• Sonuç bulunamadı

TZY faaliyetleri içerisinde önemli bir yere sahip olan lojistik uygulamalarının insanlık tarihi kadar eski olduğu bilinmektedir. Yerleşik düzene geçmeden önce topluluklar halinde yaşayan insanlar; avlanan hayvanların, toplanan meyvelerin ve diğer gıdaların taşınması; ileride tüketilmek üzere kurutulması, saklanması ve yeniden taşınması işlemlerini gerçekleştirmişlerdir. Yerleşik düzene geçtikten sonra üretilen gıda ve ihtiyaç malzemelerinin taşınması, çeşitli şekillerde korunması, depolanması söz konusu olmuştur. Dolayısıyla bu taşıma ve depolama faaliyetlerinin lojistik uygulamalarına bir temel oluşturduğu söylenebilir.

Ortaçağda ise gemilerle, kervanlarla ülkeler arası ticaretin başlaması sonucu ucuz hammadde üretimi, taşıması ve dağıtımı gibi yine temel lojistik

faaliyetleri yapılmaya başlanmıştır. Bu dönemde yeni kıtaların bulunması ile deniz yolları önem kazanmış, kara yolları iyileştirilmiş, büyük limanlar, geniş depolar inşa edilmiştir. Buhar ve motor gücünün deniz, kara ve demir yolu taşımacılığında kullanılması ile ticareti yapılan ürünlerde çeşitlenmeler başlamış daha fazla çeşit daha fazla ham madde ve ürün taşınmaya, depolanmaya başlanmıştır.

Birinci ve İkinci Dünya savaşı yıllarında ise askeri anlamda lojistik kavramının oluşmaya başladığı; taşıma, stoklama ve dağıtım faaliyetlerinin optimizasyon ve kontrolünün önem kazandığı görülmektedir. Lojistik yönetiminin temel esaslarını oluşturan ürünlerin daha hızlı taşınması, gerektiği kadar depolanması, ihtiyaç anında hazır olması, raf ömrünü kaybetmemesi, geri dönüşlerinin sağlanması gibi faaliyetlerin ortaya çıkışı yine bu dönemdedir. Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında küreselleşmenin hız kazanmasıyla üretim artmış, deniz aşırı pazarlara hizmet götürüldüğü için de taşıma, depolama ve dağıtım faaliyetleri önem kazanmıştır (Yıldıztekin, 2001). Bu yüzden 1950’li yıllar, lojistik faaliyetlerinde tedarik zinciri yönetim faaliyetlerine geçiş dönemi, bir başka deyişle tedarik zinciri yönetiminin ilk aşaması olarak değerlendirilebilir. 1960’lı yıllarda birçok üreticinin birim üretim maliyetlerini minimize etmek amacıyla, kitle üretim sistemleri üzerinde yoğunlaştığı görülmektedir. Dolayısıyla bu dönemde, yeni ürün geliştirme faaliyetleri yavaş ve tamamen işletme içi teknoloji ve kapasiteye bağlı durumdadır. Yine bu dönemde işletmelerdeki darboğaz oluşumlarını engellemek için stoklardan yararlanıldığı ve buna bağlı olarak yarı mamul stoklarına büyük yatırımlar yapılmasını kaçınılmaz hale geldiği görülmektedir. Bu dönemde teknoloji ve uzmanlığın müşterilerle veya tedarikçilerle paylaşılması çok riskli ve kabul edilemez olarak görülmektedir. Aynı şekilde, işletmeler arası işbirliği ve alıcı-tedarikçi ortaklığı üzerine ilginin de çok azdır (Tan, 2001: 40).

1970’lerde yeni bir akım olarak Malzeme Yönetimi Modeli ortaya çıkmıştır. Bu dönemde işletmeler üretim planlama, malzeme ihtiyaç planlaması, atölye planlama ve satın alma gibi faaliyetleri tek bir departmanda birleştirerek üretim faaliyetlerini yürütmeye çalışmışlardır. Çünkü bu şekilde teslimat

performansını geliştirme, stok seviyelerini düzenleme ve üretim maliyetlerini azaltma gibi avantajların elde edileceği düşünülmüştür. Malzeme yönetimi, üreticilerin fabrika sınırları içinde performanslarını geliştirmelerine yardımcı olmuştur (www.zeyrek.com.tr, 2002).

1980’lerde küresel rekabetin artması işletmeleri daha düşük maliyetle, kaliteli ve güvenilir ürünler sunmaya zorlamıştır. Dağıtım ve nakliye yönetimi kavramlarının malzeme yönetimi ile birleşmesi sonucu entegre lojistik kavramı gündeme gelmiştir. Entegre lojistik birden fazla üretim yeri olan, dağıtım merkezleri bulunan büyük üreticilerin işletme performanslarını arttırmalarını sağlamaktadır. Bu dönemde literatürde lojistiğin entegrasyonu olarak da ifade edilmektedir (Özdemir, 2004)

1990’lar işletme kararlarının merkezinde müşterinin olduğu ve işletmelerin müşteri memnuniyetini sağlayabilmek için yer aldıkları değer zincirindeki bütün üyelerle (tedarikçi, üretici, perakendeci vb.) işbirliği yollarını geliştirmeye çalıştıkları dönemdir. İşbirliğinin ön plana çıktığı bu yeni süreç literatürde Tedarik Zinciri Yönetimi olarak adlandırılmaktadır (Özdemir, 2004). Bu bağlamda TZY’nin 1980’lerden günümüze kadar geçirdiği tarihsel gelişim süreci ve tedarik zincirinde değişen yapılar ise Şekil 2.3’deki gibi ifade edilebilir.

Şekil 2.3. Tedarik Zinciri Gelişim Süreci

Kaynak. Childerhouse ve Towill, 2000:343’den aktaran Çağlıyan, 2002.

Tedarik zincirindeki her bir üyenin öncelikli amacı, sahip olunan en yeni bilgiyi zincirdeki diğer işletmelerle paylaşmak ve daha etkin bir arz ve talep dengesinin sağlanmasına katkıda bulunmaktadır. Bu bağlamda tedarik zincirinin kısa vadedeki amacı gereksiz stokları ortadan kaldırarak üretim ile müşteriye

Alt Montaj Üreticileri Nihai Üretici Dağıtım Merkezi Perakendeciler Tüketici

Aylar Aylar Haftalar Haftalar

1990 Yalın Tedarik Zinciri

Aylar Aylar Haftalar Haftalar

Çekme Kanban Kanban Kanban Tüketici Talebi

Çekme Çekme

Çekme

1995 Yalın-Çevik Tedarik Zinciri

İtme Planı

Tüketici Talebi Stok Bilgisi Küresel Malzeme Planlama Sistemi

Aylar 2 Hafta 1 Hafta 1 Hafta

Çekme Çekme Çekme İtme Stok Bilgisi D.P Stok Bilgisi Toplam Tüketici Talebi Çekme

2000 Kişiselleştirilmiş Yalın-Çevik Tedarik Zinciri

Tüketici Talebi Şeffaf Internet Bilişim Sistemi

Hafta 1 Gün 4 Gün

Çekme Çekme

D.P

Toplam Tüketici Talebi

Çekme Çekme

1980 Geleneksel Tedarik Zinciri

İtme İtme İtme Çekme

Montaj Talebi Dağıtım Talebi Perakendeci Talebi

Tüketici Talebi

cevap verebilme hızını artırmakken, uzun vadedeki stratejik amaç müşteri beklentilerinin doğru yerde teslim edilmiş doğru ürünle karşılanarak pazar payını ve kârları artırmaktır. Dolayısıyla ürünü kaynağından tüketim noktasına en kısa zamanda ve en düşük maliyette ulaştırmak, tedarik zinciri uygulamalarına temel oluşturmaktadır (Yüksel, 2001).

Günümüzde tedarik zinciri yönetimindeki önemli olgu, tedarik zinciri faaliyetlerinin İnternet ortamında gerçekleştirilmesidir. İnternet uygulamaları ile tüm üretim ortakları sürece dâhil edilebilmekte, stoklar kontrol edebilmekte ve müşteriler sipariş verebilmektedirler. Örneğin, bir bilgisayar işletmesinin tedarik zincirinde müşteriler işletmenin İnternet sayfası vasıtasıyla arama yaparak, ihtiyaç ve bütçelerine uygun, istedikleri özellikleri taşıyan bilgisayarları belirleyebilmekte ve satınalma kararı verebilmektedirler. Müşteri siparişini tamamladığı anda teslim tarihinin ne olacağını öğrenebilmektedir. Bu uygulama ile müşteri hiçbir baskı hissetmeden alış veriş yapabilmekte ve ürünün tam olarak ne zaman eline geçeceğini öğrenebilmektedir. Müşteri ile işletme arasındaki bu ilişki işletme

(alıcı) ve satıcı (tedarikçisi) arasında da mevcuttur (Altıntaş, 2000).

Üretici işletmelerde elektronik ortamdaki uygulamalardan önemli faydalar elde edebilmektedir. Siparişlerin doğrudan müşteriden toplanması nedeniyle işletmeler kendi iş süreçlerinde kullanmak üzere çok değerli satış noktası bilgilerini gerçek zamanlı olarak elde edebilmektedirler. Üretim bölümü tam olarak ne üreteceğini, satın alma da ne sipariş edeceğini bilirken, pazarlama bölümü da belirli bir programın başarısını ölçebilmektedir. Bu uygulamalar bir adım daha ileriye götürüldüğünde, bilginin doğrudan parça tedarikçilerine ve tamamlanmış mal üreticilerine aktarıldığı bir yapı ortaya çıkacaktır. Bu bağlamda, eğer işletme sadece kendi süreçlerinin otomasyonuyla yetinmeyerek, kendi süreçlerini tedarik zincirindeki diğer üyelerin otomasyonunu sağladığı süreçleriyle entegre ederse, küresel pazarların hızla değişen rekabet koşullarıyla tedarik zincirindeki işletmeler birlikte mücadele edebileceklerdir (Cevdet, 1998:35).

Geleneksel satınalma faaliyetlerinden tedarik zinciri yapısına doğru hızlı bir dönüşümün yaşandığı günümüzde, geleneksel yöntemlere kıyaslandığında İnternet üzerinden gerçekleştirilen tedarik işlemlerinin işletmelere, iş gücü

maliyetlerinin azaltılması, işlem maliyetlerinin azaltılması, daha geniş bir tedarikçi tabanına ulaşma, tedarikçileri daha etkin bir şekilde kontrol edebilme (Whyte, 2000:25) gibi birçok avantaj sağladığı görülmektedir. Bu bağlamda geleneksel tedarik süreci ile İnternet üzerinden gerçekleştirilen tedarik süreci arasında önemli farklılıklar olduğu görülmektedir. Bu genel farklılıklar aşağıda Tablo 2.1’de görüldüğü gibidir.

Tablo 2.1. Klasik İle Internet Üzerinden Tedarik Süreci Arasındaki Farklılıklar

Klasik Süreç Internet Süreci

Rast gele alımların oranı Yüksek Düşük

Miktar ıskontosu Düşük Yüksek

Yönetimsel süreç Kâğıt ağırlıklı Elektronik

Çalışan verimliliği Düşük Yüksek

Sipariş döngüsü süreci Uzun Kısa

Hata miktarı Yüksek Düşük

Kaynak: www.infomag.com.tr, 2003