• Sonuç bulunamadı

1.2. A’yânlık Kavramı ve Ayanlıkla İlgili Tartışmalar

1.3.1. Kayseri Sancağının Tarihsel Arka Planı

Bilinen en eski adı ile Mazaka veya Özepya (Eusebia)206 olarak adlandırılan

Kayseri şehri Bizans döneminde Kaisareai, Araplar döneminde ise Kayseriyye şeklinde biliniyordu. Selçuklular ve Osmanlılar döneminde de Kayseriyye olarak adlandırıldığı 18. yüzyıla ait arşiv belgeleri ve defterlerde de görülmüştür ancak bazı kaynaklarda Kayseri olarak kaydedilmiştir.207 Kayseri, “Erciyes Dağı’nın kuzey etekleriyle kuzeyindeki ovanın temas sahasında iç kale ve surlar çekirdek olmak üzere kurulmuştur.”208 Kayseri tarihinin ilk devirleri hakkında kesin bir bilgiye sahip

olunmamasına rağmen, şehrin yakınındaki Kültepe’de çivi yazısıyla yazılmış tabletler ve arkeolojik bulgulardan bölgede Babillerin, Asurların ve Hititlerin egemen oldukları bilinmektedir.209 M.Ö. I. yüzyılın son yarısından itibaren Kayseri, krallık Roma tarafından yönetilmiştir. M.S. 17 senesinde Roma eyaleti haline gelen bu kent Kaisareia (eski Mazaka) olarak adlandırılmıştır. M.S. 395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye ayrılınca Bizans İmparatorluğu sınırlarında kalmıştır.210

Bizans’tan sonra Sasanilerin hakimiyetine giren Kayseri, Arapların istilası sonrası 726 yılında tamamen onların eline geçmiştir.211 Selçukluların fethine kadar,

Kayseri İslam devletleri ile Bizans İmparatorluğu arasında çok defa el değiştirmiştir. 1067 senesinde Selçuklu komutanı Afşin Bey tarafından fethedilen Kayseri, Malazgirt meydan muharebesinden sonra hızla Türkleşmeye başlamıştır. Daha sonra, Anadolu’daki siyasi kuvvet ve kudret Danişmendlilere geçmiştir. 1169 senesinde, Anadolu Selçuklu hükümdarı II. Kılıçarslan tarafından Kayseri fethedilince şehirde

206 Halil Edhem, Kayseri Şehri, Haz. Kemal Göde (Kayseri: Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları, 2011), 24.

207 Yücel Özkaya, “XVIII. Yüzyılda Kayseri”, Kültür ve Sanat Haftası Konuşmaları ve Tebliğleri (Kayseri: Kayseri Belediye ve Özel İdare Birliği Yayınları, 1986), 36.

208 Mehmet İpşirli, “Kayseri”, TDV İslam Ansiklopedisi, Cilt 25 (İstanbul, 2002), 96. 209 Edhem, Kayseri Şehri, 25.

210 Ed. Ahmet Deniz Doğan, Kayseri Medeniyetlerin Beşiği, (Kayseri: Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları, 2018), 55-56.

211 Hamiyet Sezer, “III. Selim Zamanında Kayseri’de Şehir Hayatı” (Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1990), 1-2.

siyasi birlik sağlanmış ve böylece ticari canlılık da artmıştır.212 Şehrin mimari yapısına

önemli katkıda bulunan Selçukluların bu çabası Moğolların (İlhanlıların) istilası sonucu büyük tahribata uğramıştır. Timur, Mısır’a gitmesi üzerine yerini Eretna’ya bırakmıştır ancak Eretna kısa bir süre sonra bağımsız olarak Kayseri’de hüküm sürmüştür. Bir süre Erednalıların hakimiyetinde kalan Kayseri, önce Kadı Burhaneddin daha sonra da Karamanlıların egemenliğine girmiştir. Karamanlılar ile Dulkadiroğulları arasında sürekli el değiştiren Kayseri, 1399 senesinde Yıldırım Bayezid tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. 213

Yıldırım Bayezid tarafından Kayseri’nin Osmanlı topraklarına katılmasından kısa bir süre sonra Ankara savaşı meydana gelmiştir. Savaşın yenilgisinden sonra tekrar Karamanoğullarına geçen şehir, 1474’te Fatih Sultan Mehmet döneminde tekrar Osmanlı topraklarına katılmıştır ancak idaresi Dulkadiroğullarına bırakılmıştır. 1515 senesinde Yavuz Sultan Selim’in sefer dönüşü Dulkadiroğullarını ortadan kaldırmasıyla birlikte Kayseri yüzyıllar boyunca tamamen Osmanlı Devleti’nin hükümranlığında kalmıştır. 214

16. yüzyılın ortalarına kadar Osmanlı Devleti hakimiyetinde sakin bir sancak olan Kayseri, 17. ve 18. yüzyılda birçok tarihsel olay ile mücadele etmek zorunda kalmıştır. Bunların en önemlilerinden biri, sancağı uzun süre meşgul eden Celalilerin çıkardığı isyanlardır. Tavil Ahmet, Zülfikar Paşa, Kalenderoğlu ve Karayazıcı’nın önderlik yaptığı Celali isyanları ile Kayseri harap olmuştur.215 1599-1600 senesinde

meydana gelen Karayazıcı isyanı önemli hadiselerden biri olup, Kayseri halkını aylarca huzursuz etmiştir. Bunun yanı sıra 1621 yılında Kayseri mutasarrıflığına atanan İn’âm Zade Ali Bey’in kötü ve sert yönetimi yüzünden halk perişan olmuştur.216

Sancakta meydana gelen ve göze çarpan en önemli hadiselerden biri de Abaza Mehmet Paşa olayıdır. 17. yüzyılda zuhur eden bu isyan, Genç Osman’ın (1618-1622) tahttan indirilip öldürülmesinden sonra Erzurum Valisi Abaza’nın, sultanın intikamını

212 Muhammet Köse, Kayseri Şehri, 1830-1860 İdari, Demografik, Sosyal ve İktisadi Yapısı, (Kayseri: Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları, 2018), 38.

213 Muhammet Karakaş, “XVIII. Yüzyılın İkinci Yarısında Kayseri (1750-1775)” (Doktora Tezi, Erciyes Üniversitesi,1997), 5-10.

214 Sezer, “III. Selim Zamanında Kayseri’de Şehir Hayatı”, 2. Edhem, Kayseri Şehri, 96-97.

215 Nuray Avcı, “Bazı Arşiv Belgeleri Işığında Kayseri” (Yüksek Lisans Tezi, Kayseri Erciyes Üniversitesi, 2018), 57.

216 Özen Tok, “Kayseri Kronolojisi: 1398-1920 Osmanlı Dönemi”, Kayseri Ansiklopedisi, Cilt 4 (Kayseri: Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları, 2015), 42-43.

almak amacıyla çıkardığı büyük çaplı bir hadisedir. Devlet, gittikçe büyüyen bu isyanı büyük bir kuvvetle bastırmış ve isyan sonrası Abaza kendisinin affedilmesini talep etmiştir. Bağdat’ta meydana gelen hadiselerden dolayı devlet, Abaza’yı affetmiş ve kendisini yeniden Erzurum Valiliği’ne tayin etmiştir. Fakat Abaza 1626 yılında da isyan etmiş ve tekrardan affedilip Sultan IV. Murat tarafından Bosna Valiliği’ne tayin edilmiştir. Bosna’dan sonra Vidin Valiliği’ne tayin edilen Abaza’nın 1634 tarihinde isyan çıkarma niyetinde olduğu şayianın yayılması sonrası Abaza idam edilmiştir.217

17. yüzyılın sonu ile 18. yüzyıl boyunca Kayseri’de çeşitli eşkıyaların ve aşiretlerin isyanları vuku bulmuştur.218 Bir yandan aşiretlerin iskân problemleri ve

mütegallibeler ile uğraşmakta olan devlet bir yandan da uzun süren savaşlarla meşgul olmuştur. Sancakta doğan boşluktan dolayı 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren önemli ayan ailelerinin hakimiyeti daha hissedilir hale gelmiştir. 18. yüzyılda ayan ailelerinin (Zennecizadeler, Emir Ağazadeler, Kalaycıoğulları) birbirleriyle çekişmeleri ve mücadeleleri görülmüştür. 18. yüzyılın son çeyreğinden itibaren ise sancak Çapanoğullarının etkisi altında kalmıştır.