• Sonuç bulunamadı

KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARINDAN YARARLANMA

Belgede HALKLA İLİŞKİLER (sayfa 52-58)

rika Birleşik Devletlerinde böyle bir hakkın olmamasına karşın, yö-netimin halkı aydınlatmakta önemli bir çaba harcadığı ve oldukça eli açık davrandığı bilinmektedir. Ancak halka açıklanan konular ço-ğunlukla yönetimin rutin sorunları ve rutin olarak ele aldığı konu-lardır. Yönetimin halkı aydınlatması, ona bilgi vermesi kendi varlı-ğının bir sonucu olarak algılanmalıdır. Bu eğilim aynı zamanda yö-netsel otoritenin kişiselleştirilmesi ile de yakmdan ilgilidir. Amerika Birleşik Devletlerinde yönetimin, yalnızca eylem ve işlemleri değil fa-kat aynı zamanda iç işleyiş, bütçe ve formaliteler konusunda halkı aydınlatıcı girişimleri olduğu bilinmektedir. İlginç olan, halka, yöne-timi tanıtmayı amaçlayan yayınların oldukça çok olduğu ve son derece basit bir dille kaleme alındığıdır. Fransa'da ise güçlü merkezi yöneti-min gizlilik konusundaki olumsuz tutumu bir türlü kırılamamıştır. Bu ülkede halkın yönetimin gizliliğinden sık sık yakındığı bilinmektedir.

Ülkemizde gizliliğin yoğun olduğunu, ancak bunun olumsuz sonuçla-rından halkın büyük ölçüde yakınmadığını şimdilik belirtelim.

halkla ilişkilerinde iki temel evre olan tanıma ve tanıtma işlevleri ara-sında sıkı bir bağıntı bulunur. Bu bağıntı, özellikle yığın basını ile ya-pılacak karşılaştırmada ortaya çıkar. Basının yönetilenlere bilgi ver-me, buna karşılık yönetilenlerin düşündüklerini açıklama dolayısıyla halkın isteklerini yönetime duyurma işlevi yönetimin halkla ilişkiler uygulaması için elverişli bir ortamdır.

Yönetim-halk ilişkisinde ortaya çıkan zorlukları yenmek için halk ile basm arasında bir işbirliği olduğundan söz edilebilir. Bu iş-birliği kendini özellikle siyasal olmayan konu ve sorunların çözümün-de belli eçözümün-der. Ancak yönetimin basm ile ilişkiçözümün-de kendi konumu, ne te-mel etkendir ne de belirleyicidir. Radyo ve televizyonda gözlemlene-nin tersine yönetim radyo ve televizyondan yararlanırken belirli bir yerde kesebildiği ve kendi isteği ile yürüttüğü ilişkiyi, basm söz ko-nusu olduğunda istediği yer ve ortamda tutamaz. Yönetimin basma, halkla ilgili haberleri benimsetme gücü de yoktur. Bu konuda belirle-yici olan, gazetelerin, okuyucularının niteliklerini göz önünde tuta-rak yapacakları değerlendirmedir. Bununla birlikte yönetimin basın-da yer satmalmasmbasın-dan artık sürekü olarak söz edilmektedir.

Basının kamuoyu oluşturan güçlerden biri olarak ortaya çıkması ve bu olguda etkinliğinin oldukça büyük olması yönetim ile basm ara-sında kurumsal ilişkilerin gelişmesi ve kurulmasını gerektirmiştir. Yö-netsel örgütlerde basınla ilişki birimlerinin kurulması, geniş anlamda yönetimin basma onun çalışmasıyla ügili büyük kolaylıklar sağlanma-sı, yönetimin basma verdiği önem; basının ülke düzeyinde sahip ol-duğu gücün bir sonucudur. Yönetimin basma karşı oldukça titiz dav-ranmasının nedenlerini burada aramak yanıltıcı olmayacaktır.

Bugün yönetim birimleri basından bir, halkla ilişkiler aracı ola-rak yararlanırken, iki noktayı kesinlikle gözden kaçırmamak zorun-dadır. Herşeyden önce basm, bir özel kesim kurluşudur ya da özel ke-simin uzantısıdır. Özde basın işletmeciliği kâr elde etmeye dönük bir çalışmadır. Bu özellik tüm batı toplumlarına özgüdür. İkinci nokta ise yönetimin, gazete ile okuyucu arasındaki ilişkiyi göz önünde tut-ması ile ilgilidir. Kazanç amacıyla yakından ilişkili bulunan bu du-rumda yönetimin, okuyucularm gazetelerden beklediklerini unutmak-sızm, haberde güncellik ve okuyucuya yarar sağlama öğesinden, yöne-timden çıkacak düzenli mesajların zamanlamasına kadar birçok konu-da gerektiği gibi konu-davranması zorunludur.

a. Basın Büroları

Basm bürolarını kitle iletişim araçlarıyla yönetim arasındaki iliş-kileri düzenlemek için yönetim içinde kurulmuş halkla ilişkiler

birim-leri olarak tanımlayabiliriz. Hemen belirtmek gerekir ki basın büroları tüm kitle iletişim araçlarıyla ilişki kurmaya çalışan birimlerdir. Ba-sın büroları yönetsel örgüt ile bütün kitle iletişim araçları araBa-sında bir köprü gibidir. Ancak basının bu ilişki içinde özel bir yeri bulunur.

Yönetimle ilgili ve halkın öğrenmesinde sakınca görülmeyen bil-gileri kitle iletişim araçlarına aktarma, bu bilgilerde birlik ve uygun-luk sağlama, yanlış yorum ve gereksiz genellemelere engel olma ve yerli yerince işleyen bir iletişim ağı kurma, basın bürolarının başlıca görevleridir. Basın bürolarmın anılan bu görevleri yerine getirmekte önemli engellerle karşılaştığı ilk bakışta göze çarpmaktadır. Basının isterleri ile basın bürolarının çalışma düzeni arasında uyumsuzluklar bulunmaktadır. Bu uyumsuzlukların neler olduğunu açıklamada ya-rar var. Ancak bundan sonra, yönetimin tanıtma çabası içinde önem-li bir yeri bulunan basın bürolarının ne denönem-li etkin olduğu ortaya çı-kacaktır.

b. Kurumsal İlişkilerdeki Güçlükler

Yönetim içindeki diğer birimlerden büyük bir nitelik ayrımı olma-yan basın bürolarının yönetimin bir parçası olduklarında kuşku yok-tur. Örgüt şeması içinde yerleri üst yöneticinin hemen altıdır. Hiye-rarşiye ilişkin yetkileri bulunmaz. Üst yöneticinin özel bürosu içinde çalışırlar. Üst yöneticinin denetim ve gözetimi altındadırlar. Sorurn-lulukları da uygulamada yalnız üst yöneticiye karşıdır. Böylece basın büroları bu konumlan nedeniyle üst yöneticinin basma duyurulma-sında sakınca görmediği bilgileri basına aktarabilirler. Doğal olarak basma denetlenmemiş, yani üst yöneticinin kontrolünden geçmemiş bilgi verme olanakları yoktur. Kuşkusuz basın bürolarımn yetkileri, yönetime yasalarla getirilmiş sınırlar içinde kalır. Örneğin, bakanın izni olmaksızın kamuoyuna açıklama yapılamaz. Bu alandaki yasal düzenlemelerden söz etmek, hukuki tartışmalara girmek konumuz dı-şında kalır. Ancak basın büroları, bu konumlarıyla siyasal erkin yö-netim içinde temsilcisi olan bakanın isteğine göre işleyebilecektir.

Örgüt içinde özel bir büro olarak çalışan ve dolayısıyla resmi ile-tişim ağı içinde bulunmayan basın büroları ve görevlilerinin, örgütte olup biten ya da örgütün kararları hakkında ayrıntılı ve amnda bilgi elde etmek olanakları bulunmamaktadır. Yasal sınırlama içine girme-yen konularda bile verebilecekleri bilgileri basın, çok önceden başka yollardan öğrenmiş olmaktadır. Yönetsel içrekliği (esoterisme) aşma-da basın büroları geç kalmakta, basının hızlı temposuna ayak uy-duramamaktadır. Bu arada belirtelim ki basın bürolarmın basma

ver-dikleri denetlenmiş bilgilerin bazen gazete, bazen gamete okuyucula-rının ortak ilgi alanlarına girmediği için yayınlanmadığına rastlanır.

Basm bürolarının tüm kitle iletişim araçlarına, ortak basın bül-tenleri dağıtmalarının, üst yönetici için basm toplantıları düzenleme-lerinin belirli bir konuda duyuru niteliğinden başka bir anlamı bulun-mamaktadır. Kuşkusuz yöneticilerin basm toplantıları düzenlemeleri açıklık içinde belirli sorunları tartışıp açıklamalarda bulunmaları yö-netimin halkla ilişkilerinde çok önemli bir öğedir. Ancak kamuoyunun daha önce ilgisini çeken ya da güncel konularda, basm toplantılarının yapılmaması, geciktirilmesi yönetimin kararlarının kamuoyunda yan-lış yorumlanması sonucunu doğurmaktadır. Böyle bir aksaklık yöne-timi daha sonra kendini savunma güçlüğü ile de karşı karşıya bırak-maktadır. Basındaki çabukluk; basın toplantılarının olaylarla zaman-daş olmasını, basma açıklamaların anında yapılmasını gerektirmekte-dir. Basm toplantıları gibi basın bültenlerinin de aynı koşula bağlı ol-duğunu belirtmekle yetinelim.

Yönetimin susması gibi, istemiyerek geç kalmasının olumsuz so-nuçları da hemen kendini belli eder. Haberde öncülük yapmak için birbirleriyle yarışan gazeteler bu durumda yönetimden haber sızdır-maya çalışırlar. Bu haberleri istedikleri gibi yorumlar, yoruma açık bırakırlar, en önemlisi kamuoyunda önemli yanılgılara yol açabilirler.

Bu durumda yönetimin tanıtma birimleri, özellikle basın büroları at-lanmış olmaktadır. Gazetelerde çoğu kez kaynak verilmeksizin ya da özel muhabirin teşebbüsü ile çıkan, yönetime ilişkin haberlerin böyle bir özelliği bulunmaktadır. Yönetime ilişkin bilgiler, kurumlaşmamış ilişkilerde yönetimden sökülürcesine alınmaktadır. Bu ortamı, yöneti-min biçimsel olarak susması ya da gecikmesi hazırlarken, çevreye bil-gi sızmasını da basm muhabirlerinin kişisel çabaları sağlar. Yönetim içinde değişik basamaklardaki görevlilerle basm muhabirlerinin kur-duğu ilişki, asıl olarak yönetimden dışarıya bilgi sızdırmayı amaçla-maktadır. Bu görevlilerle kurulan ilişkinin basına haber aktarmada önemli bir ağırlığı bulunur. Bir halkla ilişkiler uzmanının belirttiği gibi "kamu görevlileri dilsiz olursa basm sağır olmaktadır." Hemen ek-leyelim ki, gazetecilerin yönetimden bilgi edinmelerinde basm bürola-rım bir yana itmeleri, yönetimin kurumsal ilişkilerini göz önüne almar-maları, kimi kez haklı nedenlere dayanır. Yönetimin değişik basamak-lanndaki görevlileriyle basın muhabirlerinin resmi olmayan ilişkileri, kamuoyuna bazı konularda daha doğru ve geçerli bilgi vermeyi olanak-lı kılmaktadır.

Özetlemek gerekirse, basmla ilişkilerde yönetimin konumu belir-leyici olmaktan uzaktır. Yönetimin belirli olaylar hakkında büerek

susması, gecikmesi, basının hızına ayak uyduramamasının doğurdu-ğu olumsuz sonuçların bir bölümü ancak basının özel çabası ile gide-rilebilmektedir.

2. Radyo ve Televizyon

Radyo ve televizyon basında gözlemlenenin tersine yönetim-halk ilişkisinde ve sorunlarm halka açıklanmasında çok daha yanlıdır. Açık-çası radyo ve televizyon, hele devlet tekelinde iseler, yönetim-halk iliş-kisinde yönetimin yanmda yer alırlar. Batı tipi demokratik toplum-larda görülen basının değişik çıkar kümelerine göre bölünmüşlüğü-nün yerini, radyo ve televizyonda bütünlük almıştır. Basında daha çok reklam ve daha çok satış önemli bir sorundur. Basmdaki daha çok kazanma amacının yerini, devlet tekelinde olan radyo ve televizyon işletmeciliğinde etkin olma, yönetimin kararlannı savunma, en önem-lisi devletin ve onun arkasındaki güçlerin oluşturdukları ideolojinin savunucusu olma endişe ve amacı almıştır. Radyo ve televizyon işlet-meciliği özel kesime verilmiş olsa bile, devletin yayınlardan gerekti-ğinde yararlanma hakkı hep saklı tutulmuştur. Radyo ve televizyon üzerinde siyasal erkin değişik ülkelerde değişik biçimlerde olmak üze-re denetimi bulunduğu, siyasal sistemin bu araçlara göz koyduğu bir gerçektir. Bu isteğin temelinde de topluma ideoloji aşılama, kısa ve uzun süreli çıkarları koruma ve siyasal gücün kendi görüşlerini be-nimsetmesi gibi bir amacm yattığını belirtmek gerek. Ayrıca radyo ve televizyonun teknik konumu, tek yönlülüğü ve etkinliği siyasal gücün bu iki araca gereken özeni göstermesi için yeterlidir. Kısacası siyasal güç, bu araçlardan yararlanmak istemekte ve yararlanmaktadır da.

Hiç kuşkusuz burada siyasal erkin arkasında ekonomik gücün belirli politikaları oluşturmakta olduğunu unutmamak gereklidir. Radyo ve televizyonun teknik özellikleri iki yönlü bir iletişime olanak

vermek-tedir. Ancak radyo ve televizyon uygulamada tek yönlü iletişime, yö-netimden topluma mesaj taşımaya dönük araçlardır. Bu uygulama hemen hemen tüm klasik demokrasilerde aynıdır. Topluma belirli bir yaşam biçimini aşılama ve bireyi toplumsal sistem ile özdeşleştirme girişiminde bu iki aracın önemli bir yeri olduğu açıkça ortaya çık-maktadır. Ancak yönetimin radyo ve televizyondan yararlanması baş-ka, halk-yönetim ilişkilerinde güçlük yaratan sorunlarm bu araçlar-da tartışılması başka bir olaydır. Siyasal amaç gütmeyen, yönetimi iş-lem, yöntem ve yapısıyla tanıtıcı programların radyo ve televizyonda yer alması, bu alanda sorunların bilinmesine ve çözüm için çaba

har-canmasına bağlıdır. Yöneticilerle radyo ve televizyon yetkililerinin iş-birliği yapmaları gerekir. Bu programların düzenli ve sürekli olarak gerçekleştirilmesi, aynı zamanda yönetim ya da birimlerinin halkla

ilişkiler uygulamasına verdikleri önemi de gösterecektir. Bu program-ların etkili, inandırıcı olmasının yönetimin haber alma yolprogram-larının zen-ginleşmesine yol açacağı ileri sürülmektedir. Bunun Batı'da oldukça çok sayıda örneği bulunmaktadır.

3. Devlet Yayınlan

Yönetimin kendini, kararlannı ve çalışmalarını tanıtmada kulla-nabileceği araçlardan biri de, kendi girişimiyle ve sorumluluğu altın-da yayınlandığı basılı araçlardır. Devlet yayınları giderlerinin tümü devletçe karşılanan kuruluşlann çıkardıkları yayınlar olarak tanım-lanmaktadır.

Geniş bir alana ve değişik amaçlara yönelik devlet yayınları içirij-de yönetim- halk ilişkisine içirij-değgin tanıtıcı yayınların oldukça küçük bir kesim oluşturduklarını belirtmek gerek. Devlet yayınları siyasal bir görevi yerine getirebilirler. Bunların siyasal içerikleri bulunabilir, ancak ağır basabilecek bu niteliğin yanmda devlet yayını açıklayıcı, öğretici olmakta ve teknikle, teknolojiyle ilgili çeşitli konulara da eğil-mektedir. Toplumsal ve kültürel yaşantımn açıklayıcısı ve gelecekte bu konuların güvenilir kaynağı olma amacmda olan devlet yaymlan-nm önemi kuşkusuz büyüktür.

Bunun yanında, yayın ve yazar sorumluluğunun kamu kuruluş-larınca yüklenildiği yayınlar olarak da tanımlanan ve devlet yayınlan içinde yer alan kamusal yayınlar (publications officielles) birçok ül-kede olduğu gibi ülkemizde de yasal, yargısal ve yönetsel düzenleme-lerin yayınlandığı belgeler olarak ele alınmaktadır. Kamusal yayınlar, yönetim ve yönetilenin açıklama, öğrenme gereksinmelerine karşılık vermekle birlikte asıl işlevleri hukuki bir zorunluluğu yerine getir-mektir. Resmî Gazete bu konuda en güzel örneklerden biridir.

Son kümede ise yönetim-halk ilişkisinde ortaya çıkan sorunların çözümünü amaçlamış yayınlar yer almaktadır. Bunlar devlet yayın-ları içinde oldukça küçük bir bölüm oluştururlar. Bu yayınlar asıl ola-rak halkla ilişkiler programlarının bir gereği olaola-rak kullanılırlar. Kit-le basmını tanıtma çalışmalarında yeteri kadar kullanılmayan yöne-tim birimleri ya da devlet kuruluşları ortaya çıkan boşluğu bu tür ya-yınlarla doldurmaya yönelmektedirler. Dergi, broşür, bülten, el kita-bı vb. olarak sıralayacağımız bu yaymları günümüzde Türk kamu yö-netimi içinde 100'e yakın kuruluş gerçekleştirmektedir. Uzmanlık ko-nularına, örgütiçi haberlere yer vermenin yanında tanıtıcı olma özel-likleri de bulunmaktadır. Bir araştırmadan çıkan sonuca göre bu ya-yınların ülkemizde türlere göre dağılımı şöyledir : Dergi 43, kitapçık 42, el kitabı 32, bülten 33, afiş 25, el duyurusu 8, tanıtıcı kitap 26 ve

yıllık 21. Bir karşılaştırma yapmak için belirtelim ki, bu yayınların sayısı Fransa'da 2200'ü aşmış bulunmaktadır.

Yönetimi tanıtıcı nitelikte olmak üzere devlet basını yanında ser-giler, filmler ve özel günler düzenlenmesinden de yararlanılmaktadır.

Ancak bu araçların kullanım oranları oldukça küçüktür, ayrıca yöne-timi zaten çok iyi tanıyan kişilere seslenirler.

4. Önderlerden Yararlanma

Yığınlara ulaşmada, yönetimin isteklerini onlara aktarmada kul-lanılabilecek önemli yöntemlerden biri de önderlerden yararlanmadır.

Azgelişmiş ülkelerde oldukça yaygın olan toplum önderliği kurumu-nun yine aynı ülkelerde yığınlara ulaşmak için kullanılmasında bü-yük kolaylıklar vardır. Toplum önderleri aracılığıyla topluma ulaşmak, kişileri tek tek aydınlatmaktan çok daha kolay, çok daha etkili çok daha çabuk sonuç veren bir yöntemdir. Ancak belirtmek gerekir ki toplum önderliğinin özünde ekonomik çıkarlar ve dolayısıyla smıflarara-sı çatışma yatmaktadır. Yönetimin bu kişilerden yararlanma yolunu seçmesi, bu kişilerin statülerinin daha da güçleneceği anlamma gel-mekte ve böyle bir sonucu doğurmaktadır. Öte yandan toplum önder-leri kimi kez kamusal erke ortak olan bir gücün temsilciönder-leridir. Ve en önemlisi, işlevleri bu ortaklıktan yararlanarak kendi çıkarlarını daha iyi korumak biçiminde somutlaşır. Halkla haberleşme ve onları yön-lendirmede önderlerden yararlanmanın "iletişim" açısından da belir-li bir sakıncası bulunmaktadır. Bu kişiler yönetimden kendilerine ak-tarılan tüm mesaj ve bilgileri, kendilerine göre bir süzgeçten geçirdik-ten sonra tabana iletmektedirler. Bu, doğru bilginin nitelik değiştir-mesi demektir. Toplum önderleri ancak kendi çıkarlarına hizmet ede-bilecek ya da böyle bir yararı olaede-bilecek bilgileri halka aktarmaktadır-lar. Yönetimin bu durumda izleyeceği yol, eğer toplum önderlerinden yararlanacaksa, bu önderlerin yönetimin uzantısı olan "örneğin köy öğretmenleri gibi" kişilerden oluşmasını sağlamak ya da bu kişilerden yararlanma yoluna gitmektir.

Nitekim toplum kalkınması uygulamasının başarılı olduğu bir kaç yerde köy öğretmenlerinden büyük ölçüde yararlanılmıştır.

B. HALKLA İLİŞKİLER BİRİMLERİNİN TANITMA

Belgede HALKLA İLİŞKİLER (sayfa 52-58)