• Sonuç bulunamadı

İngiliz Yönetiminin Seyyid Taha’ya Özerk Kürdistan Teklifi

İngiliz yönetimi 1919 Nisan’ında Hristiyan unsurlar ve Kürtler arasındaki çatışmaları önlemekte yetersiz kalınca, Seyyid Abdülkadir, Seyyid Taha ve Şeyh Müslihiddin’den yardım talep etmek zorunda kaldı. Kürtler ve Hristiyanlar arasındaki çatışmanın durdurulması karşılığında Seyyid Taha’ya; Mardin, Diyarbakır, Halep, Nusaybin, Cizre ve Şırnak’ı kapsayacak Kürt yönetimin başına geçmesi teklifi sunuldu.571

Şeyh Ubeydullah’ın manevi mirasının yanı sıra, birçok gayrimenkulünün olması Seyyid Taha ve ailesine önemli bir avantaj sağlamaktaydı. Şeyh Ubeydullah’ın oğlu Seyyid Abdulkadir babasından miras kalan manevi gücünün etkisiyle Kürt milliyetçilerini yönlendirebilecek güce sahip olduğunu düşünüyordu. O, Kürdistan Teali Cemiyeti’ndeki Kürtçülük faaliyetlerinden dolayı Temmuz 1919’da İstanbul’da Babı Ali’ye çağırılarak uyarılmışsa da, faaliyetlerine devam etmekte tereddüt etmemişti. Şeyhin diğer oğlu Sadık, Hristiyanlara karşı zalimce davranışlarıyla nam salmış ve Kürtler tarafından asla bir lider olarak benimsenmemişti. Seyyid Taha ise I. Dünya Savaşı’ndan önce, Rus Konsolosluğu’nun onur konuğu olduğu dönemde Ruslar tarafından Kürdistan’ın sembolik lideri olarak tanımlanmaktaydı. Seyyid Taha savaş sırasında Rusların ve Almanların gözünde de çok saygın bir yer edinmişti. Ayrıca Şikak Aşireti’nin lideri Simko’nun kız kardeşiyle evlenip, İran’daki Kürt milliyetçileri ile temasa geçerek Kürdistan coğrafyasının kuzey doğusunda manevi ve politik açıdan önemli bir kazanım elde etmeyi de başarmıştı. Şikak Aşireti lideri Simko İsmail Ağa, Asuri Patriği ve Mar Şemun cinayetinin sorumlusu olarak tanınmaktaydı. O, Ruslar, Türkler, Ermeniler ve Farslar ile mücadele ederken yeri geldikçe müzakere arayışlarına da giriyordu. İngiliz askeri yetkilisi Wolley, Seyyid Taha ve Simko’yu Kürtlerin çıkarlarından ziyade şahsi çıkarları peşinde koşan fırsatçılar olarak niteliyordu.

570Kurubaş, Başlangıçtan 1960’a Değin Kürt Sorunu’nun Uluslararası Boyutu, s. 58-59. 571TNA. FO. 371/4193, No: 56928, April 1919.

Seyyid Taha’nın İngilizlerle ilk teması, İngilizlerin Irak’ı işgali ile başlayan süreçte gerçekleşmişti. Geçmişteki kişisel siyasi kazanımlarını etkili kullanma gayretindeki Seyyid Taha’nın, 1919 Bağdat ziyaretiyle asıl amacı, İran toprakları üzerinde, Simko İsmail’in yönetiminde ve İngiliz mandası altında Kürdistan’ın kurulması için baskı yapmaktı.572 Van Valisi Haydar Bey ise, Seyyid Taha’nın Bağdat’ta İngilizlerle ittifak arayışı içerisinde olduğunu haber almış ve Seyyid Taha’nın Nasturiler ile iyi olan ilişkilerini, onu Kürtlerin gözünden düşürmek amacıyla propaganda malzemesine dönüştürmeyi başarmıştı.573

İngiliz yetkililer 1919 Mayıs’ında, Simko İsmail’in Kürdistan hayalini gerçekleştirmesine yönelik yardımda bulunmayacaklarını açıklayınca, Seyyid Taha büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştı. Buna karşın, Irak’taki Kürtlerin bağımsızlık isteklerinde herhangi bir değişim olmayacağını düşünerek, İngilizler ile ilişkilerin devamında fayda görmüştü. O, Kürt-İngiliz ilişkilerinin daha sağlıklı bir zeminde sürdürülmesi için, Londra tarafından şu hususların dikkate alınmasını istiyordu:

1- I. Dünya Savaşı sırasında Ermenilerin katledilmesinde rol alan Kürtler için genel af ilan edilmeli. 2- Tek bir kişinin yönetiminde Kürt devleti kurma girişiminde bulunulmamalı ve devlet özerk yönetim

birimlerine ayrılarak her aşiretin temsil gücü sağlanmalı.

3- Kürtlerin nüfus bakımından yoğun olduğu yerlere göçe maruz kalmış Hristiyanların yurtlarına geri dönmeleri için şartlar oluşturulmalı ve aynı şekilde Kürtler de Hristiyan hâkimiyetinde olan bölgelere şartlı olarak geri dönebilmeli.

4- İngiliz hükümeti Irak’taki Kürtlere silah yardımı sağlamaya hazır olmalı.574

Şeyh Mahmud isyanından alınan ders, tek bir aşiret ağası denetiminde Kürt devleti kurulması sakıncalarının İngiliz yönetimi tarafından fark edilmesinde önemli rol oynamıştı. Kürt yönetimi tek bir kişi yerine, birden fazla kişinin yönetiminde olmalı, Kürtler üzerinde tesiri olan önemli kişiler asla kaybedilmemeliydi. Bu nedenle ve aşağıdaki satırlardan da anlaşılacağı üzere, Seyyid Taha’nın isteklerini değerlendirmiş ve bazı isteklerine olumlu yanıt vermişti:

...Majesteleri hükümeti savaş sırasında işlenen suçlarla alakalı olarak, Kürtlerden intikam alma amacı taşıyan bir yasayı benimseme amacında değildir. Üstelik genel bir af çıkarmak için hazırlık yapıldı. İngiliz hükümeti yetkilileri, Ermeniler ve Kürtler arasında barışı sağlamak için dostane bir tavırla

572TNA. AİR. 20/513, Mesopotamian Expeditionary Force, Memorandum, Nortern Kurdistan, 8 March 1920. 6-240 573BOA. DH. KMS. 50/3-25, 22 Haziran 1919, Ek. 6; Barzan Şeyhi ve Simko İsmail Ruslar’dan para yardımı alarak Ruslar lehine faaliyetlerde bulunuyorlardı (ATASE. Kl. 1488/32-Fh:3-15).

yaklaşırken her iki toplumun da silahlı bir müdahale yaşanmadan toprak ile ilgili sorunların da sonuçlandırılması için ellerinden gelenin en iyisini yapacaklardır. Barış konferansında Kürtlerin menfaatlerinin önemseneceği konusunda Majesteleri hükümeti sizi temin etmemi dilemektedir…575

Bir İngiliz yetkili Seyyid Taha’ya, Kürtler ve Hristiyanlar arasında geçmişte yaşanan olayların unutulması tavsiye ediyordu. Ayrıca, Şemdinan ve Ravendüz civarında, Paris Barış Konferansı sonuçlanana kadar sukunetin koruması için de Seyyid Taha’nın aktif rol üstlenmesi bekleniyordu. İngiliz yetkilinin talimatlarını uygulama çabasındaki Seyyid Taha, Osmanlı Devleti’nin Kürtler üzerinde uyguladığı din eksenli politikanın tesirini azaltmak için de elinden geldiğince çaba sarf ediyordu.576Seyyid Taha tarafından talep edilen Kürtlere yönelik af yasası için, Binbaşı Noel’in tavsiyesi doğrultusunda daha önceden planlama yapılmış olup, bu bağlamda Kürtlere söz verilmesinin önünde herhangi bir engel bulunmuyordu. Bağdat İngiliz Komiserliği tarafından uygulamaya geçirilecek genel af yasasının genel hükümleri şu şekilde düzenlenmişti:

1- Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki, Paris Barış Konferansı ulusların kendi geleceklerini tayin etme hakkına sahip oldukları ilkesini göz önünde bulundurarak karar verecektir. İngiliz yönetimi Kürtlerin menfaatlerinin görmezden gelinmeyeceğinin teminatını verdi. Bu karar açıklanana kadar tüm ulusların menfaatleri ve Kürdistandaki halkın barış ve düzen içinde yaşam haklarını savunmak bir görevdir. 2- İngiliz yönetimi Ermeni katliamı ile ilgili olarak emri veren resmi yetkililerin ciddi bir şekilde

cezalandırılmasını talep eder. Müslümanları katledilmesi emrini verenler de aynı şekilde cezalandırılacaktır. Müslümanların evlerine kapatılan Ermeni kadınlar ve kızlar serbest bırakılacak ve Ermenilerden zorla alınan topraklar teslim edilerek, evler yasal sahiplerine teslim edilmek üzere onarılacaktır.

3- İngiliz yönetimi savaş sırasında Kürtlerin işledikleri suçlar için intikam almayı gözeten bir yasa çıkarma amacında değildir. Aksine Kürtler için genel bir af çıkarma hazırlığı içerisindedir. Aynı bölgeyi kuşatan iki farklı ırk hatalarından, kinlerinden ve suçlamalarından vazgeçmeli karşılıklı hoşgörü ve iyi niyetle beraber yaşamaya hazırlanılmalıdır. İngiliz yönetimi sadece bunu

575 İngiliz sivil komisyon vekilinin Seyyid Taha’ya verdiği Farsça mektubun 15 Temmuz 1919’da Oramar ve Diri Aşiretlerinin ağaları tarafından Haydar Bey’e teslim edildiğini görüyoruz. Bu mektubun aşiret ağaları tarafından Haydar Bey’e verilmesi aşiretlerin İngiltere’ye mesafeli yaklaşımının önemli bir göstergesiydi. Bu durum savaş ortamında istihbaratın nasıl yürütüldüğüne de güzel bir örnek teşkil etmektedir. Mektubun Farsça kaleme alınmış olması, mektubun Seyyid Taha tarafından Simko’ya iletilme ihtimalini güçlü kılmaktadır. Mektup Haydar Bey’e Oramar ve Diri Aşireti’nden Sino ve Rüstem Bey tarafından teslim edilmiştir. Oramar Aşireti’nin hem Haydar Beyle hem de Simko ile iletişim halinde olması mektubun Haydar Bey’in eline geçmesinde izlediği yolu göstermesi bakımından bir fikir oluşturabilir (BOA. DH. KMS. 50/3-25, Ek. 40-45; TNA. AİR. 20/513, Mesopotamian Expeditionary Force, Memorandum, Nortern Kurdistan, 8 March 1920);6-240Haydar Bey, Situ ve Simko İsmail’e hediyeler sunarak her ikisini de Osmanlı Devleti tarafına çekmeyi başarmış, Van ve Hakkâri’de denetimin Osmanlı Devleti’nin idaresinde kalması için üstün gayretler göstermişti (ATASE, İSH. 39/104-1).

arzulamaktadır. Buna rağmen huzursuzluğu teşvik eden ya da sürekli düşmanlığa yol açan haksız eylemler ciddi bir şekilde cezalandırılacaktır.577

Seyyid Taha’nın İngilizler tarafından el üstünde tutulması, Şemdinan’da saygınlığı olan, Kürtleri etkisi altına alabilecek alternatif bir kişi olmamasından kaynaklanıyordu.578

İngilizler tarafından çok önemli görülen bu bölgenin önemi Van Valisi Haydar Bey tarafından şu şekilde açıklıyordu:

...nasıl ki Van Vilayet’i Sitte’nin kilidi ise, Şemdinan da Van kapısının anahtarıdır, Şemdinan’da önlem alınmaz ise Van elden gider, Van elden gider ise Bitlis ve Erzurum’a yol açılır, Sivas’a kadar ne varsa elden gider.579

Şartlar göz önünde bulundurulunca, İngilizlerin Seyyid Taha’yı gözden çıkaramamalarının temel nedeni, ona alternatif olabilecek siyasi bir figürün olmamasıydı. 1919 Mayıs ayında Bağdat İngiliz Sivil Yönetimi görevlilerinden Mr. Pill, Şemdinan’ın ve Deşti Harir’in verimli topraklarıyla birlikte, Ravendüz’ün kuzeydoğusu ve İngiliz denetimindeki Güney Kürdistan’ın yönetimi teklifini Seyyid Taha’ya iletti.580 Şeyh Mahmud isyanının hemen ertesinde, Seyyid Taha’nın Kürdistan yöneticisi ilan edildiği haberi Van Vilayeti’ne de ulaştı.581 Elde edilen ilk bilgiler, Seyyid Taha’ya İngilizler tarafından para ve silah yardımı yapıldığını doğruluyordu. Kürdistan yöneticiliğini presipte kabul eden Seyyid Taha, kardeşi Şeyh Müslihiddin ile birlikte Kürt aşiretlere liderliğini benimsetmek amacıyla harekete geçti. İki kardeş temas kurdukları aşiret liderlerine, İngiliz mandasında kurulacak Kürdistan yönetimini kabul etmelerine yönelik evrak imzalatmaya çalışmışsa da, istenilen netice elde edilememişti. Aşiretler arasında birliği tesis edebilecek bir lider olamayacağını

577TNA. AİR. 20/513, 8 March 1920. 6-240

578Nakşibendilerin lideri konumundaki Şeyh Ubeydullah’ın oğlu Seyyid Abdülkadir ve torunu Seyyid Taha haricinde doğudaki Nakşibendi Kürtler üzerinde denetim kurabilecek bir lider bulunmuyordu. Ayrıca Şeyh Ubeydullah’ın soy ağacının ayrıntılı şeması için bkz. (Hakan Özoğlu, Kurdish Notables and the Ottoman State, State University of New York Press, 2004, s. 90).

579BOA. DH. ŞFR. 642/2, Van’dan Dâhiliye Nezareti’ne 15 Ağustos 1919, Ek. 1-3; Bu uyarılar Ali İhsan Paşa tarafından Van Valisi’ne iletilmiştir. 25 Kasım da gönderilen telgrafta Musul’da uygulanan İngiliz işgal planlarının Sivas’a kadar olan tüm doğu vilayetleri için de uygulanabileceğinden kuşku duyulmakta ve Osmanlı kuvvetlerinin Sivas’a kadar geri çekilmek zorunda kalabileceği belirtilmektedir (ATASE. ISH. K.1-G1. 25 B. 125. 1).

580BOA. DH. ŞFR, 650/4 Van Valiliği’nden Dâhiliye Nezâreti’ne,1 Kasım 1919, Ek. 1-2; TNA. AİR. 20/513, 8 March 1920. 6-240-243

581Beylik sözü verilen alan Cizre ve Rumiye arasında bulunuyordu. İngilizler Seyyid Taha’ya beylik sözü vermelerinin yanı sıra silah desteği de sunarken, Simko İsmail’in İngilizlere karşı faaliyetlerini engelleme görevini de üstlenmesini istemişlerdi (Musul ve Kerkük’le İlgili Arşiv Belgeleri 1525-1919, Ankara: 1993, s. 397-398).

erken fark eden Seyyid Taha, 1919 Ağustos ayında Kürdistan yöneticisi olmak istemediğini İngiliz yönetimine iletmek zorunda kalacaktı.582

1918’de Şeyh Mahmud Berzenci’nin Kürdistan bölgesel yönetiminin başına getirilmesi, Kürt milliyetçiliğinin İngiliz yöneticilerin sıkı denetiminde kontrollü gelişimine olanak sağlamıştı. Şeyh Mahmud isyanının İngiliz yönetimi tarafından sert bir şekilde bastırılması ise Kürt liderlerin bağımsızlık isteğinde çekimserliklerin oluşmasında etkili olmuştu. Bu durumun en somut örneği Seyyid Taha olup, Kürdistan fikrinden uzaklaşması İngilizlerin Kürtler üzerindeki baskı siyasetinin hedefine ulaştığını göstermesi bakımından önemli bir gelişmeydi.

Onun bu teklifi reddetmesinde Kürtler arasında ittifak oluşturamamasının yanı sıra Süleymaniye yöneticisi Şeyh Mahmud’un geçmişteki akıbeti de etkili olmuştu. Teklif kabul edilmemesine karşın, İngiliz yetkililer ve Seyyid Taha arasındaki samimi ilişkilerde herhangi bir durağanlık yaşanmadı. İngilizlerin Seyyid Taha’ya bu teklifi sunmalarının altında yatan asıl neden, Simko İsmail ve Seyyid Taha’nın Kürdistan liderliği hedefinde birbirine düşürülmesi planıydı. Aynı süreçte İngilizler Simko İsmail ve çevresindeki isyancıların gücünü kırmak için Mahabat’taki Kürt aşiretleri silahlandırmaya da başlamışlardı.

Van Valisi Haydar Bey, İngilizlerin para ve beylik vaatleriyle Kürtleri yanına almasına önlem olarak, Dâhiliye Nezareti’ne, Osmanlı Devleti’ne yakın olan aşiret önderlerinin nişanla taltif edilmesini ve maaşa bağlanmasını öneriyordu.583 Haydar Bey’in bu çalışmaları İngiliz yetkilileri telaşlandırıyordu. Bu nedenle İngilizler onun görevden alınması için İstanbul hükümetine baskı yapmaktaydı. Siyasi baskısı neticesinde sağlık problemlerini öne süren Haydar Bey görevi bırakmak zorunda kalırken, yerine Midhad Bey Van valisi olarak göreve başlayacaktı. Bu gelişme üzerine Mustafa Kemal, Dâhiliye Nezareti’ne baskı yapıp Haydar Bey’in görevde kalmasını talep ederek, Van ve civarında

582 TNA. AİR. 20/513, 12 March 1920;6-241Osmanlı Arşiv belgelerinde Şeyh Müslihiddin’in adı “Masluh” olarak geçmektedir ve İngilizler ile birlikte hareket eden Seyyid Taha aşiretlere evrak imzalatmaya çalışırken Şeyh Müslihiddin böyle bir çalışmaya iştirak etmekte kararsız kalmıştı (BOA. DH. KMS. 50/03-17, Van’dan Dâhiliye Nezareti’ne, 28 Ağustos 1919, Ek. 12); Arşiv belgelerindeki bilgilerde farklılıklar olsa da, İngilizlerin aşiretlere evrak imzalatarak işgal için resmi gerekçe oluşturma girişimlerinin olduğu net bir şekilde gözlemlenebilmektedir. İngiltere ilerleyen süreçte uluslararası görüşmelerde Kürtlerin imzalı evraklarını kullanarak Türkiye’nin Kürtlerin koruyucusu olamayacağı tezinin altyapısını da güçlendirme gayretindeydi.

Ermenistan-Kürdistan planlarına karşı diretebilecek bir yetkilinin görevden uzaklaştırılmasının telafisi imkansız bir hata olacağını belirtecekti.584

Haydar Bey’den sonra Van Valiliği görevine getirilen Midhad Bey de585 Şeyh Müslihiddin’in hükümet tarafından desteklenmediği takdirde İngilizlerin yanında yer almaya devam edeceğini bildirdi.586Bundan dolayı sadaret makamı Haydar Bey ve Midhad Bey’in tekliflerini dikkate alarak, Taha’nın kardeşi Seyyid Müslihiddin Efendi’ye Şemdinan’da yöneticilik görevi verilmesi teklifini uygun gördü.587 Ayrıca Seyyid Taha ve kardeşinin halk üzerindeki tesirini azaltmak adına Şemdinan’da bulunan halka tohumluk yardımı yapılmasına karar verildi. Seyyid Taha’nın savaş sırasında tahmini olarak 100.000 lira civarında maddi kaybı vardı. Bundan dolayı İngilizlere muhtaç duruma düşmüş olabileceği göz önünde bulundurularak bu kaybın giderilmesi için kendisine Van Valiliğince maaş tahsis edilmesi, üçüncü veya dördüncü derece nişan ile taltif edilmesi önerisi de sunuldu.588 Ancak bu tekliflerin pratikte herhangi bir faydası olmayacak, Seyyid Taha Kürdistan’ın kurulması için İngilizlerle ittifak halinde olmaya devam edecekti.

Haydar Bey ve Midhad Bey’in aşiretleri kazanmak için uyguladığı siyaset, İngilizlerin aşiret ağalarına para, maaş ve yöneticilik tekliflerine önlem olarak uygulanmıştı. Özellikle Van’dan Dâhiliye Nezareti’ne çekilen birçok telgrafta aşiretlerin taltif edilmesi isteğine sıklıkla rastlanılmaktaydı. Bu yeni bir uygulama değildi, II. Abdülhamid döneminde de bu uygulamanın pek çok örneği vardı. Bu tür önlemler yüzlerce yıllık dostluk ilişkisinin yanısıra; ağa, şeyh, devlet arasındaki maddi-manevi çıkar ilişkisinin de en somut örneğiydi.