• Sonuç bulunamadı

1.4 İddianame (Kamu Davası)

1.4.5 İddianamenin İadesi

1.4.5.2 İddianamenin İadesi Sebepleri

Cumhuriyet savcısı CMK.m.170 hükmüne göre iddianamesini düzenleyip mahkemesine sunduğu zaman, ilgili mahkeme iddianameyi inceleyecektir. Eğer mahkeme

134 Karakurt Ahu, Türk Ceza Muhakemesi Hukukunda İddianamenin İadesi, Türkiye Barolar Birliği Dergisi,

Sayı:89, Yıl:2009, s.3 (http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/ , Erişim tarihi: 11.01.2015)

135

Centel/Zafer, s.496

136Meraklı Serkan, İddianamenin İadesi Kurumunun Ceza Muhakemesi Kanunu Bakımından Değerlendirilmesi,

Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt: 15, Özel S., 2013, s.1599 (http://webb.deu.edu.tr/hukuk/ dergiler/dergimiz-15-ozel/3-kamu/7-sesimsoyergulec.pdf , Erişim Tarihi: 11. 01. 2015)

137 Centel/Zafer, s.496 138

Eryılmaz, s.323

139 Özar Süleyman, İddianamenin İadesi Tespitler,Sorunlar ve Öneriler, Adalet Dergisi, 28.Sayı, Mayıs 2007,

iddianamenin unsurlarında eksiklik görürse süresi içinde iddianameyi iade ederek Cumhuriyet Başsavcılığına geri gönderecektir. Peki “hakim hangi hallerde iade kararı verebilecektir” sorusunun cevabı CMK.m.174 hükmünde düzenlenmiştir. 5271 sayılı CMK.m.174 hükmü;

“ (1) Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;

a) 170 inci Maddeye aykırı olarak düzenlenen,

b) Suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,

c) Ön ödemeye veya uzlaşmaya tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde ön ödeme veya uzlaşma usulü uygulanmaksızın düzenlenen,

İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir. (2) Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.

(3) En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır.

(4) Cumhuriyet savcısı, iddianamenin iadesi üzerine, kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderir. İlk kararda belirtilmeyen sebeplere dayanılarak yeniden iddianamenin iadesi yoluna gidilemez.

(5) İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir” şeklinde düzenlenmiştir.

Cumhuriyet savcısının iddianamesini düzenlemesi ile birlikte kovuşturma evresine geçilmiş olunmayacaktır140. Bunun için mahkemenin iddianameyi soruşturma ve kovuşturma

evresi arasındaki “ara muhakemede” açıkça141

veya zımnen142 kabul etmesi veya 15 günlük iddianamenin incelenme süresinde reddetmemesi gerekir143

. Ara muhakeme evresini iddianamenin ve eklerinin mahkemece denetlendiği evre olarak tanımlayabiliriz144

. Ara muhakemede tüm asli yetkiler mahkemede toplanmıştır. Kendisine iddianame gönderilen mahkeme ilk bakışta her ne kadar kanıtları takdir etmemekte ise de, öyle bir kanıt vardır ki suçun belirlenmesi için bu kanıta yer verilmesi gerekir. İşte bu durumda bu kanıtın

140

5271 Sayılı CMK.m.2/1(f) hükmü “Kovuşturma: İddianamenin kabulüyle başlayıp, hükmün kesinleşmesine

kadar geçen evreyi ifade eder” şeklinde düzenlenmiştir.

141 5271 Sayılı CMK.m.175/1 hükmü “İddianamenin kabulüyle, kamu davası açılmış olur ve kovuşturma evresi başlar” şeklinde düzenlenmiştir.

142 5271 Sayılı CMK.m.174/3 hükmü “En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame

kabul edilmiş sayılır” şeklinde düzenlenmiştir.

143 Ünver/Hakeri, 2.C. , s.38 144 Ünver/Hakeri, 2.C. , s.38

bulunmaması iddianamenin iadesini gerektirir. Başka anlatımla yeterli şüpheyi oluşturacak bir kanıtın iddianamede yer alması zorunludur145

.

Ara muhakeme evresinde iddianamenin denetlenmesi suretiyle kovuşturma evresine delil olmadan veya yeterli delil olmadan geçişler engellenir, kovuşturma şartlarının varlığının denetlenmesi ve daha sonradan tamamlanması olanaksız olan eksikliklerin giderilmesine katkısı nedeniyle adil yargılanma hakkı korunur146. Soruşturmanın en iyi şekilde

yapılabilmesi ve tek celse kuralının uygulamaya konulabilmesi amacıyla 5271 sayılı CMK.’da yer verilen iddianamenin iadesi kurumu sayesinde, dosya olgunlaşmadan kamu davası açılamayacak, kovuşturma aşamasında, duruşmalar sırasında delil toplanması alışkanlığından büyük ölçüde uzaklaşılacaktır147

.

Ara muhakeme evresinde iddianamenin hitaben düzenlendiği ve nihayetinde iddianameyi iade edecek olan makamın şüpheli hakkında uygulanmış tutukluluk veya benzer tedbirlerin devamına veya son verilmesine karar verebileceğine dair öğretideki görüşe148

uygulamada yer verilmemektedir. Uygulamada sulh ceza hakimleri tutukluluk veya adli kontrol ile ilgili talep ve itirazları değerlendirmektedir. Bunun nedeni ise iddianamenin kabulüyle kovuşturma evresinin başlayacağı, dosyanın aidiyetinin halen cumhuriyet başsavcılığında olduğu görüşündendir.

CMK.m.174 hükmü, iddianamenin iadesi sebeplerini açıkça saymış ve bunun dışında bir sebeple iddianamenin iade edilemeyeceğini kabul etmiştir. Örneğin suçun sübutuna etki edeceği ihtimal dahilinde bir delil toplanmamışsa mahkeme iddianameyi bu sebeple iade edemeyecektir149. Suçun sübutuna etki eden delil, usulüne uygun olarak toplanmış olmalıdır. Bunun gibi suçun sübutuna etkisi olmayan ama suçun nitelikli hali olarak kabul eden cezayı arttıran nedenlere ilişkin delilin toplanmamış olması da iade konusu olamayacaktır. Örneğin hakkında tekerrür hükümleri uygulanması gereken sanık hakkındaki adli sicil belgesinin dosyada bulunmayışı iade nedeni olamayacaktır150. Yargıtay 20.05.2009 gün ve 11625/9690

sayılı kararında da bu görüşü destekler biçimde hüküm vermiştir: “…CMK.’nın 170.

maddesinin 3/j fıkra ve bendinde iddianamede suçun delillerinin gösterilmesi gerektiği belirtilmekte ve aynı maddenin 4. fıkrasında ise; “iddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır” denilmektedir. İncelenen dosyada

145 Donay, s.238

146

Ünver/Hakeri, 2.C. , s.39

147

Güleç Sesim Soyer, Ceza Muhakemesi Hukukunda Soruşturmanın Etkinliği İlkesi ve Takipsizlik Kararları Üzerindeki Etkisi, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi , Cilt: 15, Özel Sayı, Yıl: 2013, s.1444 (http://webb.deu.edu.tr/hukuk/dergiler/dergimiz-15-ozel/3-kamu/7-sesimsoyergulec.pdf ; Erişim Tarihi: 11. 01. 2015)

148

Özbek/Kanbur/Doğan/Bacaksız/Tepe, s.508

149 Özbek/Kanbur/Doğan/Bacaksız/Tepe, s.513 150 Özbek/Kanbur/Doğan/Bacaksız/Tepe, s.513

düzenlenen iddianamede yakınanın iddiasıyla birlikte onu doğruladığı belirtilen tanık anlatımından söz edilerek ve kanıtla ilişkisi kurulmak suretiyle olayın açıklandığının görülmesi ve şüphelinin anlatımında da telefonla görüşmelerini kabul etmesi nedeniyle iletişimin varlığının tespit edilmesinin suçun sübutu için mutlak bir delil niteliğinde bulunmaması karşısında, toplanan delillerin kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturduğu görüşüyle açılan iddianamenin kabulü yerine reddedilmesi ve merciin de itirazı kabul etmek yerine reddetmiş bulunması yasaya aykırı görüldüğünden…vd.”151

Tüm çabalara rağmen delilin toplanamamış olması durumunda da iddianamenin iadesine karar verilmemelidir152. Uygulamada karşılaştığımız kasten yaralama suçunun işlendiği bir soruşturma dosyasında; şikayetçiye yurt dışında ve adresinin bilinmiyor oluşu nedeniyle ulaşılamamıştı. Şüpheli uzlaşmak istediği için bu konuda şikayetçinin de talebinin CMK.m.174/1(c) hükmü gereği alınması gerekiyordu. Kollukça şikayetçinin bulunamıyor olması ile ilgili tutulan evraka istinaden iddianame düzenlenip mahkemeye sunulduğunda,

“taraflara uzlaşma teklifinde bulunulmaması” gerekçesiyle iddianame iade edilmişti.

Yukarıdaki görüşü taşıyor olmamız nedeniyle yaptığımız itiraz yetkili ve görevli Ağır Ceza Mahkemesinin kararıyla kabul edildi. Nihayetinde cumhuriyet savcısı elinden geldiğince davayı aydınlatması mutlak olan delile ulaşmalı ancak mevcut şartlarda temini mümkün olmayan bu delilin mahkeme aşamasında da temin edilebilir düşüncesi en azından dosya ile ilgili zamanaşımı kaygısından sıyrılmanın bir yolu olarak mazur görülmelidir. Asıl olan elbette savcının delilleri toplamasıdır. Ancak bunun katı şekilde uygulanması makul sürede yargılanma hakkını ihlal edebilir.

Yargıtay bir kararında şüphelinin savunmasının alınmamış olmasının iade sebebi olamayacağını belirtmiştir153. Yargıtay’ın bu konudaki gerekçesi ise CMK.m.247/3154

hükmü uyarınca kaçak sanık hakkında kovuşturma yapılabilmesidir155. Yargıtay’ın bu görüşüne

katılmıyoruz. Çünkü şüpheli ifadesi kanımızca CMK.m.174/1(b) hükmünde yer alan “suçun

151 Özbek/Kanbur/Doğan/Bacaksız/Tepe, s.513 152 Özbek/Kanbur/Doğan/Bacaksız/Tepe, s.514

153 Y.5.CD.’nin 12.04.2007 t. ve 3499/2827 sayılı kararı:“…5271 Sayılı CMK.nun 170/3.maddesinde, iddianamede nelerin gösterileceğinin sayıldığı ve aynı yasanın 174/1. maddesinin ise hangi hallerde iddianamenin iadesine karar verileceğinin belirtildiği, anılan maddelerde "şüphelinin savunmasının alınmamasına" yer verilmediği cihetle iddianamenin iadesi sebebi olamayacağı gözetilerek; itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet bulunmadığı ve bu nedenle kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname münderacatı yerinde olduğundan…vd.” ; Özbek/Kanbur/Doğan/Bacaksız/Tepe, s.514

154 5271 Sayılı CMK.m.247/3 hükmü “Kaçak sanık hakkında kovuşturma yapılabilir. Ancak, daha önce sorgusu

yapılmamış ise, mahkûmiyet kararı verilemez” şeklinde düzenlenmiştir.

155Y.2.CD.’nin 23.05.2007 t. ve 6622/7394 sayılı kararı:

“…İddianamenin iade nedenleri, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 170 ve 174. maddelerinde açıkça belirtilmiştir. Şüphelinin ifadesinin alınmaması bu nedenler arasında yer almamaktadır. Ayrıca 5271 sayılı Ceza Muhakemesi kanununun 247. maddesinin üçüncü fıkrasında, kaçak sanık hakkında, kovuşturma yapılabileceği ancak daha önce sorgusu yapılmamış ise, hükümlülük (mahkumiyet) kararı verilemez denilmektedir. Yasanın bu hükmünden de, şüphelinin ifadesinin alınmadan da diğer koşullar varsa hakkında kamu davası açılacağı öngörülmektedir…vd.” ; Özbek/Kanbur /Doğan/Bacaksız/Tepe, s.514

sübutuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil…” niteliğindedir. Şüphelinin beyanında

belirteceği hususlar suçun sübutuna mutlak etkili olduğu gibi, suçun sübutuna mutlak etkisi olabilecek başkaca delillerin de ortaya çıkmasına vesile olma potansiyeli olan bir delildir. Örneğin kasten öldürme suçunu işleyen şüphelinin ifadesi; maktulü vurduğu ve olaydan sonra sakladığı silahın ortaya çıkmasına veya maktulü öldürdükten sonra gömmüşse maktulün yerinin tespitine yönelik suçun sübutuna mutlak etkili mevcut delil niteliği kazanacaktır. Zira kasten adam öldürme suçunun sübuta etkili mutlak delilleri maktule ait ceset ve silahtır. Savcı, şüpheli beyanını almazsa diğer deliller yeterli şüphenin oluşmasına yetmeyecektir. Ancak bunu daha öncede de bahsettiğimiz üzere katı uygulamamalı, asgari oranda kaçak şüphelinin yakalanması için uğraşılmalı, sonuç alınamayacak gibiyse iddianame düzenlenerek en azından zamanaşımıyla ilgili süreler yönünden sıkıntı yaşanmaması hedeflenmelidir. Öğretideki kimi yazarlar da, Yargıtay’ın aksi görüşüne rağmen, bir şüphelinin ifadesi alınmadan dava açılması şüphelinin lehine olan hususları ileri sürme imkanının tanınmaması ve savunma gibi temel hakkın kullanılmasına izin verilmeyeceği için iddianame iade edilmelidir düşüncesindedirler156

.

Cumhuriyet savcısının hazırladığı iddianamede belirtilen sevk maddelerindeki değişiklik iade sebebi değildir157. Yargıtay da bu yönde kararlar vermiştir158. Suçun

uzlaşmaya tabi olduğu sevk maddesi üzerinden anlaşılıyorsa iddianamenin iadesi kararı verilmesi mecburiyeti varsa da, mahkemenin maddi olgu araştırması yaparcasına suç tavsifi inceleme yapması hukuka aykırı olacaktır159. Uygulamada sıklıkla karşılaşılan durumlardan

birisi de gerçekten sevk maddeleri nedeniyle iadelerdir. CMK.m.174/2 hükmünde yer alan

“suçun hukuki nitelendirmesi nedeniyle iade edilemez” ibaresi, CMK.m.5 hükmündeki

“İddianamenin kabulünden sonra; işin, davayı gören mahkemenin görevini aştığı veya

156

Eryılmaz, s.325

157 Kunter/Yenisey/Nuhoğlu, s.1260

158Y.11.CD.’nin 26.12.2005 t. ve 9494/14352 sayılı kararı: “…Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 174/1-c maddesi uyarınca uzlaşmaya tabi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde uzlaşma usulü uygulanmaksızın düzenlenen iddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesi mümkün olup,yargılama yapılmadan, iddianamede belirtilen dolandırıcılık suçunun hile ve desise unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılmadan eylemin; açıkça belli olmayan şikayete tabi bir başka suçu oluşturduğu ve uzlaşma hükümlerinin uygulanması gerektiğinden bahisle C.Savcılığına iadesi isabetsiz olduğundan…vd.”

Y.2.CD.’nin 26.05.2010 t. ve 15596/16779 sayılı kararı: "…müştekinin kesin raporunun aldırılmadığı, yüzünde tarif edilen yaranın, sabit iz niteliğinde olması halinde, yargılama yapma görev ve yetkisi Asliye Ceza Mahkemesine ait olacağından, kesin raporunun alınması gerektiği" gerekçesiyle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de, kesin raporun aldırılmaması, CMK'nın 174. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen iddianamenin iadesi sebepleri arasında yer almadığı gibi, kesin rapor, aynı fıkranın (b) bendinde belirtilen, suçun sübutuna etki edecek delillerden de olmayıp, anılan maddenin 2. fıkrasında, suçun hukuki nitelendirmesi sebebiyle iddianamenin iade edilemeyeceğinin de düzenlenmesi karşısında, hukuki nitelendirmede değişiklik olması halinde mahkemenin görevsizlik kararı vererek dosyayı görevli mahkemeye göndermesi mümkün olmakla, sırf suçun hukuki nitelendirmesinin değişebileceği gerekçesiyle iddianamenin iadesi kararı verilemeyeceğinden, itiraz merciince itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi nedeniyle kanun yararına bozma istemi yerinde görülmekle…vd.”

dışında kaldığı anlaşılırsa, mahkeme bir kararla işi görevli mahkemeye gönderir” hükmü ile

birlikte değerlendirilmelidir. Mahkeme işin madde itibariyle kendi yetkisine girmediği kanaatinde ise iddianameyi iade etmelidir160. Örneğin cumhuriyet savcısı dosyasındaki olayın basit dolandırıcılık suçuna girdiğini düşünmüş, olayı bu şekilde iddianamesine kurgulamış ve fakat sevk maddelerine nitelikli dolandırıcılık fiiline ilişkin kanun maddelerini sehven yazmış olabilir. Bu durumda cumhuriyet savcısı olayı ve fiili net olarak delillerle ilişkilendirmişse sehven yazım hatası niteliğindeki sevk maddelerine dayalı iade kanımızca hukuka aykırı olacaktır. Mahkeme burada iddianameyi kabul etmeli, dosyadaki delil durumunu irdeleyerek

“gerek duyarsa görevsizlik kararı” vermelidir. Fakat cumhuriyet savcısı aynı örnekte eylemi

yine delillerle ilişkilendirdiği esnada fiilin nitelikli dolandırıcılık suçuna girdiğini düşünmüş, olayı bu şekilde iddianamesine kurgulamış ve fakat sevk maddelerini basit dolandırıcılık olarak düzenleyerek görevli olmayan Asliye Ceza Mahkemesine dava açmış olabilir. Kanımızca burada hakimin iddianameyi iade etmesi hukuka uygundur. Zira CMK.m.170/3 hükmü “iddianamenin görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenmesi” kriterini getirdiği için, savcının nitelikli dolandırıcılık fiilinin işlendiğini kabul ettiği iddianamesini sevk maddelerini yanlış yazması nedeniyle görevli olmayan Asliye Ceza Mahkemesine hitaben düzenlememelidir. Aksini savunmak kanımızca hem kanuna hem de ceza yargılamasındaki usul ekonomisi ilkesine aykırı durum oluşturacaktır.

Cumhuriyet savcısı, kamu davasının açılabilmesi için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hallerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karara itiraz üzerine itiraz mercii tarafından itirazın kabulüne karar verilmişse cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir161. Savcının

düzenlediği iddianame de mahkemece kabul edilmek zorunda değildir. Zira Anayasanın 138/2.maddesine göre hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz162.

Cumhuriyet savcısı iade edilen iddianamesinde iade sebeplerinde gösterilen aksaklıkları düzelttikten sonra iddianamesini tekrar mahkemenin onayına sunar. Mahkeme CMK.m.174/4 hükmü gereği ilk iade sebepleriyle bağlıdır. İade sebeplerindeki eksiklikleri yerine getiren savcının sunduğu yeni iddianame yeni gerekçelerle iade edilemez. Kanun koyucu bu hükümle işlerin sürüncemede kalmasını önlemeyi amaçlamıştır163. Aynı zamanda

160 Feyzioğlu, s.33

161 5271 Sayılı CMK.m.173/4 hükmü “Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir” şeklinde düzenlenmiştir.

162 Öztürk/Tezcan/Erdem/Sırma/Kırıt/Özaydın/Akcan/Erden, s.605 163 Feyzioğlu, s.33

savcı, iade edilen dosyada istediği delilleri araştırma serbesti içinde bulunduğundan yeni bir delile dayanarak KYOK. kararı verebilecektir.

Mahkemenin, iddianamenin iadesine karar verirken dikkat etmesi gereken hassas bir çizgi vardır ki, o da ihsası reyde bulunmaması gerekliliğidir164. Gerçekten de mahkeme iade

kararında şüpheli hakkında suçu işleyip işlemediğine dair kanaatini bildirir mahiyette açıklamalardan kaçınmalıdır. Özellikle küçük ilçelerde hakim sayısının azlığı dikkate alındığında, iade olunan iddianamedeki eksiklikler tamamlandığında önüne tekrar gelecek olan şüpheli hakkında hakim baştan hüküm vermiş görüntüsünden kaçınmalıdır. Büyük il ve ilçelerde ise durum iade olunan iddianameye bakmamak şeklinde aşılmaya çalışılabilirse de, hakimin iade kararındaki gerekçelerinde hassas davranması gerekliliği tartışmasız kabul edilmelidir.