sadece ayanlara bağlamak çok sağlıklı bir çıkarım değildir. Merkezi anlamda güçlü olduğunda daha fazla vergi toplandığı buna karşın 17. yüzyılın sonu ve 18. yüzyılların başında ortaya çıkan ve özellikle 18. yüzyılın ikici yarısında ayanların gücünün artmasına paralel olarak merkezin vergideki payının azaldığı ancak merkezileşmenin olduğu 19. yüzyılda ayanların tasfiye edilmesi ile merkezi devletin gelirlerinin hızla arttığını söylemek doğru bir değerlendirme değildir. Yukarıda detaylı olarak görüldüğü üzere ayanlar vergi toplama görevini merkeze karşı üstlendiği sorumluluklar çerçevesinde ifa etmektedir. Bu işi yerine getirirken bazı suiistimaller görülmüştür. Ancak bu sadece ayanlara mahsus bir durum değildir. Merkezileşmenin iddia edildiği 19. yüzyılda vergi toplama işlerini üstlenen muhasılların da taşrada ayanlar gibi birçok suiistimallere başvurduğuna dair yüzlerce arşiv belgesi bulunmaktadır. Bunun yanı sıra 18. yüzyılda sadece ayanlar değil, sancağın diğer idarecilerinin de halktan fazla vergi topladığına dair birçok şikâyet Kayseri kadısına

568 Bu bölümdeki bazı bilgiler yukarıda bahsi geçen kaynaklardan esinlenerek oluşturulmuştur. Pamuk- Kahraman, “Ottoman State Finances in European Perspective, 1500-1914”. Detaylı bir inceleme için: (https://ata.boun.edu.tr/sevketpamuk/JEH2010articledatabase)

gitmiştir.569Sancağın mutasarrıf570, voyvoda571, mütesellim572, ayanlık iddiasındaki

mütegallibeler573, kadı, kethüda574, subaşı575, kale dizdarları ve muhafızları576 ve

cizyedarlar577 gibi diğer tahsildarların da mezalim uygulamaları bulunmaktadır. Bu

569 KŞS 164, s. 97, h. 146. 1786 tarihinde Kayseri kazasına tabi Sahra nahiyesine bağlı Talas karyenin reayalarının takdim ettikleri arzuhale göre avarız ve nüzul vergilerini ödemelerine rağmen tahsildarların zülüm ve teaddisinden dolayı perişan oldukları belirtilmiştir. Merkezden yollanan emri şerife göre defterde kayıtlı şekilde nüzul ve avarız vergilerin tahsil edilmesi ve kanuna aykırı hareket edilmemesi vurgulanmıştır

570 18. yüzyılın ikinci yarısından sonra ayanların yanı sıra halka zulmeden valilerin de kanunsuz hareketlerine şahit olunduğu ve merkezin uyardığı ve sürekli emirler gönderdiği idareci zümrelerden birisi olmuştur. Atanan vali ve mutasarrıfların beratlarında halka zulmetmemeleri vurgulanmıştır. Ancak yapılan tüm uyarılara rağmen halktan gereksiz yere vergi toplamaya devam etmişlerdir. KŞS 160, s. 10- 11, h. 2. Karaman valisi tarafından 2 nefer hizmetkar Kayseriye’ye ve çeşitli köylere gönderilerek hazeriye ve seferiye adıyla vergi almaya çalışmışlardır. 1751 yılının sonlarına doğru merkez tarafından geniş kapsamlı bir adalet fermanı çıkarılmıştır. Buna göre eyalet ve sancak mutasarrıfların mübaşirler yollayarak çeşitli adlar adı altında vergi toplamamaları ve halka zulmetmemeleri bildirilmiştir. Ancak şikayetlerin ardı arkası kesilmeyince 1189 saferiyesi evasıtında (Nisan 1775’in ortalarında) Rumeli ve Anadolu’nun üç koluna ve mutasarrıflarına hitaben yazılan fermanda köylerden farklı ücretler adı altında fazla vergi alınmaması gene vurgulanmıştır. KŞS 158, s. 32, h.66.

571 Mütegallibelik yaparak halkı zor duruma düşüren diğer bir idareci zümre ise voyvodalardır. 1755 yılına ait belgeye göre Kayseri Huvand civarından İncesu kasabası voyvodası olan Mehmed’in kaza halkına zulümde bulunduğu gibi kasaba naibini de sarayında zincire vurup hapsettirdiği yazılmaktadır. Şefaat için kendisine giden kasaba sakinlerinden olan Halil bin Kasım’ı yaralayıp öldürdüğü için eşi ve küçük oğlu İsmail ve küçük kızı Şerife kasaba naibi imzasıyla şikâyette bulunmuşlardır. Bunlar tarafından talep edilen mahkemede suçu sabit olan voyvodanın kıssasına hükmedilmiştir. C.ADL. 83/ 50002.

572 Mütesellimlerin toplum ile ilişkilerini gösteren çarpıcı bir hüküm şudur: Kayseri sancağına gelen mütesellimlere kazadaki Ermeni rahip veyahut vekilleri tarafından hediye adı altında bir okka kahve ve başka şeyler verilmiştir. Bu adet uzun süre verile geldiğinden dolayı sonraki atanan mütesellimler de aynı muameleyi görmek istemişlerdir. Hatta daha fazlasını isteyerek hediye yerine bedelleri olarak para getirmelerini talep etmişlerdir. Söz konusu Patrik ve zimmiler bu durumdan şikayetçi olduklarından dolayı İstanbul Ermeni Patriği Rahip Ohannes ile bu tür uygunsuz davranışların engellenmesi hususunda Kayseri mollasına imzalı bir arzuhal gönderilmiştir. C. ADL. 37/2207.

573 Kayseri sancağında ayanlık iddiasında olan kişiler de fukara halkı zor duruma koymuştur. Kayseri kazası İslamlu nahiyesine bağlı Monciyon karyesi reayaları avarız-ı divaniye ve tekalif-i saireleri emir ve deftere göre ödemelerini yapmışlardır. Ancak daha sonra başka karye sakinleri ayanlık iddiasıyla bu fukara halktan tekrardan vergi talep etmişlerdir. Halkın şikâyeti sonucunda ayanlık davasıyla halka zulmedenlerin önlenmesi ve halkı rencide etmemeleri emredilmiştir. AE.SABH.I. 309/20748

574 Kayseri sancağı mutasarrıfı ve Kayseriye mollasına hitaben yazılan hükme göre kaza sakinlerinden İbrahim ve Tevfik ile birkaç zimmi şehir kethüdası ile bir olup başka defterler hazırlayıp halktan zorla akçe tahsil etmişlerdir. Bunların tahsil ettikleri haksız akçelerin geri verilmesi üzerine emri ferman gönderilmiştir. (6 evasıt 1170/1756-57). KAD 7, s. 19, h.3.

575 Kayseri sancağı Sahra nahiyesine tabi karye ahalisinden İstanbul’a gönderilen arzuhale göre ahali topraklarında ziraatleriyle hasıl eyledikleri ürünlerden malikane, vakıf ve merkeze vermeleri gereken mahsülleri subaşılarına teslim etmelerine rağmen subaşılar tarafından ziyade talepler karşısında zorlandıklarından dolayı merkeze şikayetlerde bulunmuşlardır. Gündüz, “1201- 1202 Tarihli 165 Numaralı Kayseri Şeriyye Sicili”, 167- 169.

576 Örneğin Kayseri kazasına tabi Ağırnas karyesinin ahalileri verdikleri dilekçeye göre kanuna uygun olarak onda bir öşürlerini ve üzerlerine düşen diğer rüsumlarını kanun ve deftere göre kale dizdarı ve muhafızlarına tamamen ödedikleri ve kusurları da hiç olmamıştır. Ancak kale dizdarları atlı adamlar ile fukaranın sakin oldukları evleri üzerlerine konup aşar ve rüsumları defterde yazılandan fazla olarak akçe topladıkları ve yem ve yiyecek ve koyun ve kuzu ve arpa ve saman ve tavuk ve yumurta ve bal ve yağ ve odun ve sair zahirelerini almışlardır. Bu tarz mezalimlerin bir nihayetinin olmadığından dolayı halk şikâyette bulunmuştur. Merkez de bu tarz olaylara rızasının olmadığını ve bir an önce önlenmesini talep eden emr-i şerif yollamıştır. KŞS 171, s. 278-279, h. 355.

577 Kayseri’ye bağlı Bolu nam karye sakinlerinden yaklaşık 20 nefer zimmi, kanuna ve şartlara uygun olarak cizye ödemelerini yapmalarına rağmen mal ve tahammüllerinden fazla akçe talebiyle rencide

durum Kayseri sancağının dahil olduğu tüm Karaman eyaletinde yaygın bir durumdu. Örneğin Karaman eyaleti valileri tarafından baş ağalar tayin olundukları köylerden

konak harcı ve kurban baha ve sair ücretler talep ederek ahaliye zulmetmişlerdir.

Karaman valisi Mehmed Paşa tarafından tayin olunan baş bölükbaşısı Tatar Ağa ahaliye kuvvet kullanmıştır. Bir yandan Karaman valileri bir yandan baş ağalar kazalara varıp karyelere konarak çeşitli zulümler uyguladıkları ve sonra 20-30 ve 40-50 kese akçe almadıkça karyelerden gitmediklerine dair şikayetler artmıştır. Yollanan adaletnamelerde valilerin ve adamlarının bu tarz hareketlerinden sakınmaları ve halkın ödeyeceği vergiler dışında farklı vergiler alınmaması emredilmiştir. 578 Görüldüğü

üzere, ahaliden fazla vergi toplamak sadece ayanlara has bir problem değildir. Ayrıca, vurgulanması gereken bir diğer konu, merkez ayanda kalan vergi borcunu en nihayetinde tahsil etmiştir ve Zennecizadeler örneğinde görüldüğü üzere ayan vefat etse bile kalan borcun oğullarından tahsil etme yoluna gittiği görülmüştür.

3.1.4. Kamu ve Beledi Açısından İlişkiler