• Sonuç bulunamadı

Uhrevî Mükâfat

Dördüncü Bölüm

2. Manevi Seyir

2.5. Uhrevî Mükâfat

Acaba islamî metinlede uhrevî mükâfatlar konusunda cinsiyete göre farklılıktan söz edilmiş midir? Dahası, bunun isbatı halinde kadın ve er-keğin dini tecrübe ve manevi sülûk alanında farklı oldukları ihtimali var-sayılabilir mi?

a) Cennet

islamî araştırmalarda cennet ve cennet ehli olanları anlatan ve bun-lara dair sunulan beyanlarda, iki mesele ile ortaya çıkmaktadır: ilkin, bazı rivayetlerden hareketle cennette kadın ve erkek sayısının farklı oluşu ve ikincisi, bazı ayetlerin işaret ettiği kadın ve erkeklere verilen mükâfatın nitelik bakımından farklılığıdır.

ilk meselenin izahını ilerleyen bahislerde ele alacağız ve ancak ikinci meseleyi ele almak gerekirse; islamî rivayetlerde ve ayetlerde cennete giden insanlar için belirlenen onca mükâfatın arasında sadece biri açıkça cinsi-yetle ilgilidir ki o da, cennete giden erkeklerin cennetteki kadınlardan ve hurilerden (Huru’l-in) yararlanmasıdır. Kur’ân-ı Kerim’in bazı ayetlerinde cennete giden erkeklerin bu nimetten yararlanacaklarına vurgu yapılmış63 ve rivayetlerde de bu konuda daha fazla detaylara işaret edilmiştir. riva-yetlerde gündeme gelen noktalardan biri, cennete giden erkeklerin fani dünyadan gelen kadınların arasından birden fazla eş edinebileceği ve ay-rıca çok sayıda cennetteki hurilerle evlenebileceğidir.64

Ayrıca birçok rivayette, cennet hurileri ile evlenmenin, ramazan ayında oruç tutma, Kur’ân-ı Kerim tilaveti ve zikir gibi bazı farz ve müs-tehap amellerin mükâfatı olduğu da belirtilmektedir.65 Bu rivayetler, er-keklerin söz konusu amelleri çokça tekrarladıkları takdirde sayısız cen-net hurilerinden yararlanabileceğine işaret etmektedir.

63 s.52; Duhan, 54, Tur, 20; rahman, 72; Vakıa, 22 ve 35-38; nebe, 33.

64 Bu cümleden bk. Kuleynî, Kafî, c.8, s.99; Saduk, men la Yahzuruhu’l-Fakih, c.3, s.468; meclisî, Biharu’l-Envar, c.8, s.160 ve 187; Suyutî, Durru’l-mensur, c.1, s.39.

65 örnek olarak bk. Vesailu’ş-Şia, c.4, el-Kıraat-u Fi’s-Salat bablarından 64. bab, s.807;

c.8, Vucubu’l-Hac bablarından 45. bab, s.90 ve 93; c.15, el-muhur bablarından 4. bab, s.5; müstedreku’l-Vesail, c.1, s.321; c.4, s.256 ve 258; c.8, s.322; c.10, s.280; c.14, s.116.

Bu rivayetlerin görece şeklinden, cennet mükâfatlarından bir nevi cinsiyet farklılığı söz konusu olduğu anlaşılıyor; zira bir yandan cennette çok eşlilik modelinin devam etmesi erkekler için bir nevi imtiyaz sayılı-yor ve öbür yandan, bu rivayetlerde cennetteki hurilerin işlevi ve yarar-ları sadece cinsel lezzet ve zevk almaktan ibaret olmadığı ve diğer bazı özelliklerine de işaret edildiği halde66 hiç kuşkusuz, cennetteki hurile-rin en önemli ve en temel özelliğinin cinsel zevki tatmin etmek olduğu ve cennete giden erkeklere özgü olduğu ve cennetteki kadınların bu ni-metten yararlanamadığı algılaması kuvvet kazanıyor.

Bazı çağdaş âlimlerden, söz konusu cinsiyet farklılığını inkâr etme bağlamında birtakım açıklamalar nakledilmiştir ki, doğru olduğu varsa-yıldığı takdirde, yukarıda ifade edilen konu geçerliliğini tamamen kay-bedecektir. Söz konusu âlimlerin iddiasına göre, fani dünyada iki karşıt cinsin evlenmesi, üreme ve insan soyunu sürdürmek için zaruri hale ge-tirilmiş olmasına karşın, ahiret âleminde bu ilkenin zarureti ispat edilme-miştir; zira öbür âlemde gündemde olan mesele, üreme konusu ile hiç-bir ilgisi olmayan amelleri mükâfatlandırmaktır. Dolayısıyla cennetteki kadın ve erkeklerin cennet hurilerinden yararlanma konusunda eşitliğin-den söz edilebilir veya en azından bu ihtimali reddedecek hiçbir delil bu-lunmadığı söylenebilir.67

Bu ihtimalin aklî delillerle reddedilemeyeceği açıkça ortadadır, ama dinî metinlerde ihtimali doğrulayan kesin bir ifade de yoktur ve sadece istinat edildikleri belgelerin zayıf olduğu bazı rivayetler, ihtimalin yan-lışlığına işaret ediyor.68 Bunun dışında, söz konusu ihtimal sadece çok sayıda huri ile evlilik sorununa yöneltilen eleştiriyi bertaraf edebiliyor ve cennette çok eşlilik modelinin sürmesi ile ilgili sorun olduğu gibi ye-rinde durmaktadır. Hâl böyle olunca cennet ehli olanların mükâfatında cinsiyet farklılığı ile ilgili meselenin çözümü için başka bir açıklama bul-mak gerekmektedir.

66 Bu cümleden, bir yerden gelen kişiyi karşılama ve ona eşlik etme teşrifatı. Bazı rivayetlerde Hz. Fatıma’nın (s.a) hizmetinde olan çok sayıdaki cennet hurilerinin onu karşılama törenine değinilmiştir. bk. Biharu’l-Envar, c.8, s.55.

67 Hoî, Sıratu’n-necat Fi Ecvibeti’l-istiftaat, c.3, s.313.

68 resul-i Ekrem’den (s.a.a) aktarılan bir rivayette hurilerin dilinden şöyle nakledilmiştir:

“Biz ebediyiz, ölmeyiz... Yüce erkeklerin eşleri.” Biharu’l-Envar, c.8, s.107.

Görünen o ki, bu tür cinsiyet farklılıklarını, ahirette de doğal cinsiyet farklılıklarının devam etmesi şeklinde izah etmek mümkündür. Uhrevî mükâfatlara hâkim olan temel ilke, cennet ehli olanların, ister kadın is-ter erkek olsun, nefislerinin istediği her şeyi elde etmeleridir ve bu ilke, Kur’ân-ı Kerim’de birçok ayetten çıkarılabilir.69 Bu yüzden cennetteki du-rumu, kadınların da cinsel ortakta çeşitlilik istedikleri takdirde bu Kur’ânî ilke gereği, isteklerinin yerine getirildiği şeklinde varsayabiliriz. Fakat bu, ispat edilmemiş bir varsıyımdır. Buna göre şöyle bir ihtimal göz önünde bulundurulabilir: Ahiret âleminde kadınlık ve erkekliğin doğal yönlerinin sürekliliği, cennete giden kadın ve erkeklerin mükâfatları arasında bazı farklılıkların göz önünde bulundurulmasına sebebiyet vermiştir. Bu fark-lılıklar, kadın ve erkeğe farklı değer verildiğine delil olmaksızın, sadece her iki cinsin kendilerine özgü ihtiyaç ve taleplerine göre belirlenmiştir.

öte yandan söz konusu Kur’ânî ilkeye istinaden, cennete giden ka-dınların erkeklere kıyasla nicelik bakımından cinsel zevkten yararlanma eksikliği, kadınların nitelik bakımından üstünlüğü veya cinsel olmayan diğer zevklerle telafi edildiği söylenebilir.

Bunun dışında, cennette çok eşliliğin devam etmesi konusunda (dün-yada erkeğin birden fazla kadınla evliliği) da, bunun sebebi, cennete gi-den kadın sayısının erkeklergi-den fazla olduğu şeklinde açıklanabilir. Bu iddiayı konumuzun devamında daha fazla açmaya çalışacağız.

Bu sözlerin ardından, cennette bazı mükâfatlarda görünen cinsiyet farklılığının, kadınların manevi süluk konusunda eksikliğine delil olma-dığı söylenebilir.

b) Cehennem

Şia ve Ehlisünnet hadis kaynaklarında, cehennemde kadın ve erkek sayısında farklılık bulunduğuna dair bazı rivayetler göze çarpıyor. Bu ri-vayetlerden bazılarında, kadınların cehennemde çoğunluğu oluşturduğu ifade ediliyor ve bazı rivayetlerde de kadınlardan, cennette azınlık şeklinde söz ediliyor. Bu durumda akla şöyle bir soru gelmekte: Bu farklılık, kadın-ların manevi sülûk bakımından erkeklere nazaran eksikliği mi sayılıyor?

69 nahl, 31, Enbiya, 102, Furkan, 16; Fussilet, 31; Kaf, 35.

Şia ve Ehlisünnet’in rivayet kaynaklarında, birçok belgeye istinaden Hz. Peygamber’den (s.a.a) naklen kadınların daha çok cehennem ehli ola-rak tanıtıldığı rivayetlerde yer alıyor.70

Şiî kaynaklarda yer alan hadislerin arasında, doğru belgeye dayan-dırılan iki rivayet yer alıyor ki, burada bu rivayetlere değineceğiz. Ayrıca bu rivayetler birçok kaynakta yer aldığından, içeriğinin doğruluğundan emin olmak mümkündür. Bu yüzden rivayetlerin zayıf belgelere dayan-dığını ileri sürerek onları reddedemeyiz.

Buna karşın bu rivayetlerin doğruluğu konusunda bazı soru işaret-leri de bulunuyor. örneğin konu ile ilgili rivayetler arasında doğru belge-lere dayanan söz konusu iki rivayet, başka rivayetlerin tabirlerinden farklı ibareler içeriyor. işin ilginç tarafı, bu iki rivayetin tabiri, diğer rivayetler-den farklı olarak cehennemde kadın ve erkek sayısı arasında herhangi bir farklılığa da işaret etmiyor. Dolayısıyla birçok rivayetten böyle bir sözün Hz. Peygamber (s.a.a) tarafından beyan edilmiş olmasından emin olma-mıza karşın, o hazretin kesin olarak neyi kastettiği konusunda dayandık-ları belgelerin zayıf olduğu rivayetlere istinat edemeyiz ve sadece doğru belgelere dayanan iki rivayeti temel olarak kabul etmemiz gerekir.

Şimdi konuya daha fazla açıklık getirmek üzere iki grup rivayetlerin tabirlerini karşılaştırmak istiyoruz.

cabir b. Yezid cu’fî’nin imam muhammed Bâkır’dan (a.s) naklettiği muteber rivayette şöyle okumaktayız:

“Allah resulü (s.a.a) Kurban bayramı günü yalın bir deve üzerinde medine’den ayrıldı. Yolda giderken bir grup kadına rastladı, durdu ve onlara hitaben şöyle buyurdu: ‘Ey kadınlar topluluğu! Sadaka verin ve eşlerinize itaat edin, zira çoğunuz cehennemde olacaksınız!’ Kadınlar bu sözleri duyunca ağla-maya başladı. Ardından aralarından bir kadın ayağa kalktı ve şöyle arz etti:

‘Ey Allah’ın resulü (s.a.a)! Acaba kâfirlerle birlikte mi cehennemde olaca-ğız? Allah’a andolsun ki biz kâfir değiliz.’ Allah resulü (s.a.a) kadına şöyle karşılık verdi: Sizler eşlerinizin haklarına karşı kâfirsiniz.”71

70 Bu rivayetlerin çoğu şu kaynaklarda toplanmıştır: mihrizî, Şahsiyet ve Hukuk-i zen Der islam, s.146-151.

71 Vesailu’ş-Şia, c.14, mukaddimatu’n-nikâh bablarından 91. bab, s.126.

Yine Ebu Basir’in imam cafer Sadık’tan (a.s) naklettiği bir başka mu-teber rivayette aynı maceraya işaret edilirken, “Sizlerden (kadınlar) çoğu-nuz cehennemin odunu olacaksınız.”72 ifadesi, Allah resulü’ne (s.a.a) at-fediliyor.

Bu iki rivayetin dışında diğer bazı rivayetlerin tabiri şöyle:

“cehennem ehli olanların çoğunluğu kadınlardır.”73, “cehennemin en çok azabı, sizler (kadınlar) içindir.”74

Tabirlerin içerğine bakıldığında ilk beyanın kesinlikle kadınlar ve er-kekler arasında bir kıyaslamanın söz konusu olmadığı gayet açıktır. zira kadınlar uygunsuz amelleri yüzünden cehenneme gidecekleri gibi, erkek-ler de benzer sebepten ötürü cehenneme gidebilir. Bu bakımdan ve ikinci tabirle ilgili rivayetlerin istinat edildikleri belgelerin zayıf olması itibarı ile elimizde cehennemde kadın sayısının daha fazla olmasını gösterecek bir delil yoktur. Bunun dışında, doğru belgeye dayanan bir rivayette, Fa-zil Bin Yesar, imam cafer Sadık’tan (a.s) cehennemde kadınların sayısını daha fazla beyan eden rivayetler hakkında sormuş ve o hazret de böyle bir tabiri açıkça reddetmiştir.75

Diğer bazı rivayetler de cennet ehli bir erkeğin, dünya kadınlarından dört kadın veya iki kadınla evlenebileceğinden genel bir kural olarak söz edilmiştir ki76 bu rivayetlerden de, cehennemde elzem olarak kadınların sayısının fazla olduğu düşüncesinin yanlış olduğu anlaşılmaktadır.

Bu rivayetler ayrıca bizim cennette kadın ve erkek sayısının farklı oluşu ile ilgili görüşümüze açıklık getiriyor. Bir başka ifade ile cennette kadınların sayısının az olduğundan söz eden bazı rivayetlere karşısında77

72 age. s.125.

73 müstedreku’l-Vesail, c.14, s.243; yine bkz, Buharî, Sahih-i Buharî, c.1, s.13 ve Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, c.4, s.115.

74 Vesailu’ş-Şia, mukaddimatu’n-nikâh babları, 4. bab, c.14, s.12.

75 Saduk, men la Yahzuruhu’l-Fakih, c.3, s.468.

76 Kuleynî, Kâfi, c.8, s.99; Suyutî, ed-Dürrü’l-mensûr, c.1, s.39.

77 Bir rivayette şöyle geçmiştir: Allah resulü (s.a.a) şöyle buyurdu: “Erkeklerden kurtulacak olanlar azdır, kadınlardan ise daha azdır.” “neden?” diye sorulduğunda şöyle buyurdu:

“Çünkü kadınlar öfkeyi inkâr eden (örten) ve memnuniyete iman edenlerdir.” Vesailu’ş-Şia, c.14, mukaddimatu’n-nikâh babları, 13. bab, s.29. Başka bir rivayette ise şöyle geçtiğini görmekteyiz: “Cennette sayı bakımından en az olanlar kadınlardır.” nişaburî, Sahim-i müslim, c.8, s.88.

bu rivayetlerin içeriğine istinat edemeyiz. zira bu rivayetler, dayandı-rıldıkları belgelerin zayıf olmasının yanında, son rivayetlerle çelişki arz eder. Ayrıca, Ammar Sabatî’nin imam cafer Sadık’tan (a.s) naklettiği mu-teber bir rivayette önemli bir noktaya işaret ediyor ki bu nokta, son ri-vayetlerin içeriğini, yani cennette kadınların sayısının daha fazla oluşu meselesini daha anlaşılır hale getirmektedir. Bu nokta, kadın cinsinin zayıf olması ve bu yüzden erkeklere nazaran ilahî rahmetten daha fazla yararlanmasıdır.78

Şunu de bilmekte yarar var: mechul olarak ifade edilen “istiz’af”, yani zayıflık tabirinden maksat, kadınların doğal zafiyeti olamaz ve belki de kadınların tarih boyunca özel sosyal şartlar yüzünden karşılaştıkları za-fiyetlere işaret etmektedir, ancak kadınların doğal özellikleri de bu sos-yal etkenlerin ortaya çıkmasında etkili olmuştur.

2.6. Sonuç

Geçmiş bölümlerde kadınların bir nevi manevi süluk bakımından eksikliğine işaret eden veya işaret ettikleri iddia edilen birtakım dinî dö-kümanları incelemiş ve bunu doğrulayacak herhangi bir delil de bulama-mıştık. O zaman eğer pratikte kadınların bu alandaki varlığı kayda değer olmamışsa, bunun sebepleri, talim ve terbiye ve çevre etkenleri ile açık-lanmalıdır. Biyolojik etkenlerin bu konuda müdahil olma ihtimali, sa-dece henüz doğrulanması için herhangi delil bulamadığımız bir ihtimal olarak kabul edilebilir. Buna göre, talim ve terbiye yöntemlerini ıslah et-mek, kadınların bu alanda daha belirgin varlık sergilemeleri için daha uygun zemin oluşturabilir.

Ancak bu konuda göz önünde bulundurulması gereken önemli nokta şudur: Kadın ve erkeğin manevî seyr ve sülûk alanında hedef ve gayesin-deki ortak yönlere karşın, tarikatta aralarındaki muhtemel farklılıklarını (bu farklılıklar yine onların farklı görev ve rollerinden kaynaklanmış ola-bilir) göz önünde bulundurmak gerekir. Hıristiyanlık inancının aksine

78 rivayetin metni şöyledir: “Cennet ehlinin çoğunluğunu zayıf olan kadınlar oluşturmaktadır.

Allah onların zayıf olduklarını bildiği için onlara merhamet eder.” Vesailu’ş-Şia, c.14, mukaddimatu’n-nikâh bablarından 86. bab. s.119. Elbette bu rivayet tek başına, cennette kadınların sayısının daha fazla olduğuna delalet etmez.

islam’da “Kutsal Bakire” düşüncesi yoktur ve bu yüzden birçok müslü-man arife kadının eşi ve ailesi olmuştur79.

Bir rivayette şöyle okumaktayız:

Kadının biri imam cafer Sadık’ın (a.s) huzuruna çıkarak şöyle arz etti: “rab-bim işlerinizi ıslah etsin! Ben tebettülü seçtim.” imam cafer Sadık (a.s),

“Tebettülden neyi kastediyorsun?” diye sorunca kadın, “Evlenmiyorum.”

dedi. Hazret nedenini sorunca kadın, “Böylece fazilet kazanmak istiyorum.”

dedi. Bunun üzerine imam cafer Sadık (a.s) şöyle buyurdu: “Çık dışarı!

Eğer evlenmemenin fazileti olsaydı, Fatıma (a.s) sana göre bunu daha çok hak etmişti, çünkü hiç kimse fazilette ona erişemez.”80

Bundan önceki bahislerimizde de bazı evlenmenin ve çocukları yetiş-tirmenin manevi mükâfatlarına hadislere de değinerek işaret etmiştik.

Sonuç olarak, kadınların annelik ve eşlik gibi görevleri başta olmak üzere kadınlara özgü görevlerin manevi mevkilere ermeleri yolunda en-gel oluşturduğuna dair muhtemel itirazlar da reddedilmiş olmaktadır.