• Sonuç bulunamadı

Vergi Düzenleme Para Toplamadan Doğan Problemler

3.2. Kayseri Ayanlarının Toplum ile İlişkileri

3.2.1. Ayanların Halk ile İlişkileri: İhtilaflar-İttifaklar

3.2.1.1. Vergi Düzenleme Para Toplamadan Doğan Problemler

Ayanlar, merkezin adli, askeri, mali ve idari birtakım işlerinde önemli roller

616 KAD 9, s. 186, h.1.

üstlenmişlerdir. Beledi görevleri ile mahalli kalkınma ve şehirleşmeye önemli desteklerde bulunan ayanların vergi tevzi ve toplama aşamasındaki usulsüz uygulamaları halk ile karşı karşıya gelmelerine neden olmuştur. Bu durum, ayanlar hakkında merkeze oldukça fazla şikâyetin gitmesine yol açmıştır.

Kayseri ayanlarının halk ile ilişkilerindeki temel bağ vergi toplamaya dayanmaktadır. Ayanlar, vergi toplama ve defter düzenleme sırasında kanun dışı uygulamalar ile ahaliye sıkıntılar yaşatmıştır. Örneğin Kayseri kazasına tâbiʽ Sarsamlı(?) ve Kergeme ve diğer köy ahalilerinin hep birlikte yaptığı şikâyete göre üzerlerine düşen avarız ve imdadiye ile diğer maliye tarafından talep edilen vergileri hisselerine isabet ettiği kadar ödeyip kusurları yokken ayandan isimleri yazılmayan şahıslar tekalif zamanında “hissenize isabet edene mahsup ederiz” diye hesap ile yedi- sekizer yüz kuruş ve bin kuruş almıştır. 117(?) senedinden beri bu zulme devam ederek “vergilere takas etmeyiz” demişlerdir. “Ayan mütegallibeleri” diye tabir edilen ayanlar paraları harcayıp bitirmişlerdir. Ayan ve halk arasındaki bu davanın kadı huzûrunda görülüp hesap ile alınan kuruşların geri verilmesi için mahallinde davaların görülmesi emredilmiştir.618 (10 C 1175/6 Ocak 1762).

Kayseri sancağının büyük ayan ailelerinden Zennecizadelerin haksız yere vergi toplayarak halkı zor duruma düşürdüğüne dair örnekler mevcuttur. Bunun çarpıcı örneklerinden biri Zennecizade Seyyid Mehmet Ağa’nın haksız yere vergi alması sonucu Kayseri halkının ayanı şikâyeti ile ortaya çıkmıştır. Zennecizade Mehmet Ağa tevzi defterlerine (tahsis kayıtlarının) fazladan vergi yazarak halktan zorla akçe almaya çalışmıştır ve itiraz edenleri ise konağında dövdürüp korkutmuştur. Halk, ulema ile birleşip Ağa’yı şikâyet etmiştir ve görülen dava sonucunda mütesellimlik makamını elinde tutan Mehmed Ağa görevinden azledilerek yerine başka biri atanmıştır.619

Zennecioğullarının haksız yere vergi alması sadece Kayseri sancağı ile sınırlı değildir. Aksaray sancağından Zennecioğlu Mehmet’in 30-40 süvari ile her sene Eşkun mukataası ve Dere mukataalarından haksız yere vergi topladıklarına ve fukaradan zorla 15 guruş almaları sonucu bölge ahalisi tarafından merkeze şikâyet edilmişlerdir.620 (21

Ağustos 1746).

618 KAD 9, s. 85, h.3.

619 Karasu, “Osmanlı Devleti’nde Ayanlık”, 65.

Zennecioğlu Mehmet’in on seneden beri ahali üzerlerine zulüm yaptığı defalarca İstanbul’a bildirilmiştir ve terbiyesi hakkında sürekli emri şerif yollanmıştır. Ancak ayanın evvelkinden ziyade taşkınlığı ve zorbalığı olup halk daha çok perişan olmuştur. Vilayetin salyane defterine kendi nefsi için 7500 guruş fazla akçe aldığı ve ahaliden 500 keseden fazla para zapt etmiş olduğundan dolayı halk tarafından tekrardan merkeze arzuhal eylemelerine rağmen Zennecizade Mehmet gene mütesellim olarak tayin edilmiştir. Bu hükmün uygulanması içinde kazaya ferman yollanmıştır.621 Bu yüzyılda

kendi nefisleri için ayanların defter tevzi’ etmesi sık rastlanan bir hadise olmuştur. Halbuki defterler kanuna göre düzenlenmek zorundaydı ve 6 ayda bir merkeze yollanması gerekmekteydi. Büyük ihtimal defterler İstanbul’a gönderilmediğinden dolayı bu tarz usulsüzlükler olağan bir hale bürünmüştür.

Zennecizade Mehmet’in uyguladığı haksızlıkların 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren daha fazla arttığı söylenebilir. Kayseri ayanından Zennecizade Mehmet, Osman Efendi oğlu Abdurrahman Efendi ve Alaybeyi Mehmed ağaların mallarına ve gıdalarına el koymalarından dolayı ahaliler hakimlere varıp “her birimizi gammaz ile birer gûne

tecrîm ve tekâlîf vukû’unda min gayri masraf gerek hükkama ve gerek kendi nefisleri için ziyade akçe tevzi ve taksim ve bu vecihle tahsil ederek...” diyerek İstanbul’a şikâyet

etmişlerdir. Şikâyet sonucunda Zennecioğlu Mehmet Samsun kalesine ve Abdurrahman Efendi Bozcaada’ya ve Alaybeyi de başka bir şehre gönderilmiştir. Fakat oralarda da rahat durmadıkları ve evvelkinden daha fazla zulümleri olduğu şikayetlere yansımıştır.622

Yapılan tüm uyarı ve cezalara rağmen ayan Zennecioğlu Mehmet’in fukara üzerindeki baskıları devam etmiştir. Kayseri Mütesellimi olup ıslah-ı nefs için Samsun Kalesi’ne kalebend olarak gönderildiği halde ıslah olmayan, hakkında sâdır olan emirlere uymayan ve ahali üzerine fazladan 46 kese akçe salyane ekleyerek zorla tahsil eden, Kayseri kadısı ile üç aydan beri ağız birliği edip 18 kese daha tahsil eden, kışlak adıyla bir miktar süvari askeri ile köy ahalilerini türlü tekdir eden, “böyle zulüm yoktur” diyen fukaradan kimini kaleye kimini de kendi tomruğunda zincire vuran, geceleyin bazı kişileri basıp konağına götürüp dövüp ve söverek her birine 500 değnek vurduran ve kendilerini salıverilmesi için 500 guruşlarını alan, ulemadan Kayseri Müftüsü

621 C.DH. 214 / 10677. 622 C.ZB. 23/1150.

Abdurrahman dahi Adana’ya taʽyîn olunmasından sonra zulmünü artıran Zennecioğlu Mehmed, kethüdası ve hasımlarıyla beraber muhakeme olunmak üzere çavuş mübaşeretiyle Dersaadet’e celbi için hüküm yazılmıştır623

Zennecizade Mehmet’in kaza ahalisine uyguladığı muameleden dolayı reaya mahkeme kayıtlarında rahnedar (yaralı) olarak bahsedilmiştir. Kayseri halkı daha önceden Zennecizade Ahmed Ağa zamanında ek vergiler altında eziliyordu ve Ağa’nın vefatı ile birkaç sene huzura ermişlerdi ancak bu sefer oğlu Zennecioğlu Mehmed Ağa ortaya çıkmıştır. Mehmet Ağa, bazen mütesellim bazen kethüdayeri (takribiyle) şeklinde kendisini tanıtarak halka uyguladığı mezalimler hükümde şöyle sıralanmıştır: her gelen vali ve hakimlere vilayetin halkını tekdir ve tecrim ettirdiği; mütesellim olarak atandığı her seferinde buluşma ve hoş geldim akçe adıyla her köyden ellişer-yüzer guruşlarını tahsil ettirdiği; birçok insanı birer bahane ile konağında hapsettirerek kiminden iki yüz kiminden üç yüz guruşlarını zorla aldırdığı; hazırladığı sahte belgelerle üç def’a köy ahalilerinden 9 bin kuruşlarını sebepsiz aldığı; ehl-i zimmet reayaların kethüdaları olan Toyga/toviga? Oğlu (boşluk) adlı zimminin hesabı mahkemede görüldüğünde zimmetinde kalan 11500 guruşun tahsiline hüccet verilmiştir ancak Ayan Mehmed Ağa’dan ehl-i zimmetin işine karışmamak üzere kendisine tenbih edilmiş olmasına rağmen zimmiler kethüdasındaki meblağı zorla aldığı; Ayan Bektaşzade Seyyid Mehmed Ağa’nın elinde bulunan borç hüccetini zorla alıp kendisine tahsil ettirdiği; Tovigayı ehl-i zimmet reayaları üzerine kethüda taʽyîn ettikten sonra atik defter gereğince Tovigaya “ahâlînin otuz bin guruş borçları vardır” diye eski kadı ile anlaşarak açgözlülüğü sebebiyle fukara üzerine 48 bin guruş daha salyane eklettirdiği; karyeler kethüdası Ahmed Kethüda vasıtasıyla 8 ay zarfında bir def’a 17 bin guruş salyane ve her haneye ellişer guruştan fazla vergi tahsil ettiği ve “bu akçe nedir” diye itiraz edenleri ise türlü türlü azarladığı; “Enderlik köyünden salyane cerh ederim” diyerek 6 bin guruş ve Tonison (?) köyünden 8 ayda 5 bin guruş ve diğer köylerden dahi birer bahane ile 5’er-8’er yüz guruş ve nice namuslu kişilerden suçsuz oldukları hâlde yüzer ikişer yüz guruşlarını aldığı belirtilmiştir. Belgenin devamında Ağa’nın bunları tek başına yapmadığı belirtilmiştir. Kethüdası Acem Halil ile on seneden beri hizmetinde olan Kayseri ahalisinden Enserencioğlu adıyla meşhur zımminin yanı sıra iki üç nefer müfsitlerden yardım almıştır. Ahali malından harçlık göndererek onları kapı

kethüdası edinmiştir. Eğer bu zalimlerden halktan biri şikayetçi olur ise, o kişiyi “senin

hakkında bize arz geldi, seni nefy ettirdiriz” diyerek tehdit ederlerdi. Her kim

Zennecioğlundan da şikâyet eder ise Kayseri tarafından sürdürtüp geri kalan akraba ve yakınlarını “tutuklatıp tecrim ettiririz” diyerek tehdit etmişlerdir. Ağa zaman içerisinde meyhane köşelerinde ve han odalarından işsiz-güçsüz vilayetle alakası olmayan birkaç nefer zimmiyi ücret ile başına toplayarak daha da güçlenip ahaliye eziyetler etmiştir. Bunun dışında Zennecioğlu Mehmed mahallindeki vali ve kadıya ayda bir et ve çokça akçe vermesinin yanı sıra salyanede üçer-beşer kese akçe vererek onlarla iyi geçinmiştir. Böylece yoldaş edindiği diğer idarecilerin kendisine engel olmalarını da önlemiştir. Bu şekilde mezalimleri günden güne ziyadeleşince merkeze şikayetler yapılmıştır. Ağa’nın hakkında gelinmez ise ahâlînin ırz ve malını korumak için vilayeti terk edip başka yerlere gideceği ve memleketin harap ve perişan olacağı belirtilmiştir. Bunun üzerine Zennecizadenin kanuna aykırı hareketlerinin önlenmesi ve ahalinin kurtarılması için merkez tarafından bölgeye ferman gönderilmiştir. Ağa’nın ve diğerlerinin gereğince mahkeme edilmesi ve neticesinde çıkan cezanın uygulanması def’atle vurgulanmıştır.624

Kaza ahalisi dışında, Zennecizadelerin kendi çalışanlarından da merkeze şikayetler gönderilmiştir. Kayseri sakinlerinden Mehmed adlı kişi İstanbul’a gelip Zennecioğlu Mustafa’ya 625 ve babası (boşluk) adlı şahsa üç sene hizmet edip söz konusu

kişilerden ecr-i mislini (hizmetinin karşılığını) almak istediğinde kendisini öldürmek amacıyla üzerine hücum ettiklerini beyân etmiştir. Hizmetinin karşılığını Zennecizadelerden alamadığından dolayı kendisine büyük bir zulüm (gadr-i küllî) yapıldığını bildirip aralarındaki alacak verecek davasının kadı huzurunda görülerek hakkının kendisine teslimi için arzuhal yazmıştır. Mehmet’in dilekçesi üzerine 1190 Ca 20 /7 Temmuz 1776 tarihinde Kayseri naibi ve Konya mütesellimine hitaben hükm-i şerif yazılmıştır.626

Zennecizade Mehmet Ağa hakkında merkeze yapılan şikayetlerinde Ağa’nın bazen haklı olduğu davalara rastlanılmıştır. 1760 senesinde kaza ahalisinden Ahmed isimli kişi Zennecizade Mehmet Ağa’nın kendisinden haksız yere fazladan vergi aldığını iddia ederek Ağa’dan şikayetçi olmuştur. Ancak yapılan soruşturma sonucunda Ağa’nın

624 KAD 6, s. 179.

625 118(boş) hangi yıllar olduğunu net olarak yazmayıp 1180’lerde ba‘zı senelere gönderme yapıyor (boşluk) senesinden bir buçuk seneye kadar şeklinde yazılmıştır.

böyle bir usulsüzlüğe karışmadığına karar verilmiştir. Diğer bir ifade ile, Zennecizade Mehmet Ağa haklı bulunmuştur.627

Kayseri sancağı ayanlarından Zennecizadeler dışında sancağın diğer ayan ailelerinden Emir Ağazadeler ile kaza halkı arasında vergi toplama ve haksız kazanç elde etme hususlarında benzer sıkıntılar yaşanmıştır. Kayseri ayanı Emir Ağazade kaza halkından hazariye ve seferiye gibi vergileri zorla üçer veyahut dörder katı ile toplamıştır. Daha sonraki vergilerden düşürüleceğini ileri sürerek fazladan topladıklarının kendi zimmetine geçirip iltizamları da kendisi toplamıştır. Ağa, aynı zamanda ahaliyi korkutarak zorla fazladan ağnam vergisi toplamıştır. Söz konusu ayan merkeze şikayet edilmiştir ve merkez tarafından Sinop’a sürgün edilmesine karar verilmiştir.628 Karasu, bu fermandan yaklaşık dört aylık bir zaman dilimi sonrasına ait

başka bir belgede bahsi geçen Ağa’nın vakıfla ilgili bir hükümde yüceltilmiş bir şekilde bahsedilmiştir ve bundan dolayı ya ceza süresinin kısa tutulduğu ya da Sinop’a hiç sürgün edilmediğini ileri sürmüştür.629 İstanbul’dan gelen belgenin tarihleri farklı

olabileceği gibi ayan kısa bir süre içerisinde affedilmiş olabilir. Ancak belgenin devamında Dergâh-ı Ali gediklilerinden kıdvetü’l emacid ve’l-ayan Abdurrahman Ağa

marifetiyle Sinop’a gönderildiğinden bahsedildiğinden dolayı hiç sürgün cezasına

çarptırılmadığı ihtimali azalmaktadır. Belgede dikkati çeken diğer bir nokta ise kaza ayanının bu kadar güç sahibi olup halktan çekinmeden zülüm etmesi ve diğer memurların bunlara kayıtsız kalmasıdır.

Merkez tarafından defalarca cezalandırılmış olmalarına rağmen Emirağazadeler halkı rahatsız etmekten geri durmamıştır. Samsun kalesi dizdarına gönderilen emr-i şerife göre Kayseri sakinlerinden Emir Ağazade Seyyid Mustafa öteden beri uygunsuz hareketlerde bulunduğundan dolayı birkaç def’a Samsun kalesine kalebend olunmasına rağmen döndükten sonra da mütegallibelik hareketlerine başvurduğu yazılmıştır. Kalebend sonrası kendi halinde olup bölge işlerine müdahale etmemek şartıyla af olunmuştur. Ancak, Ağa askerlik iddiasıyla eşkıyayı başına toplamış ve kanuna aykırı davranmaya devam ederek sancağı karıştırmıştır. Ağa’nın tekrar Samsun’a kalebend edilmesi istenmiştir. Mahmud Çavuş vasıtasıyla gönderilen mühürlü mektup vardığında

627 Karasu, “Osmanlı Devleti’nde Ayanlık”, 64.

628Songül Caner, “138 Numaralı Kayseri Şeriyye Sicili (H.1161-62/M.1748-1749), Transkripsiyon ve Değerlendirme” (Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi, 1997),180-181.

kişinin kalebend edilmesinin uygun görüldüğü belirtilmiştir.630

Emir Ağazade’nin sancakta fitne ve fesad çıkartan hareketlerine yüzyılın ilk yarısından öncesine ait arşiv belgelerine de rastlanılmıştır. Kayseri ayanından olan Emir Ağa’nın mezalim ve hukuksuzluğundan bıkan ahali merkeze sürekli şikâyette bulunmuştur. Ahalinin huzuru ve rahatı ve memleketin nizamı için Emir Ağazade’nin Kayseri’de oturmaması ve civar kazalardan birine gönderilmesi istenmiştir. Ağa’nın avanelerinin de kendi halinde olurlar ise Kayseri’de ikamet edecekleri aksi harekette bulunur iseler onların da hapis cezaları ile haklarından gelineceği belirtilmiştir. Ayrıca Ağa’nın zimmetinde olan meblağın ahalinin rızası ile devlete teslimatı söz konusu olmuştur.631

Kayseri ayanlarından Emir Ağazadelerin halkın üzerindeki zulümleri yüzyılın son çeyreğinde de görülmüştür. Kayseri kazası ahalileri, Emirağazade ailesinin 18. yüzyılın son çeyreğinde etkin üyesi ayan ve mütegallibeden olarak kayda geçilen Emiroğlu Mehmed Emin ve ona tabi olan Deli Mustafa’yı ahaliye birer bahane ile eziyet ettikleri ve yılda 5-6 defa olmak üzere salyane taksim ettiklerinden dolayı İstanbul’a şikâyet etmişlerdir. Cebren fazla para toplanması karşısında zaten zor durumda olan halkın daha da perişan durumda olduğu arzuhal ile bildirilmiştir. Mübaşir Ahmed Nafiz vasıtasıyla yollanan fermana göre söz konusu kişilerin himaye edilmeden ve taraf tutulmadan yargılanması ve ahaliden aldığı paraların geri ödenmesi istenmiştir. Ancak Ayan Emiroğlu Bozok Sancağı Mutasarrıfı Cabbarzade Süleyman Efendi’nin yanına firar etmiştir. Buraya iki kez adam yollanıp firarinin teslim olması istenmiştir. Cabbarzade’ye yollanan mektupta firarinin mallarının incelenmesi de istenmiştir ve ayanın üzerinde halka ait 800 kese akçe olduğu tespit edilmiştir. Cabbarzade’den söz konusu mütegallibe ile Deli Mustafa ve memleket kethüdası Yedekçi oğlu Ömer ve Yazıcı Halil diye bilinen kişilerin çavuş marifetiyle İstanbul’a getirilmesi emredilmiştir. Eğer İstanbul’a gelmez ve başka yerlere kaçarlarsa veyahut orada tutulma ihtimali olur ise ortadan kaldırılmaları emredilmiştir.632 Ağa’nın İstanbul’a gidip gitmediğine dair

sonraki sicillerde herhangi bir kayda rastlanılmadığından sonucun ne olduğu bilinemiyor ancak ilerleyen sicillerde (179 numaralı) Ağa’nın tekrardan benzer suçları işlediği

630 KŞS 161, s. 70, h.2. 631 C. DH. 282/14087

kaydedilmiştir. Devletin 18. yüzyılın son yıllarında ortaya çıkan ayan- mütegallibe hadiselerinde davaları sıkı takip ettiği söylenebilir.

Kayseri ayanları ile halk arasındaki çatışma hadiseleri 19. yüzyıl boyunca devam etmiştir. 19. yüzyıl Kayseri ayanı olan Zahid Efendi ile bir takım eşkıya arasındaki çatışmalar uzun süre merkezi meşgul etmiştir. 633 Bunun yanı sıra 19. yüzyıla ait bazı

arşiv belgelerine göre ayan Emir Ağazade ve Zennecizadelerin varlıklarını sancakta devam ettirdikleri bilinmektedir. Hatta, ahalinin maruz kaldığı uygulamalara 19. yüzyılın 2. yarısında da devam edildiği kayıtlara yansımıştır.634

Zennecizadeler, Emirağazadelerin dışında kazada ayanlık iddiasında bulunan mütegallibelerde ahaliden fazla vergi toplamışlardır.635 Çarpıcı örneklerinden biri de

Kayseri ahalilerinin merkeze vermiş oldukları arzuhal ile ortaya çıkmıştır. Kayseri sakinlerinden ayan ve mütegallibeden Kara Baki oğlu Abdullah ve Hacı Kasım oğlu Hacı Hüseyin ve Muhzır Paşa Mahmud ve Mehmed Çavuş oğlu Seyyid Ağa denilen kişiler birbirleriyle ağız birliği edip fukaradan 1160 (1747-1748) senesinden beri çeşitli adlarla fazladan vergi topladıkları ve kendi nefisleri için 2-3 kat ziyade akçe tekalif defterleriyle zorla tahsil etme yollarına başvurmuşlardır. Zulümlerinin bir sonu olmadığından merkeze şikâyet edilmişler. Ahali üzerinden el çekmeleri ve onları rahat bırakmaları için arz ve ilam olunmak üzere Kayseri’ye civarındaki kadılara ve Kayseri mütesellimi ve Kaimakamına hitaben emri şerif yollanmıştır.636

Kayseri’de sadece Müslüman ahali değil, aynı zamanda zimmiler de vergi hususunda sıkıntılar ile karşılaşmıştır. Kayseri’de oturan ehl-i zimmet üzerlerine 200 bin guruş taksim eylediklerinden başka beldelik(?) adıyla 40 bin guruştan fazla tevzi olduğu yapılan tahkikler sonucu ortaya çıkmıştır. Kanunsuz olarak zimmilerden alınan paraların önlenmesi hususunda 10 Haziran 1795 yılında İsmail Ağa ile ferman gönderilmiştir.637

Bu hususta diğer çarpıcı örnekte Kayseri kazasına tabi Enderlik karye sakinlerinden bir zimminin tahammülüne göre hissesine düşen vergileri ödemesine rağmen karye ahalisinden bazı kimselerden akçe sevdasıyla başka diyarlardan gelerek fazladan vergi

633 Hat 295/17546; Hat 300/17830; Hat 300/17850

634 Dönemin mutasarrıfı olan Osman Paşa’nın Kayseri’deki halka mezalimler uygulayarak her ay yetmişer guruşlarını zorla gasp ettiğine dair şikayetler arşiv kaynaklarına kaydedilmiştir. Hat 688 /33364A. 635 KAD 6, s. 140; KAD 7, s. 102; KAD 19, s.74.

636 KAD 5, s. 196.

talep etmesidir. Gönderilen fetvay-ı şerife göre amel edilmesi tembihlenmiştir.638

Ehl-i zimmet taife, kanuna uygun olarak vergilerini ödemelerine rağmen fazla vergi toplanılması gibi haksız muamelelere sürekli maruz kalmışlardır.639 Zimmilerden

kanuna aykırı olarak fazla vergi alınması hususunda merkeze yapılan şikayetler ile çok sık karşılaşılmaktaydı.640 Merkez, bu tür şikayetler karşısında her ne kadar adalet

fermanları çıkarsa da sorunu önleyememiştir ve şikayetler devam etmiştir. Örneğin Kayseri kadısı Ahmed isimli kişi padişaha mektup göndererek Kayseri ve köylerinde ikamet eden gayrimüslimlere Kayseri mutasarrıfları ve ayanları tarafından haksızlık edildiğinden şikâyette bulunmuştur. Bunun üzerine söz konusu zimmilere haksızlık yapılmaması hususunda evâsıt-ı Rebiü’l-âhir 1155 H. (Haziran 1742 M.) tarihinde ferman yollanmıştır.641

Bazı ayanların daha önceden yaptıkları mültezimlik ve cizyedarlık görevlerini kötüye kullandıkları bilinmektedir. Örneğin Kayseri kadısına hitaben yollanan fermana göre Kayseri’deki gayrimüslimlerin üzerlerine düşen cizyeleri kanuna göre ödedikleri ve kusurları olmamasına rağmen cizyedarların sekizer veyahut onar adamlarıyla kazalara girip kanuna aykırı olarak cizye almaları ve yiyeceklerine el koymalarından dolayı perişan olduklarına dair merkeze şikayetler geldiği belirtilmiştir. Cizyedarların fukaraya uyguladığı zulümlerin engellenmesi emredilmiştir.642 Fakat cizyedarlar zimmi

halkı soymaya ve kanuna aykırı vergi toplamaya devam etmişlerdir. Örneğin Tomarza karyesi reayalarından bazıları divan-ı hümayuna arzuhal edip üzerlerine düşen cizyeleri görevlilere ödemelerine rağmen kendilerinden fazla akçe talep edilerek rencide edildiklerini belirtmişlerdir.643 Cizyedarların bölgede güçlü olmasının temel sebebi

iktisadi yönden kuvvetli olmaları ki bundan cesaret alarak kanunsuz uygulamalara devam etmişlerdir.

Metropolitler de kendilerinden çeşitli bahanelerle fazla ücret aldıkları

638 KAD 3, s.153. 639 KAD 13, s. 292, h.1.

640Zimmilere bölgenin idarecilerinin yanı sıra bazı Müslümanların da zimmilere zulüm eylemişlerdir. Kayseri’de bulunan “ayak takımları” olarak tabir edilen bazı Müslümanlar karyedeki zimmi reaya ve fukaraya alenen zorbalık yapıp mal ve eşyalarını yağmalamışlardır. Bunun üzerine zimmilere herhangi bir zorbalık söz konusu olur ise Müslümanların zimmiler ile ittifak eyleyecekleri ve fukaraları sıyanet edecekleri de şikâyet dilekçesinde vurgulanmıştır. KŞS 173, s. 91, h. 128.

641 Yıldırım, “133/3 Numaralı Kayseri Şer’iyye Sicili Transkripsiyon ve Değerlendirilmesi”, 291/ Belge 628.

642 KŞS 174, s. 3, h. 3. 643 KŞS 174, s. 50, h.81.

konusunda şikayetçi olmuşlardır. Metropolitler ve reayaya özellikle savaşların olduğu memleketin sahipsiz kaldığı sıralarda ehl-i örf tarafından müdahalelerde bulunulduğu ve ayanların zulümlerinin eksik olmadığı bundan dolayı da yakınmaların ardı arkasının bir türlü kesilmediği belirtildiği hükümde zimmilerin mezalim ile rencide ettirilmeyeceği beyanıyla fermanlar yayınlanmıştır. Rum patriğine de gönderilen fermana göre aksi harekette bulunanların isimleri ve şehirleri ile İstanbul’a gönderilmesi istenmiştir.644

Ayanlar hakkında yapılan şikayetlerin büyük çoğunluğu vergi meselesinden oluşmaktadır. Ahaliden tahammülünden ziyade vergi toplanılmış olması yüzyıl boyunca devam eden şikayetlerin başında gelmektedir. Kayseri sancağı ayanlarının aksine, Antakya kazasındaki ayanların halktan vergi talep etmesine dair şikayetlerin neredeyse hiç olmadığı yapılan tez çalışmasında ortaya konulmuştur.645 Kayseri kazası

ahalisinin Antakya kazasındakiler kadar şanslı olmadığı yapılan şikayetlerden anlaşılmaktadır.

3.2.1.2. Sulama Kaynakları ve Arazilerin Kullanımından Doğan İhtilaflar 18. yüzyıl Kayseri sancağında ayan ile halkı karşı karşıya getiren önemli sorunlardan biri de sulama kaynaklarının kullanımı ve paylaşımıdır. Tarıma dayalı bir toplum için su kaynaklarında meydana gelebilecek herhangi bir güçlükle karşılaşılması vergi gibi iktisadi faaliyetlerin sekteye uğramasına sebebiyet vermekteydi. Bundan dolayı ikili arasındaki anlaşmazlıklar merkezi yönetim tarafından sıkı takip edilmiştir ve çözülmesi için gayret sarf edilmiştir.