• Sonuç bulunamadı

Dördüncü Bölüm

2. Manevi Seyir

2.2. Salih Amel

islam dininde kadınlar âdet döneminde namaz ve oruç faziletinden mahrumdur. Bir önceki bölümde gündeme gelen rivayetlerde bu konu-dan “kadınlarda din ve iman eksikliği” şeklinde söz edilmesinin yanı sıra, diğer bazı rivayetlerde bu durumdan “erkeğin kadına nazaran dünyevî fazilet üstünlüğü” şeklinde söz edilmiştir.35

Bunun dışında, bazı ibadetlerde veya daha geniş bir anlamda dinî gö-revlerde kadınlara, erkeklerden daha farklı bir biçimde yaklaşılmıştır. Ka-dınların bazı farz veya müstahap yükümlülüklerden muaf tutulması veya bu yükümlülükleri yerine getirmekten men edilmesi, bu farklı yaklaşımı ortaya koyar ki bu durumlara, kadınların cihat hükmünden muaf tutul-masının dışında36 kadın ve erkek arasında ezan ve ikame, cuma ve ce-maat namazı, hasta ziyareti, cenaze törenine katılma, hac ve umre ihramı-nın telbiyesi, Safa ve merve arasında hervele, Hacerü’l-Esved’e dokunma ve Kâbe’nin içine girme hükümlerindeki farkları örnek verebiliriz.37

öte yandan islam’ın ailevi yükümlülüklerde kadın ve erkeği birbirin-den ayırması ve ailenin geçimini karşılama görevini erkeklere verip ka-dınları bundan muaf tutması da esas itibarı ile erkeklere zekât, hums ve diğer infaklarda bulunma şansını, kadınlara göre daha fazla sağlamakta-dır. Bu durumda akla ilk gelen soru şudur: Bütün bu farklılıklar, islam’ın manevi faziletler elde etme alanında erkeği kadından daha üstün varsay-dığını mı gösteriyor?

Bu soruya cevap ararken, bu farklılıklardan hareketle manevi sülûkte erkeklerin kadınlardan daha üstün olduğunu ispat etmek için, manevi sülûkün maksat ve neticesinde farklılıkların söz konusu olduğunu ispat etmek gerekiyor. Ama eğer muteber dinî kanıtlar söz konusu farklılıkların

35 Bir rivayette resul-i Ekrem’den (s.a.a) şöyle nakledilmiştir: “Dünyada erkeklerin kadınlara üstünlüğü açıklığa kavuşmuştur; kadınların nasıl bakıcılık yaptıklarını, haiz olduklarında ibadet edemediklerini, erkeklerin ise haiz olmadıklarını görmüyor musunuz?”

es-Saduk, ilelu’ş-Şerayi, c.2, s.512.

36 bk. Vesailu’ş-Şia, c.17, mirasu’l-Ebeveyn-i ve’l-Evlad bablarından 2. bab, s.436-437.

37 rivayetlerde şöyle geçmiştir: “Kadınlar için ezan, kamet, Cuma, cemaat namazı, hasta ziyareti, cenaze törenlerine katılma, sesli bir şekilde telbiye söylemek, Sefa ile Merve arasında hervele yapmak (koşuşturmak), Hacer-i Esevd’e el sürme ve Ka’be’ye girme yoktur.” age, c.14, mukaddimatu’n-nikâh bablarından 123. bab. s.162.

sadece Allah’a kulluk etme yolundaki farklılıklar olduğunu ve islam di-ninin, kadınların dinî eksikliğini özel tedbirlerle telafi ettiğini gösterirse, bu durumdan hareketle erkeklerin kadınlardan üstün olduğu sonucuna varamayız.

Son ihtimali doğrulayan kanıtları şöyle sıralayabiliriz:

a) Bazı rivayetlerin içeriği, kadınların ailevi rolünün erkeklerin özel görev ve rolleri ile eşdeğerde olduğunu yansıtıyor. örneğin muteber bir rivayette şöyle okumaktayız:

“Kadının cihadı, kocasına iyi bakmaktır.”38 Yine bir başka rivayette şu ifadeler yer alıyor:

“Yüce Allah cihadı erkeklere ve kadınlara farz kıldı; o zaman erkeğin cihadı, malından ve canından vazgeçerek Allah yolunda şehit olmaktır ve kadının cihadı ise, kocasından kaynaklanan sıkıntılara karşı sabretmektir.”39 Dolayısıyla kadın, eşine iyi bakmak, evlilikten doğan zorluklara kat-lanmak ve kocasının kötü davranışına karşı sabırlı olmakla erkeğin cihat ve Allah yolunda canını feda etmekle nail olduğu fazilet ve değerlere ka-vuşur. Kuşkusuz erkeklerin cihadı asgari farzları ve azami müstahapları gerektirdiğinden, kadınların cihadında da birtakım farzlar ve müstahaplar belirlenmiştir ve bu tür rivayetler de olayın müstahap yönlerine yöneliktir.

Ehlisünnet kaynaklarında da aynı manayı yansıtan rivayetlere rast-lamaktayız. Bir rivayette Enes b. malik’ten şöyle nakledilir: Kadınlar Al-lah resulü’nün (s.a.a) huzuruna çıkar ve şöyle arz eder: “Ya resululAl-lah!

Erkekler Allah yolunda cihat etmekle en büyük faziletlere nail oldular.

Peki, ama acaba biz kadınlar için de, yerine getirdiğimiz takdirde Allah yolunda cihat edenlerin kazandığı mükâfatı kazanacağımız salih ameller yok mudur?” Peygamber Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurur:

“Siz kadınların evde yaptığınız her amel, Allah yolunda cihat edenlerin ameline eşittir.”40

38 c.14, mukaddimatu’n-nikâh bablarından 14. bab. s.116.

39 “Allah cihadı erkeklere ve kadınlara farz kılmıştır. O halde erkeklerin cihadı mal ve canını vermesi ve nihayet Allah yolunda öldürülmesidir. Kadının cihadı ise kocasının eziyetine ve gayretine sabretmesidir.” Age. c.11, cihadu’l-Adv bablarından, 4. bab, s.15.

40 es-Siyutî, ed-Dürrü’l-mensûr, c.2, s.153.

Yine bir başka rivayete göre, bir kadın Hz. Peygamber’in (s.a.a) hu-zura çıkar ve ev işlerinin manevi değerini ve erkeklerin cuma ve cemaat namazına katılmak, hastaları ziyaret etmek, cenaze törenine katılmak, Hac ibadetini yerine getirmek ve Allah yolunda cihat etmekle kadınlara göre üstünlüğünün nedenini sorar. Peygamber Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurur:

“Kadının eşine iyi bakması, kocasının hoşnutluğunu kazanmaya çalışması ve eşi ile iyi geçinmesi, ilahî mükâfat bakımından erkekler için saydığın tüm faziletlere eşittir.”41

Bu tür rivayetler, islam dininin kadınların cihat etmekten ve erkek-lere özgü diğer faziletlerden mahrum kalmasını, bu fazileterkek-lere eşdeğer olan başka faziletler ve imtiyazlarla telafi ettiğini açıkça ortaya koymak-tadır. nitekim birçok müslüman âlim ve düşünür de bu noktaya vurgu yapmıştır.42

b) Bazı rivayetler, üreme gibi kadınlara özgü amelleri manevi de-ğer açısından en seçkin dinî amellerle bir tutmuştur; örneğin bu konuda imam cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:

“ümmü Seleme (Peygamber Efendimizin eşi) Allah resulü’ne (s.a.a) şöyle arz eder: “Ey Allah’ın resulü! Erkekler tüm faziletlerin sahibi oldu, peki ama kadınların faziletlerden payı nedir?” Peygamberimiz (s.a.a) şöyle bu-yurur: “öyle değil. Kadın gebeyken, günlerce oruç tutan ve geceleri iba-detle meşgul olan ve canı ve malı ile Allah yolunda cihat eden biri gibidir.

Doğum yaptığında, hiç kimsenin idrak edemediği bir mükâfatı hak eder ve bebeğini emzirdiğinde, bebeğin her emişinin karşılığında Hz. ismail’in (a.s) evlatlarından bir köleyi özgür bırakma değerinde bir mükâfat kazanır. Em-zirmekten kurtulunca bir melek ona yaklaşır ve şöyle der: Artık sen bağış-lananlardan oldun.”43

c) Kadınların dinî eksikliği olarak gündeme getirilen âdetleri konusuna gelince, bu konuda kadınlara, bazı müstehap amelleri ve zikirleri yerine getirerek namaz faziletinden mahrumiyetlerini telafi etmelerini öğreten bazı

41 Age.

42 Tabatabaî, el-mizan Fi Tefsiri’l-Kur’ân, c.4, s.351-352; cevad Amulî, zen Der Aine-i celal ve cemal, s.398.

43 Vesailu’ş-Şia, c.15, Ahkâmu’l-Evlad bablarından 67. bab, s.175; aynı şekilde bk.

müstedreku’l-Vesail, c.15, s.156.

rivayetler vardır. Söz konusu rivayetlerde, kadınların âdet dönemlerinde farz namazları vaktinde abdest alması ve kıbleye yönelerek oturması ve daha sonra namaz süresi kadar Allah’ı zikretmesi tavsiye edilir.44 Gerçi bu rivayetler kaybedilen faziletlerin, sözü edilen amelle tamamen telafi edile-ceğini ispat etmez, ama yine de güzel yöntemlerle maneviyat kazanmak için yol göstermiştir ve böylece feministlerin islam öğretilerinden kadı-nın âdet döneminde ruhani atmosferlerden yararlanamayacağına dair al-gılamalarının yanlış olduğu da bu rivayetlerle ortaya çıkar.45

öte yandan bazı rivayetlerde de, kadınların hukuki ve manevi ek-sikliğinin, seçkin kadınlar için bir sınav olduğu ve bu duruma karşı sab-rettikleri takdirde ilahî mükâfatla mükâfatlandırılacaklarına dair bazı iba-relere de rastlanmaktadır.46