• Sonuç bulunamadı

1.2. A’yânlık Kavramı ve Ayanlıkla İlgili Tartışmalar

1.2.7. Ayanlık ve Ünvân Bazlı Tartışmalar

Ayanlık konusunda halen tartışmalı olan ve açıklamaya muhtaç konulardan biri de dini bir mensubiyet olan seyyidlik özelliğidir. Ayanlar serbevvaban-ı âli ya da

kapıcıbaşı gibi idari ünvanların yanı sıra seyyid, hacı veyahut sadat gibi dini ünvânları

da taşımaktadır. Şerif ve seyyid tabiri Hz. Muhammed’in torunu Hüseyin ve Hasan’ın soyundan gelenler için kullanılırdı. Hz. Ali’nin diğer eşlerinden gelen çocuklarına ise bu kadar kutsal bir önem atfedilmemiştir.193 Osmanlı Devleti’nde hizmete devam eden

Nakibüleşrâf müessesesi seyyid iddiasında bulunanların şecerelerini araştırıp deftere kaydedilirdi ve sahte iddiada bulunanlar (müteseyyid) cezalandırılırdı.194

Nakibüleşrafların bir portresini çizmeyen çalışan Ahmed Rıf’at’a göre nakiplerin

190 KŞS 167, s.114. h.86. 191 KŞS 167, s.115. h.86.

192 Özkaya, Osmanlı İmparatorluğu’nda Ayanlık, 356-366.

193 Ahmet Rıf’at, Osmanlı Toplumunda Sadat-ı Kiram ve Nakibüleşraflar, Devhatü’n- Nukaba, haz. Hasan Yüksel- M. Fatih Köksal (Sivas, Dilek Matbaası, 1998), 3.

%29’u Bursa, Bolu, Isparta Ankara ve Kayseri gibi şehirlerdendir195 ve 18. yüzyılda

imparatorluk topraklarında ayanlar arasında seyyid ünvanına sahip kişilerin sayısı artmıştır.196 Hülya Canbakal’ın ele aldığı çalışma bu konu üzerine önemli katkılar

sunmaktadır. Canbakal, Osmanlı topraklarındaki gözlemleri sonucunda bu konuyu

ekonomik ve statü tabakalaşması şekliyle iki önemli karaktere bağlamaktadır. İnsanların

seyyid ünvanına sahip olmak istemesinin ardındaki en önemli etkeni vergiden muaf tutulmaya ve getirdiği bazı ekonomik avantajlara sahip olmaya bağlamaktadır.197 Es-

seyyid ünvanını alan kişiler avarız gibi birtakım vergilerden muaf olmanın yanı sıra bazı ekonomik ayrıcalıklara sahiplerdi. Erol Özvar tarafından kaleme alınan çalışmada, 1695-1697 yılları arasında satılan malikanelerin yüzde 15’inin ilmiye mensuplarına ait olduğu ve bu sınıfa satılan toplam 167 mâlikâneden 82’sinin seyyid ve 19’unun da şeyh ünvanına sahip kişiler tarafından alındığının tespit edilmiş olması konunun mahiyetine dikkat çekmektedir.198

Diğer özellik ise toplum nezdinde itibarlı bir konuma sahip olmak diğer bir deyişle statü sahibi olmaktır. Canbakal’ın çalışması boyunca bu iki katmanı tartışmasının yanı sıra değindiği diğer bir konu nakibüleşraflık müessesesi ve kontrolüdür. Denetimin sınırlı olduğunu ve 17. yüzyılın ikinci yarısından itibaren seyyidliğin en zirve dönemine ulaştığını iddia etmektedir. 199

Halil İnalcık, ulema kökenli seyyidlerin Osmanlı taşrasında ön safhalarda bulunduğuna ve ayanlık sınıfını dolduran çoğu kişinin, özellikle 18. yüzyılda, ulema sınıfından olduğunu belirtmektedir. İnalcık, bu sınıfta olmanın maddi ve toplumsal artılarını açıkça vurgulamıştır.200 Dini ünvanların yanı sıra ayanların askeri kökenine de

değinen İnalcık, klasik dönemden beri ayan kökenli yeniçerilerin olduğunu vurgulamaktadır. Ayanların dini ve askeri ünvanlarına rağmen ayanlığın temel kriterinin servet olduğunu ve 18. yüzyıldaki ayanlık teriminden zengin insanların kastedildiğini de

195 Rıf’at, Osmanlı Toplumunda Sadat-ı Kiram, 26. 196 Rıf’at, Osmanlı Toplumunda Sadat-ı Kiram, 19.

197 Hülya Canbakal, “On the Nobility of Urban Notables”, Provincial Elites in the Ottoman Empire: Halycon Days in Crete V, (Rethymno 1996), 48-50.

198 Erol Özvar, Osmanlı Maliyesinde Malikane Uygulaması (İstanbul: Kitapevi,2018), 64-65. İlmiye sınıfı içerisinde en çok malikane satın alan kişiler seyyid ve şeyh ünvanlı kişilerdir. Burada şeyh ile kastedilenin tarikat şeyhliğinden ziyade oldukları mahallin seçkin zümresidir. Yazar, ayrıca tarikat şeylerinin de olabileceğini de vurgulamıştır.

199 Canbakal, “On the Nobility of Urban Notables”, 49-50.

200 Halil İnalcık, Devlet-i Aliyye, Osmanlı İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar-IV (İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2016), 81-82.

belirtmektedir.201

Nagata’ya göre ayanlar genelde askeri özellikler taşımakta ve bundan dolayı ulemaların karakteriyle pek uyuşmadığını belirterek ayanlık ile doğrudan çok fazla ilişkileri olmamasını bu gerekçeye bağlamaktadır. Ancak, ulemaların tam tersine kapı kullarının ayanlık ile sıkı bir bağı olduğunu belirtmektedir. Ayrıca, mukataa ve malikane sahibi olarak büyük ekonomik güç kazanmış olan tımarlı ve ocaklı askerlerin ayanlığın ilk adayları olduklarını vurgulamaktadır.202

Güçlü Tülüveli ünvanların mikro düzeyde kişileri birbirinden ayırt ettiğini; makro düzeyde ise kişinin sosyal konumu hakkında ipucu verdiğini ileri sürmektedir.203

Çelebi ünvanının genelde ulema kökenlilere ait olmasına rağmen bazı belgelerde tüccar

kökenli kişilerde de kullanıldığını iddia etmektedir. Efendi ünvanının ise genelde yüksek

seviye ulema ve ehl-i kalem için kullanıldığını; ağa ünvanının daha ziyade asker

kökenliler için; beşe ünvanının da askerlerle alakalı olduğunu ileri sürmektedir.204

Ayanları “dini ve ilmi geçmişleri sebebiyle yüksek toplumsal statü sahibi olan aileler” olarak tanımlayan Barkey’e göre bu özellikler zaman içerisinde yerini zenginlik ve yerel bağlantılara bırakmıştır. Servetlerini arttırarak zenginleşen ayanların yatırımlar yaparak daha da zenginleştiklerini ve böylece siyasi ağlar kurarak nüfuz ve güç sahibi olduklarını vurgulamaktadır. 205

1.3. 18. Yüzyılda Kayseri Sancağının Genel Durumu

Ayanların merkezi hükümet ve halk ile ilişkilerinin incelendiği bu çalışmada Kayseri sancağının kısa tarihine, nüfusuna, coğrafi ve idari yapısına değinmek konunun mahiyeti açısından gereklidir. Yerleşim, güvenlik ve ekonomi gibi dinamikler coğrafi yapı ve tarihsel gelişim ile yakından ilişkilidir. Sancağın idari yapısının izah edilmesinin temel gayesi ise, ayanların diğer idareciler ile sıkı ilişkiler içerisinde olmalarıdır. Düzen içerisindeki ilişkileri analiz etmek için sistemdeki idarecilerin kim olduğunu iyi

201 İnalcık, Devlet-i Aliyye, 83.

202 Nagata, Muhsinzade Mehmed Paşa, 9-11.

203 Güçlü Tülüveli, “Şeriyye Sicillerinin Işığı Altında Osmanlı İmparatorluğu’nda Askeri- Reaya Ayrışması Üzerine Bazı Gözlemler”, Ciepo Osmanlı Öncesi ve Osmanlı Araştırmaları Uluslararası Komitesi XIV. Sempozyumu Bildirileri (Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 2004). Yazar, sosyal konumdan kişinin askeri- reaya sınıfını kastetmektedir.

204 Tülüveli, “Şeriyye Sicillerinin Işığı Altında”, 768.

205 Karen Barkey, Empire of Difference; The Ottomans in Comparative Perspective (Cambridge: Cambridge University Press, 2008), 244-245.

kavramak gerekiyor. Ayrıca Kayseri ayanlarının idari görevler (mütesellimlik- mutasarrıflık) ile güçlenmeleri arasındaki paralel ilişkiyi irdeleyebilmek için sancağın idari yapısına değinilmiştir.