• Sonuç bulunamadı

3.1. Kayseri Ayanlarının Merkez ile İlişkileri

3.1.5. Adli Açıdan İlişkiler

3.1.5.1. Muhallefat Tespiti ve Miras Taksimi

Osmanlı miras hukukuna göre vefat eden kişinin geride bıraktığı eşya ve mallar tespit edildikten sonra taksimi yapılırdı. Teçhiz ve tekfin masrafları karşılandıktan sonra müteveffanın geriye bıraktığı borçları varsa öncelikle onlar ödenir ve daha sonra varsa vasiyeti yerine getirilirdi. Kalan miktar ise en sonunda mirasçılar arasında paylaştırılırdı.595 Bu tarz tereke kayıtlarında kadıların yanı sıra ayanların da görevler

üstlendiği görülmüştür. Örneğin Kayseri sakininden olup vefat eden Abdülkadir Ağa’nın terekesi tespit edilince ortaya alacaklıları çıkmıştır. İsmail Ağa isimli biri müteveffadan 600 guruş alacağı olduğunu bildirmiştir. Ayan Mustafa Ağa ve Ahmed bin Mehmed adlı kişilerde mahkemede hazır bulunarak İsmail Ağa’ya şahitlik yaptıktan sonra terekeden borcu ödenmiştir.596

Kadının asli görevlerinden olan muhallefat tespitinin ayanlar tarafından yapıldığı şer’iyye sicillerindeki kayıtlarda ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, bu işlemlerin her zaman bizzat ayan tarafından yapılmadığı kendileri tarafından görevlendirilen kişiler vasıtasıyla kayıtların tutulduğu gözlemlenmekteydi. Örneğin aslen Amasyalı olup, Kayseri’nin Hasbek mahallesinde ikamet eden İmamoğlu vefat edince mallarının tespit edilmesi amacıyla Kayseri ayanı Zennecizade tarafından Osman Beşe namındaki kişi görevlendirilmiştir.597

Ölen kişinin mirasçısı yok ise tereke beytülmale devredilirdi. Bir süre malları saklanırdı ve gene de kanuni olarak bir mirasçısı çıkmaz ise tereke hazineye gönderilirdi. Örneğin aslen Adapazarından olup Kayseri şehrindeki At pazarında vefat eden Salih bin Abdullah’ın görünürde herhangi bir varisi olmadığından dolayı terekesi beytülmala devredilmiştir. Beytülmal emini Zennecizade es-Seyyid Sadık Ağa tarafından terekesi kaydolunmuştur.598 Kayseri şer’iyye sicillerindeki kayıtlar arasında muhallefat kayıtları

en sık rastlanan hükümlerden birisiydi. Kayıtların ayanlar veyahut vekilleri tarafından

595 Tahsin Özcan, “Muhallefat”, TDV İslam Ansiklopedisi, Cilt 30 (İstanbul, 2005): 406. 596 KŞS 178, s. 30, h.31. KŞS 173, s. 54, h. 53.

597 KŞS 179, s. 9, h. 47.

598 KŞS 176, s. 96, h. 3. Molla Mehmed bin Abdullah’ın bilinen bir varisi olmayınca Beytülmal Emini Zennecizade Ahmed Ağa tarafından tüm terekesi merkeze gönderilmiştir. KŞS 161, s. 27, h. 2.

görevlendirilen kişiler tarafından yapıldığına da sık sık şahit olunmaktadır.599

“Askeri zümrelerin muhallefatı hassa beytülmal emini, halkın muhallefatı ise amme beytülmal emini” tarafından zapt edilirdi. Malların deftere kaydedilmesi tayin edilen bir nazır gözetiminde yapılmaktadır.600 Eski Akşehir mutasarrıfı olan Kayseri

sancağına memur olarak atanan Ömer Paşa Kayseri’de idam edildikten sonra malların tespiti için Bozok Sancağı Mutasarrıfı Cabbarzade Süleyman Bey tarafından memur Abdurrahman Ağa ve hassa hasekilerinden Ali Ağa ve beldenin ayan ve eşrafı tarafından mevcut mal, eşya ve hayvanları muhallefat defterine kaydedilmiştir.601

Ölen kişinin mallarına mirasçılar tarafından kanunsuz bir şekilde el konulması602

veyahut müteveffanın merkezden saklanan mallarının ortaya çıkartılıp muhallefat defterine kaydedilmesi işlemleri de ayanlar tarafından yapılmaktaydı. Akçakaleli Sadık Ağa’nın hizmetkarı olan kişi çıkan yangın sonucu yanarak vefat etmiş. Hizmetkarın bilinen varisi olmadığından mallarının tespiti yapılmamıştır. Kayseri ayanı Zennecizade Ahmed Ağa tarafından talep olunan dava sonucu kişinin mal varlığı tespit edildikten sonra terekesi Beytülmala devredilmiştir.603 Benzer bir diğer örnek, Kayseri’ye bağlı

Molu isimli karyede geçmektedir. İçinde değerli eşya ve akçe olan bir kese sel suları sonucu toprak yüzeyine çıkmıştır. İsmail ve Mehmet isimli kişiler sahibi belli olmayan bu değerli keseyi Beytü’l mal Hassa Emini Zennecizade es- Seyyid Mustafa Ağa’nın vekili olan Mehmet Çelebi’ye teslim etmiştir. Daha sonradan devlet hazinesine katılmıştır.604

Ölen kişinin mal varlığından alacaklılar ile mirasçılar arasındaki husumet diğer bir deyişle miras taksiminde oluşan problemler ile de Kayseri ayanları ilgilenmiştir. Kayseri sakini olan Mehmed, ayan ve beytülmal emini Zennecizade Mehmet Sadık Ağa huzurunda bulunarak daha önceden Kayseri şehrinde Arap mahallesi sakinlerinden iken vefat eden Emine hatunun görünürde herhangi bir varisi olmadığından malı beytülmala

599 KŞS 176, s. 28, h.2. 600 Özcan, “Muhallefat”, 407.

601 KŞS 179, s. 91, h. 186. C. DH, 55 /2703.

602 Özellikle devlet adamlarının mallarının varisler arasında haksız yere alınmasına dair sicillerde pekçok örneğe rastlanılmıştır. Eski Van muhafızı Ömer Paşa’nın muhallefatının tespiti sırasında kardeşi Osman’ın söz konusu Paşa’nın bazı mallarını devletten habersiz olarak gasp ettiği ortaya çıkmıştır. Bundan dolayı mezkûr kişinin cezalandırılması için bölge ayanlarına hüküm gönderilmiştir. MD 149, s. 72, h. 251.

603 KŞS 158, s. 7, h. 10.

devredildiğini ancak Emine hanımın akrabası olduğunu ve soy bağından istifade ederek merhumenin tereke ve mal ve eşyasının kendisine verilmesini talep etmiştir. Beytülmal emini Zennecizade Mehmed Sadık Ağa olayın tahkik edilmesini istemiştir. Varislerin mağduriyetleri giderilmesi için hemen soruşturma açılmıştır.605 Ayanların bu görevlerini

icra ederken birtakım usulsüzlüklerine de şahit olunmaktaydı. Örneğin, Kayseri sancağı mutasarrıfına ve Kayseri mollasına yazılan hükme göre Kayseri sancağına tabi karye sakinlerinden Hacı Bekir vefat edince mirasçılarından kız kardeşi Fatma hatun vefat eden kişinin malları tahrir yapılmadan 5 kese akçesini zimmetinde gizlediği ve ayan ve mütegallibeden Zennecioğlu Mehmed Ağa’ya bir kese akçe rüşvet vererek olayı kapatmaya çalıştıkları belgeye yansıyan hadiselerden biridir.606

Çetrefilli bir miras davasında da ayanların rüşvet alarak birtakım usulsüzlüklere karıştıkları görülmektedir. Sakine hanımın babası Seyyid Fethullah vefat edince terekesi mirasçıların ağız birliği etmesi sonucu 500 keseyi aşkın eşya ve kıymetli eşyalarının üçte ikisi gizlenmiş olup kızı Sakine’ye dahi hisse olarak az bir şey vermişlerdir. Ayana rüşvet vererek onları da arkasına alan mirasçılara Sakine’nin karşı koyması zorlaşmıştır. Ancak buna rağmen Sakine olayı İstanbul’a şikâyet etmiştir ve kanunen kendisine isabet eden hissenin alıverilmesi için Asitane’den mübaşir gönderilmiştir. Olay çözülmeden Sakire’nin vefat etmesine rağmen olayın peşi bırakılmamıştır ve merhumeye isabet eden şer’î hissesinin tamâmen kendisine teslim edilmesi emredilmiştir. 1170 Şevval 20/ 8 Temmuz 1757 tarihinde gönderilen hüküm üzerine amel edilmesi için sancak mutasarrıfı ve mollasına hitaben tekrâr hüküm yazılmıştır.607 Belgede görüldüğü üzere miras

taksiminde oluşan sıkıntılar merkez tarafından çözülmeye çalışılmıştır. Ayrıca ayanların miras taksiminde rüşvet alarak tehdit gibi çeşitli suiistimallerde bulunduğu söylenebilir.

Varissiz ölen kişinin mallarının tespit edilip merkeze gönderilmesi işlemleri de merkez tarafından ayanlardan istenmiştir. Kayseri ayanı ve beytülmal emini olan Zennecizade Seyyid Sadık Ağa’ya hitaben yollanan belgeye göre İstanbul duhan gümrüğü (tütün) mülhakatından Adana duhan gümrüğüne üç seneden beri gümrük emini olarak atanan Küçük Mehmet isimli kişinin azlinden sonra İstanbul’a dönerken vefat

605 KŞS 176, s. 29. 606 KAD 6, s. 176, h. 2. 607 KAD 7, s. 95.

etmesi üzerine yanında mevcud olan mallar ve eşyalar Kayseri’ye götürülmüştür. Zennecizadeden bu malların İstanbul’a sevki istenmiştir.608

Ölen devlet görevlilerin muhallefatının İstanbul’a güvenli bir şekilde ulaştırılması görevini üstlenenler arasında ayanlar da bulunmaktaydı. Vefat eden Van valisi İbrahim Paşa’nın malları ve eşyasının sorunsuz bir şekilde merkeze ulaştırılması için Van’dan İstanbul’a gelinceye kadar yol üzerindeki kadîlara ve kethudâ yerleri ve yeniçeri serdârları ve havâss ve evkāf zâbitlerine ve aʻyân-ı vilâyet ve iş erlerine hitaben bir emri şerif yazılmıştır. Paşa’nın mallarının miriye zabtı için yol güvenliğinin sağlanması buyrulmuştur.609

Muhallefat kayıtlarının yanı sıra müsadere sisteminde de bazı sancak ayanlarının önemli roller üstlendiğine rastlanılmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nda ölen kişilerin malları gerektiğinde müsadere edilmekteydi. Merkez tarafından mallarına el konulmaktaydı. Bu durum güçlenerek ortaya çıkacak herhangi bir ayan veyahut gurubu engellemekteydi. Her an sahip olunan malların ellerinden alınması tehdidinden dolayı Avrupa’daki gibi büyük toprak sahiplerinin ortaya çıkması ve mutlak mülkiyet hakkına sahip olmaları engellenmiştir.610 Böylece müsadere tehdidinden dolayı servetin nesiller

boyu aktarılması da söz konusu değildir.