• Sonuç bulunamadı

2.2 Kamu Davasının Açılmasında Takdir Yetkisi

2.2.2 Cezanın Ortadan Kaldırılmasını Gerektiren Etkin Pişmanlık Halleri

2.2.2.7 Yalan Tanıklık Suçu

TCK.m.272 hükmünde düzenlenen yalan tanıklık suçunda; yalan tanıklık neticesinde adaletin yanlış yönde gerçekleşmesi tehlikesinin varlığı, suçun oluşumu için şart ve yeterli görülmüştür. Bu nedenle, yetkili kişi veya kurulun kararı ya da mahkemenin hükmü yalan tanıklığa dayanmasa ya da bu beyanın hiçbir şekilde hükme tesiri olmasa bile, yalan beyan, verilen hükme etkili olabilme imkanına sahipse, fail yalan tanıklık suçunu işlemiş olur. Yani zarar, yalan tanıklık suçunun unsuru değildir377. Bu bağlamda savcı takdir hakkını kullanırken, failin yalan tanıklığı neticesinde herhangi bir zararın oluşup oluşmadığını denetleme yoluna gitmeden suçun oluştuğunu kabul edecektir.

TCK.m.272 hükmünde düzenlenen yalan tanıklık suçunun, sadece ceza davalarında değil, hukuk davalarındaki yalan tanıklık hallerinde de uygulama olanağı bulacağı kabul edilmektedir378. Cumhuriyet savcısı takdir hakkını kullanırken, failin sadece ceza davalarındaki tanıklığını değil, hukuk davalarındaki tanıklığını da dikkate almalıdır.

TCK.m.274 hükmünde yalan tanıklık suçuna ilişkin etkin pişmanlık hali düzenlenmiştir. Her şeyden önce hükmün uygulanabilmesi için, suçun tamamlanmış olması gerekmektedir. Çünkü teşebbüs aşamasında TCK.m.36 hükmünde düzenlenen gönüllü vazgeçme müessesesinin söz konusu olacaktır. Ancak bu hüküm, teşebbüs aşamasında kalan bir yalan tanıklıkta da uygulama alanı bulabilecektir. Örneğin savcı huzurunda yalan söyleyen tanık rahatsızlanıp hastaneye kaldırılırsa eylemi teşebbüs aşamasında kalmış olacaktır. Burada Gönüllü vazgeçmeden farklı olarak etkin pişmanlıkta gerçeğe dönmenin “gönüllü” olmasına gerek yoktur. O halde teşebbüs aşamasında kalmış bir yalan tanıklık suçunda öncelikle gönüllü vazgeçmenin bulunup bulunmadığı araştırılmalı, şayet böyle bir durum yoksa bu takdirde TCK.m.274 hükmü uygulanmalıdır379. Bu bağlamda savcı, huzurunda bayılan tanığın

tekrar ifadesini almalı, alınan yeni ifadede eski beyanlarının yalan olduğunu kabul eden tanık hakkında takdir hakkını kullanabilmelidir.

377

Ayhan, s.116

378 Ayhan, s.116 379 Ayhan, s.117

Yalan tanıklık yapan faillin cezadan muaf tutulabilmesi için, aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında (yakalama, gözaltına alma, tutuklama, adli kontrol, arama ve el koyma) gibi hak kısıtlaması veya yoksunluğunu sonuçlayacak nitelikte karar verilmeden veya hükümden önce gerçeği söylemesi gerekir380

. Bu halde savcı, CMK.m.171/1 hükmü gereğince kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilebilecektir. Kanımızca savcı, yalan tanıklık suçunu işleyen failin beyanından hareketle verilen hak kısıtlanması veya yoksunluğu kararının sadece verilmiş olmasını yeterli görmemelidir. Savcı, bu kararların uygulanıp uygulanmadığını ve gerçek hak kaybına fiilen neden olunup olunmadığını da araştırmalıdır. Örneğin savcının, failin yalan beyanı neticesinde kolluğa bir kişi hakkında gözaltı talimatı verdiğinde, bu kişi yalan beyanından hemen döner ve ilgili şüpheli de gözaltına henüz alınmamış ise, cumhuriyet savcısı yalan tanıklıkta bulunan fail hakkında takdir hakkını kullanarak kamu davasının açılmamasına karar verebilmelidir.

İlgili madde hükmü, aleyhine yalan tanıklıkta bulunan kişinin yargılanma aşamasında uygulama alanı bulabileceği gibi, failin kendisi hakkında yalan tanıklık suçuna istinaden açılan dava bakımından da uygulanabilir. Keza bu etkin pişmanlık hükmünün soruşturma evresinde uygulanabilirliği evleviyetle kabul edilmelidir381. Ancak Yargıtay’ın bozma

kararından sonra tekrar yapılan duruşmada, eski duruşmada yapılan tanıklıkla ilgili olarak gerçeğin söylenmesi halinde, etkin pişmanlık hükmü uygulanmayacaktır382

.

TCK.’nın sadece 274/1. maddesinde yalan tanıklık suçunu işleyen fail hakkında tamamen cezasızlık hali öngörülmüştür. TCK.m.274/2 ve 274/3 hükümlerinde cezanın indirilebileceğinden söz edilerek, hakime bu konuda takdir yetkisi tanınmıştır. Dolayısıyla bu hallerde savcının CMK.m.171/1 hükmü çerçevesinde takdir yetkisine dayanarak fail hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermesi olanağı bulunmamaktadır383

.

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 18.06.2008 tarih ve 2006/10767 E. ve 2008/14014 K. sayılı kararında “…Sanığın, yalan tanıklıktan hakkında dava açıldıktan sonra duruşma sırasında

söylediği "suçumu kabul ediyorum, ancak lehine tanıklık yaptığım insanların yanında kaldığım için onlara muhtaç olduğumdan işittiğim şeyleri söyleyemedim" diyerek gerçeğe

380 Gündüz, s.115

381 Kartal, s.92 382

Kartal, s.92

383 Y.4CD. 30.04.2007 t. ve 1993/3971 Sayılı Kararı : “…gelmeyen sanık M. A.Alataş'ın Asliye Hukuk

Mahkemesindeki yargılama sırasında tanık olarak dinlendiği 19.9.2000 ve 18.11.2000 günlü anlatımlarının doğru olmadığı, sanık N. Bağcılar'ın baskısı altında o açıklamaları yaptığını bildiren 12.11.2002 tarihli içeriğini bilmediği dilekçeyi mahkemeye kendisinin vermediğini savunması karşısında, bu husus araştırılıp adı geçenin yalan tanıklık yapıp yapmadığı saptanmadan ve sanık N. Bağcıların da onu yalan tanıklığa azmettirdiğine ilişkin kanıtlar gösterilmeden, yükletilen suçların oluştuğunun kabulüyle 5237 sayılı TCY.nın 274/1.maddesi uyarınca etkin pişmanlıktan söz edilmek suretiyle sanık N. Bağcılar hakkında eksik soruşturma sonucu cezaya hükmolunması,

Yasaya aykırı ve sanık N. Bağcılar müdafiinin temyiz nedenleri ile tebliğ namedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA” ; Yaşar/Gökcan/Artuç, 6.C. , s.7964

döndüğünün anlaşılması karşısında;765 sayılı TCK.’nın 289/2. maddesinde ön görülen yalan tanıklıktan dönmeye ilişkin hükümlerin uygulanıp uygulanmayacağı tartışılmadan, yetersiz gerekçe ile hüküm kurulması…” diyerek failin kovuşturmada yalan beyanından vazgeçmesi

halinde etkin pişmanlıktan faydalanması gerektiğini belirtmiştir.