• Sonuç bulunamadı

Ayanlık ve Mütesellimlik Makamlarını Elde Etme Mücadelesi

3.2. Kayseri Ayanlarının Toplum ile İlişkileri

3.2.1. Ayanların Halk ile İlişkileri: İhtilaflar-İttifaklar

3.2.1.5. Ayanlık ve Mütesellimlik Makamlarını Elde Etme Mücadelesi

ile yönetilirken Kayseri mütesellimlik ile yönetilen sancaklar içerisinde yer almaktaydı. Ayanlık ve mütesellimlik makamlarını elde edebilmek için Kayseri ayanları şiddetli çekişme ve rekabete girişmişlerdir. Rüşvet, entrika ve güç kullanmalarının yanı sıra

665 KAD 5, s. 123, h.3. 666 KAD 9, s. 251, h. 1.

kendi yanlarına topluluklar çekmeye çalışmışlardır. Rakiplerini bertaraf etmek için ahalinin desteğine ihtiyaç duyduklarından dolayı kendi himayelerindeki kapı halkı, aşiretler ve mütegallibe ile ittifak kurmalarının yanında halkı da bu çekişmelerine dahil ettikleri görülmüştür. Ancak ayanların bu çekişmelerde taraftar edinmeye çalışmaları, halkı zor duruma düşürmüş ve rekabetten büyük zarar görmelerine sebebiyet vermiştir. Rekabet halindeki güçlü aileler, halkı ve idarecileri kendi taraflarına çekmeye çalışması sonucu halk ikiye bölünmüştür. 18. yüzyılda özellikle ikinci yarısında, Kayseri sancağında ayanların çekişmeleri neticesinde toplumun ikiye ayrıldığına dair örnekler mevcuttur.

Zennecizadeler, EmirAğazadeler ve Kalaycıoğulları Kayseri sancağında ayanlık peşinde koşan önemli ayan ailelerdir. 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren önemli ayan ailelerinden Emirağaoğulları ve Zennecizadalerin halktan zorla fazla para topladığına dair İstanbul’a sık sık şikayetler gönderilmiştir. Mütegallibelik yollarına başvuran bu iki ayan ailesi Kayseri’den kendilerine taraftar edinmişlerdir. Bu iki ayan ailesinin ayanlık ve mütesellimlik makamı için çekişmelerine halk da dahil olmuştur ve bu iki nüfuzlu aile arasında ikiye bölünmüştür. Bir kısmı Zennecizadeleri diğer bir kısmı ise Emiroğullarının tarafını tutmuştur. Sancağın paşa ve mollaları da Zennecizadelerin taraftarı olduğundan dolayı Emirağazadelere nazaran daha güçlü konumdalardı.667

Olaya kadı, vali gibi yöneticiler de dahil olunca uzun bir süre bu iki aile arasındaki mücadeleler devam etmiştir ve halk da bu durumdan dolayı daha da perişan olmuştur.

Kayseri sancağında mütesellimlik makamı kuvvet ve zenginliğin temel yöntemlerinden biri olduğundan dolayı ayanlar 18. yüzyılda bu idari görev için şiddetli bir rekabete girişmişlerdir. Ayanların mütesellimlik çekişmesinde halkın 2’ye ayrıldığına bir diğer örnek Rüstem Paşa’nın hadisesi gösterilebilir. Kayseri’ye mutasarrıf olarak atanan Bozpaşazade Ahmet Paşa görev yerine gitmeyince yerine Hacı Rüstem Paşa’yı mütesellim olarak tayin etmiştir ancak Paşa iki ay gibi kısa bir süre sonra istifa etmiştir ve yerine 1764 yılında halk tarafından merkeze yapılan istek doğrultusunda Ayan Zennecizade Seyyid Ahmed atanmıştır. Bu görev değişikliği Paşa’nın isteği ile olduğu gibi kazada nüfuzlu olan Zennecizadelerin baskı ve tehditleri sonucunda da olabilir. Bu olaydan sonra halk ikiye ayrılmıştır. Bir kısmı Zennecizade’nin mütesellim olarak kalmasını isterken diğer kesim Rüstem Paşa’nın

tarafındaydı. Zennecizadelerin mütesellim olarak kalmasını isteyen halk kitlesi merkeze arzuhaller göndermişlerdir ancak merkez Rüstem Paşa’dan yanaydı.668 Mahkeme

kayıtlarına yansıyan hükümlerin büyük çoğunluğu Zennecizadeler ile toplum arasındaki sıkıntılar hususunda olmasından bu ailenin çok parlak bir geçmişi olduğu söylenemez. Halk ile problemli bir ilişki içerisinde olan bir aile üyesinin mütesellim olarak atanmasını talep etmek soru işaretlerine yol açmaktadır. Halk bu kadar güç ve kuvvete sahip bir aileden korkmuş olabilir veyahut atama isteğinin içeren belgenin ayanların baskısı ile hazırlanmış olma ihtimali düşünülebilir. Bir diğer olasılık ise, ayanların bizzat kendilerinin atama buyruldusunu doldurmuş olmasıdır. Rüstem Paşa’nın istifasının tahrir edildiği ve yeni bir atama buyruldusu olan belge sancağa gönderildiğinde Zennecizadelerin eline geçip kendi adlarını yazmış olmaları ihtimal dahilindedir. Bu durumda kadı ile iş birliği içerisinde olma ihtimalleri de ortaya çıkmaktadır ki örneklerde görüldüğü üzere kadı- ayan ilişkilerinde birlikte ortak hareket etmeler mevcuttur. Merkezin güçlülüğü ve kararlılığı sonucu tüm bu alengirli girişimlere rağmen Rüstem Paşa mütesellim olarak atanmıştır.

Mütesellimler, halk ile en çok iletişimde olan idarecilerden biriydi. Vergilerin toplanılması, asker temini, güvenliğin sağlanması gibi halkı doğrudan ilgilendiren birçok hizmetten sorumluydular. Görevlerini iyi ifa etmeyen veyahut yetersiz olanlar hemen görevinden alıkonuluyordu. Belgelerde bu tür örneklere rastlamak mümkündür.669Örneğin, 1738 yılında Kayseri sancağına tayin edilen mütesellim Salih

Bey’in vilayet ahalisi kendisinden hoşnut ve razı olmamasından dolayı şikâyet edilmesi sonucu görevinden azledilmesi gösterilebilir. Azledildikten sonra yerine Ayan Kalaycızâde Mustafa Ağa tayin edilmiştir.670

Mütesellimlik vasıflarına sahip olmanın yanı sıra, mütesellimlik atamalarında tutunabilmenin en önemli şartı bölgede yeterince güç ve nüfuz sahibi olmak ve halkın desteğini almak olduğu söylenebilir. Halkın atanan bir mütesellimi istemediğini içeren Nisan 1799 tarihli şikâyet belgesi buna örnek gösterilebilir. Kayseri’deki bazı makuleler olay günü cami önüne set çekip Ahmed çavuş adlı kişinin fazla cerime istediğini ve

668 MD 164, s. 23, h.81. Ayrıca: Muhammet Karakaş, “XVIII. Yüzyılın İkinci Yarısında Ayan ve Mütegallibeler”, II. Kayseri ve Yöresi Tarih Sempozyumu Bildirileri (Kayseri, 1998): 261.

669 KŞS 169, s. 16, h.38. Örneğin Kayseri sancağına mütesellim olarak atanan Muhtarbeyzade Emir Ağa denilen kişi, tembelliği ve “adem-i iktidarının” aşikâr olmasından dolayı görevinden azledilmiştir. Yerine Kayseri sakinlerinden Ali Bey atanmıştır.

zorbalık ettiğini iddia edip olay çıkarmışlardır. Mahkemeye ifade vermeye gitmedikleri gibi Ahmed çavuşun ihraç ve sürgün edilmesini talep etmişlerdir. Daha sonra söz konusu şahsın konağını basıp tüm eşyalarını yağmalayacak kadar ileri gitmişlerdir.671 Burada

vurgulamak gerekir ki Kayseri ayanları için mütesellimlik görevi çok önemlidir. Bundan dolayı, güçlü ayanlar halkı kışkırtıp atanan mütesellim ile sorun yaşamalarına sebebiyet vermiş olabilirler. Belirtilmesi gereken bir diğer konu, Kayseri sancağında mütesellim atamalarında ahalinin etkisinin çok önemli olmasıdır. Örneğin, Çavuş Ağazade yerine Kayseri sancağı ahalisinin Zennecizade Mehmet’i istediklerini belirtmeleri üzerine Kayseri mütesellimliğine Mehmet Ağa tayin edilmiştir. Bu örnekte görüldüğü üzere, mütesellim atamalarında halkın istekleri etkili olmuştur.

3.2.2. Ayanların Sancak İdarecileri ile İlişkileri

Ayanlar, merkez ile ilişkilerinden doğan askeri, mali, adli, kamu ve beledi hizmetlerinden dolayı sancağın vali ve kadıları ile muhatap olmak zorundaydılar. Zorunluluktan doğan ikili ilişkilerden dolayı sancağın idarecileri ile sıkı bağlar kurmuşlardır. Bu ilişki her zaman toplumun lehine olmamıştır. Birbirleriyle ittifak kurarak ahaliye zulümler yaptıkları bilinmektedir. Diğer bir ifade ile, idareciler ve ayanlar menfaatleri doğrultusunda birbirleriyle iş birliği içerisinde olmuşlardır.

Kayseri ayanlarının kendi himayelerindeki güçleri de kullanarak ahaliye zararlar verdikleri ve sancağın idarecileri ile yakın bağlar kurdukları görülmektedir özellikle kadılar ile yakın ilişkiler içerisinde oldukları mahkeme kayıtlarına yansımıştır. Kazaların hissesine düşen vergi, ayan tarafından tevzi’ pusulası ile belirlenmekteydi. Pusuladaki miktara ayanların genellikle uymadıkları bilinmektedir.672 Ayanın kadı, naib

veyahut sancakbeyi ile anlaşarak tevzi defterlerine kendileri için fazladan akçe yazdırdıkları görülmüştür. Ayrıca, Anadolu’nun birçok kaza ve köylerinde yılda 2 defa düzenlenmesi gereken defter pek çok defa tertip edilmiştir. Zor durumda kalan ahali,

671 KŞS 176, s. 52.

672 KŞS 173, s. 70, h. 41. (Ayanlar, kurra ahalilerine masarıf-ı vilayet namıyla ismi ve mahalli malum olmayarak senede birkaç defa defter tertip edip ve külli meblağlar tevzi ve tahsil ettiklerinden dolayı fukaraya zulüm ve teaddi olunduğu defalarca şahit olunan bir durum haline gelmiştir. Bu defterler yılda iki kez (senede rûz-ı hızırdan rûz-ı kasıma ve rûz-ı kasımdan rûz-ı safere dek 6 ayda bir) tertip olunurken ayanlar arada da defter tertip ve tevzi ediyorlardı. Merkezden yollanan ferman ile defterlerin yılda iki kez düzenlenmesi ve fukaradan bir akçe bile fazladan alınmaması ve 6 ayda bir düzenlenen defterlerin İstanbul’a gönderilmesi hususunda Şubat 1796 tarihli fermanda katı bir emir ile belirtilmiştir.) Özkaya, Osmanlı İmparatorluğu’nda Ayanlık, 213.

durumları merkeze sık sık şikâyet etmiştir. Bu tarz hareketlere merkezin rızasının olmadığı ve defterlerin isimleri ve mahalleri malum olacak şekilde kanuna uygun olarak 6 ayda bir düzenlenmesi emredilmiştir. Bu işe karışan ayanların yanı sıra kadıların da alet oldukları bilindiğinden dolayı merkez gönderdiği fermanda eğer bu tarz usulsüzlüklere karışan kadılar olursa kadılıktan el çektirileceği gibi ayanların da sürgün ve kalebend gibi cezalara çarptırılacağı def’atle vurgulanmıştır.673Ancak tüm uyarılara

rağmen, ayan ve idarecilerin karşılıklı menfaatlerden dolayı iş birlikleri yüzyılın ikinci yarısında da devam etmekteydi.

Kayseri ayanları bölgeye gelen idarecilerine sıkıntılar yaşatmışlardır. 1764 yılında Kayseri’ye mutasarrıf olarak atanan eski Karahisar mutasarrıfı olan Abaza Mehmet Paşa’nın merkeze gönderdiği şikâyet mektubu bunun en güzel örneklerinden birisidir. Paşa’nın ikameti sırasında Cabbarzade’nin kethüdası Osman ve silahtarı Seyfi ve mühürdarı İsmail külliyetli süvari ile Kayseri’ye gelmişlerdir. Kayseri’de olan taraftarlarından Zennecizade Mehmed Ağa ve Emir Ağazade Mustafa Ağa ve Mehmed ve Şeyh Ali beşe denilen kişiler ahali ile Paşa’nın konağını basmışlardır. Abaza Paşa’nın on beş nefer adamını katledip mal ve eşyalarını ve hayvanlarını gasp etmişlerdir. Üstelik Paşa’ya nice hakaretler etmişlerdir. Abaza Mehmet Paşa da söz konusu kişileri merkeze şikâyet etmiştir. Durumun soruşturulması için Kayseri mutasarrıfına, Karaman valisine ve Kayseri kadısına hüküm yazılmıştır.674 Daha sonraki hükümde olayın gerçek yüzü

anlaşılıyor. Abaza’nın mallarını gasp eden Zennecizade Mehmed Ağa, malları kendi hanesine nakletmiştir. Diğer kısımları, Zenneci avanesinden Sarı Hacı Halil, Deveci Kadri ve İt Kurusu Mehmet’e verilmiştir. Evlerinde sakladıkları mallar yapılan soruşturma sonucu ortaya çıkmıştır.675 Ayanların Cabbarzade ile iş birliği içerisine

girme ihtimali göze çarpan noktalardan birisidir ki bu durum onları daha da cesaretlenip sancağa dışardan atanmış olan valiye zarar vermelerine yol açmış olabilir. Ayrıca, söz konusu ayanlar Paşa’nın eşyalarını zorla gasp ederek böylece mal varlıklarını arttırdıkları da söylenebilir. Bunun yanı sıra ayanların dışarıdan atanan birilerini kabullenemediklerini de söyleyebiliriz. Ahali ile birlik olup atanan kişinin bölgeden gitmesi için uğraşılmıştır. Bozok sancağı Mutasarrıfı olan Cabbarzade 18. yüzyılın son çeyreğinde Kayseri sancağı mütesellimi ve sonra da mutasarrıfı olarak dışarıdan atanan

673 KŞS 170, s. 62-63, h.76.

674 MD 165, s.172-173, h. 548. MD 165, s. 188 h. 639. 675 MD 165, s. 255, h. 879.

birisidir. Ancak burada dikkati çeken nokta, Cabbarzade de dışarıdan sancağa atanan birisi olmasına rağmen kayıtlarda kendisine karşı ahali ya da bölgenin ileri gelenleri ve ayanları tarafından herhangi bir olumsuz hareket görülmemesidir. Kayıtlarda kendisine karşı yapılan herhangi bir saldırı hadisesine rastlanılmadığı gibi kendisine hoşnut bir tutum sergilendiği söylenebilir. Bozok mutasarrıfı olan Mustafa Bey 1773 yılında Zennecizade Mustafa Ağa’nın yerine mütesellim olarak Kayseri’ye tayin ediliyor ve böylece Zennecizadeler kendileri için mühim yer işgal eden mütesellimlik görevlerini kaybediyorlar ancak bu durum karşısında Zennecizadelerin herhangi bir taşkınlıklarına rastlanılmamıştır.

Bu arada belirtmek gerekir ki 1765 yılında Kayseri sancağına mutasarrıf olarak atanan Abaza Mehmet Paşa da ahaliye güçlükler yaşatmıştır. Abaza sancağa gelirken yol üzerindeki köylerde ikamet edip kudumiye ve zahire bahası adları altında köylüden gereksiz yere vergiler talep etmiştir.676 Kayseri eski mutasarrıfı olan Abaza Mehmet

Paşa 1767 yılında Kayseri’den ayrılacağı zamanda kendisine ait olan eşya ve malları Zennecioğulları tarafından gasp edildiği yukarıda belirtilmişti ancak valinin mallarını yağmalamış olan Zennecioğlu ve avaneleri şikâyet üzerine tutulup İstanbul’a gönderilmesi için Karaman valisi Zaralızade Feyzullah Efendi ve Sivas valisi Abdullah Paşa’ya emri ferman gönderilmiştir. 677

18. yüzyılda Kayseri sancağında etkin bir diğer idari görevli de kapı kethüdaları ve vilayet kethüdalarıdır. Vilayet kethüdaları sancak beylerinin özel kethüdaları olup bağlı oldukları beyler adına vergi tahsili ile ilgilenmekteydiler. Beylerbeyi ve sancak beylerinin boyunduruğundaki kethüdaların dışında kapı kethüdaları bulunmaktaydı ki bunlar da beylerin yardımcıları olup merkezde ikamet ederek gelişmelerden taşrayı bilgilendirirlerdi.678 Kayseri ve Niğde sancakları mutasarrıfı olan İbrahim Paşa

Boğazlıyanlı kazasına tabi Karakoçlu karyeden Seyyid Ömer Ağa’yı kethüda olarak atamıştır. Ancak atanan kethüda kaza ile ilgili işlere bakmadığı gibi etrafa zararlar vermeye başlamıştır. Daha önceden Kayseri sakinlerinden olan Zennecizade Seyyid Osman Ağa’yı zorla hapsettirmiştir. Aynı zamanda söz konusu Ağa’nın cebren bir miktar parasını almıştır. Seyyid Osman’ın biraderi olan Seyyid Mustafa Ağa’nın da Kayseri’ye bağlı Babani çiftliğindeki 23 çift çamuş öküzlerini ve 1 gulamını ve birkaç

676 Karakaş, “XVIII. Yüzyılın İkinci Yarısında Ayan ve Mütegallibeler”, 262. 677 C. DH. 253 / 12603.

re’s koyununu zorla ele geçirmiştir. Bunun üzerine sancak ayanı Zennecizadeler kethüdanın keyfi ve zorba uygulamalarını merkeze şikâyet etmişlerdir. Seyyid Ömer ve kardeşlerinin elde ettikleri eşyaların ve hayvanların geri Zennecizade Seyyid Osman ve Seyyid Mustafa’ya teslim edilmesi eğer ki mallar mevcut değil ise kıymetleri takdirince tahsil olunması kararına varılmış olup Kayseri kadısına ferman (10 Haziran 1727 tarihli) gönderilmiştir.679 18. yüzyılın ikinci yarısından sonra sancakta çok güç ve kudret sahibi

olarak fukaraya çektirecek olan Zennecizadeler, yüzyılın başlarında sancağa atanan kethüdanın zorba ve mütegallibeye meyilli hareketlerine maruz kalmışlardır. Bu örnek ile 1730’lardan sonra Kayseri ayanlarının kuvvet kazanmaya başladıkları bir kez daha teyit edilmiştir. Zaman içerisinde ise Anadolu’da hâkim olan şehir kethüdalarının ayanlar ile iş birliğine şahit olunacaktır. Hatta ayanlar yaptıkları suiistimaller tahkik edilince suçu kethüdalara atacaklardır.680

Kayseri ayanları ya da ayanlık iddiasında olanlar vilayet kethüdaları tayin ederek usulsüzlüklerine bu yollarla da devam etmişlerdir. Bunlardan birisi de ayan Emir Ağazade idi. Emir Ağazade kendi adına tayin ettiği vilayet kethüdalarının haksız vergiler toplama vasıtasıyla servet biriktirmeye devam etmiştir. Perişan durumda olan halk ise içinde bulundukları vaziyeti İstanbul’a şikâyet etmiştir ve duruşmanın Kayseri’de değil başka bir şehir de olmasını talep etmişlerdir çünkü eğer Kayseri’de duruşma yapılırsa Ağa’nın bir şekilde bu olaydan kurtulacağını düşünmekteydiler. Davanın Nevşehir’de görülmesi ve halktan zorla aldığı paraların geri verilmesi ve ardından da Ağa’nın Kayseri’den sürgün edilmesi emredilmiştir fakat gene bu emirlere uyulmamıştır.681

Yüzyılın ilk yarısından önce sancak ayanlarının valiler ile anlaşarak fukaraya tasallut ettiklerine şahit olunmaktadır. Kayseri kadısı tarafından merkeze gönderilen şikâyet mektubunda ayan Kalaycıoğlu’nun mütesellimliği sırasında valiler ile anlaşarak Kayseri halkından haksız yere para topladığı ve her karyeden yüz ellişer ve iki yüzer guruş aldığını ve bu tip zalimliğinin sonunun olmadığını belirtmiştir. Böylece her iki tarafta servetlerini arttırmıştır.682 Ayanlar vali gibi sancakta çok kuvvetli nüfuza sahip

idareciler ile iş birliği yapmıştır ve böylece halkı korkutarak baskı altına almaları daha

679 C.ADL. 41/ 2485.

680 Özkaya, “Büyük Hanedanlıkların Kuruluşu”, 671. 681 Özkaya, “Büyük Hanedanlıkların Kuruluşu”, 684. 682 Özkaya, “Büyük Hanedanlıkların Kuruluşu”, 675-676.

da kolaylaşmıştır. Merkezden uyarılar ve hatta cezalar verilmiş olsa da bir süre sonra ayan Kalaycıoğlu’nun tekrardan mütesellim olarak atandığı bilinmektedir.

Ayan- vali ve halk ilişkisindeki çatışmalar sadece Anadolu’ya özgü bir durum değildi. Şam ayanlarından bazıları bağy ü tuğyana başvurup valileri olan Vezir Hamza Paşa üzerine saldırıp kethüdasını hapsetmişlerdir. Mallarını yağmalayan bu eşkıya grubu fitne ve fesat çıkarmaları sonucu nihayetinde vali Şam’dan uzaklaştırılmıştır. Hamza Paşa Şam’dan ayrılırken bazı eşkıya ahalisi “biz sana mukaddema hediye vermiş idük” diyerek eşyalarını yağmalamışlardır. Daha sonradan atanan Vali Mehmet Paşa fitne ve fesat çıkaran şahısları yanına çağırıp hepsini öldürmüştür. 683

Kadı – ayan iş birliğindeki gibi684 Kayseri ayanları ile ileri gelenlerin iş birliğine

dair çarpıcı örneklerden birisi de yetişkin olmayan bir Müslümanın katli hususundadır. 20 Nisan 1799 tarihinde Bozok Sancağı Cabbarzade Süleyman Efendi’ye gönderilen fermana göre daha önceden Kayseri’de katledilen on üç yaşındaki Mehmed isimli kişinin validesi ve diğer akrabaları katilin belgede zikredildiği gibi 5 nefer zimmi olmadığını iddia ederek merkeze şikâyette bulunmuştur. Zimmilere iftira atıldığı ve Mehmet’in asıl katillerinin kazanın eski müftüsü Abdullah, mütesellim ve ayan Bektaşoğlu Mehmed olduğu iddia edilmiştir. Yapılan tahkikat sonucu müştekilerin haklı olduğu; katilin eski hâkim ve müfti ve mütesellim ve ayan olduğu ve ayan Bektaşoğlu’nun halen Kayseri’de bulunduğu belirtilmiştir. Bu kişinin Adana’ya sürgünü kararlaştırılmış olup durum Kayseri ve Adana kadılarına bildirilmiştir.685 Belge de

görüldüğü üzere ayan müfti ve diğer idareciler ile anlaşarak sahte belge hazırlatıp kendi işledikleri suçu başkalarına iftira atarak kurtulmaya çalışmışlardır. Başka bir belge de Adana’ya sürgün edilmiş olan ayan ve müfti Abdullah’ın orada kalması ve başka bir yere salıverilememesi emredilmiştir.686

Toparlamak gerekirse, ayan- halk- merkez ilişkilerinde ayanların toplumsal huzursuzluğa sebebiyet verdikleri mahkeme kayıtlarında ön plana çıkmıştır ve toplum üzerinde uyguladıkları usulsüzlüklerinde yalnız olmadıkları, idareciler ile iş birliği içerisinde bulundukları aşikardır. Aynı zamanda, ayanların toplum ile çatıştıkları ve sık

683 Raşid Mehmed Efendi, Tarih-i Raşid ve Zeyli, 416-417.

684 MD 164, s. 467, h. 1846.(Ayan ve mütegallibenin kadı ile iş birliği sonucu alınan imzalar ile halkı soyması hususundaki hükümdür.)

685 KŞS 175, s.69, h.2. 686 C. ZB. 48/2390.

sık halkı rencide edecek tavır ve tutum sergiledikleri ve kapu halkı aracılığıyla usulsüz icraatlarda bulundukları görülmektedir. Keza ayanlarla sancağın diğer yöneticileri arasında zaman zaman iş birliği veya çatışma olarak ortaya çıkan ikili ilişkiler sancağın sosyal ve idari yapısını etkileyen önemli bir unsurdur. Toplum ile ilişkilerine bakıldığında her ne kadar ahaliyi ezen ve zülüm uygulayan bir profil sergiliyor olsalar da ayanların merkezin tüm isteklerini yerine getirmeye çalıştıklarına dair bir gerçekliğin de belirtilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle, yukarıdaki olumsuz örneklerin yanı sıra ayanların merkezin isteklerini yerine getirdikleri, halkı korudukları ve yanlarında olduklarına dair örneklerin mevcut olduğu mahkeme kayıtlarına yansımıştır. Osmanlı arşiv belgelerine mütegallibe- zorba- eşkıya taifesi gibi olumsuz bir imaj olarak atfedilen ayanların yaptıkları yatırımlar ve yardımlar ile bu durumun tekrardan sorgulanması gerektiğini gözler önüne sermektedir.

Bunun yanı sıra, ayanların merkez- halk arasındaki ilişkilerinde karşı karşıya gelmelerine sebebiyet veren hadiselere bakıldığında, durumun sadece ayanlara özgü olmadığı halk ve merkezi hükümetin kazanın idarecileri ile de benzer problemler yaşadıkları görülmüştür. Ayrıca bu sıkıntılar sadece 18. yüzyıla ait değildir. Daha önceki yüzyıllarda da benzer sorunlar ile karşılaşılmıştır. 16. ve 17. yüzyıllarda ahaliden fazla vergi talep edildiğine dair şikayetler mevcuttur. Böylece ayanların fazla vergi toplama yöntemiyle güçlendiklerine dair yapılan çıkarımın sorgulanması gerekmektedir. Kayseri ayanlarının güçlenmesi daha önceden değinildiği gibi merkezi idari- mali- askeri sistemdeki birtakım değişiklikler ile ilgilidir.