• Sonuç bulunamadı

Annelik ve Babalık

Aileyi Destekleme ve Gözetleme Fonksiyonları

2. Duygusal İhtiyaçları Doyurmak

3.2. Annelik ve Babalık

Biyolojik açıdan etkilenmesi pek net olmayan ev işlerinin tam ak-sine, kadınların hamilelik, doğum, bebeği emzirme gibi özellikleriyle an-nelik rollerinin ilişkisi apaçık bellidir. Anan-nelik davranışları hakkında da bu gibi davranışların içgüdüsel olduğu görüşü çok sayıda taraftar bul-muştur. Bu nedenle, cinsiyette eşitlik yolundaki engelleri ortadan kal-dırmak için çaba harcayan feministler annelik barajını aşamamış ve so-nuçta, annelik rolünü cinsiyette eşitlikle bağdaştırmak için oldukça fazla çaba harcamışlardır.

Genel olarak feminizm yandaşları annelik konusunda üç temel yö-nelişe girmişlerdir. Birinci yöneliş, en doğal maddî şeyleri, yani hamilelik, doğum ve emzirmeyi eleştiren ve bunu kadının ilerlemesini engelleyen sırf doğal ve hayvanî bir eylem olarak tanıtan radikal feministlere aittir.57 Onlardan bazıları yeni metotlardan ve teknolojiden yararlanarak, örne-ğin hamileliği önleyerek, rahim dışı hamilelik ve laboratuar ortamında bebek doğumuyla kadınların biyolojik bağımlılığından ve buna mütea-kiben erkeklere bağlılıktan kurtulmalarını istemektedirler.58

Daha fazla taraftarı olan ikinci yönelişte, anneliğin açık doğal yönleri kabul edilerek tavsiye edilmekte, fakat daha fazlasında, diğer boyutlarda çocukların bakımı ve eğitimi konusunda doğal özelliklerin rolü reddedi-lerek annelikle ilgili toplumsal bir yorum yapılmaktadır. Bu yoruma göre annelik vazifesinin annelere isnadı doğal ve biyolojik etkenlere değil de toplumsal-kültürel köklere dayanmaktadır. Bu düşüncenin taraftarları

ço-56 Heler; “zenan, camie-i medenî ve Devlet”, cins-i Dovvom, c.3, s.58.

57 Kekman, Gender and Knowledge, P.7.

58 Jaggar, “Human Biolojy in Feminist Theory: Sexual Equality reconsidered”, Knowing Women, P.81.

cuklara karşı ebeveynin vazifelerinin eşit olmayan bir şekilde “annelik”

ve “babalık” rollerine dağıtıldığına inanmaktadırlar. Yani bu vazifelerin çoğu “annelik” kavramı içerisine yerleştirildiği ve çocuk bakımı annele-rin özel vazifeleri sayılırken, “babalık” kavramı sadece genel bir yardım ve desteklemeyi anlatmakta ve babalar çocuklara bakım konusunda hiç-bir sabit sorumluluk üstelenmemektedirler.59

üçüncü yöneliş, aile eğilimli feministlere ve bazı feminist biyoloji sos-yologlarına aittir. Bu grup, anneliğin rolü konusunda diğer feministlerin basit düşüncelerine karşı çıkarak, bu rolün ihya edilmesini istemekte ve kadınların erkeklere oranla bebeklerin ihtiyaçlarını daha çabuk ve daha hassas bir şekilde algıladıklarına, çocuk eğitimiyle daha yakın ve doğal bir bağları olduğuna inanmaktadırlar.

islam dini doğal açık annelik özellikleri (hamilelik, doğum ve em-zirme) hakkında negatif bir tutuma sahip olmadığı gibi, aksine, bu gibi şeylere çok fazla değer vererek bir nevi manevî cinsiyet eşitliği sergilemiş ve bu şekilde, bu gibi şeyleri kadının yükselişine aykırı bilenlerin düşün-cesini çürütmüştür; çünkü dini değerler sisteminde yükseliş gibi değer-ler farklı ölçü ve anlamlara sahiptirdeğer-ler. imam cafer Sadık’tan (a.s) akta-rılan bir rivayette şöyle geçmektedir:

Peygamberimizin (s.a.a) eşi ümmü Seleme, Hazret’e şöyle arz etti: “Ey Allah’ın resulü! Erkekler bütün iyi şeyleri elde etmişlerdir. Peki zavallı ka-dınların hissesi nedir?” Allah resulü (s.a.a) ona şöyle cevap verdi: “öyle değil; kadın hamileyken gündüzleri oruç tutan ve gecelerini ibadetle geçi-ren, malıyla ve canıyla Allah yolunda cihat eden kimse konumundadır. Be-beğini doğurduktan sonra hiç kimsenin aklından bile geçiremeyeceği bir mükâfatı hak eder. Bebeğini emzirdiği zaman, her emmeye karşı ismail’in (a.s) soyundan olan bir köleyi azat etme miktarında bir mükâfat alır.60 Süt verdikten sonra, yüce bir melek onu sevgiyle dürterek, ‘Bütün günahların bağışlandı.’ der.”61

59 lott, Women’s lives, P.222.

60 Hz. ismail’in (a.s) soyu Arap Yarımadası’nda yaşadıkları için, sadr-ı islam savaşlarında bazen müslümanlar tarafından esir alınıp köle ediliyordu. Bu rivayetten ve diğer bazı hadislerden, bu köleleri azat etmenin diğer kölelerden daha büyük uhrevî mükâfatı olduğu anlaşılmaktadır.

61 Vesailu’ş-Şia, c.15, Ahkâmu’l-Evlad bablarından, 67. bab. s.175.

Ayrıca, hadislerde bebeğin anne sütüyle beslenmesi ve onun diğer sütlerden üstünlüğü gibi doğal faaliyetlerin bazı pozitif etkileri vurgulan-mıştır. Bunu günümüz uzmanları da vurgulamaktadırlar.62

Annelik eğitimi ve bakımıyla ilgili diğer yönlere gelince, bu yönle-rin ortaya çıkışında biyolojik ve doğal etkenleyönle-rin rolü hakkındaki tartış-manın, cedelleşmenin devam ettiğini ve herkesin kabul ettiği bir sonuca ulaşılmadığını göz önünde bulundurarak, islam’ın görüşünü açıklarken şu iki meseleyi birbirinden ayırmamız gerekiyor: Birinci mesele şudur:

Acaba anneler çocuklarına karşı duygusal hareket ve davranışlarda baba-lara oranla özel bir özellik ve üstünlüğe mi sahiptirler? ikinci mesele -an-nelerin böyle bir özelliğe sahip olduklarını kabul etmemiz durumunda- şudur: Bu özelliklerin kaynağı ile ilgili hangi görüş doğrudur; onları doğal ve biyolojik bilen görüş mü, yoksa onların toplumsal -kültürel bir kay-nağı olduğunu vurgulayan görüş mü?

Birinci mesele, tartışma gerektirmeyen bir konudur. Çünkü duygu-sal alanlarda erkeklerle kadınların yetenekleri arasındaki fark tamamen ortadadır ve genellikle bu konuda kadınların erkeklerden daha üstün ol-duğu kabul edilmektedir. Bazı hadislerde de, örneğin herhangi bir sebep-ten dolayı boşanma durumunda çocukların bakımıyla ilgili konularda bil-hassa bu konu vurgulanmıştır. Buna ek olarak diğer rivayetlerde, hatta emzirme döneminden sonra dahi çocukların bakımını üstelenme konu-sunda annenin önceliğinin olmasına dikkat çekilmiştir.63

Fakat ikinci konu hakkında islam’ın görüşünün birinci konuya oranla çok fazla açıklayıcı olmadığını söyleyebiliriz. Çünkü islamî kay-naklarda bu meseleyle ilgili çok açık bir tutum sergilenmemiştir. Dola-yısıyla islam, ebeveynlerin çocuklarına karşı duygusal yaklaşımlarında, biyolojik ve iç güdüsel etkenlere dayanarak annelerin babalarından yüce olmalarını kabul ederken, bu gibi cinsiyet ayrıcalıklarının ortaya çıkma-sında toplumsal ve kültürel etkenlerin etkili olmasının da mümkünlü-ğünü göz önünde bulundurmuştur. Tarih boyunca var olan ve islam’ın da birçoğunu onayladığı iş dağılımı, aile ve toplum yönetimi olgularını içeren birtakım toplumsal düzenler, kadınlarla erkekler arasında

duy-62 age. bab: 68, h.2 ve bab: 87, s.188, h. 5.

63 age. Ahkâmu’l-Evlad bablarından 81. bab, s.191, h:4, 6, 7.

gusal farkların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bunun dışında, hatta birinci ihtimali, yani tabiat ve madde eğilimli görüşü islam’ın görüşüne uygun bilsek dahi, onun cebir eğilimli bir düşünceyi içerdiğini düşün-mek kabul gören bir düşünce değildir. Çünkü doğal ve biyolojik etken-leri sadece, şartların oluşması ve engeletken-lerin ortadan kalkması durumunda beklenilen sonuca varan gereksinimli yetenekler olarak kabul edebiliriz.

Bu açıdan, maddeci ve tabiatçı düşüncenin değişime uğraması, yani ka-dınların annelik duygularının değişmesinin mümkün oluşuyla herhangi bir çelişkisi yoktur.

Dolayısıyla islam’ın annelik rolünün eğitimsel ve denetimsel boyut-larını yanlı olarak izah ederken, annelik içgüdüsünün varlığı veya biyo-lojik etkenlerin annelik duyguları üzerindeki direkt etkisi gibi tartışma yaratacak iddialara başvurmak yerine, annelik rolünün toplum ve aile-deki pozitif etkilerine (eşlerin ruhsal huzuru, sağlıklı evlatlar yetiştirme, toplumun ahlakî sağlığı ve cinsel emniyet oranının artışı) -ailede iş da-ğılımı konusunda geçen açıklamamızı esas alarak- vurgulamamız daha iyi olacaktır. Yine bu çıkarımı tamamlamak için şu noktaya değinme-miz daha isabetli olacaktır: Bu konuda açık doğal yönlerle diğer annelik yönleri arasında vuku bulan ayrım sırf intizaî bir ayırımdır ve bizzat ger-çekleşmesinde de bu yönler arasında direkt ve birbirinden ayrılmaz bağ-lar vardır. Yani kadınbağ-lar annelik konusunda doğal ve kendileriyle sınırlı rollerini (doğurma ve emzirme) ifa ettiklerinde, ister istemez onlarla ço-cukları arasında, babalarla çocuklar arasında oluşmayan özel bir duygu-sal bağ oluşacaktır. Bunun sonucu olarak da bakım rollerini gerçekleş-tirmede erkeklerden daha etkili olacakları açıktır.

Fakat annelik rolüne onca vurgu yapılmış olmasına rağmen, islam bu alanda da ifrat yolunu izlememiş ve dengeyi korumuştur. Sadr-ı islam tarihinde annelik yerine süt bebeğinin sütannelere verilmesi ve çocukla-rın akrabalar tarafından geniş ailelerde eğitilmesi gibi bazı olgular kısmen yaygınlaşmış ve islam kaynaklarında, bu olgular karşısında negatif bir tu-tum sergilenmeksizin onlarla ilgili birçok hükümler beyan edilmiştir.64

64 Süt verme hükümleriyle ilgili bk. age; c.14, Ahkâmu’l-Evlad bablarından “ma Yuhrumu bi’r-rızâ” babları, s.280-309 ve c.15, bab: 75-80. s.184-190.

Diğer taraftan, islam dini, babaları; geliri olmayan çocuklarının ge-çimini sağlamakla mükellef kılmıştır. öyle ki, bu konuda kanunen ba-banın veya büyük baba-banın (baba-banın babasının) zorlanması bile öngörül-müştür. Oysaki fakihlerin meşhur görüşlerine göre anne sadece babanın veya babanın babasının olmadığı ya da maddî güce sahip olmadığı du-rumda böyle bir görevle mükelleftir.65 Yine kaynaklar, islam’ın çocuk-ların eğitimi ve onçocuk-ların bakımı konusunda, özellikle de büyük yaşlarda babaları annelerden daha fazla sorumlu kıldığını bildirmektedir.66 Bu ne-denle, ailenin islamî olgusunda, çocuklara karşı babanın vazifeleriyle an-nenin vazifeleri arasında bir denge olduğu gözükmektedir. Sonuç olarak, annelerin doğal annelik hassasiyetleri ve rollerine ilaveten bu gibi vazi-felerin yükünü de tek başlarına veya babaların çok az yardımıyla omuz-larına aldıkları durum ve şartlarda o şartlar hakkında pozitif bir değer-lendirme yapılamaz.

65 age. c.15, nefakat bablarından 11. bab; s.237 ve imam Humeynî, Tahriru’l-Vesile, c.2, s.459.

66 Vesailu’ş-Şia, c.15, Ahkâmu’l-Evlad bablarından 82-86. bab, s.193-200.