• Sonuç bulunamadı

Tebligat Kanunu m 5’in Değerlendirilmesi

Belgede Davadan feragat (sayfa 59-63)

Tebligat Kanunu215 ve bu Kanuna dayanılarak hazırlanan Tebligat Nizamnamesinin 6. maddesinde, dava dilekçesinin davalıya tebliği için davacının posta giderlerini peşin

maddesi hükmü şu şekildedir: Dava açıldıktan sonra posta ücretinde tebliğ işlemlerinin yapılmasını engelleyecek şekilde azalma olması halinde, otuz gün içinde posta ücretinin tamamlanması daire başkanı veya görevlendireceği tetkik hakimi, mahkeme başkanı veya hakim tarafından ilgiliye tebliğ olunur. Tebligata rağmen gereği yerine getirilmediği takdirde bildirim aynı şekilde bir daha tekrarlanır. Posta ücreti süresi içinde tamamlanmazsa dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. Bu kararın tebliği tarihinden başlayarak üç ay içinde, noksanı tamamlanmak suretiyle yeniden işleme konulması istenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilir ve davacıya tebliğ olunur.

213

‘… posta ücret tarifesi değişmesi sebebiyle eksik hale gelen posta ücretinin tamamlanması hususunun davacıya ikinci kez bildirilmesine rağmen belirtilen süre içinde eksiklik giderilmediğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir …’. D3D, E. 1992/383, K. 1993/3794, KT. 23.12.1993, Aslan-

Berk, s. 211. Aynı yönde bkz. ‘... kendisine yapılan iki ayrı tebligata rağmen, davanın devamı sırasında

artan posta giderlerini yatırmayan, bu nedenle dosyası işlemden kaldırılan davacının üç ay içinde söz konusu noksanlığı gidermediği ve bir başvuruda bulunduğu görülmekle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmelidir …’. AYİM2D, E. 1998/822, K. 2000/293, KT. 08.11.2000, AYİMD, 2001, sy. 15, s. 114-115.

214

İYUK’nun 26/3. maddesi hüküm şu şekildedir: Davacının gösterdiği adrese tebligat yapılamaması halinde, yeni adresin bildirilmesine kadar dava dosyası işlemden kaldırılır ve varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır. Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir yıl içinde yeni adres bildirilmek suretiyle yeniden işleme konulması istenmediği takdirde, davanın açılmamış sayılmasına karar verilir

215 Tebligat Kanunu 5. maddesi hükmü şu şekildedir; Tarifede yazılı PTT ücretlerini veya dördüncü madde mucibince verilecek zaruri masrafları, hilafına bir hüküm bulunmadıkça tebliğin yapılmasını isteyen

olarak ödemekle yükümlü olduğu, posta giderinin peşin olarak ödenmemesi halinde mahkemece davacıya posta giderinin ödenmesi için süre verileceği, eğer davacı verilen bu süre içinde de posta giderini ödemez ise talebinden sarfınazar etmiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır. İşte buradaki ‘talebinden sarfınazar etmiş sayılır’ ibaresi doktrinde ve uygulamada değişik yorumlara neden olmuş, bunun davadan feragat mi, yoksa davayı geri alma mı, yoksa sadece tebligattan vazgeçme mi olduğu tartışılmıştır.

Bir görüş bu durumda davacı yalnızca tebligattan vazgeçmiştir. Dolayısıyla bu halde dosyanın yenileme talebine kadar işlemden kaldırılması gerekir. Bununla davacı davasını takip etmekten vazgeçmiş sayılmaz şeklindedir216.

Diğer bir görüşe göre ise tebliğ masrafını ödemeyen davacı davasını, HUMK 185/1 anlamında takipten vazgeçmiş sayılır. Yani davasını geri almıştır217. Fakat burada farklı bir durum vardır. Zira bilindiği gibi davanın geri alınması için davalının muvafakati gerekmektedir. Burada ise davalının muvafakatı aranmadan davacının davasını geri aldığı kabul edilmektedir. Burada özel bir hüküm vardır. Çünkü dava dilekçesi henüz davalıya tebliğ edilmediğinden, davacının davasını geri alması veya davasını takipten vazgeçmiş sayılması için, davalının muvafakatini almasına gerek yoktur. Bu nedenle davalı yararına, bu halde yargılama giderine de hükmedilmez218.

Konumuz açısından olayı değerlendirmek gerekirse, burada sorun ‘talebinden sarfınazar etmiş sayılır’ ibaresinin, davadan feragat olarak yorumlanıp yorumlanamayacağı meselesidir. Nitekim Danıştay bir kararında, ara kararı bildiriminden itibaren 30 gün içinde gerekli giderlerin ödenmesine ilişkin ara kararı gereğini yerine geirmeyen davacının davasından feragat etmiş saymıştır219.

peşin olarak öder. Tebliği çıkaracak merci tarafından tayin olunan mehil içinde gerekli masrafı vermeyen, talebinden sarfınazar etmiş addolunur. Zaruri sebeplerden dolayı bu mehle riayetsizlik halinde yeni bir mehil verilir.

216 Postacıoğlu, s. 380; Berkin, Rehber, s. 375; Bilge-Önen, s. 436-437; Moroğlu, Erdoğan-Muşul, Timuçun, Tebligat Hukuku, İstanbul 1990, s. 53-54.

217

Üstündağ, s. 452; Aslan, s. 73. 218

Üstündağ, s. 452; Aslan, s. 74.

219 D3D, E. 1985/104, K. 1985/505, KT. 08.02.1985, DBB; ‘... Bu hükümler muvacehesinde, davalıya ilanen yapılacak tebligata ait masrafları deruhte edip etmeyeceği ve işbu kararın tebliğinden itibaren 30 gün süre zarfında gerekli masrafları deruhte etmeyeceğini bildirdiği veya herhangi bir beyanda bulunmadığı takdirde Tebligat Kanununun 5. ve Tebligat Nizamnamesinin 6. maddeleri hükmü gereğince davasından feragat etmiş sayılacağı hususu … tebliğ edilmiş bulunmaktadır … davacıya tebliğ edilen ara kararı gereğinin 30 gün içerisinde yerine getirilmediği anlaşıldığından… davacı idarenin davasından feragat etmiş sayılmasına ...’. D9D, E. 1980/3734, K. 1981/4242, KT. 23.09.1981, DD, 1982, sy. 46-47, s. 340-341. Aynı yönde bkz. D9D, E. 1971/534, K. 1971/2438, KT. 09.10.1971, Danıştay 9. Daire Kararları, Danıştay Yayınları, Ankara 1973, s. 208; D9D, E. 1974/681, K. 1975/200, KT. 05.02.1974, Müderrisoğlu, s. 566.

Danıştay’ın bu kararı eleştirilebilir. Zira bu kararın İYUK 6. maddesi nedeniyle artık uygulama alanı bulunmamaktadır. Çünkü madde gereğince harç veya posta ücretinin yatırılmaması veya azalması durumlarında mahkeme ancak davanın açılmamış sayılmasına karar verecektir220.

Feragat kesin hüküm etkisine sahip ve dava konusu uyuşmazlığı sona erdiren bir beyan olduğuna göre, ara kararının yerine getirilmemesi nedeniyle davadan feragat edildiğinin kabul edilmesi mümkün görülmemektedir221. Zira feragat davaya son veren ve kesin hükmün hukuki sonuçlarının ortaya çıkmasına neden olan bir durumdur. Dolayısıyla davacı bu durumda davasını tekrar açamaz. Bu nedenle tebliğ masraflarını yatırmayan kişiye, dava konusu haktan da feragat etmiş sayılma gibi çok ağır bir sonucun bağlanması kabul edilmemelidir222. Burada davacı davasını hiç açmamış olarak kabul edilmelidir. Dolayısıyla süresi içinde olmak koşulu ile, harcını ödeyerek davasını yeniden açabilir.

220

D3D, E. 1992/383, K. 1993/3794, KT. 23.12.1993, Aslan-Berk, s. 211. Aynı yönde bkz. AYİM2D, E. 1998/822, K. 2000/293, KT. 08.11.2000, AYİMD, 2001, sy. 15, s. 114-115.

221 Yasin, s. 164.

İKİNCİ BÖLÜM

FERAGAT EDİLEMEYECEK DAVALAR VE DAVADAN FERAGAT

EDEBİLECEK KİŞİLER

I. GENEL OLARAK

Kural olarak her davadan feragat edilebilir. Anayasanın 36. maddesi ve HUMK’nun 79. maddesi gereğince, hiç kimse kendi lehine olan bir davayı açmaya zorlanamayacağı gibi, açmış olduğu bir davayı da sonuna kadar takip etmeye de zorlanamaz. Bireyler açmış oldukları davalardan istedikleri zaman feragat edebilirler. Haklı veya haksız olmalarının hiçbir önemi yoktur.

Medeni usul hukukuna hakim olan ilkelerden birisi de, ‘Tasarruf İlkesi’dir. Bu ilke uyarınca dava malzemesinin taraflarca hazırlanması ve davanın taraflarca yürütülmesi esastır. Tarafların dava konusu üzerinde serbestçe tasarruf edebilmeleri de bu ilkenin sonucudur. Tasarruf ilkesi hakimin kendiliğinden bir davaya bakamayacağını, ancak, talep, yani dava açılması üzerine davaya bakabileceğini, tarafların dava konusu üzerinde tasarruf yetkilerinin bulunduğunu ve hakimin, tarafların talebi ile bağlı olduğunu ifade eder223. Bu ilkenin doğal sonucu olarak hakimin kendiliğinden bir davaya bakması yasaktır. Açık bir kanun hükmü olmadıkça hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya zorlanamaz. Davanın açılmasında olduğu gibi tarafların aralarındaki uyuşmazlığı hükme konu yapma mecburiyetlerinin olmaması da bu ilkenin kapsamında yer alır. Feragat, kabul ve sulh gibi işlemler, davanın taraflarının aralarındaki uyuşmazlığı hükme konu yapma mecburiyetlerinin olmaması ve yargılama üstünde tasarruf edilebileceklerinin somut görüntüleridir224.

Dava konusu üzerinde tarafların tasarruf yetkisi bulunmasa dahi, davacı davasından feragat edebilir. Örneğin tasarruf ilkesinin tam olarak uygulanmadığı, boşanma, velayet, babalık, nesep davalarında, kabul kesin hükmün sonuçlarını doğurmadığı halde, davacı davasından feragat edebilir ve bununla davası son bulur225.

223

Ulukapı, Ömer, Yargıtay Kararları Işığında Medeni Usul Hukukunda Yargılamaya Hakim Olan İlkelerden Taraflarca Hazırlanma İlkesi, SÜHFD, Konya 1998, c. 6, sy. 1-2. s. 723; Kuru, El Kitabı, s. 399; Bilge-Önen, s. 296-297; Alongoya, s. 2; Muşul, Timuçun, Medeni Usul Hukukunda Terdit İlişkileri, İstanbul 1984, s. 42.

224

Kuru, c. IV, s. 3650; Ulukapı, Taraflarca Hazırlama İlkesi, s. 723; Kuru, El Kitabı, s. 399; Bilge-

Önen, s. 296-297; Alongoya, s. 2; Muşul, s. 42; Aslan, s. 76; Yılmaz, İddia ve Savunma, s. 14.

225 Kuru, c. IV, s. 3650; Önen, Feragat ve Kabul, s. 28; Bilge-Önen, s. 350, Önen, Yargılama Hukuku, s. 278; Postacıoğlu, s. 480.

II. FERAGAT EDİLEMEYECEK DAVALAR

Kural her davadan feragat edilmesi olduğu halde, bazı istisnai durumlarda feragat davayı sona erdirmez. Mahkeme feragate rağmen davaya devam etmekle mükelleftir. Bu istisnalar şunlardır;

Belgede Davadan feragat (sayfa 59-63)