• Sonuç bulunamadı

Cumhuriyet Savcısının Taraf Olup Olmadığı

1.5 Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar

2.1.1 Cumhuriyet Savcısının Bağımsızlığı, Tarafsızlığı, Reddi ve Çekinmesi

2.1.1.2 Cumhuriyet Savcısının Taraf Olup Olmadığı

Tarafsızlık genel anlamıyla taraf tutmama, yansız kalma, belirli bir mekan veya zamanda belirlenmiş tutum ve düşünceler arasında tercih yapmama hali olarak tanımlanmaktadır221

.

Taraf kavramı somut bir hukuki ilişkide kendi menfaatlerine yönelik çalışan ve asıl ya da ikincil olarak bu menfaatin sahibi olan sujedir222. Cumhuriyet savcılarının taraf olup olmadıkları, yaptıkları muhakeme faaliyetlerinde tarafsız davranma yükümlülüklerinin bulunup bulunmadıkları hukukumuzda tartışmalı konu olup bu konuda yasal düzenlemeler bulunmamaktadır223. Buna karşın Avusturya Ceza Muhakemesi Kanununda cumhuriyet

savcısının tarafsızlığından şüphe duyulması gereken haller sayılmış ve bu hallerin varlığı halinde savcının çekinmesi gerekliliği açıkça hükme bağlanmıştır224. Aynı şekilde Rus Ceza

Muhakemesi Kanunu hükümleri gereği savcının ceza davasında mağdur, şahsi davacı, sanık, tanık, jüri üyesi, uzman, bilirkişi, tercüman, mahkeme katibi, müdafii, şüphelinin yasal temsilcisi, davalı, mağdur vekilinden biri ile akraba ise duruşmaya katılamayacağı açıkça düzenlenmiştir225

.

Cumhuriyet savcısının taraf olup olmadığı sorunu da hakimlerde olduğu gibi açık ve net biçimde ortaya konamamaktadır. Devletin yapısında, erkler hiyerarşisinde, cumhuriyet savcısının yaptığı iş, yürütme erki içinde düşünülmeli ancak hâkimden farklı olarak, yargılamada taraf durumunda olan cumhuriyet savcısının bağımsızlığı ile onun meslekî güvencelere kavuşturulması karıştırılmamalıdır226

.

221 Wikipedia ( http://tr.wikipedia.org/wiki/Tarafs%C4%B1zl%C4%B1k, Erişim Tarihi: 19.05.2014) 222

Kanbur Mehmet Nihat, Alman ve Türk Ceza Muhakemesi Hukukunda Cumhuriyet Savcısının Tarafsızlığı ve Reddi Sorunu, Ceza Hukuku Dergisi, Seçkin Yayınları, Sayı:19, Ağustos 2012, s.57

223 Kanbur, s.38 224 Kanbur, s.45 225 Kanbur, s.46 226

Gültekin Özkan, Hınıs Cumhuriyet Başsavcısının Yargının Sorunları Çözüm Önerileri ve Yargı Reformu Üzerine Düşünceler Adlı Makalesi, Hınıs 2006 (http://www.hinis.adalet.gov.tr/makele.htm ; Erişim Tarihi: 05.06.2014)

Savcıların tarafsızlığı, sanığa ve mağdura karşı objektif olması, bunlardan birini herhangi bir nedenle kayırmaması ve delil toplama, mütalaa verme gibi işlemleri sadece maddi gerçeğin ortaya çıkarılması kaygısıyla yürütmesi olarak anlaşılmalıdır227

. Cumhuriyet savcısı elbette herhangi bir davacı gibi şahsen taraf değildir228

. Nitekim CMK.m.160 hükmüne229

göre şüphelinin lehine olan delilleri de toplamak ve haklarını korumakla da yükümlüdür. Savcı yargılamada herhangi bir taraf ya da tarafın temsilcisi olmayıp kamu adına ceza muhakemesinin amaçlarının gerçekleştirilmesi için objektif davranmakla yükümlü kılınmış tarafsız ve olabildiğince bağımsız olması gereken bir makamdır230. Savcılık dava

açıldıktan sonra duruşmada ortaya çıkan tabloya göre sanığın beraatini de isteyebilmektedir. Bu anlamda ceza muhakemesinde tarafların yarışı değil maddi gerçeğe ulaşmak için bir işbirliği söz konusudur231. Amaç maddi gerçeğe ulaşmak olduğundan hiçbir makam diğerinin

karşısında bir taraf olarak yer almamaktadır. Bu nedenle savcının taraf değil suje olduğu kabul edilir. İddianameyi düzenleyen savcının aynı iddianame ile ilgili dava duruşmasında sanığın beraatini de talep edebilme özgürlüğü, savcının ceza muhakemesinde suje olmasının yansıması olup, uygulamada sıklıkla karşılaşılan durumlardandır.

Öğretide kimi görüşe göre ise savcılık makam olarak taraf durumundadır. Savcı kamu adına muhakemeye katılır ve taraf olmakla muhakeme diyalektiğinin tez kısmını temsil eder. Aksi durumda muhakemede tartışma ortamı olmaz ve tek yanlı muhakeme hali meydana çıkar. Savcının sanığın lehine olan hususları da incelemesi ve talep etmesi onun taraflılığına engel teşkil etmez. Zira savcılığın amacı adaletin gerçekleşmesidir. Ceza muhakemesinde amaç maddi gerçeğe ulaşmak olduğuna göre, savcı bu amaç doğrultusunda hareket eder232

. Cumhuriyet savcısının tarafsızlığı anayasada belirlenmemiştir. Savcının tarafsızlığı toplumsal düzen ve huzurun korunması açısından önem taşımaktadır. Tarafsızlığın sağlanmadığı, tarafsız olma bilincinin yeterince benimsenmediği ve muhakemeye egemen kılınmadığı bir toplumsal düzende huzursuzluk ve güvensizlik ortamı artacak, toplumdaki bireyler ümitsizliğe kapılarak kendi haklarını hukuk dışı yollarla aramaya kalkışacaklardır. Bu da yargının itibarını zedeleyecektir233

.

227

Centel, s.95

228 Şahin, 1.C. , s.125

229 5271 Sayılı CMK.m.160/2 hükmü “Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir

yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür” şeklinde düzenlenmiştir.

230 Ünver/Hakeri, 1.C. , s.254 231 Centel/Zafer, s.110 232

Aydın Murat, Kamu Davasının Açılması ve İddianame, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2003, s.72

233 Ömeroğlu Ömer, Ceza Muhakemesinde Hakim ve Savcının Yasaklılığı Reddi ve Çekinmesi, Ekin Yayınevi,

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunumuzda savcının yaptığı işlemlerde tarafsız davranması gerekliliği açıkça belirtilmemiştir. Ancak Ceza Muhakemesi Kanunu getirdiği denetim mekanizmalarıyla (örneğin iddianamenin iade sebepleri arasında şüphelinin sadece aleyhine olan hususların belirtilmesi, yeni delil nedeniyle dava açabilmesi için itiraz merciince bu konuda karar verilmesi gerekliliği vb.) savcının işlemlerini denetleme yoluna gitmiş, bu anlamda savcının tarafsızlığını sağlamaya çalışmıştır234

.

Savcının tarafsızlığı adil yargılanma hakkı için de çok önemlidir. Adil yargılanma hakkı Ceza Muhakemesi Kanunumuzun temel ilkesidir235. Avrupa İnsan Hakları

Sözleşmesinin 6.maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının unsuru olan bağımsız ve tarafsız mahkemenin gerekliliği, bu ilkenin alt türü olan savcının tarafsızlığını kaybetmesi nedeniyle çekinebilmesi ihtiyacını da içermektedir236

.

Savcının taraf olma konumu kendine özgü bir konumdur. Savcı ceza muhakemesinde, makam yönünden sujedir. Aynı zamanda savcı, ceza muhakemesinde maddi gerçeğin bulunmasına hizmet etmekle yükümlü bir adalet organıdır, bu nedenle de görevini tarafsızlıkla yürütmesi gerekir. Nitekim, yasa koyucu 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda “taraf” kavramını kullanmaktan özellikle kaçınmıştır. Öte yandan objektiflik, gerektiğinde şüpheli lehine davranmayı zorunlu kıldığından, 5271 sayılı kanun savcının tarafsızlığını kabul etmiş olmaktadır237. Yürürlükteki yasal durumda sadece sanık değil,

mahkeme başkanı da taraflı savcının yerine başkasının görevlendirilmesini başsavcıdan isteyebilmelidir238.

Cumhuriyet savcısı tarafsız olmak zorundadır. Savcı, ceza muhakemesinde tarafsız davranması gereken bir adalet organıdır. Savcının her suçtan dolayı zarar gördüğü varsayılan devletin temsilcisi olması, onun objektif olarak davranması gereğini ortadan kaldırmaz. Nitekim savcı da hakim gibi adil yargılanma ilkesiyle bağlıdır ve gerçeğin ortaya çıkarılmasıyla yükümlüdür. Maddi gerçeğin bulunmasına hizmet olgusu, savcının objektif olmasını zorunlu kılar239

.

Savcının taraf olduğu düşünülse dahi, bu durumun onun objektif olma yükümlülüğünü kaldırmayacağı gerçeği de aşikardır. Bu konuda yapılan tartışmalar objektiflik yerine tarafsızlık terimin kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Taraf olanın tarafsız kalmasının ve

234 Kanbur, s.64

235 Kanbur, s.69; Turan Hüseyin, Adil Yargılanma Hakkının İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesindeki Yeri ve

Önemi, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Sayı:84, Yıl:2009, s.213 vd.

236

Kanbur, s.69; Şahin Cumhur, Ceza Muhakemesinde İnsan Haklarının Korunması-Adil Bir Ceza Muhakemesinin Temel Şartları-in.Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda Yapılan Son Değişiklikler Sempozyumu Özel Sayısı, Cilt:4, Sayı:1-2,Yıl:1994, s.152

237 Centel, s.102 238

Centel, s.105

239 Gökpınar Mahmut, Ceza muhakemesinde Savcılık, Ceza Hukuku Dergisi, Seçkin Yayıncılık, Yıl:5, Sayı:12,

tarafsız davranmasının mümkün olamayacağı, aksi halde çelişkili yaklaşımın ortaya çıkacağı değerlendirmesi, savcıyı taraf sayanları genel düşünce birliğine göre savcıların reddedilemeyeceği düşüncesine ulaştırmaktadır. Oysa tarafsızlık terimi yerine objektiflik terimi kullanılması, sözü geçen çelişkinin giderilmesine yetecektir240. Kanımızca bu görüş çok

isabetlidir. Zira cumhuriyet savcısı iddia makamı olup yargılamanın bir sujesidir. Cumhuriyet savcısının amacı ve görevi tamamen maddi gerçeğin delillerle ilişkilendirilerek ortaya konulmasını sağlamaktır. Cumhuriyet savcısı müştekinin yanında bir taraf olsa idi sadece iddianame yazan memur, şüpheli yanında bir taraf olsa idi sadece KYOK. kararı veren müdafi benzeri memur olurdu. Bu anlamda cumhuriyet savcısının taraf olup olmadığı tartışması terimsel boyutta olup, doğru olan ifade cumhuriyet savcısının objektif olup olmama yükümlülüğü olmalıdır. Aynı zamanda taraf olan savcı bir olayla ilgili eğer iddianame yazdıysa duruşma evresinde beraat mütalaasında bulunması taraf olma özelliğini zedeleyecektir. Mevcut hukuk sistemimizde savcının soruşturmadaki görevi maddi gerçeği delillerle ortaya koymak olup, bir kişiyi ya da kişileri suçlamak ya da suçundan aklamak değildir. Mevcut deliller neyi gerektiriyorsa savcı, o şekilde karar verecektir. CMK.’nın savcıya yüklediği emir ve görev de bu yöndedir.

Cumhuriyet savcısının idari veya adli bir faaliyet göstermesi önem taşımaksızın, tarafsız davranma yükümlülüğü bulunmaktadır241. Tarafsızlığın gerçek anlamda

sağlanabilmesi için cumhuriyet savcısının, tıpkı hakimin yasaklılığını gerektiren nedenler ve tarafsızlığını şüpheye düşüren nedenlerde olduğu gibi reddedilebilmesi veya çekinebilmesinin mümkün olacağı şekilde düzenleme yapılmalıdır242. AİHM.’in 6.maddesi ile ilgili kararları,

Bangolar Yargı Etiği İlkeleri ve Budapeşte İlkeleri, Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Adalet Divanı Statüleri hükümleri göz önünde bulundurulduğunda savcının tarafsızlığı garanti altına alınmalıdır243

.

Savcılar, görevlerini korkusuzca, ayrımcılık yapmadan ve önyargı olmaksızın yerine getirmeleri gereklidir. Savcılar özellikle de; görevlerini tarafsız bir şekilde yerine getirmeli; bireysel ya da bölgesel menfaatler ile kamu ya da medya baskılarından etkilenmemeli, yalnızca kamu menfaatini göz önünde bulundurmalı, objektif bir şekilde hareket etmeli; şüphelinin lehine ya da aleyhine olmasından bağımsız olarak, tüm ilgili koşulları göz önünde bulundurmalıdırlar. Savcılar; yerel kanunlara ya da adil yargılanmanın gerekliliklerine uygun bir şekilde, tüm gerekli ve makul araştırmaların yapılmasını ve sonuç itibarıyla şüphelinin suçlu ya da masum olduğunu gösterecek olsa bile, bu araştırmaların sonuçlarının gizli 240 Ömeroğlu, s.98 241 Kanbur, s.90 242 Kanbur, s.90 243 Kanbur, s.91

olmasını sağlamaya gayret etmeli; her zaman doğruyu aramalıdırlar. Savcılar, mahkemelerin doğruya ulaşmasını ve toplum, mağdur ve şüpheli arasında kanunlara ve adil olmanın gerekliliklerine uygun bir şekilde davranılmasını sağlamaya çalışmalıdırlar244

.

Savcı soruşturma faaliyetini yürütürken şüpheli ile mağdura karşı objektif olmalı, bunların birinden birini herhangi bir nedenle kayırmamalı ve delil toplama, mütalaa verme gibi işlemleri sadece maddi gerçeğin ortaya çıkarılması ve adil bir yargılanmanın yapılabilmesi kaygısıyla yürütmelidir245. Savcı soruşturmaya ilişkin faaliyetleri yürütürken,

özellikle yürütme organının müdahalesinden uzak olmalıdır; bu açıdan özlük işlerinin özerk bir kurul tarafından yürütülmesi isabetlidir. Ancak hakimlerin ve savcıların konumları arasındaki farklılıklar, bu konumdaki güvenceleri içeren düzenlemelerin ayrı ayrı yapılmasını gerektirmektedir. Bu nedenle, birbirinden ayrı Hakimler Yüksek Kurulu ve Savcılar Yüksek

Kurulu oluşturulmalıdır. Bu kurulların üyeleri, sadece 4 yıl için görev yapmalı, bu kurullarda

Adalet Bakanı ve Bakanlık Müsteşarı bulunmamalı ve kurullarda Türkiye Barolar Birliği temsilcilerine de yer verilmemelidir. Öte yandan idari görevler yönünden hakimler Hakimler Yüksek Kuruluna, savcılar da Savcılar Yüksek Kuruluna bağlı olmalıdır. Bu kurulların tüm kararlarına karşı yasa yolu açık olmalıdır. Ayrıca hakim ve savcıların mesleğe alınmalarında Adalet Bakanlığının yetkisi bulunmamalı; hakim adaylarının seçimi Hakimler Yüksek Kurulu, savcı adaylarının seçimi ise Savcılar Yüksek Kurulu tarafından yapılmalıdır.