• Sonuç bulunamadı

Suçluyu Kayırma Suçunda Şahsi Cezasızlık Hali

2.2 Kamu Davasının Açılmasında Takdir Yetkisi

2.2.3 Şahsi Cezasızlık Nedenlerinin Varlığı

2.2.3.5 Suçluyu Kayırma Suçunda Şahsi Cezasızlık Hali

Suçluyu kayırma suçu TCK.m.283 hükmünde düzenlenmiştir. Söz konusu maddede devletin hükümlü veya suçluyu arama ve bulmaya ilişkin faaliyetlerini engelleme, boşa çıkarma ile suçlunun suçtan elde ettiği şeyden istifade etmesi için suçluya yardım faaliyetleri cezalandırılmıştır. Kayrılan kişi bir suçtan şüpheli, sanık veya hükümlü olabilir. Yardım edilen şahıs (fail) isnat kabiliyetine sahip olmasa veya gerçekte suçu işlememiş bile olsa, saklanıyorsa madde kapsamında suç gerçekleşmiş demektir447

.

Bu maddede, işlenmiş olan bir suçun failine, suçun işlenişine herhangi bir şekilde iştirak etmeksizin, yardımda bulunan kişiye bir cezai müeyyide öngörülmüştür. Bununla güdülen amacın, suç işlendikten sonra failin herhangi bir şekilde yardım görmesini engellemek olduğu açıktır448

.

TCK.m.283 hükmü dikkate alındığında, suçluyu kayırma suçunun mevcudiyetinin, önceden işlenmiş bir başka suçun varlığına bağlı olduğu görülmektedir. Bu suçtan dolayı şüpheli, sanık veya mahkum olan bir kimsenin hakkındaki araştırmayı, kişinin yakalanmasını, tutuklanmasını veya mahkumiyet hükmünün infazını engellemek için, suçluyu gizlemeye imkan sağlayan her türlü icrai nitelikteki yardımı bu suçu oluşturur449. Kanımızca failin yerini bilip de söylemeyen kişi hakkında da bu suç oluşmalıdır. Bu bağlamda bu suçun failinin sadece icrai hareketlerde bulunması şartı aranmamalı, savcı tarafından kişinin yerini kasten söylemeyen failin bu hususu bildiği delillerle ortaya konularak suçun oluştuğu kabul edilmelidir.

Suçun maddi unsuru, suç işleyen bir kimseye araştırılma, yakalanma, tutuklanma veya hükmün infazından kurtulması için imkan sağlamaktır. Başka bir ifadeyle suçun işlenmesinden sonra güvenlik güçlerince yapılacak tahkikatı yanlış yola sevk etmek, devletin araştırmalarına veya mahkumiyet hükmünün yerine getirilmesine karşı faili gizlemeye yardım etmek, hakkında yakalama emri çıkarılmış olan bir kimsenin saklı bulunduğu yeri bildiği halde yetkili makamlara derhal haber vermemektir.Kayrılan bu kişi, önceki suçun faili veya şeriki de olabilir. Diğer taraftan kayrılan bu kişi, önceden işlenen bir suçtan mahkum olmuş bir kişi olabileceği gibi, sadece şüpheli veya sanık olması nedeniyle aranan bir kişi de olabilir. TCK.m.283 hükmünün gerekçesinde450

de bu husus açıklanmış olup, suç tipinin ceza kanununa konuluş amacı anlatılmıştır.451

447 Ayhan, s.79 448 Ayhan, s.79 449 Kartal, s.114

450 Ayhan, s.80; TCK.m.283 hükmünün gerekçesi : “Madde metninde, işlenmiş olan bir suçun failine, suçun

işlenişine herhangi bir şekilde iştirak etmeksizin, yardımda bulunulması cezai müeyyide altına alınmıştır. Bununla güdülen amaç, suç işlendikten sonra failin herhangi bir şekilde yardım görmesini engellemektir. Bu suretle ceza adaletinin gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır. Ceza muhakemesinin amacını oluşturan maddi gerçeğin araştırılıp ortaya çıkarılması ve bu suretle adil bir yargıya varılması, suç şüphesi altında bulunan

TCK.m.283/3 hükmünde bu suç tipiyle ilgili bir şahsi cezasızlık sebebine yer verilmiştir. Buna göre; suçluyu kayırma suçunun, üstsoy, altsoy, eş, kardeş veya diğer suç ortağı tarafından işlenmesi halinde cezaya hükmolunmayacaktır. Bu kayırma işlemi iştirak halinde işlendiğinde TCK.m.283/3 hükmünde sayılan akrabalık derecesine sahip kişilerin şahsi cezasızlık sebebinden yararlanacağında kuşku bulunmamaktadır. Bu bağlamda iştirak halinde suçu işleyen faillerin yukarıda sayılan yakın akraba olmaları halinde, birbirlerini gizlemeleri suretiyle suçluyu kayırma suçunu işlediklerinde de yine haklarında kamu davasının açılmaması kararı savcı takdirince verilebilecektir. Ancak bu yakınlık derecesi dışında kalan kişiler TCK.m.283 hükmünden sorumlu tutulacak ve cezalandırılacaktır. Bu akrabalık ilişkisi bulunan şüpheliler hakkında soruşturmayı yürüten savcı, CMK.m.171/1 hükmü gereği kovuşturmaya yer olmadığı kararı verebilecektir452

.

Yargıtay 6. Ceza Dairesi 16.03.2006 t. ve 2004/6201 E. ve 2006/2573 K. sayılı kararında “Maddi hasarlı ve yaralamayla sonuçlanan kabahat niteliğindeki bir trafik

kazasında; aracı eşi kullandığı halde, eşinin olay sırasında alkollü ve aynı zamanda memur olması nedeniyle onu cezadan kurtarmak amacıyla soruşturma evresinde kollukta aracı kendisinin kullandığı şeklindeki suçu üstlenen sanığın eyleminin, 765 sayılı TCY.nın 296. maddesinin 1. fıkrasının son cümlesindeki suçu oluşturduğu ancak, bu suçu eşi yararına işlemiş olduğundan aynı maddenin 2. fıkrası (5237 sayılı TCY.nın 283/1-3) gereğince ceza verilemeyeceğinin gözetilmesi zorunluluğu, bozmayı gerektirmiş…” diyerek suç işleyen eşini

korumak adına suçluyu kayırma suçunu işleyen fail hakkında cezaya hükmolunamayacağını

kişinin dahi esasta menfaatine bir husustur. Çünkü insan şahsiyetinin tekâmülü, ancak hakikat ve adaletle mümkün olabilecektir. Maddi gerçeğin tespitine dayalı olarak mahkemece hükmolunan ceza veya tedbirin infazı, suçlu kişinin işlediği suçtan dolayı içinde bulunduğu kusurluluk durumundan ibra olmasını, yani yeniden topluma kazandırılmasını sağlayacaktır. Bu bakımdan, suç şüphesi altında bulunan kişinin yargılanmasının veya hükümlü kişinin mahkum olduğu cezanın veya tedbirin infazının engellenmesi, ceza adaletinin gerçekleşmesini engelleyecektir. Bu suçun konusu, daha önce işlenmiş olan bir suçun işlenişine herhangi bir şekilde iştirak etmiş olan bir kişidir. Kayrılan kişi, önceki suçun faili veya şeriki olabilir. Bu kişi, önceden işlenen bir suçtan mahkum olmuş bir kişi olabileceği gibi, sadece şüpheli veya sanık olması nedeniyle aranan bir kişi de olabilir. Sanık veya mahkûm olan kimsenin saklanmasına yönelik her hareket, bu suçun oluşmasını sağlayacaktır. Sanık veya mahkumun belli bir yerde saklanmasının temin edilmesinden başka; bu kişi, soruşturmanın veya infazın engellenmesi amacıyla örneğin bir başka ülkeye kaçırılmış olabilir. Bu tür fiilleri de söz konusu suç kapsamında değerlendirmek gerekir. Belirtmek gerekir ki, hakkında tutuklama veya mahkumiyet kararı verilen kişinin bir yerde barınmasını temin etme durumunda dahi, bu suçun oluştuğunu kabul etmek gerekir. Bu suçun oluşabilmesi için, kayrılan kişinin araştırma, yakalanma, tutuklanma veya hükmün infazından kurtulması amacıyla hareket edilmesi gerekir. Böyle bir amaç güdülmemekle beraber, kişinin insani mülahazalarla bazı ihtiyaçlarının karşılanmış olması durumunda, söz konusu suç oluşmayacaktır. Bu suçun faili herkes olabilir. Ancak, izlenen suç siyaseti gereğince, kayırma suçundan dolayı cezalandırılabilmesi için, kişinin önceden işlenmiş olan suça herhangi bir şekilde iştirak etmemiş olması aranmıştır. Keza, kayırma suçunun konusunu belli akrabalık ilişkisi içinde bulunan kişilerin oluşturması halinde de cezaya hükmedilmeyecektir. Kişinin önceden işlenmiş olan asıl suça fail veya şerik olarak iştirak etmiş olması veya suçun konusunu oluşturan kişilerle belli akrabalık ilişkisi içinde bulunması, bu suç açısından sadece bir şahsi cezasızlık sebebi oluşturmaktadır. Şahsi cezasızlık sebebinin bulunduğu hallerde işlenen fiil suç ve dolayısıyla haksızlık oluşturma özelliğini muhafaza etmektedir. Ancak, kişinin ceza hukuku açısından sorumluluğu cihetine gidilmemektedir.”

451

Ayhan, s80

belirtmiştir. Cumhuriyet savcısı takdir hakkını kullanırken, dosyasına fail ile kayırılan suçlu arasındaki akrabalık ilişkisini belgeleyen delilleri eklemeli, eyleme iştirak eden ve kanunun aradığı akrabalık bağının bulunmadığı diğer şüpheliler yönünden ise iddianame düzenlemelidir.

2.2.3.6 Tutuklu, Hükümlü Veya Suç Delillerini Bildirmeme Suçunda Şahsi Cezasızlık