• Sonuç bulunamadı

İngiliz Yüzbaşı Wolley’in Milli Aşireti Ziyareti

1.8. Milli Aşireti Lideri Şeyh Mahmud ve İngilizler

1.8.2. İngiliz Yüzbaşı Wolley’in Milli Aşireti Ziyareti

Milli Aşireti ağası Şeyh Mahmud’un İngilizlere karşı tutumu öğrenmek isteyen Bağdat yönetimi, konuyu araştırması için Yüzbaşı Wolley’i görevlendirerek Urfa’ya gönderdi. 10 Mayıs’ta Urfa’ya intikal eden ve Viranşehir’e gitmek üzere Urfa mutasarrıfının sağladığı dört asker nezaretinde Urfa’dan hareket eden Wolley, 11 Mayıs 1919’da Karacivan’a, 12 Mayıs’ta ise Siverek’e ulaştı. Bir gece Siverek’te konaklayarak Kirvar Aşireti ağası Mahmud Bey ve Zaza Kürtlerinin ağası Cudi Paşa başta olmak üzere birçok Kürt ağasıyla görüştü. 13 Mayıs’ta Kırvar Aşireti’nden Eyüb Hoca tarafından misafir edildikten bir gün sonra Viranşehir’e ulaştı. Wolley, Viranşehir’de Milli Aşireti lideri Şeyh Mahmud’un kardeşleri tarafından karşılandı ve Kürdistan’ın geleceği üzerine görüş alışverişinde bulundular. Milli Aşireti ileri gelenleri genel itibariyle Türklerden nefret ettiklerini ve bir arada yaşamak istemediklerini belirtiyorlardı. Onlar kendilerini Kürt milliyetçisi olarak

229Şubat 1919 tarihli İngiliz idari teşkilatlanmasını gösteren şemada, Urfa ve Diyarbakır, Rasulayn Vilayetine bağlı kaza lar olarak gösterilmekteydi. Urfa kazası ifadesinin karşısına ise soru işareti konularak Viranşehir yazılmıştı. Muhtemelen Viranşehir’in yönetim merkezi yapılması planlanıyordu (TNA. FO. 608/95, No: 15-13422, Administrative Graphi, A. Tyonbee, 22 February 1919, s. 406).

230Damat Ferit’in, Kürdistan Teali Cemiyeti ve İngilizlerle görüşmeleri hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. (Sina Akşin, İstanbul Hükümetleri Millî Mücadele, Son Meşrutiyet, 1919-1920, C. 2, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul: 1998).

231TNA. FO. 608/95, No:12306, Political Sutiaion of Kurdistan, Note by Mr. Ryan, s. 167; Genral Fazıl Paşa, 1908 yılında İran’da Sünni Kürtlerin örgütlenmesi için faaliyetlerde bulunmuştu (The Times, 24 January 1908).

tanımlarken, İngilizlere yakın Türklere ise mesafeli bir konumda bulunduklarını vurgulayarak ifade ediyorlardı.232

Wolley 16 Mayıs’ta Milli Aşireti resisi Şeyh Mahmud ile görüştü. O, İngilizlerin kendisini Osmanlı Devleti’ne yakın münasebetlerinden dolayı suçlamalarından duyduğu rahatsızlığı ifade etti. Babası İbrahim Paşa, ailesinden Timur Paşa, Eyyüp Paşa, Muhammed Ağa ve kardeşi Abdülhamid’in geçmişte Osmanlı askerleri tarafından öldürüldüğünün unutulmaması gerektiğini ifade ederek, kendisine duyulan güvensizliğin yersiz olduğunu ifade ediyordu. Ayrıca kendisinin de Osmanlı Devleti tarafından iki defa hapse atıldığını, babası İbrahim Paşa’nın ölümünden sonra, Osmanlı ordusunun tüm mallarını yağmaladığını belirterek, Türklerle dost kamasının imkânsızlığını vurgulamaktaydı.233

I. Dünya Savaşı sırasında, Osmanlı Devleti Mahmud Bey’den asker talep edince, kendisi bu talebi yerine getirmiş olmasına karşın, Osmanlı Devleti’nin egemenlik haklarına saygı duymadığı gerekçesiyle oluşturduğu yerel kuvvetleri dağıtmıştı. İngilizlerin edindiği istihbarata göre ise, Mahmud Bey, Kürtleri İngilizlere karşı ayaklandırma sözü vermesinin ödülü olarak Osmanlı Devleti tarafından serbest bırakılmıştı. Bu durum kendisine hatırlatılınca; bu tür duyumlara itibar edilmemesi gerektiğini ifade ederek, devlete vermiş olduğu rüşvet karşılığında serbest bırakıldığını belirtiyordu. Kendisine karşı sorgulayıcı bir üslupla yaklaşan İngiliz subayına, Urfa’daki İngiliz garnizonunu ortadan kaldırabilecek güçte olduğunu belirterek açıkça gözdağı vermeyi de ihmal etmiyordu. Ona göre, böyle bir saldırı yapmaması sadakatini ispatlaması açısından yeterli görülmeli ve İngilizler kendisinin sadakatini test etmeye kesinlikle devam etmemeliydi.234

Bu görüşmenin üzerinden henüz bir ay geçmeden, İngilizler Suriye sınırındaki Şammar Aşireti’ni, Milli Aşireti’ne karşı silahlandırmaya başladılar. Buna ek olarak Suriye topraklarındaki Arap aşiretlerden; Anazeh, Hazeyl ve İbn-Muhid Aşireti’ni Milli Aşireti’ne karşı kışkırtmaya başladılar. Bu tür faaliyetlerden haberdar olan Şeyh Mahmud, Suriye’deki Kürt çevrelerinde olumlu izlenim yaratacağı düşüncesiyle Halep’teki İngiliz Karargâhına bir ziyaret planladı. Ziyaretinin saldırı amaçlı olmadığının anlaşılabilmesi

232TNA. FO. 371/4191, No: 100865, From C.L. Wolley Captain R.F.A, To G.H.Q. Aleppo Report on Mission to Viranshehir, 20 May 1919.

233TNA. FO. 371/4191, No: 100865, 20 May 1919. 234TNA. FO. 371/4191, No: 100865, 20 May 1919.

amacıyla, Halep’teki İngiliz karargâhına aşağıdaki satırları ihtiva eden bir metin kaleme aldı:

…Wolley bana hitaben Milli Aşireti’nin İngiliz birliklerine saldırı için hazırlık yaptığımız duyumunu aldığını ve bu konuyu araştırmak için geldiğini ifade etti. Ateşkes döneminde böyle bir şeyi düşünmedik ve şu anda da böyle bir hazırlık içerisinde değiliz. Babam zamanında da İngiliz hükümeti ile dosttuk ve aynı şekilde sizden iyi niyetlerinizin devamını bekliyoruz. Hakkımızdaki iftiraların ortaya çıkması için almış olduğunuz duyumları bizzat şahsıma bildirmenizi istiyorum. İngiliz yönetimine karşı kötü bir niyetimiz yoktur. Size saldırı tertiplediğimiz düşüncesiyle, Anazeh, Hazeyl ve İbn Muhid gibi aşiretleri üzerimize gönderirseniz buna izin vermeyeceğiz. Bu aşiretler disiplinden mahrum aşiretler olup hiçbir işe yaramazlar ve sadece karışıklık çıkartırlar. Kardeşlerimin, aşiretlerimin, şeyhlerimin saygılarını iletiyorum.235

Kürdistan’ın yönetimine talip olan Şeyh Mahmud İngilizlerle bir uyuşmazlığının olmadığını ispatlama gayretindeyken, Paris’te devam eden İngiliz-Fransız ikili görüşmelerinde Urfa’nın Fransızlara teslimi konusu tartışılıyordu. Devam eden müzakerelerin sonucunda 15 Eylül 1919’da, Fransa ile Suriye Anlaşması’nı imzalayan İngiltere, Toros tünelleri, Suriye ve Kilikya’dan çekilme hususunda Fransa ile mutabakat sağlayarak Urfa, Maraş ve Antep’in denetimini Fransız işgal kuvvetlerine bıraktığını ilan etti.236

Bu anlaşmanın imzalanmış olması, Şeyh Mahmud’un İngilizler tarafından, Kürdistan yöneticisi olacağı sözleri doğrultusunda oyalandığını anlamlandırması bakımından önemli bir gelişmeydi. Anlaşma Kürt ileri gelenlerinin İngiliz mandası altında özerk Kürdistan beklentisine uygun bir nitelik taşımıyordu. Bu olumsuzluk Kürt liderlerin İngilizlerle münasebetlerini tekrar gözden geçirmesine neden olacaktı. Urfa halkı Fransız işgalini İngiliz işgalinden daha sert bir tepkiyle karşıladı ve Urfa’daki Kürt otoriteleri Osmanlı Dâhiliye Nezareti’ne gönderdikleri bir telgrafla Osmanlı egemenliğinde kalmak istediklerini belirttiler.237 Fransız işgalinin Urfa’da çok sert karşılanmasında, İzmir’de Yunan işgalinin Müslümanlar arasında yarattığı panik ortamının da önemli tesiri vardı. Fransızların alenen Ermenilere daha fazla yakınlık göstermesi ve Kürtlere güvence

235İngiltere’nin Milli Aşireti ile ilişkileri köklü bir geçmişe dayanmaktadır. Gertrude Lowthıan Bell 1909-1911 yılları arasında Milli Aşireti’ni ziyaret etmiş ve aşiret hakkında son derece ayrıntılı bilgiler sunmuştur. Ayrıntılı bilgi için bkz. (Gertrude Lowthıan Bell, Amurath to Amurath, by. William Heinemann, London: 1911); TNA. FO. 371/4191, No: 100865, Report on Mission to Viranshehir, 20 May 1919.

236Selahattin Tansel, Mondros’tan Mudanya’ya, C.I, MEB. Yayınları, İstanbul: 1991, s. 50 237BOA. DH. SYS. 8415/1762, 17 Kasım 1919.

vermemesi, 1920 yılına Kürtlerin, Ankara hükümeti ile ittifaka daha sıcak bakmasında etkili olacaktı.

Suriye sınırında yaşanan hadiseler Urfa ve civarındaki Kürtlerin İngilizlere olan güvenini ciddi anlamda sarstı. San Remo Konferansı’nda bağımsız Kürdistan kurulması planlanan coğrafyanın İngiltere ve Fransa tarafından paylaşılması, İngilizlerin siyasi desteğini bekleyen Kürt liderlerin umudunu azaltmıştı. İngilizlerden umduklarını bulamayan Kürt liderler İngilizlere alternatif ittifak arayışlarına hız kazandıracaklardı.

Urfa’nın Fransızlara bırakılmasından yaklaşık 6 ay sonra San Remo Konferansı’nda, Suriye’nin Fransız mandasında kalması İngiliz hükümeti tarafından kabul edildi. Bu durum Hicaz Kralı Hüseyin tarafından şiddetle protesto edildi.238 Hicaz Kralının oğlu, Suriye Kralı Faysal Bin Hüseyin’in Fransız işgaline karşı direnemeyeceğini anlaması uzun sürmedi. 1920 Aralık ayında Hicaz Kralı Hüseyin’in yanına giden Emir Faysal, İngiliz temsilci Sir John Tilley ile temaslarda bulundu. Emir Faysal, yapılan ikili görüşmeden sonra Londra’nın davetiyle İngiltere’ye gitti.239

İngilizler ve Şeyh Mahmud arasında görüşmeler devam ederken İngiliz ordusu Kuzey Irak’tan Cizre istikametine yapılması öngörülen kara harekâtı için hazırlıkları tamamlanmıştı. Milli Aşireti ağasının Kürdistan vaatleriyle oyalanması ise, onun Şırnak ve civarındaki İngiliz karşıtlığı çerçevesinde kurulan Kürt blok içerisinde yer almasını engellemesi açısından son derece etkili olmuştu.

İngilizlerin odaklandığı asıl hedef, güvenlik gerekçesiyle Musul’un kuzeyindeki Cizre, Hakkari ve Zaho çizgisindeki, Kürt nüfus yoğunluğu olan mıntıkanın denetimini sağlamaktı. İngiliz birliklerinin Urfa’nın işgaliyle birlikte Diyarbakır istikametine değil de Cizre istikametine yönelmesi de İngilizlerin öncelikli olarak otorite kurmak istediği coğrafyayı göstermesi bakımından önemli bir işaretti. İngiltere Fransızlara Urfa ve civarını bırakarak Osmanlı Devleti’ne karşı yeni bir cephe açmayı başarmıştı. Ayrıca Musul’un güvenliğini sağlamak amacıyla Cizre istikametine yapılacak askeri harekâta karşı çıkabilecek Kürt aşiretlerin Osmanlı Devleti ile ittifakı da engellenmişti.

238Kerim Yıldız, The Kurds in Syria Forgotten People, Puluto Press, London: 2005, s. 12; (TNA. 371/5067, E.16024, King Husseyins Portest Against Avard of Syria Mandate to France, 21 December 1920).