• Sonuç bulunamadı

İslam ve Cinsiyet Farklılıkları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "İslam ve Cinsiyet Farklılıkları"

Copied!
388
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)
(3)
(4)
(5)

Hüseyin BUSTAN

İslam ve

Cinsiyet Farklılıkları

Çeviri

Cafer Derbendi

(6)

Merkez Efendi Mah. Mevlana Cad. Aktaş Apt. No: 108 Zeytinburnu / İSTANBUL Tel: (0212) 664 46 40 www.elmustafa.com.tr • elmustafa@hotmail.com.tr Eserin özgün adı

یتیسنج یاهتوافت و ملاسا İslâm ve Tefâvutha-yi Cînsîyeti Yayın Yönetmeni Dr. Resul Abdullahi Yazar

Hüseyin Bustan Çeviri Cafer Derbendi Editör Yusuf Tazegün Tashih ve Redakte Sema Nur Erdoğan Sayfa Düzeni DBY Ajans Kapak Tasarımı Faruk Atlan Birinci Baskı İstanbul, Haziran 2014 Baskı ve Cilt Yılmaz Basın Yayın

Maltepe Mah. Litros yolu 2. Matbaacılar sitesi 3NB2 Topkapı / İstanbul • Tel: 0212 493 00 85

(Sertifika no: 27185) ISBN: 978-605-9982-02-3

T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sertifika No: 27932

© el-Mustafa Yayınları, 2014 Bu kitabın tüm yayın hakları, el-Mustafa Yayınları’na aittir.

Kaynak gösterilerek alıntı ya- pılabilir, izinsiz olarak hiçbir bi- çimde çoğaltılamaz, dağıtılamaz.

Uluslararası el-Mustafa Üniversitesi Türkiye Temsilciliği

İslam ve Cinsiyet Farklılıkları

(7)

İçindekiler

Başlarken

〉〉 ...11

Birinci Bölüm Eş Seçimi ve Evlilik 1. Evlilik Yaşı ...21

2. Evlilik Teklifi ve Görücülük (Kız isteme) ...24

3. Evlilik öncesi Tanışma ...26

4. Kızların Eş Seçiminde Serbest Oluşları ...27

4.1. Baliğ Kızlar...27

4.2. Baliğ Olmayan Kızlar ...29

5. mehir ...30

6. Dinî Endogami (iç Evlilik) ...31

7. Çok Eşlilik ...33

iKinci Bölüm Aileyi Destekleme ve Gözetleme Fonksiyonları 1. cinsel ihtiyaçların Tatmin Edilmesi ...37

1.1. Erkeğin cinsel Hakkı ...39

1.2. Kadının cinsel Hakkı ...40

1.3. Ayrıcalıkların izahı ...41

2. Duygusal ihtiyaçları Doyurmak ...44

(8)

3.1. Ev işi ...49

3.2. Annelik ve Babalık ...54

üÇüncü Bölüm Ailenin Yönetimi 1. Yönetici ve Koruyucu ...62

2. Kadının itaatsizliği (nüşuz) ...70

3. Erkeklerin Kadınlara Göre üstünlük Dereceleri ...74

4. cinsel Yetkiler ve Haklar ...76

5. üremeyi Kontrol Hakkı ...76

6. Sosyal ilişkileri Kontrol Hakkı ...77

6.1. Kadının Evden Çıkması için Kocanın izninin Gerekliliği...77

6.2. Kadınların Evde Tutulması Tavsiyesi ...79

6.3. cinsel Esirgeme...80

7. ikametgah Seçim Hakkı ...85

8. itaat ...86

8.1. Kadının Kocasına itaat Etmesi ...87

8.2. Kocanın Eşine itaat Etmesi ...90

9. istişare ...94

10. Kocanın Eşinin Kişisel işlerine Karışması ...94

11. Boşanma Hakkı ...96

12. Çocukların Velayeti ve Bakımı ...102

13. Sonuç ...106

DörDüncü Bölüm Din 1. Dinî inançlar ...116

1.1. Allah’ın cinsiyeti ...116

1.2. Kadının Yaratılış Kaynağı ...117

1.3. Kadının Yaratılış Amacı...118

1.4. ilk Günah ...121

1.5. Dinî ideal veya “ideal Dindar” insan ...122

(9)

2.1. iman ...125

2.2. Salih Amel ...127

2.3. nübüvvet Kabiliyeti ...130

2.4. Ahlakî Gelişme ...132

2.5. Uhrevî mükâfat ...136

2.6. Sonuç ...141

3. Dinî Şiarlar ve Ayinler ...142

4. Dinî önderlik ...146

4.1. risalet ...147

4.2. nübüvvet ...149

4.3. imamet ...154

4.4. merci-i Taklitlik (müçtehitlik) ...155

BEŞinci Bölüm Tâlim ve Terbiye 1. cinsiyet ve Bilimsel ilerleme ...160

1.1. Kadınların Aklî Eksikliği Tezi ...160

1.2. islam’da Kadınların Bilimsel ilerlemesi ...161

1.3. Kadınların Bilimsel ilerlemesi Yolundaki Engeller ...165

2. Eğitim malzemeleri ...170

3. cinsiyetten Bağımsız Tâlim ve Terbiye (Eğitim ve öğretim) ...172

4. Ahlakî Tâlim ve Terbiye ...174

5. Karma Eğitim ...180

AlTıncı Bölüm Ekonomi 1. islam’a Göre Kadınların Çalışması ...187

2. Kadınların Çalışması Yolundaki Engeller ...190

2.1. Çalışma ile Ailevi Görevlerin Çelişmesi ...190

2.2. Dinî ve Yasal Engeller ...195

2.3. iş Ortamında iki cinsin Karışmasının Sonuçları ...197

3. iş Ortamında cinsiyet Ayrımcılığı ...199

(10)

5. Kadınlar ve mal Varlığı ...206

5.1. islam’ın Kadının mülkiyet Hakkı ile ilgili Genel Görüşü...209

5.2. Kadınlar ve miras Hakkı ...209

5.3. Dinî öğretilerin Kadın ve Erkeğin mali Eşitsizliği üzerindeki Etkisi ...213

5.4. Kadının Aile Gelirinden Payı ...216

5.5. Kadınların Yoksulluğu ...218

5.6. Kadınlar ve Servet Artışı Durumu ...221

YEDinci Bölüm Politika 1. islam’ın Kadınların Siyasi Katılımına Bakışı ...226

2. Kadın ve Oy Hakkı ...229

3. Kadınların iktidar mevkilerine Erişmesi ...230

3.1. Tartışmanın Fıkhî Ufku ...231

3.2. Sosyal - cinsiyet Eksenli irdeleme ...234

SEKizinci Bölüm Hukuk 1. Buluğ veya Yasal Yaş Sınırı ...246

2. Kadın ve Yargı ...248

3. Kadınların Şahitliği ...248

4. Kadın ve Suç ...252

4.1. Kadınların Suç işlemesi ...256

4.2. Kadınların mağduriyeti ...260

4.3. Kadın ve Erkeğin Diyeti ...265

DOKUzUncU Bölüm Savaş, Sağlık ve Tedavi 1. Kadınlar ve Savaşa Katılmak ...271

2. Kadınlar ve Sağlık,Tedavi Hizmetleri ...272

(11)

EKlEr Fıkhî Konular

[1] Gelecekteki Eşe Bakma ...287

[2] Kızın, Eşini Seçme Hakkı ...288

[3] “zarar Vermeme” Kaidesi ...293

[4] Çocukların Evliliği Feshetme imkânı ...294

[5] Çok Eşliliğin Uygunluğu veya Uygunsuzluğu ...296

[6] Kadının Eşi üzerindeki cinsel Hakları ...299

- Kötülükten sakındırma delilleri ...303

- Günaha yardım kaidesi ...305

- “la zarar ve lâ zirar” Kaidesi ...305

- nefy-ı Harec Kaidesi ...306

- maruf muaşeret (iyi Geçinme) Kaidesi ...307

- Hukukta Benzerlik Kaidesi ...308

[7] Kadının, Eşinin cinsel iktidarsızlığı Varsayımında Evliliği Feshetmesi ...309

[8] Erkeğin Eşini Dövmesi ...312

[9] Doğum Kontrol Hakkı ...314

[10] Kadının Evden Dışarı Çıkması için Eşinin izninin Gerekliliği ...315

[11] Evli Kadının müstehap Orucu ...316

[12] Evli Kadının nezri ...319

[13] Evli Kadının mali Tasarrufu ...320

[14] Evli Kadının Yemini ...321

[15] Çocukların Velayeti Hakkı...322

[16] Kadının Yaratılış Kaynağı ...324

[17] Kadınların Bayram namazlarına Katılması ...328

[18] Kadının cemaat namazına imamlık Etmesi ...329

[19] Kadının Dinî merciliği ...330

[20] Kadının Kocanın Arsalarından miras Alması ...332

[21] Kadının Verasette Tek Olması ...338

[22] Kadınlara Oy Hakkının Tanınması ...341

(12)

a) Kadının Genel Velayetinin meşru Olmadığına Dair Kur’ânî

Deliller ...345

b) Kadının Genel Velayetinin meşru Olmadığını ifade Eden rivayetler ...347

c) Kadının Genel Velayetinin meşru Olmadığına Dair Diğer Deliller ...351

d) Kadının Genel Velayetinin meşruiyetinin Delilleri ...357

[24] Kız Çocuğunun Buluğ Yaşı ...360

[25] Kadınlar ve Yargı ...365

[26] Eşi zina Esnasında öldürmek ...374

[27] Kadın ve Erkek Diyeti Arasındaki Farklılık ...376

[28] Kadınların Savaşa Katılması ...378

[29] Erkeğin Eşinin Tedavi masraflarına Yönelik Görevi ...382

(13)

Başlarken

S

on asırda toplumsal değişimlerin göz alıcı sonuçlarından biri de, kadınların toplumsal konum ve hakları mesele- sine ciddi özenin gösterilmesidir. Bu konu günümüz dünyasında o kadar önemli bir hâl almıştır ki, ülkelerin uluslararası alanda ne kadar ilerici veya gerici olduğunu belirlemede etkin bir faktör olarak öne çıkmakta ve bazen bağımsız ülkelere karşı siyasî baskı yapma aracı olarak kullanılmaktadır. Açıktır ki, bu gibi toplumsal ve siyasal eğilimlerin kaynağı, çoğu zaman din ilkeleriyle bağdaş- mayan birtakım felsefî ilkeler ve değerlerdir. Bu nedenle bu akım- lar karşısında ilkeli pozisyonlar alıp, bilinçli tutumlar sergilemek ve pasif reaksiyonlardan sakınmak için islam açısından cinsiyet me- selesine özel bir önem ve dikkat gösterilmesi gerekir.

cinsiyet bahislerinde dinî araştırmaların önemini açıklamak için epistemolojideki bir konudan da yararlanabiliriz. Feminist epis- temolojide, şu temel soru söz konusudur: Acaba varlığın gerçeğini anlama ve tanıma konusunda kadınlarla erkekler arasında temel bir fark var mıdır? Görüş sahibi birçok feminist, böyle bir farkın varlığını kabul ederek insanoğlunun çeşitli alanlarda tanımayla il- gili edinimlerini eleştirip, beşerî öğretilerin kadın bakışıyla yeniden yapılandırılmasını istemiştir. cinsiyetle alakalı araştırmaları beşerî öğretilerden biri olarak göz önünde bulundurduğumuzda, femi- nist yaklaşımın sonucu şu olacaktır: Bu alanda da kadınlar öncül olmalı, meseleleri kendilerine has anlayış ve dünya bakışına da- yanarak ve erkeklerin asla anlayamayacağı “kadınlara has ihtiyaç- ları” dikkate alarak yorumlamalılar.

(14)

yor olmasıdır. Çünkü eğer erkekler cinsiyet konularını doğru bir şekilde anlayabilmek için gerekli kapasiteye sahip değillerse, bu- nun sebebi, bu konuların iki yönlü oluşu ve bir tarafında, erkek- lerin, tabiat ve gereksinimlerini tanıma gücüne sahip olmadıkları kadınların olmasıdır. Bu gerçekten hareketle kadınların da cinsi- yet konularını doğru tanımak için gerekli kapasiteye sahip olma- maları gerekir. Çünkü bu meselelerin diğer tarafında, kadınların, tabiat ve ihtiyaçlarını tanıma imkânına sahip olmadıkları erkekler yer almaktadır. işte kadın ve erkeğin bu ayrıcalıklı varoluşsal alan ve eğilimlerini göz önünde bulundurduğumuzda, cinsiyetle alakalı konuları yeniden gözden geçirme, analiz etme, açıklama, yapılan- dırma, değerlendirme ve örnek sunma hususunda cinsiyet ötesi bir merciden yardım almanın gerekliliği her zamankinden daha fazla anlaşılmaktadır. Bu da kadınların ve erkeklerin, yani genel manada insan toplumunun saadet ve mutluluğunun yegâne garantisi olarak vahiy kaynağına müracaat etmeyi vurgulayan islamî bilinç ve ba- kışla cinsiyet konusuna yaklaşımı tekit etmektedir. Şu gayet açıktır ki, adi/geleneksel yollarla elde edilen dini öğrenme metotları çoğu yerde ilahî vahyin içeriğini kesin olarak anlamayı sağlamamakta- dır. Buna rağmen, dinî öğretilerin bazı bölümlerinin kat’iliği/ke- sin oluşu, bunun yanında bu öğretilerin geniş çaplı bölümlerinin hüccet/kanıt teşkil edişi insanoğlunun diğer bilgi ve öğretileri ara- sında din öğretisine, hiçbir güvenilir alternatifi düşünülemeyecek emsalsiz bir konum vermiştir.

Bu konudaki diğer bir nokta, müslüman düşünürlerin cinsi- yet konusuna islamî bir yaklaşım üzerinde ısrar etmeleri ve son yüzyılda islam toplumlarında dikkate değer bir oranda artan dine aykırı görüşler karşısında direnmeleridir. Bu nesnel karşılaşmanın ister istemez de dinin kadınların meseleleri karşısında açık bir ko- numa sahip olması ve onlar için günümüz dünyasının gerçekle- riyle bağdaşan uygun çözümler sunması beklentisini oluşturma- sıdır. islam inkılabından sonra iran’da siyasî islam’ın hâkimiyet kurmasıyla bu beklenti daha da güçlendi.

(15)

rektiği gibi yerine getirilmediğini göstermektedir. Bazı yazılı eserler kadınlarla ilgili meselelerin sadece fıkhî boyutlarını işlemişlerdir;

o da dağınık, eksik bir şekilde ve bütün insanların yararlanması imkânsız veya çok zor olan tamamen uzmanlık bir düzeyde. Ka- dınlarla ilgili konuların toplumsal boyutlarını dikkate alan diğer bazı kaynaklar da, genellikle yazarlarının fıkıh ve din öğretileri ala- nında uzman olmadıklarından, muhatabın güvenini kazanacak dinî bir araştırma seviyesinde değillerdir. islamî ilimler konusunda uz- man sayılacak kişiler tarafından toplumsal bir yaklaşımla yazılan çok az sayıdaki bazı kaynaklar da ya istidlalî fıkıhtan yoksun olup, fıkhî bir yenilik getirmeye çalışmadan kadınlar hakkındaki mev- cut fıkhî görüşleri faraziye olarak kabul etmekte ya Ehlisünnet’in fıkıh ve kelam ilkelerine dayanmakta ya da gerekli kapsamlılık ve düzene sahip değillerdir. Belki de bu araştırma alanındaki bu dü- zensizlik ve kaynakların azlığı, bazı yazarları, fıkhın kadınlarla il- gili meseleleri aklî bakımdan çözümleme gücüne sahip olmadı- ğını dile getirmeye ve bu sorunun çözümü için ancak aydın ölçü ve metotlara yönelmeyi önermeye sevk etmiştir. Dolaylı olarak eli- nizdeki kitabın yazılmasının amaç ve gerekliliğini de ortaya koyan bu kısa açıklamadan sonra, kitabın adına ve anahtar konumundaki üç kavramına bakılırsa onun inceleme alanı ve araştırma metodu daha iyi anlaşılmış olacaktır.

Sosyal bilimlerde “islam” kavramının birçok farklı kullanımı vardır. Bazen bu kavramla müslüman düşünürlerin görüşleri kas- tedilirken, bazen de bu kelime islam toplumunun gerçekleri anla- mında kullanılır. Her ne kadar müslüman düşünürlerin görüşlerini ve yine islam toplumunun, özellikle de sadr-ı islam toplumunun gerçeklerini dikkate almak islam öğretilerini daha iyi anlamada ya- rarlı olan metotlardan biriyse de, bu araştırmada islam’dan maksat, islam’ın temel kaynaklarından, yani Kur’ân ve muteber istinbat/

içtihat metotlarıyla elde edilen sünnetten vasıtasız yapılan algıla- malardır. Ayrıca islam’ın görüşünü sunarken, Ehlibeyt islam’ını kastetmekteyiz. Dolayısıyla bizim islam’ı anlamadaki kaynağımız, Kur’ân-ı Kerim ile birlikte resul-i Ekrem (s.a.a) ve onun masum

(16)

iresi de Şia’nın itikat ve fıkıh ilkeleri ile uyum içerisindedir.

Kadın konusunu incelerken kullanılan argümanlarda “cinsiyet”1 kavramı, toplumsal ve kültürel faktörlerin etkisi sonucu her bir ka- dın ve erkek cinsinde farklı bir şekilde ortaya çıkan özelliklere işa- ret etmek için kullanılmaktadır. Buna karşılık “cins”2 kavramı ise kadın ve erkeğin farklı biyolojik özellikleridir. Günümüzde cinsi- yet konuları, sosyal bilimlerde kendine özel bir yer açmıştır. ni- tekim çeşitli dallarda, özellikle kadınlarla ilgili araştırma alanında araştırmacılar ve görüş sahipleri bu konuları ciddi bir şekilde ta- kip etmektedirler. cinsiyet konuları bir mantık dağılımına göre konuyu kapsamaktadır: 1- Kadın ve erkeğin toplumsal farklılık- ları ve eşitsizliklerini tavsif eden, onların şekillenme faktörlerini inceleyen ve esasen sosyoloji ve cinsiyet psikolojisi alanlarına ait olan sırf bilimsel konular. 2- Değerlendirme ile ilgili olan ve cin- siyet farklılıklarının menfi ya da müspet oluşu hakkında hakem- lik yapan felsefî veya ideoloji konuları. Bu gibi konulara cinsiye- tin toplumsal felsefesi de diyebiliriz. 3- Bu farklılıkları ortadan kaldırma veya onları güçlendirme yönünde stratejiler ve kılavuz- luklar sunan cinsiyet alanında stratejik incelemeler. Bu yazıda asıl hedefimiz, ne gerçek cinsiyet farklılıklarının tavsif ve beyanı, ne de cinsiyet alanında uygulama programının tayinidir. Bu nedenle, her ne kadar her bahsimizin başında ve bazı özel yerlerde o olayı söz konusu etmek veya açıklamak amacıyla kısaca anlatsak da söz konusu edilen çoğu bahisler sosyoloji, psikoloji veya cinsiye- tin stratejik araştırmaları alanında değildir. Bu kitabın asıl hedefi bir taraftan, fıkhî istinbat metodundan yararlanarak islam’da cin- siyet farklılıklarının yerlerini belirtmek, diğer taraftan da, esasen toplumsal tahlillerden yararlanarak bu farklılıkları değerlendirmek ve izah etmektir. Birinci merhalenin konuları fıkıh veya tefsir ala- nında, ikinci merhalenin konuları ise cinsiyetin toplumsal felse- fesi alanında yer almaktadır.

1 Gender.

2 Sex.

(17)

cinsiyet bahislerinin genişliğini dikkate alarak, aslında bu araş- tırma projesinin uzun zamanlı bir projeye dönüşmesini önlemek için cinsiyet farklılıkları konusundan daha sınırlı boyutları çalış- mamızın mihveri olarak alamız gerekiyordu. Diğer taraftan, ya- zarın araştırma geçmişi olması ve sosyolojiye ilgi duyuyor olması projenin asıl mihverlerinin cinsiyet sosyolojisinin başlıkları oluş- turmasını gerektiriyordu. Sonuç olarak, en uygun seçeneğin bahis konusunu toplumsal kurumlardaki cinsiyet farklılıkları konusu ile sınırlandırmak olduğunu gördük.

Her ne kadar sosyologlar “toplumsal kurum”un3 tanımı üze- rinde görüş birliğine sahip değillerse de, biraz yaygın bir tanıma göre, toplumsal kurumlar şundan ibarettir: insanların ortak temel ihtiyaçlarını gidermek amacıyla örnek davranışlardan oluşan ka- lıcı ve normal donanımlı sistemler. Toplumsal kurumun kavram- sal tanımı dışında, örneklerini belirtme konusunda da sosyologlar arasında tek bir prosedür göze çarpmamaktadır. Onlardan bazıları aile, din, eğitim ve öğretim, iktisat ve siyaset kurumlarını evren- sel kurumlar olarak söz konusu ederlerken, diğer bazıları bu beş kurumdan bazılarını çıkarmış veya hukuk, savaş, sağlık ve tedavi gibi diğer bazı kurumları buna eklemişlerdir. Her durumda, top- lumsal kurumun kavramını incelemekten sakınarak ve değindiği- miz sekiz kurumun olasılığını kabullenerek asıl konumuzu, yani islam’ın görüşünün tahlil ve açıklamasını yapalım. Bahis konusu kurumların cinsiyet boyutları islamî bahislerin hacmi bakımından aynı seviyede değildir ve islam’ın cinsiyet öğretilerinin aile kuru- munda geniş bir şekilde gözükmesine rağmen, savaş veya sağlık ve tedavi kurumu hakkında bu görünüm çok fazla aşağı düşmekte- dir. Böylece, bu kitapta üç konudan oluşan “Ailede cinsiyet Fark- lılıkları” ve altı konudan oluşan “Toplumda cinsiyet Farklılıkları”

başlıklı iki bölüm işleyeceğiz.

Burada islam’da cinsiyet bahsinin bazı içerik ve temel yönle- rine de kısaca değinmemiz yerinde olacaktır. cins ve cinsiyeti bir

3 Social institution.

(18)

babası Hz. Âdem (a.s) gökyüzünden ilk ilahî şeriatı aldığı andan itibaren veya -gayr-i dinî açıdan- insanoğlu kendini bu dünyada bulduğu ve iki cinsin farklı biyolojisinden haberdar olduğu andan itibaren kadın ve erkek için farklı hukukî ve değer modelleri ilan ve icra etti. Elbette gerçek cinsel farklılıkları tanıma seviyesi, ger- çek farklılıkların uydurma ve hayali farklılıklarla karışması, farklı- lıkların yorumlanış şekli, insanların ahlakî gelişimlerinin seviyesi, toplumsal hedef ve beklentiler, hatta coğrafi etkenler gibi çeşitli faktörlerin müdahalesi, cinsiyet olgularının her toplumda farklı bir şekilde tanımlanmasına neden olmuş, bu konu hukuk ve de- ğer sistemlerinin cinsiyet yönelişlerinde çeşitlilik ortamı meydana getirmiştir. Bütün bunlara rağmen, cinsiyet farklılıkları konusunda hiçbir mülahaza yapılmadan cinsiyet modelleri tanımlanan bir top- lum bulunamaz ve bu nedenle, feministlik faraziyesinin aksine, so- mut örnek ve gerçeklik bakımından cins ile cinsiyetlik arasında ke- sin bir sınırlandırma yapmak mümkün değildir.

Her hâlükârda, islam da birtakım inançlar, değerler ve hü- kümler mecmuası olarak özel bir cinsiyet yaklaşım sergilemiştir.

islam’ın görüşü -bize göre- gerçek cinsî farklılıkları tam olarak ta- nıma ve onları gerçeği olmayan farklılıklardan ayırma, farklılıklar konusunda her türlü yanlış anlamadan arınmış tefsirler, insanların gerçek saadeti doğrultusunda toplumsal hedef ve ülküleri çizme, kanun koymada adalet ve maslahatı gözetme özelliğine sahiptir.

Buna binaen de, çok geniş çaplı benzerlikler mecmuasının yanı sıra kadın-erkek arasında hukuk ve değer nitelikli farklılıkların- dan oluşan bir mecmuayı teyit ve tasvip etmiştir. Bu somut cinsi- yet örneğini dakik bir şekilde incelediğimizde birkaç temel nok- taya sahip olduğunu görmekteyiz:

1- Kadın ile erkeğin hukuk ve değer farklılıkları hiçbir şekilde kadın ve erkeğin kendilerine değer biçme anlamında değildir. Diğer bir ifadeyle cinsiyetin, insanın Allah katında saygınlığından ibaret olan gerçek değeri ile hiçbir ilgisi yoktur. Aksine, bu farklılıklar sadece hareket ve davranış kılavuzluğu ilkeleri ve sosyal ilişkileri

(19)

kım kişisel ve toplumsal maslahatların temin edilmesine yönelik- tir. islam’ın bu farklılıklarda göz önünde bulundurduğu en önemli maslahatlar arasında; eşlerin psikolojik huzurlarını sağlama, salih evlatlar yetiştirme, toplumun ahlakî sağlık seviyesini yükseltme ve kadın cinsini karşılaşabileceği bazı özel zararlardan koruma doğrul- tusunda ailenin konumunu güçlendirmeye ve onun verimliliğini artırmaya işaret edebiliriz. Dolayısıyla, erkeğin değer bakımından kadından üstün olma düşüncesi islam dinine isnat edilemez.

2- Kadın ile erkek arasında değer veya hukuk farklılıklarının kabul edildiği her yerde, doğal cinsiyet farklılıklarının direkt veya dolaylı olarak etkisini teşhis edebiliriz. örneğin, kadın ve erkeğin biyolojik farklılıkları evliliğin cinsiyet hakları, evlat bakımı örneği, cinsel ahlak (hayâ ve namus gibi), ergenlik yaşı, kadın ve erke- ğin savaşlardaki farklı görevleri üzerinde direkt ektisi vardır. Fa- kat nafaka hakkı, miras, diyet, ekonomik ve siyasi işbirliği modeli üzerinde dolaylı bir etkisi vardır. Dolayısıyla doğal cinsiyet farklı- lıklarını kabullenmek, islam’ın cinsiyet modeli için koyduğu ilke- lerden biri sayılmaktadır.

3- Bu model toplumsal sistemin temel kurumu olan aile ku- rumu için çok büyük bir önem ve emsalsiz bir makam sunmakta, diğer taraftan da kadını ailenin merkezi saymaktadır. Bu nedenle, kadının ailevi rolleri ile toplumsal rolleri çatıştığında ailevî rollere asalet ve öncelik tanımaktadır. öyle sanıyoruz ki, akıl sahibi ve insaflı her insanın asrımızın toplumlarının kültürel ve ahlaki bo- zukluklarını göz önünde bulundurarak, bu dağınık durumlardan kurtulmanın yegâne yolunun bu iki ilkeyi, yani ailenin yüce yeri ve kadının merkezliğini yeniden ihya etmek olduğunu kabul eder.

Bu iddia ne bir nevi idealistlikten kaynaklanmıştır, ne de sırf bir arzunun ifadesidir. Aksine, hatta çeşitli fikir mezheplerine bağlı olan görüş sahiplerinin bile günden güne daha çok ve geniş bir şekilde kabullenmeye yöneldikleri açık bir şekilde gözlenen so- mut kanıtlara dayalı bir gerçektir. Bunun açık örneklerinden biri, feministlerden bir grubunun teorik ve stratejik olarak aile ve ev

(20)

temeye yönelmesidir.

Dolayısıyla kadının islam’daki toplumsal, iktisadî ve siyasi haklarından söz edilecek olursa, ailenin öncelik ve evleviyetini, ka- dının evdeki rollerini, onun diğer hakları ve rollerini etkisi altına alan hâkim bir ilke gibi görmek gerekir. islam uzmanlarının genel görüşleri de böyle bir algılamaya dayanmaktadır.

Bu kitapta konular şu şekilde ele alınmıştır: Her konunun başında, söz konusu bahsin toplumsal gerçekleri kısaca anlatıl- mış ve genellikle feminist görüşlere değinilmiş veya onun hak- kında sosyolojik görüşler belirtilmiş, daha sonra geniş bir şe- kilde islam’ın görüşü incelenmiştir. Fıkıh bahislerine ihtiyaç duyulan yerlerde de kitabın sonundaki eklerde açıklama yapılmış ([ ] şeklindeki parantezlerin içerisindeki rakamlar bu eklere yön- lendirmektedir) ve sonunda da sosyoloji açısından islam’ın gö- rüşü izah edilmiştir. Ayrıca, bu konuda pek fazla ihtisası olmayan muhatapların kitaptan yararlanmakta fazla sıkıntı yaşamamaları ve de araştırmacıların delil ve kaynaklara ulaşabilmeleri için isti- nat önemi daha çok olan ayet ve rivayetlerin birçoğunun ibaret- leri dipnotlarda getirilmiş, metinde ise akıcı bir dille tercümesinin zikri ile veya anlamının nakliyle yetinilmiştir.

Son olarak da, bu kitabın yazılmasında, değerlendirilmesinde, gözden geçirilmesinde ve basımında emeği geçen bütün saygın ki- şilere teşekkürlerimi sunmayı borç biliyorum. Bir ve tek olan Allah Teala’nın bu mütevazı çalışmayı sonsuz lütuf ve rahmetiyle kabul etmesi ve ahiret yolumuz için azık kılması ümidi ile.

(21)

Birinci Bölüm

Eş Seçimi ve Evlilik

(22)
(23)

G

mazlar. nitekim evlilik kuralları, adap ve gelenekleri ile ilgili nor- malde erkeklerle kadınlar arasında birtakım farklılıklar söz konusudur.

Bir toplumun geleneklere bağlılığı her ne kadar sağlam olursa, bu farklı- lık ve ayrıcalıklar da bir o kadar belirginleşir. islam’da evlilik modeli de cinsiyet ayrıcalıklarına sahiptir ve bu konu islam düşüncesine birtakım feminist eleştirilerin yöneltilmesi için zemin hazırlamıştır. Bu eleştirilerde kızların evlenmesinde babanın veya babanın babasının izninin şart olması, kocanın kadına mihir vermesinin gerekliliği, erkeğin kadına görücü git- mesi eleştirilmiştir. Bu bölümde bu gibi meseleleri inceleyeceğiz.

1. Evlilik Yaşı

islam dininde kız ve erkeğin evlenmesi için herhangi bir yaş belir- lenmemiştir. Buna rağmen bazı rivayetlere göre, cinsel ergenlik yaşı ile evlilik arasında çok fazla mesafe açılması din önderleri açısından uygun görülmemiştir.1 Bu rivayetlerin birinde şöyle geçmiştir: Allah resulü (s.a.a) bir gün insanlara şöyle hitap etti:

“Ey insanlar! cebrail Allah Teâla’dan bana şu mesajı getirdi: Kızlar ağaçtaki meyveler gibidirler; meyveler toplanma vakitleri geldiği zaman toplanmaz- larsa güneş onları bozar ve rüzgârlar onları dağıtır. Aynı şekilde, kızlar ka- dınların özelliklerine sahip oldukları zaman onların evlilik ve kocaya var-

1 el-Hurr el-Amilî; Vesailu’ş-Şia, c.14, nikâh Hazırlıkları bablarından 23. bab, s.39 ve 41, h: 1, 2, 3, ve c.15, Ahkâmu’l-Evlat bablarından 86. bab, s.199-200, h: 7 ve 9.

(24)

maktan başka hiçbir ilacı yoktur. Aksi durumda beşer oldukları için onların fesada düşmemeleri ve sapmamaları için hiçbir güvence yoktur.”2

Bu rivayetlerde daha çok kızların evlenmesi konusunda acele edil- mesi vurgulandığı için, islam’ın evlilik yaşı konusuna cinsiyet ayrımı ile yaklaştığı, yani kızların evlilik yaşlarının düşük olmasına erkekler- den daha çok tavsiye ettiği düşünülebilir. Oysa bunun pek de doğru bir düşünce olduğu söylenemez; hatta buna karşılık şöyle bir iddiada da bulunabiliriz: “islam ister kız hakkında, ister erkek, evlilik için en uygun yaşı her şeyden çok cinsel ergenlik etkeniyle ilintilendirmiştir.”

Bu iddiayı onaylamak ve değindiğimiz düşünceyi reddetmek için aşa- ğıdaki noktalara işaret edebiliriz:

Yukarıda değindiğimiz rivayetlerin senedindeki problemler dı- şında, bu rivayetlerden birinin umumiyeti erkek ve kızları eşit şekilde kapsamaktadır.3 Aynı şekilde bekârlığı kınayan rivayetlerin umumiyeti de,4 yeni yetme genç erkekleri kapsamakta ve bir rivayet de özel ola- rak erkeklerin gençliğin başlarında evlenmeye teşvik edildiğine dela- let etmektedir.5 Yine, kızlarının evlilik yaşlarının düşük olmasının tav- siye edilmesinden, bu tavsiyenin sadece kızlara ait olduğu anlaşılmaz.

Bu husus usul-i fıkıh ilminde “lakabın mefhumunun hüccet olmayışı”

unvanıyla bilinmektedir.

Hepsinden önemlisi şu ki, islam bir taraftan bireylerin takva ve te- mizliğine, toplumun genel iffetine çok fazla önem vermekte, diğer ta- raftan da bu hedefe ulaşmak ve cinsel sapıklıkları engellemek için asıl stratejisini evlilik bağını oluşturmak ve yaymak üzerine kılmıştır. Bi- naenaleyh, eğer genç kızların genç erkeklerden daha çok cinsel sapma tehlikesiyle karşı karşıya oldukları faraziyesi doğru olsaydı, evlilik yaşı konusunda kızlarla erkeklerin arasındaki farklılıkların geçerliliği ola- bilirdi. Fakat toplumdaki hissedilebilir gerçek bu faraziyenin doğru ol- madığını ortaya koymaktadır. Elbette kızlar duygusal bir ruha sahip

2 age. c.14, s.39.

3 age. c.15, s.200, h: 9.

4 age. c.14, mukaddimat-i nikâh bablarından 2. bab, s.7-8.

5 rivayetin metni şöyledir: “Genç bir erkek erken yaşta evlenecek olursa şeytan, ‘Eyvahlar olsun! Bu genç dininin üçte ikisini benden korudu.’ diye feryat eder…” meclisî, Biharu’l- Envar, c.103, s.221.

(25)

oldukları için zarar görme ve duygularını suiistimal eden kişilerin tu- zaklarına düşme zeminine daha fazla sahip oldukları iddiasını kabul edebiliriz. Fakat eğer bu nokta islam’ın kızları erken evlendirme yö- nündeki tavsiyenin ölçüsü olursa, bununla paralel olarak erkeklerin de erken evlendirilmesi gerekir. Çünkü onlar daha güçlü cinsel dürtüye sahip olmaları sebebiyle, cinsel suçlar işleyerek başkalarına daha fazla zarar verme durumuna sahiptirler. Sonuç olarak, bu ayrıcalığı dine is- nat edebilmek için -iki cinsin doğal farklılıkları, özel olarak da kızların erkeklere oranla daha erken ergenlik çağına ulaşmalarının gerektirdiği miktar dışında- makul bir sebep düşünemiyoruz.

Burada şunu da hatırlatalım ki, muasır dönemdeki geniş toplum- sal değişimler büyük ölçüde erkeklerle kızların daha geç ve ileri yaş- larda evlenmesine sebep olmuştur ve evlilik yaşının ilerlemesi, sosyal bilim uzmanlarına göre toplumların sanayileşmesinin kaçınılmaz so- nuçlarından biridir. Fakat islam açısından, hatta bu dönemde evlilik yaşının artmasını “dinî bir zaruret”, yani ikinci plandaki yeni hüküm- leri (ahkâm-ı saneviye) gerektiren bir zaruret düzeyinde görecek olur- sak bile, yine de erkeklerle kızlar arasında bir ayrıcalığın olabileceğini sanmıyoruz. Çünkü evlilik yaşının artmasında etkili olan sebepler her iki cins için de söz konusudur.

Gerçekte, gençlerin aile oluşturmak için ruhsal ve toplumsal açı- dan gerekli rüşde/yetkinliğe ulaşmamış olmaları, eğitim ve öğrenimle- rini devam ettirip meslekî yeteneklerini kazanmalarının gerekliliği, er- ken hamileliğin sıkıntıları, evlilik yaşının yükselmesinin aile planlaması ve doğumları önleme programları üzerindeki pozitif etkisi gibi evlilik yaşının artmasının gerektiğine dair yapılan izahların çoğu evlilik yaşı- nın ilerlemesini gerektirmemektedir. Çünkü gerçekçi bir bakışla bu tür konular evlilik yaşının yükselmesini icap etmez; aksine eğitim, destek- leme vb. mekanizmaları güçlendirmede doğru planlamalar yapmayı ge- rektirmektedirler. Dolayısıyla enflasyon seviyesini düşürmek için nasıl program ve planlama yapılıyorsa, kız ve erkeklerin evlilik yaşlarını dü- şürmek de islam sisteminin temel stratejilerinden biri olmalı ve onun için gerekli planlamalar yapılmalıdır.

(26)

2. Evlilik Teklifi ve Görücülük (Kız İsteme)

Dünya kültürlerinin çoğunda ve bunlardan biri olarak da islam kül- türünde büyük bir önemi olan evlilik öncesi örf ve ananelerden biri de evlilik teklifi ve normalde kadının müstakbel kocasının ailesi ve yakın- ları tarafından yapılan görücülük ve kız isteme merasimidir. Bu gelenek bazen önemli cinsiyet sonuçlarına sebep olduğundan, bu konuyu kısaca inceliyoruz.

Dikkat edilmesi gereken mesele şudur: Geleneksel evlilik teklifi ve görücülük modeli erkek ve kadının eş seçimindeki özgürlüklerini den- gesiz bir şekilde kısıtlarken bu modeli nasıl izah edebiliriz? Bu modele göre, seçim dairesi erkekler için çok geniştir. Yani evlenmeye karar ve- ren erkeklerin önemli bir sınırlandırma olmadan birçok seçeneği incele- yip değerlendirme ve istediği eşi buluncaya kadar araştırmasını sürdürme imkânına sahiplerken, kadın hakkında, hatta “evlenmeye karar vermiş- tir” ifadesinin kullanılması bile doğru olmayabilir. Çünkü kadın sadece genel olarak evliliğe hazır olduğunu bildiriyor ve ondan sonra “şayet”

görücü veya görücülerin çıkıp ona evlilik teklif etmesini beklemesi ge- rekiyor. Kadın sadece o zaman kendisinin belirlemede rolü olmadığı bu görücüleri değerlendirip karar verme imkânına sahip oluyor. Ayrıca, bu aşamada da kadının manevra gücü sınırlıdır. Çünkü genellikle sınırlı se- çeneklerle karşı karşıyadır ve herhangi bir sebeple onlara olumsuz bir ce- vap verecek olursa, uygun fırsatları kaçırma tehlikesini kabullenmesi ge- rekiyor. Böylece, ya sürekli bekâr kalmayı seçer ya da zamanın geçmesi ve yaşının ilerlemesi sebebiyle uygun olmayan bir evliliği kabullenmek zorunda kalır.

Bu mesele hakkında islam’ın görüşünü açıklarken, her şeyden önce görücülük ile evlilik teklifi kavramını birbirinden ayırmak gerekiyor.

Görücülüğün genellikle bir nevi teşrifat boyutu vardır ve normalde ta- rafların tanışıp ilk anlaşmalarından sonra gerçekleşir. Dolayısıyla görü- cülüğün bu sorunların ortaya çıkmasında önemli bir rolü olabileceğini sanmıyoruz. Bilakis, genellikle bu âdet ve ananeler çeşitli kültürlerde ka- dın ve erkekteki farklı ihtiyaçların varlığını anlatmaktadır. Bu ihtiyaçlar erkek ve onun akrabalarının kız istemeye gitmesine ve karşı tarafa hedi- yeler vermesine sebep oluyor ve şüphesiz, bu prosedür kadının kişilik ve

(27)

saygınlığının korunmasında çok etkilidir.6 islam bu geleneği gerekli ka- bul etmiyor, fakat resul-i Ekrem (s.a.a) ve Ehlibeyt’in (a.s) icraatı, aynı şekilde müslümanların genelinin uygulamaları bunun bir öncelikli ola- rak onaylandığını ortaya koymaktadır.7

Ama evlilik teklifi meselesi için farklı bir açıklamaya gerek vardır.

Burada da doğal farklılıklar, erkek ve kadının cinsel ihtiyaçları arasındaki fark temel bir rol ifa etmekte ve çoğu yerlerde erkeklerin evlilik teklifi yapmalarını gerektirmektedir. Buna rağmen, islam evlilik teklifinin ka- dın veya akrabaları tarafından yapılmasına da karşı gelmemiştir. Aksine, bazı şartlarda bu hareket güzel bir girişim ve hatta farz bile sayılabilir. is- lam metinlerinde bu iddia için çeşitli sözlü ve amelî örnekler bulabiliriz.

örneğin Kur’ân-ı Kerim’de Hz. musa’nın (a.s) Hz. Şuayb’ın (a.s) kızı ile evlenmesi kıssasında ilk teklifin kızın babası tarafından yapıldığına işaret edilmiştir.8 Yine tarih ve rivayet kaynaklarında, resul-i Ekrem’in (s.a.a) Hz. Hatice (s.a) ile evliliğinde ilk teklifin Hz. Hatice tarafından geldiği geçmiştir. Bazı tarihçiler bu teklifin direkt ve aracısız olarak ve diğer ba- zıları da başka bir kadının aracılığı ile yapıldığını bildirmişlerdir.9 Bunun dışında, muteber bir rivayette şöyle geçiyor:

Bir kadın Allah resulü’nün (s.a.a) huzuruna gelerek, “Beni bir kişi ile ev- lendir.” dedi. Peygamberimiz [oradaki topluluğa hitaben], “Kim bu kadı- nın isteğini yerine getirecek?” buyurunca birisi ayağa kalkarak, “Ey Allah’ın resulü! Ben…” dedi.10

Diğer bir muteber rivayette de şöyle geçtiğini görmekteyiz: imam ca- fer Sadık (a.s) bir erkeğe evlilik teklifinde bulunan ama bakire olmayan biri hakkında, “Onun seçme hakkı vardır…” buyurdu.11 Burada şunu da

6 Bu konuda bk. mutahharî, nizam-i Hukuk-i zen Der islam, s.47.

7 örnek olarak, resul-i Ekrem’in (s.a.a) Hz. Hatice ve ümmü Seleme’ye elçiliği için bk.

en-nevebî, müstedreku’l-Vesail, h. 14, s. 204 ve 415. Yine Emirü’l-müminin Ali’nin (a.s) Hz. Fatıma’ya (s.a) elçiliği için bk. Vesailu’ş-Şia, c.14, Akdu’n-nikâh bablarından bab: 5, s. 206 ve muhammed b. Süleyman el-Kufî, menakıbu’l-imam Emiri’l-müminin (a.s), c.1, s.290.

8 Kasas, 27.

9 el-meclisî, Biharu’l-Envar, c.16, s.3 ve el-Himyerî, es-Siretu’n-nebeviyye, c.1, s.189.

10 Vesailu’ş-Şia, c.14, Akdu’n-nikâh bablarından 1. bab, s.195.

11 Age. Akdu’n-nikâh bablarından 3. bab, s.202, h. 4. Evlilik teklifinin kadın veya onun akrabaları tarafından yapılması hakkında yine bk. age, s.25, h. 3, ve s.44, h. 2, ve s.443, h. 9, ve s.458, h. 7.

(28)

hatırlatalım ki, Ehlisünnet ulemasının eserlerinde de evlilik teklifinin ka- dının akrabaları tarafından yapılmasının caiz olduğu vurgulanmıştır.12

Dolayısıyla evlilik teklifinin kadın veya onun akrabaları tarafından yapılması modeli din açısından savunulabilir. Ayrıca, yukarıda geçen dinî belgelerin apaçık bir şekilde ortaya koyduğu gibi, bu model direkt olarak kadının teklifi, kadının ailesinin veya yakın akrabalarının teklifi, arkadaşlarının teklifi şeklinde veya diğer aracı kişiler tarafından gerçek- leşebilir. Bu modelin dinî metinlerde önemle vurgulanan aracılık meka- nizmasıyla13 birleştirilmesi sayesinde daha açıkladığımız kültürel engeller büyük ölçüde ortadan kalkacaktır. özellikle toplumsal iletişim araçlarının gelişmesi, aracılık metodunun nitelik ve nicelik bakımından imkânının ilerlemesini sağlar. Bu nedenle, bunun uygulanması için islamî değerle- rin muhafaza edilmesi, kadınların ve ailelerinin toplumsal yönlerinin ko- runması çerçevesinde çok büyük yararları olabilecek birtakım merkez- ler oluşturulabilir.

Burada şunu da belirtelim ki, meseleyi söz konusu ederken yapı- lan açıklama, bir nevi indirgemeciliğe/azaltma yönelikli algılamayı teklin edebilir ki bunun sonucunda, kızların bekâr kalmaları veya onların is- tenmedik evliliklere rıza göstermeleri gibi sorunlar sırf geleneksel evlilik teklifi modelinden kaynaklanır. Oysa yeni değerlerin, bakış açılarının ve tutumların yaygınlaşması gibi diğer etkenler bu konuda önemli bir rol ifa etmektedirler ki, burada özellikle, eşlerin çeşitli alanlarda denk olma- larının gerekliliğine dayanan evlilik hayatından beklentilerin yükselmesi ve eş seçiminde sıkı ölçülerin yayılmasına işaret edebiliriz. Dolayısıyla bu gibi sorunları doğru bir şekilde halletmek için çok boyutlu bir bakışa ve yüzeysel bakıştan kaçınmaya gerek vardır.

3. Evlilik Öncesi Tanışma

Eşlerinin evlilikten önce bedensel, ruhsal, ahlakî, kültürel ve iktisadî olmak üzere çeşitli açılardan karşılıklı olarak birbirlerini tanımalarının ge- rekliliği hem dinî metinlerde, hem de aile konularında uzman olan gö- rüş sahipleri tarafından önemle üzerinde durulan meselelerden biridir.

12 eş-Şevkanî, Fethu’l-Kadir, c.4, s.169 ve el-Ensarî, Tefsir-i Kurtubî, c.13, s.271.

13 Vesailu’ş-Şia, c.14, mukaddimatu’n-nikâh bablarından 12. bab, s.26-27.

(29)

Çünkü bu konunun evlilik bağının başarılı olması ve devam etmesi üze- rinde inkâr edilmez bir etkisi vardır. cinsiyet açısından da bu konuda kadın ile erkek arasında önemli bir ayrıcalık gözükmemektedir ve ka- dınla erkek müstakbel eşini tanımalıdır. Bu genel iddiayı nakzedebile- cek tek husus, kadın ve erkeğin evlilik niyeti zamanında müstakbel eşine bakma farklılığıdır. Bu faraziye farkın anlamı, karşı cinse bakmanın ya- sak olduğuna dair hükmün belli bir kadınla evlenmek isteyen bir erkeye has oluşu ve erkeğin o kadına bakmasının caiz olmasıdır. Hâlbuki kadı- nın vazifesi, hatta bu özel durumda bile erkeğe bakmaktan sakınmaktır.

Fakat bu meselenin fıkhî incelemesi bu ayrıcalığın doğru olmadığını or- taya koymaktadır.14

4. Kızların Eş Seçiminde Serbest Oluşları 4.1. Baliğ Kızlar

Sosyoloji açısından gençlerin, özellikle de kızların eş seçiminde öz- gürlüklerinin sınırlı ve kısıtlı oluşu geleneksel toplumların yapısı ile bi- rebir ilişki içerisindedir ve bu akrabalık bağının bu toplumlarda sahip ol- duğu özel yeri nedeniyledir. Aksine, bir toplumda birey eğilimli değerler ne kadar fazla kabul edilirse, gençlerin eş seçimindeki serbestlikleri de bir o kadar artar. Bu konuda önemli olan şey, islam’ın bu konuda kız ve erkekler için göz önünde bulundurduğu görünüşte eşitsizliklerdir. is- lam buluğ çağına ulaşan erkeklerin istedikleri eşi seçme konusunda tam bir serbestliğe sahip olmalarını resmen tanımasına rağmen, buluğ çağına eren kızlar bu açıdan daha az bir serbestliğe sahiptirler ve en azından ba- basının veya babasının babasının bu evliliğe onay vermesi gerekli sayıl- mıştır. Hatta bazen kızların evliliğinde babanın veya babalarının babala- rının velayetinden söz edilmektedir.15 Ve belki de bu düşünceyi pratikte kabul etmek geleneksel islamî toplumların bazı bölümlerinde zorla evli- lik olgusunun ortaya çıkmasında etkisiz değildir.

Bu konuya değinen rivayetlerin sayısı çok olmakla birlikte zahirde birbirleri ile çelişki içerisindedirler. Kitabın sonundaki fıkhî konumuzda,

14 Vesailu’ş-Şia, c.14, mukaddimatu’n-nikâh bablarından 12. bab, s.26-27.

15 Şubeyrî zencanî, Takrirat-ı Ders-i nikâh, c.11, ders: 431, s.1-2.

(30)

fakihlerin görüşlerini değerlendirmeksizin, bu rivayetleri inceleyip onlar- dan şu sonucu aldık: Diğer iktisadî ve toplumsal faaliyetlerde müstakil olarak hareket eden bakire ve reşit kızlar, kendi evliliklerinde de müsta- kil ve bağımsızdırlar. Bunun karşısında diğer faaliyetlerde başkalarına ba- ğımlı olan kızlar ise evlilikte de müstakil değillerdir. Bu rivayetlerin, son zamanlara kadar da devam ettiklerine şahit olduğumuz Peygamber (s.a.a) veya Ehlibeyt imamlarından alındığı dönemdeki toplumsal durumları, özellikle evlilik yaşının düşük olduğunu ve yeni buluğ çağına eren kızla- rın toplumsal ilişkilerinin sınırlılığını göz önünde bulundurduğumuzda, çeşitli hadislerde kızın evlilik hususunda babası ve babasının babası kar- şısında bağımsız olmadığının vurgulanmasının sebebini birazcık anlaya- bilmekteyiz. Gerçekte bu, kızın evlilikteki başarısının güven oranını yük- selten bir tedbir olarak göz önünde bulundurulabilir.

Burada şunu da bildirmekte fayda var: Bir hadiste, kızın babasının karşısında yetkisinin olmayışının sebebi, babanın kızın maslahat ve çı- karlarını onun kendisinden daha iyi göz önünde bulundurduğu şeklinde açıklanmıştır.16 Buna rağmen, bu hükmün ölçüsünün sırf bu grup kız- ların pişkin olmayışı olduğunu söyleyemeyiz; aksine babaya ve babanın babasına ulaşma imkânı olması durumunda bu hükmün onlara has kı- lınmasına sebep olan diğer etkenler de söz konusu olabilir. Bu nedenle, babası ve babasının babası olmayan veya onlara ulaşması mümkün ol- mayan bir kız evlilikte bağımsızdır ve hiç kimse onun hakkında karar verme yetkisine sahip değildir.

Her hâlükârda, buradan şu sonucu alıyoruz: Sadece tam olarak top- lumsal ergenliğe ulaşmayan kızların evlenebilmeleri için babalarının izni şarttır. Ama diğer kızlar evliliklerinde müstakil davranabilirler. Ancak bu reşit ve müstakil kızlar hakkında şöyle bir soruyla daha karşılaşmaktayız:

Acaba bu baba kızının rızası olmadan onu bir erkekle evlendirebilir mi?

Babanın böyle bir hakkının olduğunun ispatlanması durumunda, baba ve kızın evlilik konusunda aynı zamanda müstakil oldukları sonucuna va- racağız. Şöyle ki: Hem babası kızın izni ve rızası olmadan onu evlendire- bilir, hem de kız babasının izni olmadan bir erkekle evlenebilir.

16 Vesailu’ş-Şia, c.14, s.202, h. 6.

(31)

Bu sorunun ayrıntılı cevabı da o fıkhî bahiste söz konusu edilmiştir.

Fakat burada özet olarak söyleyebileceğimiz şey, babanın böyle bir hak- kının olduğunun ispatlanması durumunda, rivayetlerde ve fetvalarda bu hüküm için belirtilen fesada yol açmaması ve ona zarar vermemesi gibi şartlarla, onun ayırımcılık olduğu şüphesi defedilebilir. Açıktır ki, fesada yol açma ve zarar verme gibi kavramlar somut örneklilik bakımından sa- bit değil ve değişkendirler. Bu nedenle, günümüzdeki toplumsal gelişme- lerde, babaların inatçı kararlarından ve evlilikte kızların isteklerini umur- samamalarından kaynaklanan bireysel ve toplumsal fesatları ve olumsuz sonuçları hakkında çok az kişi şüphe eder. nitekim babanın, kızını onun rızasını almadan evlendirmeye kalkışması çoğu yerlerde zarar vermenin apaçık bir örneğidir. Bu açıklama ile, kızın kendi görüşünü dikkate al- manın gerekli olduğu apaçık bir şekilde ispatlanmış oluyor.

4.2. Baliğ Olmayan Kızlar

Çocukların evliliği konusunun bir önceki konu ile yakın bir ilişkisi var. nikâh akdinin, çocukların şerî velileri (babaları veya babalarının ba- baları) tarafından ve onların maslahatlarını, çıkarlarını gözetmek şartıyla okunması durumunda rivayetler ve fıkhî fetvalar açısından bu evliliğin meşruiyetinde hiçbir şüphe yoktur. Ama ne var ki, çocuklarda cinsel ih- tiyacın normalde fiiliyata dönüşmemesi, ayrıca buluğ çağına ermeyen kız- larda özel ilişki yöntemiyle cinsel açıdan tatminin şerî açıdan yasak olması gayet açıktır. Dolayısıyla islam’da bu evliliğe müsaade edilmesinin hedefi, çocukluk dönemindeki cinsel ihtiyacı giderme imkânını sağlamak değil, bilakis esasen evliliğin birtakım diğer fonksiyonlarını temin imkânını oluş- turmak içindir. Çocuğu himaye etme, koruyup kollama, mirasın intikali, özellikle geleneksel toplumlarda büyük bir önemi olan aileler ve kabile- ler arasında dayanışma oluşturmak gibi. Buna rağmen, çocuklar arasında güçlü cinsel çekicilik ve duygusal etkenlerin olmayışı, yine onların birbir- lerine ısınma ihtimalinin zayıf oluşu sebebiyle islam’da çocukların birbir- leriyle evlenmelerine olumlu bakıldığı gözlemlenmektedir.17

17 rivayetlerde şöyle geçmektedir: imam’a (a.s), “Biz küçük yaşlardaki çocuklarımızı evlendiriyoruz.” dedikleri zaman imam şöyle buyurdu: “Çocuk yaşlarda evlendiklerinde birbirlerine ısınmaları söz konusu olmaz.” age. mukaddimatu’n-nikâh bablarından 46.

bab, s.72.

(32)

Çocukların evliliğinin meşruiyeti meselesini bir yana bırakırsak, fa- kihler buluğ çağına eriştikten sonra bu evliliğin kız ve erkek tarafından feshedilemeyeceği anlamındaki gerekliliği de tartışmış ve bazen önemli bir cinsiyet farklılığı içeren birtakım sonuçlara varmışlardır. Kimi fakihler erkeğin buluğ çağına eriştikten sonra bu evliliği feshetme hakkına sahip olduğunu ispatlayıp, kızın böyle bir hakka sahip olduğunu kabul etme- mişlerdir. Buna rağmen, bu meselede bu farklılığı reddeden diğer fıkhî gö- rüşler de vardır ki bu görüşler daha fazla savunulabilir durumdadırlar.

5. Mehir

Dünyanın birçok kültürlerinde bilinen evlilik örf ve âdetlerinden biri de koca tarafından kadına veya akrabalarına mehir verilmesidir. Bu âdet, mevcut farklılıkları görmezden gelirsek, Afrika, Çin ve Japon kültürlerin dışında müslümanların kültüründe de kabul edilmiş ve bugün tamamen yaygınlaşmıştır. Şimdi şöyle bir soru ile karşılaşmaktayız: Acaba cinsiyet sosyolojisi açısından, bu gelenek cinsiyet farklılığı ve kadınların kölelik- lerinin bir göstergesi midir, yoksa bunun başka bir açıklaması mı var- dır? Gerçekte, kadının mehir alması kendiliğinden kadınlara karşı hiçbir şekilde cinsiyet ayrımcılığı şaibesi içermediği gibi ilk bakışta, erkeklerin aleyhine bir ayrımcılık sayılabilir. Evet, mehir konusuna menfi tefsirler penceresinden bakılacak olursa ve örneğin, kadını satın alma bedeli ola- rak değerlendirilirse, yukarıdaki soru için zemin hazırlanır.

Bu sorunun cevabında özetle şunu söyleyebiliriz: Ayet ve rivayet- ler apaçık bir şekilde şuna delalet etmektedir: mehir sadece erkek tara- fından kadına sunulan bir hediye ve kadının özel malıdır; hiç kimsenin, hatta kadının babasının bile onda bir payı yoktur. Kur’ân-ı Kerim şöyle buyurmaktadır:

“Kadınların mehirlerini gönül hoşluğu ile kendilerine verin.”18 rivayetlerde de, islam’dan önceki şeriatlarda yaygın ve caiz olan

“damadın kiralama çerçevesinde kadının babasına verdiği mehrin” orta-

18 nisâ, 4.

(33)

dan kaldırıldığı ve mehrin kadının özel hakkı olduğu,19 hatta bir kısmı- nın bile kadının babası için şart koşulamayacağı [ve ona verilemeyeceği]

vurgulanmıştır.20 Diğer taraftan, kadının evlilikten sonra iktisadî ve malî bağımsızlığını kaybetmediğini dikkate alarak, yine fakihlerin meşhur gö- rüşlerine göre, kocasına sunduğu cinsel hizmetler karşısında kadın için tayin edilen şey mehir değil, nafaka hakkıdır. O halde mehri paha, ücret veya kadının iktisadî mahrumiyeti olarak değerlendiremeyiz, özellikle ha- dislerde mehrin yüksek olmamasına,21 yine kadınların mehirlerini kocala- rına bağışlamalarına teşvik edildiğini göz önünde bulunduracak olursak bu daha fazla bir netlik kazanacaktır.22 Bu kanıtları göz önünde bulun- durduğumuzda, bazı rivayetlerde mehir hakkında “semen (fiyat, paha)”

ifadesinin kullanıldığını görsek de23 bunun temsil ve teşbih amaçlı oldu- ğunu, hakiki anlamının kastedilmediğini söylemeliyiz. Dolayısıyla islam’da mehir geleneğinin onaylanmasının cinsiyet ayrımcılığı meselesi ile hiçbir ilişkisi yoktur ve mehriye hakkındaki menfi yorumlar, sadece bazı eski kültürler için geçerlidir.24

6. Dinî Endogami (İç Evlilik)

Endogami (iç evlilik) kavramı sosyoloji ve antropolojide özel bir ku- rala işarettir. Bu kurala göre, eş seçimi dairesi sadece kendi grubunun bi- reyleriyle sınırlıdır ve grup dışı bir kişiyle evlenilmesine izin verilmemek- tedir. Grup içi ve grup dışı arasındaki sınır akrabalık, kabile, kavim, ırk, tabaka, din vb. şeylerle tanımlandığı için çeşitli iç evliliklerle karşı karşı- yayız. Dolayısıyla dinî iç evlilik (endogami), kişinin eşini kendisi ile aynı dine mensup olan kişiler arasından seçmek zorunda olması anlamındadır.

Bu kuralın genel çerçevesi çeşitli dinlerde ve bu cümleden olmak üzere islam dininde onaylanmıştır. Fakat bu bahsin konusu, islam açısından bu kuralda cinsiyetin yerini incelemektir.

19 Vesailu’ş-Şia, c.15, el-mehur bablarından 22. bab, s.23-24.

20 age. Bab: 9, s.19.

21 age. Bab: 5, s.9-11.

22 age. Bab: 26, s.36-37.

23 age. Bab: 11, s.23 ve bab: 22, s.34.

24 Bu konuda geniş bir inceleme yapmak için bk. Şehit mutahharî, islam’da Kadın Hakları, sekizinci bölüm.

(34)

Şia fakihleri Kur’ân ve hadis delillerine dayanarak, müslüman bir ka- dının müslüman olmayan bir erkekle ve yine müslüman bir erkeğin Eh- likitap olmayan (tevhit dinlerinin takipçisi olmayan) bir kadınla evlen- mesini meşru bilmemektedirler. Fakat müslüman erkeklerin Ehlikitap, özellikle de Yahudi ve Hıristiyan kadınlarla evlenmesinde ihtilaf vardır.25 Bu ihtilafın kaynağı, mutlak olarak caiz olduğuna veya mutlak olarak ha- ram olduğuna ya da çeşitli durumlara göre değiştiğine delalet eden (ör- neğin zaruret durumu ile zaruretin söz konusu olmadığı durum arasında fark gözeten) görünüşte birbirleriyle çelişkili delillerdir.26 Konuyla ilgili bütün ayet ve rivayetleri incelediğimizde, geçmiş ve günümüzdeki bü- tün fakihlerin de belirttikleri gibi, şu sonuca varıyoruz: Böyle bir evlilik, dinî açıdan mekruh olmasına rağmen doğru ve meşrudur.27 O halde bu- rada şöyle bir soru ile karşılaşıyoruz: Bu konuda cinsiyete dayalı farklı- lığın delili nedir?

Bu soruya cevap olarak bazı rivayetlerde değinilen şu noktadan ya- rarlanılabilir: müslüman olmayan bir koca aile reisi olarak kadının dinî inançlarını değiştirmeye kalkışabilir.28 Oysaki müslüman erkeğin müs- lüman olmayan bir kadınla evlenmesi durumunda dininden sapma ihti- mali çok zayıftır. Erkek ve kadının ruhsal farklılıkları üzerinde araştırma yapan bazı psikologların deneysel bulguları da bu konuyu onaylamakta- dır. Çünkü bu bulgulardan biri şudur: “Bir erkek her zaman sevdiği ka- dını kendi inanç ve dinine sokmak ister ve bir kadının evlilikten sonra soyadını değiştirmesi ne kadar kolaysa, sevdiği erkek için din ve inan- cını değiştirmesi de bir o kadar kolaydır.”29 Dolayısıyla bu konuda kadın ile erkek arasındaki farklılığı, kadınların seçme hakkını sınırlandırma ve erkeklere daha fazla yetkiler verme şeklinde ayrımcılığa dayalı tefsir ede-

25 en-necefî, cevahiru’l-Kelam, c.30, s.27-42 ve 92.

26 Vesailu’ş-Şia, c.14, mâ Yehrumu bi’l-Kufr bablarından 1. babdan 9. baba kadar, s.410-

27 423.en-necefî, cevahiru’l-Kelam, c.30, s.31-42; Şübeyrî zencanî, Takrirat-i Ders-i nikâh, c.16, ders: 571, s.12-13.

28 imam cafer Sadık’tan (a.s) aktarılan bir rivayette şöyle geçer: “Şüphe içinde olanlar evlenin, ama kızlarınızı onlarla evlendirmeyin. Çünkü kadın kocasının edebini alır ve erkek kendi inancına sahip olması eşini zorlar.” bk. Vesailu’ş-Şia, c.14, “mâ Yehrumu bi’l-Kufr” bablarından 11. bab, s.428.

29 mutahharî, nizam-i Hukuk-i zen Der islam, s.210’dan naklen.

(35)

meyiz. Tersine bu uygulamada sırf müslüman kadınların dinî inançlarını güvene alma yönünde yasal bir çözümle karşı karşıyayız.

7. Çok Eşlilik

Çoğunlukla birden fazla kadın ve bazen de nadir olarak birden fazla kocaya sahip olma şeklinde ortaya çıkan çok eşlilik beşer toplumlarındaki çok eski geleneklerden biridir. islam birkaç kocayı reddettiği gibi, bir- den çok kadınla evlenmeyi de birtakım dengelerle onaylamıştır. O den- geler ise şunlardır: Bir kocanın karılarının sayısını en fazla dört ile sınır- landırmak, kocayı eşleri arasında adaleti gözetmekle mükellef kılmak30 ve onlara birlikte yatma hakkı vermek (her gece eşlerinden birinin ya- nında kalmak).31 Buna rağmen, kadınla erkek arasında açıkça gözüken bu farklı yaklaşım, bu meseleyi müslüman düşünürler için her zaman önemli ve açıklanması gereken bir konu hâline getirmiştir. Sonuç ola- rak, bu konuda zengin ve geniş eserlerle karşı karşıyayız. Şehit murtaza mutahharî’nin “Nizam-i Hukuk-i Zen Der İslam/İslam’da Kadın Hakları”

kitabı bu konuda Farsça yazılmış olan en kapsamlı ve en akıcı kaynaktır.

Bu kitabın on birinci bölümünde, çok eşliliğin (birden çok kadına sahip olmanın) toplumsal-tarihî kökleri ve dinî temelleri hakkında dakik bir tahlil ve açıklama sunulduğunu göz önünde bulundurarak, bu bölümde bu konuyu incelemeye gerek görmüyoruz ve dolayısıyla değerli okuyu- cularımızı adı geçen kitaba yönlendirerek burada sadece birkaç noktayı hatırlatmakla yetiniyoruz:

a) Şehit mutahharî ve diğer müslüman düşünürlerin vurguladıkları gibi, çok eşliliğin ortaya çıkışının temel faktörü ve islam’da bunun caiz görülmesinin temel ilkesi, toplumsal zaruretler, özellikle de çoğu top- lumlarda ve tarihî dönemlerde kadın sayısının erkek sayısından fazlaca artışı idi. Bu da sırf erkeklerin hakkı değil, kadınların hakkı olarak çok eşlilikten söz etmemize sebep oluyor. işte bu nedenle, bu meseleyi koca- nın karısına karşı sevgisinin azalması ve kadının kişiliğinin zedelenmesi gibi kişisel eğilimli ölçülerle değerlendirmek eksik bir değerlendirmedir

30 nisâ, 3.

31 Vesailu’ş-Şia, c.15, “el-Kasm-u ve’n-nuşuz-u ve’ş-Şikak” bablarından 4-6. babları, s.84-85.

(36)

ve bu değindiğimiz zaruretler karşısında bu gibi eleştiriler ve kusurlar birden fazla kadınla evlenmenin yasaklanmasının sebebi olamazlar. Ak- sine, onları gidermek için ahlakî ve kültürel olgunluk stratejilerine baş- vurmak gerekiyor.32 Ayrıca bu kusurları büyütme ve çok eşliliğin çirkin olduğunu yayma konusunda medya propagandası gibi etkenlerin rolünü de inkâr edemeyiz; bu yaklaşım da normalleştirilmelidir.

b) Çok eşliliğin meşruiyeti dışında, onun iyi, benimsenen bir şey olup olmadığı da oldukça tartışma mevzusudur. Bu konu, kitabımızın sonundaki fıkhî meseleler içerisinde işlenmiştir.

32 mutahharî, nizam-i Hukuk-i zen Der islam, s.412 ve 442.

(37)

İkinci Bölüm

Aileyi Destekleme ve

Gözetleme Fonksiyonları

(38)
(39)

c

insel ihtiyaçların tatmin edilmesi konusu tarih boyunca aile kuru- munun asıl fonksiyonlarından biri olmuştur. Erkekler ve kadınla- rın arasındaki farz edilen cinsel farklılıklar göz önünde bulundurularak, birçok toplumlarda kadınların cinsel zevklerine ve isteklerine daha az yer verildiği görülmektedir.1 Batılı ülkelerde, hatta yirminci asrın başlarında kadınların, cinsel ilişkiden hiçbir tat almadıkları ve cinsel ilişkinin sadece erkeklerin kontrol edilmez bir güdüsü olduğu düşüncesi hâkimdi. Fakat 1920 yıllarında başlayan cinsel ihtiyaçlar alanındaki fizyolojik incelemeler, cinsel doyumun her iki taraf için önemli olduğu konusunu açığa çıkara- rak, eski düşüncenin değişimi için ortam hazırladı ve zamanla evlilikte eşlerden her iki tarafı memnun edici bir cinsel ilişkinin olması gerektiği inancı yaygınlaştı. Bütün bunlara rağmen, feministler de bu konu üze- rinde durarak, görüşlerini bildirmiş ve takiplerini gerçekleştirmişlerdir.

Feministler, cinsel eğilimlerin doyumunun erkeklik ölçülerine göre ta- nımlanmasından ve erkeğin cinsel saikinin (güdüsünün) kadının cinsel saikinden daha güçlü kabul edilmesinden yakınmaktadırlar.2 Feminist- lere göre, kadınların cinsel eğilimi genelde görmezden gelinmiş veya er- keklerin ihtiyaçlarının tamamlayıcısı olma dışında anormal sayılmıştır.3 Bu alanda feministlerin itirazı şu şekilde gerçekleşmektedir:

1 Goode, Tehe Family, P.15.

2 About ve Walas, kadınlar sosyolojisi, s.135.

3 ramazanoğlu, Feminism and the contradictions of Oppression, P. 64.

(40)

“Erkeklerin cinsel ihtiyaçlarına haddinden fazla önem vermek, kadın- ların cinsel ilişkiye girmeye razı olmalarının görmezden gelinmesine ne- den olmuştur. Sonuç olarak, erkekler eşleriyle zorla cinsel ilişkiye girme hakkını kendilerine verdiler. Bu iş ise gerçekte, kanunî ve kurumlaşmış bir cinsel tecavüzdür.”4

Bu konuyu dikkatle incelemek gerekirse eğer:

- Acaba islam, ailede erkek ve kadının cinsel açıdan tatmin edilmesi konusuna farklı mı bakıyor?

- Eğer islam bu alanda cinsiyet farklılığını kabul etmiş ise, bunu na- sıl izah edebiliriz?

Bu mevzu ile ilgili ayet ve rivayetleri genel olarak incelediğimiz zaman, islam’ın, eşinden cinsel olarak yararlanmayı kocasının kadın üzerindeki en önemli hakkı bildiği anlaşılmaktadır. öyle ki bazı özel durumları göz önünde bulunduracak olursak, özellikle cinsel ilişki- nin kadına zararlı olması (fıkhî anlamda zarar), kadın veya erkeği ih- ram halinde olması, farz oruç tutmuş olması, camiler gibi kutsal yer- lerde olması, kadının hayız veya nifas (loğusa) halinde olması vb. gibi durumların dikkate alınması dışında bu hak için önemli bir sınırlan- dırma getirilmemiştir. Hatta cinsel birliktelik, kadın tarafından temin edilmediği takdirde, kocasına ondan yararlanmak için nafakayı kes- mek, ruhî ve bedenî cezalandırmalara başvurmak gibi yasal yetkiler is- lam tarafından verilmiştir.

Bu alanda diğer bir önemli nokta şudur: islam erkeklerin meşru cin- sel doyumlarını aile çerçevesinde ve tek eşlilik örneği ile sınırlandırmamış, aksine, erkeğin birden fazla karısı olmasına ve geçici evliliğe izin vere- rek onun için nispeten geniş bir alan kılmıştır. Bunun karşısında, kadı- nın kocasından cinsel anlamda yararlanması kurallar dâhilinde caiz ola- rak bildirilse de, kadının eşi üzerindeki “hakk”ı olarak kabul etmek daha sınırlı bir dairede gerçekleşmiştir. Kadının birden çok kocası olması ol- gusunun yasaklanması da evlilik haklarındaki cinsiyet farklılıklarının di- ğer bir boyutudur.

4 About ve Walas, kadınlar sosyolojisi, s.135.

(41)

Bu bölümde, erkekler ve kadınların, çok eşlilik ve geçici evlilik alan- larındaki farklı ahkâm ve hakları olasılığını göz önünde bulundurarak, kadın ve erkeğin cinsel haklarını incenleyeceğiz.5

1.1. Erkeğin Cinsel Hakkı

Kocanın cinsel hakkını iki yönden inceleyebiliriz: Fakihlerin literatü- ründe “temkin” hakkı diye adlandırılan birinci yön, kadının hiçbir zaman veya mekân sınırlandırması olmadan kocasına cinsel manada yararlanma imkânını sunması anlamındadır.6 Fakihlerin farz olan temkinin tanımın- daki bazı sınırlandırmaların doğruluğunun olup olmadığı yönünde ih- tilaf vardır. örneğin; acaba erkeğin hakkı sadece normalde yaygın olan cinsel faydalanma ile mi sınırlıdır yoksa kocası, karısından normal olma- yan şekiller de dâhil olmak üzere her türlü cinsel yararlanma hakkına sa- hip midir?7 Görüldüğü gibi konunun özünde, yani kadının kocası kar- şısında cinsel temkin hakkının varlığında hiçbir ihtilaf ve şüphe yoktur;

bu konu ayet ve rivayetler delili ile açık bir şekilde vurgulanmıştır. iler- leyen konularda sıkça karşılaşacağımız ve daha çok değineceğimiz nisâ Suresi’nin 34. ayeti, kadının itaatsizliği karşısında apaçık bir şekilde er- keğe; kadına nasihat etme, küsme ve bedensel cezalandırma metotlarına başvurma hakkını vermiştir.8 Buna göre, kadının itaatsizliğinin en kesin örneklerinden biri de onun cinsel temkinden (kocasını faydalandırmaktan)

5 1- Fakihlerin literatüründe “hukuk” kavramı, “ahkâm” kavramı karşısında kullanıl- maktadır. Bu ikisi arasındaki fark ise şudur: “Hukuk”, başkasına intikal edilebilirken veya düşürülebilirken, “ahkâm” böyle değildir. Ama buradaki konumuzda bu özel terim kastedilmemiştir. Hukuk burada ahkâmı da içeren daha geniş bir anlamda kullanılmıştır. nitekim rivayetlerde de bu geniş anlamın talak hakkı gibi tabirlerde de kullanıldığını görmekteyiz. Oysaki birinci terime göre, talak ve boşamanın kocanın hakkı değil, kocaya özgü kılınmış olan düşürülmez ve başkasına da intikal edilmez şerî bir hükümdür. Dolayısıyla cinsel hukuk kavramı iki şeyi kapsamaktadır: 1- Hak sahibi tarafından düşürülebilecek haklar. 2- Değiştirilemez ve başkasına intikal da edilemez hükümler. Bunun kendisi de ahkâm-i vaz’î (cinsel konularda kocanın karısının sorumlusu olması gibi) ve farz veya müstehap olan ahkâm-i teklifî olmak üzere iki kısma ayrılmaktadır.

6 bk. eş-Şehid es-Sanî, mesaliku’l-Efham, c.8, s.439.

7 el-Hekim, müstedreku’l-Urveti’l-Vuska, c.14, s.64-65.

8 Ayetin metni şöyledir: “Serkeşliğinden endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, (eğer tesir etmezse) yatakta onları yalnız bırakın, (eğer bununla da düzelmezlerse) onları vurun (dövün). Size itaat ederlerse, onlara karşı bir yol (bahane) aramayın.”

(42)

sakınmasıdır. O halde bu ayetin, kadının kocası karşısında cinsel temkin sunmasının gerekliliğine delaleti tartışılmazdır. rivayetlerde de kadının cinsel temkin sunmasının gerekliliği, kocanın hakları veya kadının üze- rine farz olan şeyler arasında yer almıştır.9 Ayrıca, muteber bir rivayette, resul-i Ekrem’in (s.a.a) sünnetinde cinsel ilişki ve boşama (talak) yetki- sinin kocanın elinde olduğu vurgulanmıştır.10

Kocanın cinsel hakkının bir diğeri ise şudur: Eğer bazı bulaşıcı has- talıklar veya kadının cinsel organındaki cismî ve bedensel kusurları, erke- ğin eşinden cinsel yararlanmasına engel teşkil ederse ve ondan yararlanma imkânı olmaz ise, şeriat açısından erkek evlilik nikâhını bozabilir11 ve bu da islam dininin, erkeğin cinsel hakkını resmen tanıdığının apaçık delilidir.

1.2. Kadının Cinsel Hakkı

islam’da, boşanma hakkı gibi ilişki hakkı da kocadadır ve kadına ait değildir. Biraz önce değindiğimiz bir rivayete göre imam Ali (a.s), nikâh akdinde cinsel ilişki ve boşama hakkının kendisinde olmasını şart koşan ve kocasına mihir veren kadın hakkında şöyle hükmetmiştir: “Bu ka- dın, Peygamber’in (s.a.a) sünnetine aykırı davranarak kendisine ait ol- mayan bir hakka sahip olmuştur.12 Yine bazı rivayetlerde, “Kadının, ko- cası üzerindeki hakları nelerdir?” sorusunun cevabında kadın haklarına hiç değinilmemiştir.13 Dolayısıyla bazıları islam’ın kadın haklarını resmen tanımadığını sanabilirler; fakat bu konuyla ilgili fıkhî hükümleri incele- diğimiz zaman bu fikrin doğru olmadığı anlaşılacaktır.

9 Bunlardan biri şudur: Senedi sahih olan bir rivayette şöyle geçmektedir: Kadının biri resul-i Ekrem’in (s.a.a) huzuruna gelerek, “Ey Allah’ın resulü! Kocanın karısı üzerindeki hakkı nedir?” diye sordu. Allah resulü (s.a.a) o kadına şöyle buyurdu:

“-Kocanın karısı üzerindeki hakkı- ona itaat etmesi ve ona karşı isyan etmemesi, günah işlememesi… ve devenin üzerinde olsa bile onu kendisinden engellememesidir.” Diğer bir muteber rivayette ise buna benzer bir ifadede şöyle geçmiştir: “Devemin üzerinde bile olsa onun ihtiyacına olumlu cevap vermesidir.” Vesailu’ş-Şia, c.14, mukaddimatu’n- nikâh bablarından 179. bab, s.112, h. 1 ve 3. Yine bk. age. mukaddimatu’n-nikâh bablarından 183. bab, s.117. Aynı şekilde bk. Buharî, Sahih-i Buharî, c.4, s.84 ve Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, c.3, s.465.

10 Vesailu’ş-Şia, c.15, el-muhur bablarından 29. bab, s.41.

11 age. c.14, el-Uyun ve’t-Tedlis bablarından, 1, 2 ve 3. bablar, s.593-599.

12 age. c.15, el-muhur bablarından 29. bab.

13 age. c.15, en-nefakat bablarından 1. bab, s.223-225.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu çalışma, Hak-İş ve bağlı sendikaların kadın komitelerinin çalışmalarını, ko- mite başkanlarının sendikalarda kadın sorununa ve toplumsal cinsiyet eşitliğine

• Bu dönemde birden fazla beceriyi aynı anda gerçekleştirme, hareketin ortaya çıkacağı çevredeki bilgilerin seçilim ve dikkate alınışı ve uzun süreli aktivitelerde

“Taraflar, gerektiğinde, öğrencilerin gelişen kapasitesine uygun olarak, kadın erkek eşitliği, kalıplaşmamış toplumsal cinsiyet rolleri, karşılıklı saygı,

Rastgele cinsel ilişkide bulunma ve sadakatsizlik ve dış görünüşe ilişkin kötüleme stratejilerine erkekle- rin verdikleri tepkilerin planladıkları ilişkinin uzun sü- reli ya

sürelerinin aynı yaş gurubundaki erkeklerden daha uzun, toplam DKK'nın daha fazla ve bel/ kalça oranının anlamlı olarak az olduğu belirlenmiştir.. yaş

Dergimiz bu özel konu ile ilgili kişilerin bilgi ve deneyimlerini paylaşacakları bir tartışma ortamının yaratılmasını ve güncel bilgi aktarımını hedeflemektedir.. Yine

Bu araştırmada Sakarya ilinde mikro kredi kullanımının bireylerin “yapabilirlikleri” üzerindeki etkileri ölçülmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda yapabilirlikten

There are two types of hand gestures like a glove based and vision-based.In this paper, a new approach called deep convolutional neural networks, which used in