• Sonuç bulunamadı

İngilizlerin Kürt Asker Kaçaklarından İstifade Etme Çabaları

Osmanlı Devleti’nin merkezi otoriteyi güçlendirme amacıyla yaptığı reformalar, aşiret ağalarının halk üzerindeki denetimi kaybetme korkusuna neden oluyor ve ağaların denetimindeki halk, Osmanlı devletine asker ve vergi vermeyi reddediyordu. Bu ve benzeri nedenlerle, İstanbul ve Dersim arasında yaşanan sıkıntılar 19. yüzyılın ortalarından itibaren artmaya devam etmiş, 19. yüzyılın sonuna kadar yapılan tüm müdahalele ve müzakerelere rağmen gözle görülür bir uzlaşma zemini oluşturulamamıştı.158

İngiliz yetkililer, 1917’de işgal sınırlarını Dersim’e kadar genişleten Rusya’nın askeri faaliyetleri ve bölgede yaşayan Kürt aşiretlerin159 genel durumuna yönelik gerekli araştırmaları yapmışlardı.160 Irak’ı işgale hazırlanan İngiltere açısından en hayati konu,

157Kadri Yıldırım, Muhammed Emin Zeki Bey, İmaj Matbaacılık, İstanbul: 2013, s. 8.

158Jandarma Genel Komutanlığı, Dersim Raporu 3. Baskı, Kaynak Yayınları, İstanbul: 2000, s. 109.

159 TNA. WO. 106/63, Operations İn The Dersim District, Report of Maunsel, 15 August 1917; Dersim Bölgesi, Erzincan’ın güneyinden Doğu’da Kiğı ve Batı’da Kemah’a kadar uzanan alanı ifade etmektedir.274.

işgalden ziyade, işgal ertesinde güvenliğinin nasıl sağlanacağıydı. Bu nedenle İngilizler Musul’un kuzeyinde ve batısında Kürt aşiretlerinin genel durumu ve faaliyetleri hakkında geçmişte yapılan araştırmaları, yeni araştırmalar ile güncellemek suretiyle güvenlik stratejisi odaklı faaliyetlerine devam ettiler.

I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte, büyük çoğunluğu Kürtlerden oluşan firari askerler161 Bitlis’in doğusunda yer alan ve doğal bir sığınak özelliği taşıyan Hizan’da toplanmışlardı. Bu nedenle Bitlis ve civarı muhalif Kürt hareketinin önemli bir merkezi haline gelmişti. Bu firari askerler 1917 yılı boyunca ve fırsat buldukça, Bitlis’te bulunan Türk müfreze birliklerine baskınlar düzenlemekle birlikte,162 yerleşim alanlarını savunmak amacıyla Rus işgaline karşı da direnişe geçmişlerdi. Bu bir bakıma Osmanlı Devleti adına farklı cephelerde mücadele etmek istemeyen Kürtlerin, kendi yaşam alanlarını Ermenilere karşı savunma ihtiyacından ileri geliyordu. Osmanlı Devleti ise Ruslara karşı Kürtler ile ittifak yapmak için onları ikna etme gayretindeydi. İngilizlerin gözlemlerine göre, asker kaçağı Kürtler arasında Osmanlı Devleti için savaşma eğilimi zayıftı ve ayrıca Rusların ciddi bir atağı ile başıboş kalacak Kürt birliklerinin kısa sürede dağılma ihtimali çok yüksekti. Bu ihtimalin gerçekleşmesi ve Rus kuvvetlerinin Irak’a kadar ilerlemesi durumunda, Irak’ın kuzeyini işgale hazırlanan İngilizler açısından ciddi bir risk oluşabilirdi. Asker kaçağı Kürtlerin Türk kuvvetleri ile ittifak yaparak Pülümür’ü ele geçirmeleri durumunda ise, Ruslar bulundukları mevkiden daha kuzeye sürülebilirlerdi. Ancak bu ihtimalin gerçekleşmesi durumunda ise, Osmanlı Devleti bölgede egemenliğini pekiştireceğinden, İngiltere’nin Irak’ı işgal planları çok ciddi zarar görebilirdi.163

Oluşan durum karşısında İngilizlerin planı, Kürtleri Ruslara karşı kışkırtırken, aynı zamanda onların Osmanlı Devleti’yle ittifak yapmalarını da önlemeye yönelik olacaktı. Kısa vadede İngilizleri oldukça rahatlatacak Kürt özerkliği planlamasının devreye sokulması, Irak’ın kuzeyinde Osmanlı ve Rus kuvvetlerinin İngiliz kuvvetlerine saldırı ihtimalini zayıflatacaktı. Böylece Kürtlerin zihinlerinde İngilizlerin kendilerinin yanında olduğu hissiyatı oluşacak ve bu durum Osmanlı Devleti ile ittifak hususunda Kürtlerin farklı hiziplere çekilmesinde etkili olacaktı.

1611877-1878 Osmanlı Rus Harbi’nde Kafkasya Cephesi Komutanı sıfatıyla görev yapan Gazi Muhtar Ahmet Paşa da, savaş esnasında Kürt aşiretlerin kendisine destek vermediğinden sıklıkla bahsetmektedir (Gazi Muhtar Ahmet Paşa, Sergüzeşt-i Hayatımın Cild-i Sanisi, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul: 1996).

162 TNA. WO. 106/63, Operations İn The Dersim, 29 Kasım 1919. 163 TNA. WO. 106/63, 15 August 1917.

İngiltere, Irak’ı işgal planının destekleyici bir unsuru olarak, asker kaçaklarından da istifade etmek niyetindeydi. Aşiretleri dağılmış durumda olan asker kaçakları ağa tahakkümünden çıkmakla birlikte, kısmen dini liderlerin denetimine tabi olmuşlardı. Bu nedenle asker kaçaklarının İngilizler ile olası ittifakı ise dini liderlerinin inisiyatifindeydi. Fırsatı kaçırmak istemeyen İngiliz yetkililer, Irak’ı işgal sırasında karşılaşabilecekleri zorlukların üstesinden gelebilmek amacıyla, önde gelen Kürt aşiret ağalarının yanı sıra şeyhlerle de temas kuracaklardı.

1917 yılında İngiltere’nin Irak’ı işgali gündeme gelince, bölge hakkında ciddi araştırmaları olan Richard Maunsel tarafından hazırlanan raporlar İngiliz subaylar tarafından tekrar güncellendi ve daha ayrıntılı hale getirildi.164 Eldeki verilere göre, Dersim ve Hizan arasındaki Kürt asker kaçaklarından oluşan birliklerin sayısı ortalama olarak 30.000 civarındaydı.165 Bu dağınık birliklerin yer yer Ruslara karşı düşmanca bir tutum sergiliyor olmalasını fırsat bilen Osmanlı Devleti, bu durumun sağladığı avantajı fırsata çevirerek onları tekrar kazanma gayretindeydi.166 Bu ihtimale engel olmak isteyen İngilizler, öncelikli olarak Dersim ve çevresindeki Kürt aşiretlerini sınıflandırarak, Osmanlı denetiminde olanlar, Osmanlı denetiminde olamayanlar ve yararlanılabilecek aşiretler olmak üzere üç gruba ayırdılar.167 Daha sonra, geçmişte bölgeye yaptıkları ziyaretler neticesinde ve Kürt şeyhlerinin siyasi pozisyonu hakkında edindikleri önemli bilgiler doğrultusunda dini kanaat önderleriyle ve köklü Kürt aileleriyle iletişime geçtiler. Köklü bir geçmişe sahip olan bir Kürt ailesi olmalarının yanı sıra, Hizan’daki Osmanlı karşıtı hareketi yönlendirebilecekleri düşüncesi, İngilizlerin Bedirhanlara yanaşmasında önemli

164 TNA. WO. 106/63, Operations İn The Dersim, 29 December 1919.5

165 TNA. WO. 106/63 Operations İn The Dersim; Osmanlı-Rus Harbi devam ederken ordudan firar eden Kürtlere rastlamak mümkündür. Şeyh Ubeydullah’ın komuta ettiği Beyazıd kuşatmasında, Osmanlı ordusundan firar eden Kürtlerin sayısı 1.500 civarındaydı. Kafkas Cephesi’ndeki çatışmaları inceleyen İngiliz komutan Norman, Kürtlerin savaştaki pasif davranışlarının Osmanlı Devleti’nin durumunu olumsuz etkilediğini belirtiyordu (Celile Celil, Şeyh Ubeydullah Nehri Kürt Ayaklanması, s. 43).

166 TNA. WO. 106/63, Operations İn The Dersim, 29 November 1919; ayrıca Kürtler ve Ruslar arasında yapılan yazışmalara göre, Rusya’nın Kürtlerin koruyucusu olması isteği de açıkça dile getirilmektedir (BOA, DH, SYS, 24/2-4, Ek. 73-75).

167TNA. WO. 106/63, Operations İn The Dersim, 15 August 1917; bu aşiretler şu şekilde sınıflandırılmıştı: 1-Doğrudan hükümet kontrolünde olan aşiretler: 13 köye sahip Mansur Ağa’nın denetiminde olan Maksut Uşağı Aşireti ve 15 köye sahip olan Mahmut Ağa kontrolündeki Topuz Uşağı Aşireti olarak belirlenmişti. Bundan başka 6 köye sahip Zeynel Uşağı, Beyt Uşağı Aşiretleri de devlete yakın olarak gözlemlenmişti. 2- Denetime tabi olmayan aşiretler: Hozat kazasındaki 16 köyün sahibi Karabuz aşiretinin Ağası Gençzade, Hozat’taki 12 köyün sahibi Salman Ağa, Masla Deresi civarının hâkimi Alirıza Bey’in gurubu, önemli bir Kürt şefi olarak görülen Bitlis Bölgesi’nden Musa Bey, Muş ovasının en doğusunda bulunan Çukur Kürtlerinin lideri Ali Bey’di. 3- Kazanılması gereken aşiret ise Dreiy Bey’in gurubu olarak belirtilmekteydi. Bu gurup Arap veya Kürt karışımı bir yapı ihtiva ediyordu. Arap ve Kürtlerin karakterlerinin birbiriyle uyumlu olmaması nedeniyle sağlam bir askeri yapı oluşturamamışlardı. Maunsel belirli bir miktar para karşılığında bu aşiretle iletişim kurulursa İngiltere’ye taraftar olabileceklerini belirtiyordu (TNA. WO. 106/63, Operations İn The Dersim, 15 August 1917).

rol oynadı. Bedirhan Bey’in Kürtçülük faaliyetlerindeki etkin rolü ve aile efradının da Kürt kimliğinin gelişimi adına faaliyetleri sürdürüyor olması bu seçimde hissedilir derecede etkili oldu.168Hizan ve Botan arasında halkı etkileyebilecek başka aileler de vardı ama halk üzerinde Bedirhanlar kadar etkili bir nüfuza sahip değillerdi. İngilizlerin Bedirhanların nüfuzundan yararlanmakta daha istekli olmaları, onların Hakkari’den İstanbul’a kadar hemen her bölgede yaşayan Kürtlerle temas halinde olmalarından kaynaklanıyordu.

Botan ve Bitlis istikametinde uzanan ve devlet denetiminden izole durumdaki dağlık alan asker kaçaklarının yanı sıra, göçebe Kürt aşiretlerin de sürekli uğrak yeriydi. İngiliz yetkililer, asker kaçakları ile birlikte göçebe aşiretlerden yararlanmanın yollarını da araştırdılar. İngilizlerin yaptıkları araştırmaya göre yaylalar Kürt aşiretler arasında paylaşılmış durumdaydı ve aşiretlerin hangi dönemde hangi yaylaya göç ettikleri belliydi. Göçebe Kürtlerin yaylalardan dönüş vakti, her yıl olduğu gibi Ekim ayında başlıyordu. Ertuşi Konfederasyonu’na bağlı aşiretler ilkbahar ve yaz mevsiminde Botan, Habur, Faraşin, Tuji, Nebimar yaylalarındayken Miran Konfederasyonu’na bağlı aşiretler ise daha kuzeydeki yaylalarda konaklıyorlardı. Kış yaklaşınca, bu aşiretler Cizre’ye, Habur ve Dicle Nehirleri boylarındaki evlerine evlerine geri dönüyorlardı. İngilizlerin aşiretlerin mevsimsel göç istikametlerini dikkate alarak yaptıkları plana göre, Osmanlı Devleti Bitlis ve Dersim civarındaki muhalif Kürtleri denetime almak için harekete geçerse, yaylalardan dönen Kürtler yurtsuz kalacaklarından, Siirt’ten geçerek Diyarbakır’a doğru göç etmek zorunda kalacaklardı. Göçebe aşiretlerin, Diyarbakır’a yönelmeleri durumunda Osmanlı Devleti göçü engellemek isteyeceğinden, Kürtlerin İngilizlerle ittifaka sıcak bakabileceği düşünülüyordu. Bu aşiretlerin Botan’dan güney istikametine göç etmeleri durumunda ise, Osmanlı Devleti’nin Nusaybin’deki askeri birliklerine baskın planlayan İngilizlerin Kürtlerle ittifak yapmaları sağlanacaktı.169 Bu planların hayata geçirilmesiyle birlikte göçebe Kürtler etkisiz bir konuma itilecek ve İngilizlerin Musul’u işgali sırasında yaşanabilecek olumsuzluklar minimum seviyeye indirilecekti.

168 ATASE, Kl.1488-32-3-15; 1843’te Hizan’ın güneyinde bulunan Botan’da ayaklanan Bedirhan Bey’in akrabası Abdülrezzak Bedirhan, Türk kontrolünün zayıf olduğu bölgelerde Kürt milliyetçiliğinin ilerlemesi yönünde faaliyetlerde bulunuyordu. Savaş ortamında oluşan şartlar, aşiret üstü yönetim örgütlenmelerini yok etmişti. Muhtemelen Osmanlı Devleti de bu tür örgütlenmelere izin vermemişti. Bedirhan Bey’in isyanından sonra, Türkler Kürt milliyetçiliği bağlamında örgütlenmeleri sürekli olarak engellenmişti (TNA. WO. 106/63); Ayrıca ayrıntılı bilgi için bkz. (Ahmet Kardam, Bedirhan Bey’in Kürdistandaki Son 40 Günü , Dipnot Yayınları, Ankara: 2013).

İngiliz görevliler Kürtlerle temas halindeydi ancak Londra Kürtlerin aşiretler arası çekişmelerinden kaynaklı sorunları aşarak ciddi bir Kürtçülük hareketi oluşturabileceklerine ihtimal dahi vermiyordu. Osmanlı’nın doğu vilayetlerinden aldıkları bilgileri Londra Savaş Bakanlığı’na gönderen büyükelçiler ise Kürtçülük hareketinin potansiyelinin bulunduğu ve sürekli gelişim içerisinde olduğu hususunda ısrarcılardı. Kürt milliyetçisi liderler devletleşme sürecine destek için İngiliz konsoloslara başvuru yapınca konsolosların ısrarına rağmen Londra, Kürt milliyetçiliğinin henüz yeterince olgunlaşmadığı gerekçesini öne sürerek bu isteği geri çevirecekti.170

1.7. Irak’ta İngiliz Siyasi Temsilciliklerinin Kurulması ve Kürtlerle İletişim Sürecinin