• Sonuç bulunamadı

Yeniliklerin Nitelikler

Belgede Tarımsal Yayım ve Danışmanlık (sayfa 136-140)

Deneme Benimseme

5. YENİLİKLERİN YAYILMA SÜRECİ 1 Yeniliklerin Yayılması

5.2. Yeniliklerin Nitelikler

Esas olarak yeniliklerin yayılması süreci bir belirsizlik azaltma süreci (an uncertainty reduction process) olarak ifade edilebilir ve yenilik hakkında belirsizliği azaltmak içinse yeniliklerin beş temel ve önemli özelliğinden yararlanılması gerekmektedir. Bu alanda, yenilikleri benimseme kategorilerinin özelliklerine yönelik çok sayıda çalışma olmasına rağmen, yeniliklerin algılanan özellikleri ve etkileri üzerine yapılan çalışmalar yetersizdir (Rogers, 2003). Bu kapsamda yeniliklerin benimsenmesi ve yayılmasında, yeniliklerin aşağıda belirtilen genel özelliklerinden yararlanmak gerekmektedir.

a- Yararlılık

Yenilik, yerini alacağı fikir veya uygulamadan daha iyi (relative advantage) olmalıdır (Rogers ve Shoemaker, 1971; akt: Crouch ve Chamala, 1981). Yararlılık (göreli üstünlük) yeniliğin yerini aldığı daha önceki uygulamaya göre daha çok yararlı olması durumudur. Örneğin, buğday ekili ve sulanabilir alanlarda 2. ürün soya üretimi gerçekleştirmek yararlı bir yeniliktir. Böyle bir yenilikle, bir yandan boş kalan arazi değerlendirmekte, çiftçiye mali açıdan katkı sağlamakta ve diğer taraftan ülkenin üretim faktörlerinin daha etkin kullanılmasına katkıda bulunulmaktadır.

Yeniliğin yararlılığı, üreticilere göre değişir. Nitekim pazara yönelik üretim yapan bir çiftçi ile yalnız kendi tüketimi (öztüketim) için üretim yapan çiftçinin yararlılık konusunda tutumu farklıdır. Pazara dönük üretim yapan çiftçi, yeniliğin ekonomik yararlılığı üzerinde çok daha önemle durur ve diğerine göre yeniliği daha çabuk benimser. Aynı şekilde büyük çiftçi ile küçük çiftçi bakımından da yararlılık farklıdır. Genellikle büyük çiftçiler sunulan bir yeniliği ekonomik avantajları olacağı düşüncesiyle daha çabuk deneme ve uygulama eğilimindedirler. Ayrıca bunlar yeniliğin olası riskini göze alacak ve yeniliği uygulayabilecek sermaye birikimine sahiptirler. Oysa küçük çiftçilerin riski üstlenme güçleri düşüktür ve yenilikten elde edecekleri yararlar, büyük çiftçilerin elde edecekleri boyutlarda olamayacağı için yeniliği daha geç benimserler. Ayrıca yararlılık kavramı, ekonomik anlamda yeni teknolojinin eskisine oranla üreticiye daha fazla ekonomik kazanç getirmesiyle ilgilidir (Özçatalbaş ve Gürgen, 1998).

Bu nedenle yeni teknoloji, ikame edeceği teknolojiden daha ekonomik olmalıdır. Aşağıda yeni teknolojinin eskisi yerine kullanılabilmesi için gerekli

özellikler verilmiştir. Bu özelliklerden en az birine yeniliğin sahip olması gereklidir (Doll ve Orazem, 1984; Frame, 1983; akt. Uzunlu ve Bayaner, 1991):  Yeni teknoloji eski teknolojiden ucuz olmalı, fakat aynı üretimi

verebilmelidir (maliyet düşürücü teknoloji).

 Yeni teknoloji kullanılan teknolojiden pahalı olmasına rağmen, daha fazla ürün getirebilmeli ve birim maliyet düşük olmalıdır.

 Yeni teknoloji, kullanılan teknoloji ile aynı pahalılıkta fakat daha fazla ürün getirmelidir.

 Yeni teknoloji daha az ürün sağlamasına rağmen birim maliyet daha düşük olmalıdır.

b- Uygunluk

Yenilik üreticilerin geçmişteki deneyimlerine, ihtiyaçlarına ve mevcut değerlerine ters düşmemelidir (Rogers ve Shoemaker, 1971; akt: Crouch ve Chamala, 1981). Yani yeniliğin belirtilen koşullara uygun (compatibility) olması gerekir. Yenilik, ekonomik olarak yararlı da olsa, bu değerlere uygun değilse, benimsenmesi güçleşir. Örneğin, artıkların ve aile işgücünün değerlendirilmesi açısından domuz yetiştiriciliği çok ekonomik olmasına karşılık, Türk üreticisinin değer yargılarına uymadığından dolayı, domuz yetiştiriciliğini benimsetmek olanaklı değildir. Buna karşın yerli kıl keçisinden ekonomik olarak daha üstün olan yeni bir keçi türünün benimsetilmesi, üreticilerin değerleriyle çatışmadığından daha kolay olabilir. Özellikle keçi yetiştiriciliği konusunda üreticilerin geçmiş deneyimleri çok güçlü ise benimseme daha da çabuklaşır. Toplumun kültür düzeyi de yeniliğin benimsenmesini etkiler (Özçatalbaş ve Gürgen, 1998). Bazı faaliyetler toplumun belirli bir kesimince yapılagelmekte ise ve bu faaliyeti yapanlar da o gruptanmış gibi zannedilecekse, o yeniliği benimsetmek güçleşebilir.

ÖRNEK:

Hindistan’da keçi besiciliğinin yaygınlaştırılması için, büyük tarım işletmecilerine yönelik çalışmalar başlatılmıştır. Ancak keçi besiciliğinin küçük işletme sahipleri ve fakir kimseler tarafından yapıldığı dikkate alınmamıştır. Oysaki büyük işletme sahipleri bu işin fakir ve küçük tarım işletmesi sahiplerince yapıldığını ileri sürerek, kendilerine de fakir çiftçi gözü ile bakılacağı endişesi ile keçi yetiştiriciliğini reddetmişlerdir (Tatlıdil, 1981). Bir başka örnek olarak GAP bölgesindeki üreticiler, bilimsel olarak belirlenen uygun traktör gücünün üzerinde güce sahip traktörleri alma eğilimindedirler. Oysaki belirlenen güçteki traktörler üreticilere daha az maliyetle ulaşacaktır. Ancak üreticilerin traktör büyüklüğünü sosyal prestij ölçüsü olarak algılamaları, büyük güçlü traktörlere üreticileri yöneltmiştir (Özçatalbaş ve Gürgen, 1998).

c- Karmaşıklık ve Basitlik

Doğal olarak yenilik, eski uygulamaya göre göreceli olarak karmaşıktır (complexity). Bu nedenle yenilik güç anlaşılır ve kullanımı güçtür (Rogers ve Shoemaker, 1971; akt: Crouch ve Chamala, 1981). Bu nedenle bu güçlüğü ortadan kaldıracak şekilde yeniliği basitleştirerek faaliyette bulunmak gereklidir.

Bunun için üreticilerin konuyu daha iyi kavramlarını sağlayacak bilgi ve beceri kazandırma faaliyetleri önem kazanmaktadır.

d- Denenebilirlik

Yenilik sınırlı bir alanda denenebilmelidir. Yeniliğin bir ölçüde denenebilir olması, benimsenmesini kolaylaştırır. Nitekim yeni çeşit bir tohumu, veya bir yabancı ot ilacını denemek mümkündür. Çiftçi bunların olumlu sonuçlarını gördüğü taktirde daha kolay benimser. Fakat çiftçilerin girdilerini daha ucuza alabilmeleri, ürünlerini ise daha iyi koşullarda satabilmeleri için kooperatif kurma ile ilgili bir yenilik yayılmak istenirse, benimsenmesi güç olur (Özçatalbaş ve Gürgen, 1998). Çünkü kooperatif kurmanın asgari koşullarını yerine getirmek ve somut sonuçlarını ortaya koymak daha güçtür.

e- Gözlenebilirlik

Yeniliklerin sonuçları diğer üreticiler tarafından görülür veya hissedilir (Rogers ve Shoemaker, 1971; akt: Crouch ve Chamala, 1981). Benimsetilmek istenen yeniliğin sonuçları gözlenebiliyor ise ve bu sonuçlar da eskiye göre üstün ise, çiftçiler yeniliği kolay benimserler. Örneğin yabancı ot ilacı kullanımının sonuçları kısa sürede gözlenebilir veya iyi bir tohumun deneme sonuçları bir süre sonra gözlenebilir. Dolayısıyla yeniliğin sonuçları somut olarak gözlenebiliyorsa, söz konusu yeniliğin benimsenmesi de kolaylaşır. 5.3. Benimseme Kategorileri

Toplumu oluşturan her bireyin kendisine sunulan yenilikleri aynı anda kabul etmesi, aynı tepkiyi göstermesi mümkün değildir. Toplumu oluşturan bireylerin tek tip veya aynı özelliklere sahip olmaması, aynı düşünmemesi, aynı olanaklara ve koşullara sahip olmaması, bu farklılığın (farklı sürelerde kabul etmenin) temel nedenidir. Bu farklılık yeniliklerin toplumda yayılmasının seyrini etkilemektedir. Dolayısıyla bireyler, yenilikleri benimseme davranışlarına göre, farklı benimseme gruplarına ayrılırlar. Her bir benimseme grubunun temel karakteristiklerinden hareketle yayımcıların, çiftçilerin yeniliğe karşı olası turtumlarını tahmin etmesi belirli ölçüde mümkün olabilir. Buradan hareketle her bir gruba yönelik, uygun yöntemlerin saptanması üzerinde durulabilir.

Yeniliklerin toplumda yayılma seyri grafik üzerinde gösterildiğinde normal dağılım eğrisine benzemektedir. Bu eğri, zaman dikkate alındığında bir yeniliğin bir toplumda yayılma sürecini göstermektedir. Buna kısaca yeniliklerin yayılma eğrisi denilmektedir (Şekil 1). Buna göre yayılma eğrisi, zaman ve benimseme oranı dikkate alınarak hazırlanan grafikler yardımıyla elde edilmektedir. Yayılmanın sürdüğü her bir yıl için, o yılda benimseyenlerin yüzde oranlarının kesiştiği noktalar birleştirildiğinde yayılma eğrisi elde edilmektedir. Rogers (2003), yeniliklerin yayılmasında dört temel ögenin varlığını esas almaktadır. Bunlar; Yenilik (Innovation), İletişim Kanalları (Communication Channels), Zaman (Time) ve Sosyal Sistem (Social System) olarak açıklanmıştır. Buradan hareketle, yenilikçilik temelinde toplumsal sistemin üyelerinin yenilikleri benimseme durumları, beş kategoriye ayrılarak sınıflandırılmıştır. Bu kapsamda yeniliklerin yayılma hızına göre bireyler; yenilikçiler (innovators), erkenciler (erken benimseyenler, early adopters),

erken çoğunluk (early majority), geciken çoğunluk (late majority) ve gecikenler (geç kalanlar, laggards) şeklinde gruplandırılmıştır (Şekil 2).

Şekil 2. Diffusion and innovations model (Rogers, 2003)

Tablo 2. Benimseme Kategorilerinde Bulunanların Genel Özellikleri (Rogers,2003) YENILIKÇILER

 Yeni fikirleri denemeye karşı heveslerinin fazlalığı, onları oluşturdukları yerel çevrenin dışına çıkarır.

 Kozmopolit bir yapıları vardır. Kendi sosyal sistemlerinden çok, dış dünyaya yöneliklerdir.

 Yenilikçiler birbirinden uzak olsalar dahi aralarında iletişim yaygındır.  Ekonomik olarak güçlüdürler.  Daha eğitimlidirler.

 Karmaşık teknik bilgiyi anlama ve uygulama yeteneğine sahiptirler.  Macerayı, riski severler. Benimsediği

yeni fikirler başarısız olursa, bu durumu doğal kabul ederler.

 Pazar için tarımsal üretim yaparlar.  Daha ihtisaslaşmış ve geniş ölçekli

işletmelere sahiptirler.

 Daha yüksek sosyal statüye sahiptirler.  Sosyal sistemin diğer üyeleri tarafından saygı görmemesine rağmen, sisteme dışarıdan getirerek yenilik yayılma sürecinde önemli rol oynarlar.

ERKEN BENIMSEYENLER  Erken benimseyenler, yerel

ortamda bütünleşmiş bir parçadır ve yerel özelliklerini korurlar.

 Bir çok sosyal sistemde, bu grubun içinde fikir liderleri çoğunluktadır.

 Potansiyel benimseyiciler onları, yenilik hakkında tavsiye ve bilgi kaynağı olarak görürler.

 Erken benimseyenlere yaşıtları tarafından saygı duyulur. Başarı sembolüdürler.

 Akıllı ve tedbirli bir şekilde yenilik kararları verirler.

 Yayımcılar tarafından süreci hızlandırmada bir misyoner gibi yararlanılır.

Tablo 2. Benimseme Kategorilerinde Bulunanların Genel Özellikleri (devam) (Rogers,2003)

ERKEN ÇOĞUNLUK

 Sosyal bir sistemin ortalama bireyinden hemen önce yeni fikirleri benimser.

 Yeniliği tamamen

benimsemeden önce, bir süre ihtiyatlı davranabilir ve nadiren başı çekerler.

 Yenilik karar süreçleri yenilikçiler ve erken benimseyenlere göre uzundur.

 Yeniyi denemede ne ilk ne de son olmak isterler.

GECIKEN ÇOĞUNLUK

 Sosyal sistemin ortalama bireyinden hemen sonra yeni fikirleri benimser.  Benimseme, hem bir ekonomik

gereklilik ve hem de artan baskılara bir cevap olabilir.

 Yeniliklere ihtiyatlı ve şüpheci bir tavırla yaklaşırlar.

 Yeni fikirlerin yararlılığı hususunda ikna edilebilirler.

 Kıt kaynakları nedeniyle benimsemeden önce hemen hemen tüm şüphelerinin ortadan kalkmasını beklerler.

GEÇ KALANLAR

 Bir sosyal sistemde, yeniliği en son benimseyecek olanlardır. Fikir liderliği vasfına sahip değildirler.

 Bulundukları ortamlarda iletişim ağlarından yararlanmazlar.

 Kararlarını, geleneksel değerlere sahip olan diğer ve önceki kuşakların yapmış oldukları şeylere göre verirler.

 Bu grup, yayımcılara ve yeniliklere şüphe ile bakarlar.

 Bu grup yeniliği benimsediğinde, yenilik yenilikçiler tarafından kullanılan yeni bir fikir ile yer değiştirmiştir.

 Kaynakları kısıtlı olduğundan, benimsemeden önce başarıya ulaşacağından emin olmak ister.

Pek çok çalışmada Rogers (2003)’ın ortaya koyduğu bu (yeniliklerin yayılması) teori (Technology Related Studies based on Rogers’ diffusion of innovations theory) uygulanmış ve kullanılmıştır.

Belgede Tarımsal Yayım ve Danışmanlık (sayfa 136-140)