• Sonuç bulunamadı

Urfa’nın İşgali ve Sonrasında Yaşanan Gelişmeler

1.8. Milli Aşireti Lideri Şeyh Mahmud ve İngilizler

1.8.1. Urfa’nın İşgali ve Sonrasında Yaşanan Gelişmeler

Bağdat İngiliz Yönetimi, 1919 Nisan ve Mayıs aylarında Musul’un güvenliğini sağlamak amacıyla, mütareke ile belirlenmiş sınır hattında askeri açıdan güçlenmeye yönelik yoğun mesai harcadı. Kürtlere yönelik stratejiyi belirlemek amacıyla Cizre’de bulunan Binbaşı Staff, İngiliz Genelkurmayı’na gönderdiği raporlarda, Cizre’nin coğrafi olumsuzluklar nedeniyle kara harekâtına uygun olmadığı ikazında bulunuyordu. Ayrıca, Urfa’nın kuzeydoğusundan Cizre istikametine ilerlemek suretiyle, Kürtler üzerinde kontrolün daha rahat sağlanabileceği uyarısı yapılırken, Diyarbakır istikametinde yapılacak işgaller ise sadece zaman kaybı olarak değerlendirilmekteydi.217

215TNA. FO. 371/4191, No:100865, C. L. Wolley, 10 July 1919.

216TNA. AIR. 20/510, Diturbance by Kurds of the Goyan District, for Note on Above Wire by Major Françis See Kurds Files, 24 April 1919, s. 52.

217TNA. AIR. 20/510, Diturbance by Kurds of the Goyan District, Generel Headquarter, to Bagdhad Civil Comissioner,7 Nisan 1919, s. 37-52; Urfa Mutasarrıfı ve 13. Kolordu’ya göre İngilizler, Irak’a hâkim olabilmenin önünde kolorduyu engel görüyorlar ve 13. Kolorduyu lağvederek işgal sınırlarını Diyarbakır’a kadar genişletmek istiyorlardı. Bu tahminler doğruydu ancak İngilizler Urfa ve Cizre’de denetimi sağlamadan Diyarbakır’ın işgali için hareket geçmek niyetinde değillerdi (ATASE. İSH. K.1.G-13, B. 13).

I. Dünya Savaşı’ndan sonra, Nusaybin’in sınır hattında yakın yerleşim birimlerinde yaşayan Kürt aşiretlerin, aralarında ittifak kuramamış olmaları ve parçalanmış bir görünüm arz etmeleri, bölgedeki Kürt liderlerin İngiliz mandasına sıcak bakması hususunda önemli bir etkendi. Barasi Aşireti’ne mensup köylüler bağımsızlık isteklerinin olduğunu ancak, dış destek olmaksızın kendi çabalarıyla devlet yönetim mekanizmasını oluşturamayacaklarını belirtiyorlardı. Aşiretlerin ihtiyaç ve beklentilerini iyi analiz eden İngilizlerin, savunmasız durumdaki aşiretlerle ittifak kurmak suretiyle, durumu fırsata çevirmesi çok zor olmadı.218

Urfa’nın işgalinden bir ay kadar önce, keşif ve istihbarat faaliyetlerinde bulunan İngiliz öncü birlikleri, Şehikan ve Dukerli aşiretleri ile iletişime geçmişlerdi. Siverek ve Urfa arasında yaşayan bu aşiretler, 21 Nisan 1919’dan başlamak üzere İngilizlere istihbarat sağlıyorlardı.219 Bu gelişmeler yaşanırken, Mardin’de yaşayan ve Kürt-İngiliz yakınlaşmasını kaygıyla takip eden Yakubiler katliama uğradıkları gerekçesiyle Mardin’in işgali için Bağdat İngiliz Yönetimi’nden yardım talebinde bulundular. 1919 Mart ayında, Kürtler Mardin’deki Yakubi Patrikliği önünde toplanıp Kürt devleti kurulması için Yakubileri ikna edip, bazı evraklar imzalatmaya çalışmışlardı. Bu talep patrik tarafından reddedilince, bu defa Osmanlı idaresinde yaşamak istediklerine dair evraklar patriğe zorla imzalatılmıştı. Baskı altında yaşadıklarını ve Mardin’den sınır dışı edilme tehlikesiyle karşı karşıya kaldıklarını belirten Yakubi patriği, Mardin’in İngilizler tarafından işgalinin zaruri olduğunu belirtiyordu. Yakubiler 11 Mart’ta gönderdikleri mektuba cevap beklerken, 24 Mart 1919’da Urfa İngilizler tarafından işgal edildi.220 Urfa’nın Mardin’e yakınlığı, Mardin’in de İngilizler tarafından işgal edileceği yönündeki beklentileri artıran bir faktördü. Fakat, Urfa da denetim sağlanmadan Mardin’in işgal edilmesi, İngilizler nezdinde henüz kabul edilebilir gerekçelere dayanmıyordu. Urfa’nın işgalini müteakip, 30

218TNA. FO. 608/95, 11677, Kurdish National Movement, Clayton, to General Headquarter, s. 208; İşgalden bir süre sonra, Urfa, Suriye sınırında yaşayan Berazi Kürtleri’nin vergilendirme hususunda sorun çıkartabilecekleri düşünüldüğü için Urfa dışına çıkartılmaları kararlaştırılacaktı (TNA. FO. 608/113, 12242, s. 154).

219TNA. AIR. 20/510, Diturbance by Kurds, s. 50-51.

220TNA. AIR. 20/510, s. 35-36; Jwaideh’e göre, bu faaliyet Kürt Kulübü tarafından organize edilmişti. İmzalatılmaya çalışılan evrakta Kürt, Türk, Yakubi herkesin özerk bir yönetim istediği belirtiliyordu. Yakubi lideri Mar Elias evrakı imzalamayacağını söyleyince özerklik ifadesi kaldırılarak yerine Osmanlı Tebaası olarak İngiliz işgaline karşı oldukları ifadesi konulmuştu ve Patrik anlaşmayı imzalamak zorunda kalmış ve hemen sonrasında İstanbul’a gitmişti (Waide Jwaideh, Kürt Milliyetçiliğinin Tarihi Kökenleri ve Gelişimi, İletişim Yayınları, I. Baskı, İstanbul:1999, s. 264).

Mart’ta bir Hint Taburu’nu daha Urfa’ya sevk eden İngilizler, askeri kuvvetlerinin sayısını artırmak suretiyle Urfa’da güçlenmeye devam ettiler.221

Yüzbaşı Baker, 30 Nisan’da tren ile Halep’ten Urfa’ya geçerek, İngiliz işgal kuvvetleri komutanı Yarbay Bedyy ile işgalin geleceği hakkında fikir alışverişinde bulundu. Görüşme neticesinde, Urfa’da Kürt isteklerinin koşulsuz kabul edilmesi hususunda uzlaşıldı. Baker, İngiliz karşıtı Türk propagandalarının, İngilizlere güç kaybettirmesini engellemek amacıyla Viranşehir ve Siverek’e sık sık yapılacak ziyaretlerin kendilerine fayda sağlayabileceğini düşünüyordu. Bu amaçla ilk olarak Mutasarrıf Ali Bey ve Kadı Mustafa Şevket Bey ziyaret edildi.222 Urfa kadısı Mustafa Şevket Bey, halk nezdinde kaydadeğer bir saygınlığa sahipti. Bu nedenle, Kürtleri galeyana getireceği düşüncesiyle Mustafa Şevket Bey’in görevden alınması yerine, onun elde edilmesi yoluna başvurulacaktı. İlk görüşmede Urfa mutasarrıfı Ali Bey her ne kadar İngilizlere güven telkin etmiş olsa da, muhbirlik amacıyla telgraf gönderilmesinin önlenmesi amacıyla Siverek’te bir haberci görevlendirilerek bu ihtimalin önüne geçildi.

Urfa’da İttihat ve Terakki Partisi’nin geçmişteki üyeleri, 1918’den itibaren Kürtler ve Ermenilerin artık aynı yönetim altında yaşayamayacağı yönünde propaganda yaparak, İngilizlere karşı Kürt direnişini organize etmişlerdi. Urfa’da halkı galeyana getirerek İngiliz otoritesinin kurulmasına engel olabilecek, geçmişte İttihat ve Terakki Partisi ile ilişkili olan kişilerin belirlenip Urfa’dan çıkartılması zaruri bir durumdu. Yüzbaşı Baker, Mustafa Şevket Bey’e İngiliz işgaline karşı tutum takınan ve Ermeniler ile yaşanan çatışmalarda sorumluluğu bulunanların isimlerinin verilmesini teklif etti. “İngilizler buradan ayrılır ayrılmaz kellemi alırlar” sözleriyle halk karşısında konuşamayacağını belirten kadı, muhtemelen ve gizli kalmak kaydıyla Urfa’daki İttihat Terakki Partisi döneminde Ermeni olaylarında sorumlu gördüğü kişilerin isimlerini verdi.223

221 TNA. AIR. 20/510, Wire by Major Françis see Kurds Files, 24 Nisan 1919, s. 53; İngilizlerin Mezopotamya kuvvetlerinin toplam sayısının verildiği haritadan yararlanılarak, bir Hint Taburu’ndaki ortalama asker sayısının 1421 kişi olduğu sonucuna ulaşılmıştır (TNA. MPK. 1/292, Map Of Eastern Turkey İn Asia Syria and Western Persia No: 75). 222TNA. FO. 608/113, No: 12242, Political Turkey and Middle East, Report by Capt. Baker, M.C. Staff, İntelligence after a visit to Urfa, 30 April 1919, s. 154.

Elde edilen bilgiler doğrultusunda yapılan araştırmada Urfa’da Müslümanların siyasi düşüncelerini şekillendiren sekiz İttihat ve Terakki üyesinin bulunduğu bilgisi edinildi.224

Baker, 1915’te Kürt-Ermeni çatışmalarını azmettirmekle suçladığı bu kişilerin, İstanbul hükümeti onayıyla tutuklanarak yargılanmalarını talep etti. Böyle bir cezalandırma sayesinde, Ermeni olaylarında aktif rol alan Kürt aşiretlerin İngilizlere karşı korkularının önüne geçilmesi ve Kürtlerin Osmanlı Devleti tarafından cezalandırılması neticesinde Kürtlerle devlet arasındaki bağın da zayıflatılması hedefleniyordu.225

Bunun yanı sıra, Kürtlerin Osmanlı Devleti ile münasebetlerinin engellenmesi amacıyla, Diyarbakır ve Mardin’deki İttihat ve Terakki Partisi üyelerinin de cezalandırılması girişiminde de bulunulmaktaydı. Bu tür faaliyetler devam ederken, Kürt bağımsızlığı için İngilizler tarafından verilen sözlerin sürekli olarak ertelenmesi, Kürtlerin İngilizlere güveninin azalmasına neden oluyordu. Dolayısıyla İngilizlerin karşılıklı güveni tekrar tesis etmesi ise net bir politikanın uygulanmasıyla mümkün olabilirdi. Kürtlerin devlet kurabilecek siyasi deneyime sahip olmadıkları görüşünde ısrarcı tutumunu sürdüren Baker, Kürtlerin İngilizlere muhtaç duruma düşürülmesine katkı sunacak faaliyetlerin kendileri açısından daha fazla fayda sağlayacağı görüşünde ısrarcıydı.226

Süleymaniyeli eğitimli bir Kürt ile yaptığı görüşme, onun Kürtler hakkındaki düşüncelerinin şekillenmesinde etkili olmuştu. Süleymaniyeli Kürt, Baker’e Kürtlerin durumunu son derece iyi tahlil eden şu sözleri söylüyordu:

Kürtler hiçbir zaman ve hiçbir durumda bağımsızlığı düşünmediler. Çoğunluğu eğitimsiz insanlardan oluşan Kürtler, Kürdistan bölgelerinin çeşitli yerlerine dağılmışlardır. Ağalar ve Kürt liderler arasında Bedirhan ailesi, Seyyid Taha’nın ailesi olmak üzere iki önemli aile bulunuyor. Bu iki aile, son on yıl içinde, kendi politikalarını Rusların politikası ile uyumlu hale getirmeyi denemişler ve bu bakımdan Tahran ve Tiflis’teki Rus diplomatları ile ilişki kurmaya çalışmışlardı. Savaş patlak verdiğinde, onlar kendi güçlerini Türk ordusuna karşı yoğunlaştırmışlardı. Bolşevik iktidarıyla birlikte, onlar Türkiye ile uzlaşmak için kendilerini pişmanmış gibi gösteriyorlardı. Diğer yandan da, Kürt bağımsızlığını tesis etmek ve yeni planlar oluşturmak için çalışıyorlardı. Yukarıda belirtilen bu iki ailenin tesiri

224 TNA. FO. 608/113, 12242, s. 154; Jwaideh, Mardin’de Kürt Kulübü’nün 7 kişi tarafından organize edildiğini belirtmektedir. Bu kişiler Ermenilerle karşılıklı çatışmalarda yer aldıkları için İngilizlere karşı Kürtlerin korkularını uyanık tutmaya çalışarak kendilerini korumaya çalışıyorlardı (Jwaideh, Kürt Milliyetçiliğinin Tarihi Kökenleri, s. 264). 225TNA. FO. 608/113, 12242, s. 155; Urfa’da İttihat terakki propagandasının yanısıra, Arap propagandası da etkiliydi ve bu yönde de önlem alınıyordu. Baker, İngilizlere karşı Arap propagandalarının da etkin bir şekilde yapıldığını Nusaybin ve Mardin’den dönmekte olan Binbaşı Noel ile yaptığı görüşmede öğrenmişti (TNA. FO. 608/113, s. 154).26

226TNA. FO. 608/113, No:12242, Political Turkey and Middle East, Report by Capt. Baker, M.C. Staff, Intelligence After a Visit to Urfa, 30 April 1919. s. 158-159.

altında olmayan bütün eğitimli Kürtler, temel anlamda Türk Hükümeti’ne bağlı kalmak dışında hiçbir şey talep etmemektedirler. Eğitimli insanların bu kadar sınırlı sayıda olduğu bir yerde, senatosuyla, parlamentosuyla, elçisiyle bağımsız bir hükümet oluşturması imkânsız sayılabilir. Ancak bağımsızlık konusunda istekli olan Kürt ileri gelenleri, bağımsızlığın sağlanması amacıyla halkı cesaretlendirmektedir. Sözü edilen Kürt aşiretler, Fırat, Dicle ve Botan Çayı arasında yayılmış durumdadırlar. Kürt Ağaları, “bağımsızlık” kelimesinden, komşularına ya da önemsiz sebeplerden bölgelerine çok sık seyahat eden kişilere saldırma özgürlüğünü anlamaktadırlar. Örneğin, 20 koyunun ve iki eşeğin alıp götürüldüğü bir durumda, iki kabile birbirlerine savaş ilan etmişti.227

Yüzbaşı Baker’ın bu mülakatı bir bakıma Kürtlerin genel durmunu özetlerken, Kürt liderlerin toplumla iletişim sorununa da eşsiz bir örnekti. Kürt liderleri en fazla zorlayan sorun Kürt toplumunda millet kavramının anlamlandırılamamış olması ve Kürtleri cezbedebilecek yeni bir yönetim vaat edememeleriydi. Bu zorluğun farkında olan liderler bağımsızlığın iç dinamiklerin harekete geçirilmesiyle sağlanamayacağını defalarca test ettiklerinden, dış destek arayışına girmek zorunda kalıyorlardı. Koşullu dış destekle bağımsızlığın mümkün olamayacağı ise İngiltere’nin 1920’den sonra Kürdistan planlamalarındaki değişimle daha net görülebilecekti.

Yüzbaşı Baker Kürt ileri gelenleri ile yaptığı görüşmeler neticesinde, Kürtleri kısa vadeli sözler doğrultusunda oyalama siyasetine devam ederek, bölgede askeri açıdan güçlenme amacına yönelmiş durumdaydı. Kürt liderlere devletleşme sürecinde destek çıkacakları telkininde bulunan İngiliz yetkililer, zaman kazanabilmek adına; Paris’te oluşturulan Kürt-Ermeni komisyonundan çıkacak sonucun ilanına kadar, onlara sessiz kalmaları önerisinde bulunuyorlardı. Bu öneriyi sunan yetkililer, Ermeni nüfusun Urfa’ya getirilmesi için de planlama yapıyorlardı. Sevr Antlaşması gereğince Türk ordusunun terhisi sağlanınca, Mardin ve Nusaybin demiryollarından faydalanılarak, Ermenilerin göç etmek zorunda kaldıkları memleketlerine tekrar gönderilmesi planlanıyordu.228 Ancak bu plan Kürtlerin ani tepkisine neden olabileceğinden, uygulanabilirlik açısından zamana bırakılmıştı. Kürt siyasetine yönelik uzun vadeli çözümler üretemeyen İngiliz siyaseti, çıkar amacına odaklanarak kısa vadeli ve değişken politikalar üretmeye başlamıştı.

Baker, Urfa’da çalışmalarına devam ederken, İstanbul İngiliz Komiserliği’nde görevli Mr. Ryan, Damat Ferit Paşa ile Urfa’nın İngilizler tarafından işgalini değerlendirmek üzere 28

227TNA. FO. 608/113, No:12242, 30 April 1919. s. 159. 228TNA. FO. 608/113, No:12242, s. 157.

Nisan 1919’da bir araya geldi. Damat Ferit, İngiliz ordularının Viranşehir’e doğru ilerlemesi durumunda Milli Aşireti ile İngilizler arasında sorun yaşanabileceği hususunda Ryan’ı uyarıyordu.229 O, İngilizler açısından oluşabilecek problemleri önceden engelleyebilmek adına, General İsmail Fazıl Paşa’yı, Seyyid Abdülkadir ile birlikte Urfa’ya gönderme önerisinde bulunmuşsa da, İngiliz otoriteleri Seyyid Abdülkadir’in seyahatini pek sıcak karşılamamışlardı.230

Seyyid Abdülkadir, Kürdistan’ın kurulması için İngilizlerin artık somut adımlar atmasını bekliyordu ve kendisine yeni bir görev verilmesi onu bu hususta fazlasıyla umutlandırabilirdi. Ayrıca, böyle bir seyahat, Damat Ferit’in Osmanlı kabinesindeki durumunu da olumsuz etkileyecekti.231Bu nedenle, Damat Ferit’in önerisi Ryan tarafından reddedilmekle birlikte, Paris Konferansı’nda İngilizler ve Fransızlar arasında sürdürülen görüşmelerden çıkacak sonucun beklenmesine karar verilmişti.