• Sonuç bulunamadı

YÖNETİMİN YAPISININ VE KARARLARININ HALKA AÇIKLANMASI: TANITMA

Belgede HALKLA İLİŞKİLER (sayfa 49-52)

Tanıtma, yönetilenin aydınlatılması, kararlarının açıklanması, bu-nun yanında çağımızda karmaşık bir yapıya ulaşan yönetim aygıtının yol açtığı tanıma-bilme eksikliğini gidermek için, yönetilene bilgi ak-tarma çalışması olarak tanımlanabilir.

Tanıtma çabası, yalnızca ya da tek başına topluma bir ideoloji aşılama çabası olarak değerlendirilmemelidir. Ancak çok geniş bir yo-ruma gidildiğinde siyasal sisteme ve onun otoritesine yaygm destek sağlamak için halkın "meşruluk" inancmı besleyen bir çaba olarak değerlendirilmesi olanaklıdır.

Halkın yönetimi sürekli olarak eleştirmesi, yönetimi kendini ak-lama ve toplumun onu daha iyi bir yaşam düzeyine ulaştıracak hizmet-leri gerçekleştirdiğini açıklama zorunda bırakmaktadır. Yönetim tar-tışmalı konularda hesap vermek zorundadır. Doğal olarak da yaptığı olumlu işlerle yönetim öğünecektir. Tanıtma işlevi ile yönetim, bir yandan halkın kendi üstünde kurduğu denetimin gereklerini yerine getirirken^ öte yandan halkın kendisi ile hemfikir olmalarını sağlaya-caktır. Bilindiği gibi kamuoyu tüm halkın aynı görüşü paylaşmaları biçiminde oluşmaz. Yönetimin tartışmalı bir konuda kendini temize çıkarması ancak bu bölük pörçük, birbirinden farklı görüşler içinden çoğunluğun olurunu almasıyla olanaklı gözükmektedir. Bunun için de izlenmesi gereken yol, sorunun dışmda kalan kümelerin desteğini el-de etmek, onların hakemliğine başvurmaktır. Yönetim tanıtma görevi aracılığıyla kararları ile etkilemiş olduğu baskı ya da çıkar kümele-rine gerçeği açıklamaya çalışmaktadır. Ancak bunun yanında, karar-dan doğrukarar-dan doğruya etkilenmeyen baskı kümelerinin desteğini elde etmek, tanıtma görevinde önemli amaçlardan biri olmuştur. Kitle ile-tişim araçlarında yer alan haberler, kamuoyuna belirli bir olayı du-yurmaktan öte, kamuoyunu oluşturan çıkar ya da baskı kümelerini tartışmalı konuda hakemliğe çağırma anlamına gelmektedir. Demek ki böyle bir hakemlik görevi, yeterince bilgi elde etmekle sağlanabilmek-te ve yönetimin kamuoyunu aydmlatması kendini savunma, aklama

35

ve haklılığını kanıtlama için bir zorunluluk olmaktadır. Kamuoyu, onu oluşturan değişik çıkarlara sahip kümeler ne denli çok ve değişik kay-naklardan aydmlatılırsa, o denli ussallaşacak, o denli doğru sonuçlara varacak ve hakemlik görevini de o denli iyi yapacaktır. Açık toplumda bu başarıya ulaşabilmek için yönetimin uymak zorunda olduğu önem-li bir kural bulunmaktadır. Yönetilen kümeleri hele baskı kümeleri-nin hakemliği için önemli olan, hizmetin ya da yönetsel kararın na-sıl yapıldığı değil, niçin yapıldığının açıklanmasıdır. Yönetilen bu so-runun yanıtını aramaktadır. Kısacası yönetim, eylemlerinin gerekçe-lerini kendinde saklamaktan kaçınmak zorundadır.

Yönetimin tanıtma işlevi, başka bir yönden de, onun uzmanlaş-mış bulunması ve yapısının son derece karmaşıklaşuzmanlaş-mış olması ile il-gilidir. Gerek kitle iletişim araçlarından yararlanarak gerek halkla iliş-kiler birimleri aracılığıyla yönetim, halkın tanıma-bilme eksikliğini gi-dermek durumundadır. Yönetimin iç işleyişi, işlemlerin nasıl yapıldı-ğı, bu işlemlerin neler olduğu kamuya açık ve öz biçimde anlatılma-lıdır. Uygulamada bu görevin geniş ölçüde yüz yüze ilişkiler ile ye-rine getirildiğini bilmekteyiz. Halkla ilişkiler birimleye-rine bu aşamada önemli görevler düşmektedir.

Yönetimin kamuoyu oluşturma -özellikle ussal kamuoyu oluştur-ma (*)- çalışoluştur-malarının başarıya ulaşoluştur-masını engelleyen önemli bir so-run vardır. Bazen örgütlenme eksikliği, bazen umursamazlık, bazen de bilinçli bir eylem olarak beliren bu engel: Gizliliktir.

Halkı aydınlatmada çekimser davranan, halka açılmayı sakıncalı bulan yönetimlerin ilk özelliği eylem ve işlemlerindeki gerekçelerinin savunulamıyacak kadar kötü, tutarsız ya da toplumsal uzlaşmayı bo-zacak kadar yanlı olmasıdır. Yönetimin, eylemlerinin, kararlarının geı-rekçelerini açıklaması kendisi için küçültücü olabilir. Bu yüzden kamu-oyunun tepkisinden çekinmektedir. Bunun altında yatan en önemli

(*) Ussal kamuoyu, olaylar ve gelişmeleri konusunda birçok kaynaktan besle-nen kümelerin oluşturduğu kamuoyu olarak tanımlanmaktadır. Kamuoyunun doğru sonuçlara varması, onun bilgi alma, değişik kaynaklarca

aydınlatıl-ması koşullarına bağlıdır. Doğru ve yerindeliği olan yönetsel eylemlerin ka-muoyunca benimsenmesi onun bilgice beslenmesinin bir değişkeni olmak-ta, böylece tartışmalı konularda uyuşmanın koşullarına hak verecek olan kamuoyunun oluşması yönetimin onu aydınlatmasına bağlı kalmaktadır. Ka-muoyunun ussallığı ile yönetimin bilgi vermesi, çevreyi aydınlatması ara-sında dolaysız bir ilişki bulunmaktadır.

Ancak belirtelim ki, Batı'da ve bizde kitle iletişim araçlarının belirli bir kü-menin elinde ya da devletin tekelinde olması ussal kamu oyunun bütün

ögeleriyle birlikte oluşmasını engelleyicidir.

neden de yönetimin değişik kümeler arasında taraf tutması, bir sı-nıftan yana ağırlığını koyması, o sınıfı kayırmış olmasıdır. İşte bu ne-denle de gizlilik içinde davranma en uygun yol olarak seçilmiştir. Tu-tarsız eylem ve işlemlerde halkla ilişkiler uygulaması olamaz denilir-ken, değil halkla ilişkilerin tüm evreleri, daha ilk aşamada yönetilen-lerin aydınlatılmasının bile olanaksız olduğundan söz edildiği apaçık-tır.

Yönetimin halka güvenmemesi, halka dayanmaması ya da onu.

küçümsemesi gizliliğin bir başka nedeni olarak ileri sürülmektedir.

Brian Chapman'a göre:

"Bir çok ülkede bu konuda düzeltilmesi gereken aksaklıklar vardır. Gizlilik içinde hareket etmenin, yönetimin olumsuz tutumunun tarihi çok eskidr.

Hükümet işlerinin monarkm sorunu olduğu ya da bu işlerin bütün yöne-tilenlerden daha çok kendilerini ilgilendirdiği, yönetmenin halktan daha akıllı, daha olgun ve vatansever olan memurların işi sayıldığı tarihlere ka-dar uzanır. (*)

Yönetsel gizlilik kimi kez de yönetimin elinde kamuoyuna açıkla-nacak bilgi olmamasının bir sonucu olarak belirmektedir. Örneğin kol-luğa (polise) değgin olaylarda yönetimin olayları değerlendirmesi ve davranışını açıklaması geciktirilmektedir. Bir başka anlatımla, yöne-tim, polis olayları ile ilgili konularda eylem ve işleminde gösterdiği aceleciliği halka gerekli açıklama yapılacağı zaman göstermemekte-dir. Bu duruma yol açan neden, her zaman olmamakla birlikte olay-lar hakkmda yönetimin elinde gerçekten yeterince bilgi olmayışıdır.

Ne var ki, böyle bir durumda bile bilgi azlığım kamuoyuna duyurmak açık yönetimin bir gereğidir.

Bunun yanında kimi konular gerçekten gizlidir. Ulusal savunma-ya ilişkin gizliliğin, bilimsel bulguların, hasavunma-yati önemi olan ticari bil-gilerin saklanması doğaldır. Bu konularda yönetimin gizlilik içinde dav-ranmasını eleştirmek olanaksızdır. Ancak yurttaşın öğrenmek istediği ne bilimsel ne de ulusal savunmaya ilişkin bilgilerdir. Yönetim-halk ilişkisini aksatan konular arasında bu tür gizliliklerin yeri yoktur. Bir başka anlatımla bu tür bilgilerin saklanması, yönetim ile halk ilişki-sinin aksamasında etken değildir, olamaz. Açık yönetim, tutum ve eylemlerini halka en küçük ayrıntılarına kadar açıklayan, onları ka-muoyunda tartışabilen ve bu tartışmalardan sonuç çıkaran yönetim-dir. Hemen belirtelim ki, bu tür bir yönetime İsveç dışında hiçbir ül-kede rastlanılmadığı yaygın bir görüştür. Bu ülül-kede herşeyden önce gerçek bir bilgi edinme, aydınlanma hakkından söz edilmektedir.

Ame-(*) Brian CHAPMAN, İdare Mesleği CÇev. Cahit TUTUM), TODAtE, Ankara, 1970, s. 313.

rika Birleşik Devletlerinde böyle bir hakkın olmamasına karşın, yö-netimin halkı aydınlatmakta önemli bir çaba harcadığı ve oldukça eli açık davrandığı bilinmektedir. Ancak halka açıklanan konular ço-ğunlukla yönetimin rutin sorunları ve rutin olarak ele aldığı konu-lardır. Yönetimin halkı aydınlatması, ona bilgi vermesi kendi varlı-ğının bir sonucu olarak algılanmalıdır. Bu eğilim aynı zamanda yö-netsel otoritenin kişiselleştirilmesi ile de yakmdan ilgilidir. Amerika Birleşik Devletlerinde yönetimin, yalnızca eylem ve işlemleri değil fa-kat aynı zamanda iç işleyiş, bütçe ve formaliteler konusunda halkı aydınlatıcı girişimleri olduğu bilinmektedir. İlginç olan, halka, yöne-timi tanıtmayı amaçlayan yayınların oldukça çok olduğu ve son derece basit bir dille kaleme alındığıdır. Fransa'da ise güçlü merkezi yöneti-min gizlilik konusundaki olumsuz tutumu bir türlü kırılamamıştır. Bu ülkede halkın yönetimin gizliliğinden sık sık yakındığı bilinmektedir.

Ülkemizde gizliliğin yoğun olduğunu, ancak bunun olumsuz sonuçla-rından halkın büyük ölçüde yakınmadığını şimdilik belirtelim.

Belgede HALKLA İLİŞKİLER (sayfa 49-52)