• Sonuç bulunamadı

1.4 İddianame (Kamu Davası)

1.4.3 Şüphe Yeterli Şüphe Kavramı

CMK.m.170/2 hükmünde “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun

işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler” denilmesi suretiyle, maddi sorununa ilişkin şüphenin yenilmesi gereken derece

belirtilmiştir ki bu da “yeterli şüphedir”. Her ne kadar, CMK.m.170/2 hükmünde yer alan “yeterli şüphe” kavramı “yeterli delil” anlamına gelmese de, bu hüküm Cumhuriyet

106 5271 sayılı CMK.m.272/1 hükmü “İlk derece mahkemelerinden verilen hükümlere karşı istinaf yoluna

başvurulabilir. Ancak, onbeş yıl ve daha fazla hapis cezalarına ilişkin hükümler, bölge adliye mahkemesince re'sen incelenir” şeklinde düzenlenmiştir.

107 Ünver/Hakeri, 1.C. , s.61 108 Ünver/Hakeri, 1.C. , s.61

Savcısı’nın mevcut delilleri toplamaksızın, zanna, müştekinin soyut iddialarına veya varsayımlara dayanarak iddianame düzenleyebileceği anlamına gelmeyecektir109

.

Ceza muhakemesinde şüphe, esas itibariyle soruşturma evresinin vazgeçilmez unsurları arasında yer almaktadır. Kovuşturma evresinde ise amaç bu şüphenin yerini gerçekliğin almasını sağlamaktır. Soruşturma evresinde ise şüphe hem söz konusu evrenin başında (başlangıç ya da basit şüphe) hem de sonunda (yeterli şüphe) bir işleve sahiptir. Bu bağlamda soruşturma evresinde amacın başlangıç şüphesinin yeterli şüphe seviyesine çıkartılmak olduğu söylenebilir110

.

Özbek/Kanbur/Doğan/Bacaksız/Tepe’ye göre basit şüphe ve yeterli şüphe

kavramlarını aşağıdaki şekilde şematize etmek mümkündür:

Tablo 1.1 Basit Şüphe ve Yeterli Şüphe Kavramları

BASİT ŞÜPHE YETERLİ ŞÜPHE

ANLAMI

Bir suçun işlendiği izlenimini veren haldir. Şüphenin en hafif derecesidir ve başlangıç şüphesi olarak da adlandırılır. Basit bir ihbar veya şikayet yeterli kabul edilir.

Kamu davası açılabilmesi veya mahkumiyet hükmü için yeterli değildir.

Yapılacak olan yargılama neticesinde şüpheli veya sanığın mahkum olma ihtimalinin beraat etme ihtimalinden daha yüksek olması halidir.

Mutlaka somut delillerin varlığı aranır.

SONUCU

Soruşturmanın başlayabilmesi için gereklidir. (CMK.m.160/1)

Kamu davasının açılabilmesi için gereklidir. (CMK.m.170/2)

Yine Özbek/Kanbur/Doğan/Bacaksız/Tepe’ye göre koruma tedbirlerinde aranan şüphe kavramını ise aşağıdaki şekilde şematize etmek mümkündür111

:

109

Birtek Fatih, Cumhuriyet Savcısının Delilleri ve Fiili Takdir Yetkisi, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi hukuk Araştırmaları Dergisi, Özel Sayı:Nur Centel’e Armağan, Yıl:2013, C:19, Sayı:2, s.958 (http:// dspace.marmara.edu.tr/bitstream/handle/ , Erişim tarihi: 11.02.2015)

110 Özbek Veli Özer/Kanbur Mehmet Nihat/Doğan Koray/Bacaksız Pınar/Tepe İlker; Ceza Muhakemesi Hukuku,

Gözden Geçirilmiş, Güncel Yargıtay Kararları, AİHM ve Anayasa Mahkemesi’nin Bireysel Başvuruya İlişkin Kararları İşlenmiş 7. Baskı, Seçkin Hukuk, Ankara-2015, s.285

Tablo 1.2 Kuvvetli Şüphe KUVVETLİ ŞÜPHE

Yapılacak olan yargılama neticesinde şüpheli veya sanığın mahkûm olma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olmasıdır.

Somut delillerin olayı aydınlatma açısından keskinlik boyutuna yaklaşmasıdır. Tutuklama, Adli Kontrol, Gözlem Altına Alma kararları için gereklidir.

Tablo 1.3 Kuvvetli Şüphe Sebepleri KUVVETLİ ŞÜPHE SEBEPLERİ

Basit bir başlangıç şüphesinden daha yoğun ama yeterli ya da kuvvetli şüphe derecesine ulaşması zorunluluğu bulunmayan şüphe derecesi olarak anlaşılmalıdır.

Taşınmazlara Hak ve Alacaklara El Koyma, Bilgisayarda-Bilgisayar Programlarında ve Kütüklerinde Arama, Kopyalama ve El Koyma, İletişimin Denetlenmesi, Gizli Soruşturmacı Görevlendirmesi, Teknik Araçlarla İzleme kararları için gereklidir.

Tablo 1.4 Makul Şüphe MAKUL ŞÜPHE

Hayatın akışına göre somut olaylar karşısında genellikle duyulan şüphedir.

Makul şüphe, arama ve el koymanın yapılacağı zaman, yer ve ilgili kişinin veya onunla birlikte olanların davranış tutum ve biçimleri, kolluk memurunun taşındığından şüphe ettiği eşyanın niteliği gibi sebepler göz önünde tutularak belirlenir.

İhbar veya şikâyeti destekleyen emareler var olmalıdır. Şüphe somut olgulara dayanmalıdır.

Arama ve el koyma kararı için gereklidir.

Kanunda, “delillerin yeterli şüphe oluşturmasından” bahsedilmektedir. Şu halde, eldeki delil durumunun bir suç isnadını gerekçelendirebilecek şekilde yeterli şüpheye temas

etmesi zorunludur112.Savcının kamu davasını açarken göz önüne alacağı en önemli ölçü toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturmasıdır. Dolayısıyla soruşturmaya başlanması için yeterli olan, yasanın bir suçun işlendiğini izlenimini veren bir hal olarak ifade ettiği başlangıç şüphesinin (basit şüphe)113

yeterli suç şüphesine dönüşmüş olmasıdır114. Burada artık şüpheden sanık yararlanır ilkesi geçerli olmayacaktır115

.

Ceza usul kanunumuz “yeterli şüphe” kavramını getirmiş, ancak hangi hallerde yeterli şüphenin varlığından söz edileceğini belirtmemiştir. Yeterli şüphe kavramının içi uygulamada cumhuriyet savcılarınca doldurulmaya çalışılmakta ve mahkemelerin iddianame iade kararlarıyla belirlenmeye çalışılmaktadır. Dikkat edilmesi gereken husus somut vakalara dayalı verilerle desteklenmeyen soyut tahminler ve olasılıkların ceza muhakemesi anlamında bir şüpheye vücut vermeyeceğidir. Bir hipotezsel varsayım bir olasılığı akla getirmekle birlikte adli makamların işlemlerine dayalı bir işlem açısından şüphe olarak kabul edilemezler116. AİHM. de masumiyet karinesinin sonucu olarak yargılamada ispat yükünün savcıda olduğunu, savcının sanığın mahkum olması için yeterli delilleri mahkemeye sunmakla yükümlü olduğunu kabul etmiştir117

.

Uygulamada yeterli şüphenin oluşup oluşmadığına dair kıstasların belirlenmesi açısından örnek bir olay türü üzerinde durmak istiyoruz. Örneğin telefon yoluyla hakarete uğradığını belirterek şikayetçi olan vatandaşın savcılığa müracaatı üzerine soruşturmaya başlanır. Şikayetçi olunan şüpheli şahıs dinlenilmek üzere başsavcılığa davet edilir veya beyanının alınması için adresinin bulunduğu yetkili başsavcılığa ifadesinin alınması amacıyla talimat yazılır. Şüpheli beyanında hakaret ettiğini ikrar ederse artık yeterli şüphenin ötesinde mahkumiyet hükmünü gerektirir delile ulaşılmış olacaktır. Eğer şüpheli beyanında

“şikayetçiye hakaret etmediğini hatta kendisini telefonla dahi aramadığını” beyan ederse,

savcılık olarak araştırılabilecek olan yegane delil, şikayetçi veya şüphelinin telefon hattına ait aranma-arama bilgilerinin TİB.’den istenilmesi olacaktır. TİB.’in cevabi yazısından şüphelinin şikayetçiyi aradığı belli olursa, şüphelinin yalan ifadesi de göz önüne alınarak şüphelinin üzerine atılı hakaret suçunu işlediğine dair yeterli şüphe savcı nezdinde

112 Ertem Burcu, Kamu Davasının Açılması ve İddianamenin İadesi,Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2007, s.115-116 (www.tez.yok.gov.tr , Erişim Tarihi:03.04.2014)

113

5271 sayılı CMK.m.160/1 hükmü“Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar” şeklinde düzenlenmiştir.

114

Özbek/Kanbur/Doğan/Bacaksız/Tepe, s.503

115

Feyzioğlu Metin, Ceza Muhakemesi Kanununa Göre İddianamenin Hazırlanmasına ve Kabulüne İlişkin Bazı Düşünceler, Ceza Hukuku Dergisi, Seçkin Yayıncılık, Sayı:1, Yıl: Ekim 2006, s.33

116 Ünver/Hakeri, 2.C. , s.13

117 Çırak İsmail Çağlayan, Temel Bir İnsan Hakkı Olarak Adil yargılanma Hakkı, Çanakkale Onsekiz Mart

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Çanakkale 2010, s.83 (www.tez.yok.gov.tr , Erişim Tarihi:03.04.2014)

oluşacaktır. Somut olayda savcı şüphelinin açıkça yalan beyanını tespit ettiği için yeterli şüphe savcı nezdinde oluşacak ve şüpheli hakkında hakaret suçundan cezalandırılması talebiyle iddianame düzenlenecektir.

Yukarıdaki somut olayda şüpheli ifadesinde “şikayetçiyi aradığını ancak telefonda

kendisine hakaret etmediğini, telefonda başka meseleleri konuştuklarını” beyan etseydi

TİB.’e müzekkere yazmaya gerek kalmayacak; şikayetçinin ses kaydı, tanık beyanı veya aralarında var olan bir husumete dair bilgi veya belge gibi başkaca delili yoksa şikayetçinin iddiası basit şüphenin önüne geçmeyecektir. Bu durumda cumhuriyet savcısı CMK.m.170/2 hükmü gereği “yeterli delil bulunmadığından dolayı yeterli şüphenin oluşmadığı

gerekçesiyle” kovuşturmaya yer olmadığına karar verecektir. Burada hayatın olağan akışında

bir insanın bir insana hakaret etmesi iddiası basit şüphe kıstasının, yalan beyanın açıkça tespiti yeterli şüphe kıstasının tespitine örnek teşkil etmektedir. Uygulamada en çok karşılaşılan bu örnek neredeyse her savcının kıstasını bu şekilde belirlemesi açısından önemlidir.

Uygulamada sıklıkla gözetilen kıstaslardan birisi de mevcut deliller itibariyle şüphelinin mahkum olma ihtimalinin beraat etmesi ihtimalinden daha fazla olması kıstasıdır. Yeterli suç şüphesi, şüpheli hakkında kamu davası açıldığında şüphelinin mahkum olma ihtimalinin beraat etme ihtimalinden daha fazla olması ihtimalini ortaya koyan şüphedir118

. Cumhuriyet savcısı her olayda mevcut deliller gözetilerek hassas değerlendirme yapmalı, hatta beraat ve mahkumiyet hükmü kurulma ihtimallerinin neredeyse aynı olduğu durumlarda da şüpheli hakkında iddianame düzenlemelidir. Nihayetinde Yargıtay da119

kamu davasının açılması gerekip gerekmediği yönünde delilleri takdir yetkisinin cumhuriyet savcılığında olduğunu beyan etmiştir120. Soruşturma evresi sonunda cumhuriyet savcısının mevcut

delillerle yaptığı değerlendirmeye göre; sanığın mahkum olma olasılığı, beraat etme olasılığından daha kuvvetli ise kamu davası açılması için yeterli şüphe bulunduğu kabul edilmelidir121.

CMK.m.170 hükmünde iddianamede bulunması gereken hususlar ayrıntılı şekilde yazılmış, özellikle iddianamede yüklenen suçu oluşturan olayların mevcut delillerle ilişkilendirilmesi gerekliliği belirtilmiştir. Dolayısıyla savcı soyut iddia ile yetinmeyecek

118 Özbek/Kanbur/Doğan/Bacaksız/Tepe, s.202 119 Ünver/Hakeri, 2.C. , s.13

120

Y.2.CD, 03.07.2006 t. , 6139/12759 sayılı kararı: “…kamu davasının açılması gerekip gerekmediği yönünde delilleri takdir yetkisinin Cumhuriyet Savcılığına ait olduğu, bu takdirin kullanılmasının iade sebebi olamayacağı, mevcut delillerin mahkemesince değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 Sayılı CMK.’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması…vd.”

121

Gökçan Hasan Tahsin, Cumhuriyet Savcısının Delilleri Değerlendirme Yetkisi ve Yargıtay Uygulaması, Ankara Barosu Dergisi, 2012/1, s.202 (http://www.ankarabarosu.org.tr/siteler/ankarabarosu/tekmakale/2012- 1/2012-1-9.pdf ; Erişim Tarihi:12.09.2014)

yeterli şüphenin varlığını delillere dayandırmak zorunda kalacaktır122.Yani savcının delilleri

takdir yetkisi sınırsız olmayıp, mevcut olayla mevcut delilleri ilişkilendirmesi gerekmektedir. Yani savcı hissiyata dayalı ve keyfi uygulama yapamayacaktır. Mahkemenin suçun unsurlarının mevcut delillerle tartışılmadığından dolayı iddianameyi iade etmesi, hakimin olayla ilgili görüş belirttiği (ihsası reyde bulunduğu) anlamına da gelmeyecektir123. Yargıtay

bir kararında “…Yargılamaya konu somut olayda; iddianamede, sanığın iftira suçunu

oluşturan herhangi bir eyleminden bahsedilmeksizin sadece mağdur ve sanıkların ifadelerine ver verilerek. Milli Eğitim müdürlüğü müfettişinin iddialarla ilgili işlem yapılmasına yer olmadığına dair raporundan bahsedilerek sevk maddelerine göre cezalandırma isteme şeklindeki iddianamenin suç yükleme niteliğinde sayılamayacağı, dolayısıyla anılan belgenin hukuken iddianame sayılamayacağı gözetilmeden usulüne uygun açılmamış bir davada hüküm kurularak AİHS.'nin adil yargılanmayı düzenleyen 6. maddesine aykırı davranılması…vd.” şeklinde hüküm kurmuş, eylem ile delillerin ilişkilendirilmemesini adil

yargılanma hakkının ihlali saymıştır124

.