• Sonuç bulunamadı

Ayanların Himayesindeki Kapı Halkı ile Ahali Arasındak

3.2. Kayseri Ayanlarının Toplum ile İlişkileri

3.2.1. Ayanların Halk ile İlişkileri: İhtilaflar-İttifaklar

3.2.1.3. Ayanların Himayesindeki Kapı Halkı ile Ahali Arasındak

ile merkezi yönetimin askere katılmak, vergi toplamak gibi birtakım taleplerini yerine getiriyorlardı. Bu güçlü kapı halkı, ayan mütesellimlikten azledilince ekonomik olarak sıkıntı çekmeye başlamakta ve bundan dolayı eşkıyalık faaliyetlerine karışmaktaydılar. Yukarıda birçok defa örneğini verdiğimiz mütegallibelik hareketlerinde yer alan bu grup, ahaliden zorla mal ve para almışlardır. Yağma hareketlerine şahit olunan bu kesimin doğrudan ya da dolaylı olarak bölgenin ayanları ile iş birliği içerisinde oldukları

İdare Müdürlüğü ve Kayseri Belediyesi Birliği, 1987),151.

649 Mehmet Çayırdağ, “Emir Ağa oğulları”, Kayseri Ansiklopedisi, Cilt 2 (Kayseri: Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları, 2015),148-149.

650 KŞS 165, s. 181.

651 Karasu, “Osmanlı Devleti'nde Ayanlık”, 75.

652 KŞS 162, s. 56, h. 132. Taşra yöneticileri şanlarına ve rütbelerine layık ve sezavar hadem ve haşem istihdamıyla muhtaç oldukları surette tahammüllerine göre kapı halkı istihdam edebilirlerdi.

arşiv belgelerine yansımıştır. Ya da ayanın tekrardan mütesellimlik makamını elde etmesi ve sancaktaki nüfuzlarını artırması için birlikte hareket ettikleri görülmüştür.

Ayanların sancaklarda güçlü olmalarının en büyük etkeni etraflarına eşkıya veyahut eşkıyalığa meyilli kişileri toplamalarıdır. Himayelerindeki bu kuvvet ile ahali ve sancak idarecilerinin hayatlarını zorlaştırmışlardır. Örneğin Zennecizadeler Kayseri kadısının görevinden istifa etmesi olayından yararlanarak kadıyı kendilerinin azlettirdikleri söylentisini etrafa yayarak kendi himayelerine eşkıyalar toplamaya başlamışlardır. Kısa bir süre sonra etraflarındaki adamlara da güvenip mahkeme basarak kadının mallarını yağmalamışlardır. Bu tarz olaylar ile sürekli merkeze şikâyet edilen Zennecizadelerin zaman içerisinde ne kadar kuvvetlendiği de görülmektedir.653

Kaza ayanlarından Zennecizadelerin himayelerindeki kuvvetler ile anlaşarak halk üzerindeki adaletsizliklerine ve zulümlerine dair verilebilecek örneklerden biri 3 Ağustos 1731 tarihli fermandır. Belgeye göre, Kayseri’de oturan Rukiye isimli hatunun eşi olan Divân-ı hümâyûn çavuşlarından Seyyid Süleyman Çavuş Kayseriye’de oturan Seyyid Süleyman isimli kişinin zaviye ile alakalı da‘vâsı için mübâşir ta‘yîn olmuştur. Rukiye Hatun davalı olan Süleyman’ın hasımları olan Zahid ve Osman ve Emrullah ve Mustafa isimli şahısların emre itaat etmeyip eşine saldırdığına ve yine Kayseri sakinlerinden “bir cemaat ve eşkıyadan” Zennecioğlu Mustafa ve kardeşi Osman ve Gavremzade Hacı Abdulkadir isimli şahıslar himayelerindeki birkaç nefer eşkiyâ ile bir olduklarına ve Seyyid Süleyman’ın hasımlarına sâhip çıkıp zevci Süleyman Çavuş’un üzerine hücum ile darp ettiklerini iddia etmiştir. İstanbul’a geldikten 5 gün sonra çavuş öldüğünden Rukiye Hanım yukarıda isimleri geçenlerden şikayetçi olmuştur. Zennecioğulları ile buyruğundaki birkaç neferin bir olup eşini darp ettiklerini ve korunduklarını iddia etmiştir.654 Belgede dikkati çeken husus Zennecioğullarından “bir

cemaat ve eşkıyadan” olarak bahsedilmesidir. Bölge ayanının kendi maiyetindeki

kuvvetlerden de eşkıya olarak tabir edilmesi diğer önemli konudur.

Divan-ı hümayun çavuşlarından olan Süleyman Çavuş’un mübaşirlik me’muriyetiyle 1143/1730 tarihinde Kayseri’de baktığı bu dava Kayseri ayanlarının çarpık ilişkilerini gözler önüne sermesi açısından önemlidir. Sancak eşrafından Emir Ağazade ile Seyyid Süleyman Ağa arasındaki zaviyedarlık davasında söz konusu

653 Özkaya, “Büyük Hanedanlıkların Kuruluşu”, 679.

Çavuş’un Kayseri’ye gelmesiyle beraber daha da alevlenmiştir. Sancağın ileri gelenlerinden bir kısmı Emir Ağa’ya diğer kısmı ise Süleyman Ağa’ya iltihak etmiştir. Zennecizade Osman Ağa ile biraderi Mustafa Ağa ve Gavremzade Hacı Abdülkadir Ağa Emiroğullarına iltizam eylemeleri sonucunda olay daha da şiddetlenmiştir. İşte tam da bu çekişme sırasında söz konusu Çavuş darp edilmiştir ve sonrasında vefat etmiştir. Buna istinaden Emir Ağa kalebend ve Zennecizade Osman ve Mustafa ve Hacı Abdülkadir Ağa İstanbul’a celb olunmuştur.655 18. yüzyılın ikinci yarısında aralarında

büyük çekişmenin yaşandığı iki önemli ayan ailesi olan Zennecizadeler ile Emiroğulları söz konusu davada ittifak etmişlerdir.

Kayseri sancağındaki ayanların himayesindeki güçler, ayanlardan aldıkları destek ile kanunsuz bir şekilde halkın hayatını zorlaştırmışlardır. Kayseri’nin (boşluk) mahallesi sakinlerinden Hacı Osman, Kayseriye’ye beş sâʽat uzaklıkta bulunan Palas mahallesindeki mahkemeye mürâcaʽat ederek kendi halinde iken mahalle ahalilerinden Delioğlu Ali, Camuscuoğlu Seyyid Mehmed ve Kürd Hacı Ömer oğlu Mehmed ve Hüsrev oğlu Seyyid Osman ve Hacı Ömer oğlu Süleyman adlı şahıslardan şikayetçi olmuştur ancak sonrasında Osman’a “hakkımızda sâdır olan emr-i alilerin tenfiz ve

icrâsına gayret edersin” diyerek 66 gün Kayseri kalesinde kapatıp (kalebend) zincire

vurdurmuşlardır. Hacı Osman, hapis cezasından sonra söz konusu kişilerin kazanın ayanları tarafından himaye edildiklerini ve onlardan güç aldıklarını belirtip tekrardan şikayetçi olmuştur. Şikâyet üzerine tayin edilen mübaşir, Hacı Osman’ın hanesine yerleştirilmiştir. 10-12 günlük yiyecek ve içecek masraflarını buna gördürüp yüz kuruş miktar masraf yaptırıp yine mübaşirin yüz guruş ücretini dahi buna ödetmişlerdir. Ailesiyle geçineceği bağı da 700 guruşa sattırıp, toplamda 930 guruş hasar ve zarar verip büyük bir zulüm yapmışlardır. Dersaadet’e gönderilen mektuba cevaben yazılan hüküm-i şerifte sözüne itimat edilir şahısların sorgulanması ve eğer Hacı Osman bu tür zulümlere maruz kaldı ise men’ ve def’i için Karaman valisine ve Kayseri mollasına hitaben 10 S 1175 (10 Eylül 1761) tarihinde ferman yazılmıştır.656

Bazı kişilerin Kayseri ayanlarına güvenerek sebepsiz yere suçsuz kişileri kadılara şikâyet ederek kanuna aykırı olarak kazanç sağladıkları görülmüştür. Kayseri’de Nimet oğlu Hacı Mehmet, kadı ve ayanlara para vererek kanunsuz

655 Nazif, Mirat-ı Kayseriyye, 146. 656 KAD 9, s. 41.

girişimlerde bulunması bu duruma örnek verilebilir. Kazanın idarecileri ve ayanlarına dayanarak yapılan suiistimaller sonucu Hacı Mehmed merkeze şikâyet edilmiştir ve İstanbul bu tarz girişimlerin önünü almak için fermanlar yayınlamıştır.657

Ayanlardan destek alarak zorba hareketler içerisinde bulunanlara verilebilecek bir diğer örnek Diken Keskeni kazasına tâbiʽ Eynegazi köyü sakinlerinden İsmail’in yaptığı şikâyet gösterilebilir. İsmail kendi halinde iken köy sakinlerinden Kalaycıoğlu Osman, İsmail’in himayesi ve gözetiminde olan İbrahim’in kızı için “önceden benim

namzedlim(nişanlım) idi” diyerek söz konusu kişilere musallat olmuştur. 117(boş)

senesinde ehl-i örften ve ayandan aldığı güç ile Kalaycıoğlu Osman’ın kendisinden zorla 86 kuruşunu aldığını ve bunu ispatlar şeklinde elinde fetva bulunduğunu ifade ile mahkemede davalarının görülüp zorla alınan guruşların iadesi için muhakeme olunmak üzere hükm-i şerif yazılmıştır.658 (29 Ca 1175/26 Aralık 1761).

Ayan desteğini alanların kanuna aykırı davranışlarına dair mahkeme kayıtlarına geçen bir diğer vaka Erbâb-ı Timar’dan Seyyid Hacı Ömer bin Hacı Bekir adlı sipahinin arzuhalidir. Dilekçeye göre, Kayseri kazasına bağlı İslamlu nahiyesindeki ahali kânûn gereğince terekeyi önce anbara sonra da en yakın pazara götürmekle mükellef olmalarına rağmen köylülerden bazıları ayan ve mütegallibelere güvenerek kanuna aykırı olarak hareket etmişlerdir. Bu kişiler, muhalefet etmeye inat edince, Defterhane’den kayıtlar çıkarılıp kânûn gereğince terekeyi önce anbara sonra da en yakın pazara götürmekle mükellef olduklarının reayaya tenbih edilmesi için Kayseri kadısına hitaben 1199 R 10 (20 Şubat 1785) tarihinde emr-i şerif yazılmıştı659

Ayan ve beraberindeki güçlerin haksız uygulamalarına dair sayısız örnekler ile karşılaşılmıştır. Kayseri kazası Kızılviran nahiyesi sakinlerinden olan Ahmed isimli kişinin ayanlardan Zennecioğlu Seyyid Mehmed, Mehmed Çavuş oğlu Seyyid Mehmet ve Zamantılı oğlu Hacı İsmail tarafından haksız yere hapsettirilmesi bu hususta

657 Özkaya, Osmanlı İmparatorluğu’nda Ayanlık, 315 658 KAD 9, s. 85, h.2.

659 KAD 19, s. 47. Hırka köyü ve gayrıdan üç bin akçe beratla mutasarrıf olduğu ve başkalemi olan Hırka köyünün Malikanesi Alaüddevle Bey oğlu Saruh Bey evladları elinde mülk olup Divanisi timar olup müşterekiyle kayd ve beratına dâhil olmakla köy toprağında ziraat eden defterli re‘âyâ ve deftersiz? reaya hasıl eyledikleri terekelerinden divani tarafına âʽid öşürleri önce köylerinde olan anbara daha sonra tereke kayıt etmiştir. En yakın pazara naklettirmek mûrad ettiğinde köylülerden bazı kişiler ayan ve mütegallibelere istinad ederek (güvenerek-dayanarak) kanuna aykırı olarak götürmekte inat ve muhalefet etmeye başlamıştır. Defterhane’den kayıtları çıkarılıp kânûn gereğince terekeyi önce anbara sonra da en yakın pazara götürmekle mükellef olduklarının reayaya tenbih edilmesi için Kayseri kadısına hitaben 1199 R 10 (20 Şubat 1785) tarihinde emr-i şerif yazılmıştı.

verilebilecek bir diğer örnektir. Kişi kendi halinde olmasına rağmen yolda gezerken üzerinde bir şey bulunmadığı halde beş kese akçe miktarı kadar nakit parası ve eşyası alınarak kendisine haksızlık yapılarak Tokmak Hasan Paşa’ya hapsettirildiğinden merkeze şikâyet edilmiştir. Söz konusu kişinin ayan ve diğer kişiler ile aralarındaki husumetin ne olduğu bilinmiyor ancak ayanların haksız yere kişileri tutuklattığı iddia edilmiştir. Mağdur kişinin merkeze şikâyeti sonucu olayın tahkik edilmesi emredilmiştir.660

Yukarıdaki örneklerden ayanların kendi himayelerindeki kuvvetler ile iş birliği içerisinde olup ahaliye yaşattıkları güçlükler ele alınmıştır. Himayelerindeki kuvvetlerin eşkıyavari hareketlerinde ayanların destek verdiği ve iş birliği içerisinde olduğu görülmüştür. Ancak bazı mahkeme davalarında ayanların her zaman halkın karşısında olmadığı ve hatta halkı eşkıya taifesine karşı koruduğu görülmüştür.661 Sicil hükümlerin

birinde Kayseri’deki yeniçerilerin ve ayanların eşkıya taifesine karşı halkın yanında yer alacakları ve ayanların ne gerekiyor ise ahaliye zulmetmeden yapacaklarına dair yeminleri yer almaktadır.662

Ayanların kapı halkı ile yaptıkları çeşitli usulsüzlüklerinin yanı sıra halkı korudukları hadiselerine dair verilebilecek bir diğer örnek ise Kayseri’de meydana gelen bir yağma hadisesinde birlikte hareket etmeleri gösterilebilir. Zennecizade es- Seyyid elhac Ahmed Ağa ve Fahrulayan Emir Ağazade es-seyyid Mehmed Emin Efendi ve Fahrulayan Cündin (Cenden?) Beyzade seyyid Mehmed Sadık Bey ve Fahrulayan Kılmazzade es- seyyid Derviş Mustafa Ağa ve kıdvetülayan Mikdad Beyzade es-Seyyid Yakup Bey ve Fahrulayan Abbaszade es seyyid Mehmet Salih Ağa ve diğer ileri gelenler ile himayelerindeki güçlerle birlikte mahkemede hazır bulunarak Kayseri şehrinin sakinlerinden olan başbezirgan oğlu Ohannes adlı zimminin evinin basılıp eşyalarının yağma edilmesi ve parasının alınarak evinin yakılması olayına karşı olduklarını bildirmişlerdir. Yukarıda isimleri geçen ayan ve ileri gelenlerin bu hadise de rızalarının

660 AE. SMST. III, 37/2565.

661 Ayanların halka yardım ederek yanlarında durduklarına dair imparatorluk sınırlarında pek çok örnek görülmüştür. 1768 tarihli fermana göre, ahali ayanların zulümlerinden perişan olduklarından dolayı merkeze şikâyet etmiştir. Şikâyet sonucu kazaya Santuri Ahmed Ağa adlı kişi ayan olarak tayin edilmiştir. 17 aylık görev süresi boyunca ayan kendi parasından kazaya aylık ikişer guruş olarak masraf etmiştir. Saturi Ahmed Ağa’nın halktan hazariye ve sair tekaliften dahi bir kuruş almamasına rağmen ayanlığı esnasında halka 73 kese akçe dağıttığını dair dilekçeye yansımıştır. AE. SMST III, 3/147. Bu hususta verilecek diğer bir örnek ise Tırhala ayanları gösterilebilir. 1188 yılına ait belgeye göre Tırhala’da ayanların halkı koruyup kolladıklarına dair hükümler mevcuttur. AE. SABH.I. 111/7528

olmadığını ve “cümlemiz bi’l-ittifak ihtimam ve cehd (çaba) tam edeceğimiz ve medine-

i mezburda temekkün reaya ve ehl-i zimmet taifesine fima-bad hilaf-ı şer-i şerif muğayir emr-i münif siğar ve cümlemiz taraflarından cüzzi ve külli tevahhuşlarına(korkuları)sebebiyet verecek herhangi bir hareket zuhur eder ise engellemek için çaba harcayacağız” diyerek ahaliyi birtakım zorbalardan koruduklarını

belirtmişlerdir.663