• Sonuç bulunamadı

Kanuni Temsilcinin Davadan Feragat Etmesi

Belgede Davadan feragat (sayfa 88-91)

1. Davacının Velisinin Davadan Feragat Etmesi

4721 sayılı Medeni Kanunun velayeti düzenleyen 335. maddesinde ergin olmayan çocukların ana ve babanın velayeti altında olduğu, yasal sebep olmadan velayetin ana ve babadan alınamayacağı, hakimin vasi atanmasına gerek görmediği, kısıtlanan ergin çocukların da ana ve babanın velayeti altında olduğu düzenlenmiş, diğer maddelerde de bu hususa ilişkin hükümler getirilmiştir. Kanunun 342. maddesinde de ana ve babanın, velayetleri çerçevesinde üçüncü kişilere karşı çocukların yasal temsilcisi olduğu belirtilmiştir. Bu kapsamda velinin velayeti altındaki çocuğunun haklarını korumak için yasal temsilci sıfatıyla dava açma yetkisi kanun tarafından doğrudan verilmiştir. Dava açma yetkisinin doğal sonucu olarak veliye, açılan davadan feragat etme yetkisi de tanınmıştır. Tabi burada, küçüğün veya velayet altına mahkeme kararıyla alınan ergin kişinin davadan feragat etme yetkisi yoktur, yapmış olduğu feragat beyanı geçersizdir. Bu

326 ‘... Davacının vekaletnamesinde, feragate yetkili kılındığı, bu yetkiye dayanarak vekil tarafından feragatin yapıldığı anlaşılmıştır. Feragat kesin hükmün sonuçlarını doğurduğundan, davacının feragatten vazgeçmesi talebinin kabulüne hukuken imkan yoktur ...’. D10D, E. 1975/1132, K. 1976/1812, KT. 29.09.1976, Müderrisoğlu, s. 567.

327 AYİMDK, E. 1997/42, K. 1997/15, KT. 27.03.1997, AYİMD, 1998, sy. 12, s. 72-73. 328 Kuru, c. IV, s. 3552.

durumun mahkeme tarafından resen gözetilmesi gerekir. Dava davacının velisi tarafından açılmışsa, örneğin ilköğretim okulu öğrencisinin velisinin çocuğunun dersleri için not tespiti için açılan davalarda ya da askeri okuldan çıkarılma işleminin iptali istemiyle on sekiz yaşından küçük öğrencinin velisi tarafından açılan davalarda olduğu gibi, davacının velisinin davadan feragat etme yetkisi vardır.

Ancak kural bu olmakla birlikte Yargıtay’ın velinin yapmış olduğu feragatlerin hepsini kabul etmediği davalar da bulunmaktadır. Nitekim bu doğrultuda bir boşanma davasında, hükümden önce velayetin kimde olduğu belli olmadığı için, sonradan mahkeme kararıyla velayeti kendisine verilen annenin, duruşma sırasında çocuklar için verilen iştirak nafakası talebinden vazgeçmesini, yani feragat etmesini geçerli kabul etmemiş, bu feragat beyanı doğrultusunda verilen yerel mahkeme kararını da bozmuştur329.

Davacının velisinin davadan feragat etmesi için sulh hukuk mahkemesinden izin almasına gerek yoktur330. Davacının velisi doğrudan davacının menfaati doğrultusunda feragat beyanında bulunabilir. Nitekim Danıştay, davacının velisinin doğrudan davadan feragat edebileceğine ve velinin sulh hukuk mahkemesinden izin alması gerekmediğine hükmetmiştir331.

2. Davacının Vasisinin Davadan Feragat Etmesi

Davacının vasisinin davadan feragat edebilmek için sulh mahkemesinden izin alması gerektiğine yönelik olarak açık bir hüküm yoktur. Ancak Medeni Kanunun 462. maddesinin 8. fıkrasında belirtilen ‘dava açma, sulh olma, tahkim ve konkordato yapılması’ hallerinde sulh mahkemesinin izni alınması gerektiği hususunun kıyasen davadan feragat için de geçerli olduğu, bu sebeple, davacının vasisinin davadan feragat edebilmesi için, sulh hukuk mahkemesinden feragat için ayrıca ve özel olarak izin almış olması gerektiği belirtlmiştir332.

329

‘… doğmamış haktan feragat caiz bulunmadığından, davacının (annenin) duruşma sırasındaki beyanı nazara alınarak velayeti analarına verilen çocuklar için iştirak takdir edilmemesi bozmayı gerektirir …’. Y2HD, 7598/7336, KT. 24.12.1971, İBD, 1972/3-4, s. 265, Kuru, c. IV, s. 3554.

330

Kuru, c. IV, s. 3554; Yasin, s. 158; Reisoğlu, Safa, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 11. Bası, Beta, İstanbul 1997, s. 49,

331 D10D, E. 1972/8854, K. 1973/4153, KT. 08.11.1973, Kargözoğlu, s. 32.

332 Kuru, c. IV, s. 3554; Yasin, s. 158; Reisoğlu, s. 49; Kuru-Aslan-Yılmaz, s. 272-273; Aynı yönde bkz. ‘… vasinin davayı kabulü için sulh mahkemesinden ayrıca izin alması gerekir. Çünkü kabulü Medeni Kanunun 405/8. maddesinde sulha benzer bir işlem saymak kanunun ruh ve maksadına uygun düşer …’. YHGK, 565/647, KT.13.03.1963, Erdoğan, Celal, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, 1985 Ankara, s. 73; YHGK, 173/317, KT. 15.04.1964, Edoğan, Açıklamalı, s. 130

Sulh mahkemesinin izni olamadan vasinin davadan feragat etmesi durumunda, feragati kabul edecek olan mahkemenin, sulh mahkemesinden ‘vasinin davadan feragat izni alıp almadığını, izin alınmamış ise feragate icazet verilip verilmediğini ara kararı ile sorması gerekmektedir. Sulh hukuk mahkemesi feragat izni alınmadığını bildirirse feragati kabul edecek olan mahkeme vasinin feragat beyanını kabul etmeyerek davanın esasını incelemelidir333. Buna karşılık sulh hukuk mahkemesi feragat izni alındığını veya böyle bir izin olamasa bile feragate icazet verildiğini bildirirse, feragati kabul edecek olan mahkemece vasinin feragat beyanı kabul edilerek dava sona erdidirilecektir.

Sulh hukuk mahkemesinin izni olmadan yapılan feragat beyanını esas alarak verilecek bir karar ise bozma sebebi olacaktır. Zira bu durum kamu düzeninden olup temyizde resen nazara alınması gerekir334

Tabi burada kendisine vasi tayin edilen kişinin artık davadan feragat etme ehliyeti, dolayısıyla davadan feragat yetkisi yoktur. Bu durumun mahkemece resen gözetilmesi gerekir. Başka bir ifadeyle, vesayet altına alınan kişinin, vasiden habersiz davadan feragat etmesi geçersizdir. Bu şekilde verilen bir hüküm de mutlak bozma sebebidir335. Vesayet altına alınan kişinin davadan feragat beyanı hakkında vasinin haberi olsa dahi feragat beyanı geçersiz olur. Zira bu konuda vasinin dahi tek başına yetkisi bulunmayıp ancak sulh hukuk mahkemesinin izni gerekir.

Davacı vesayet altına alınmadan önce davasını bir vekil aracılığı ile takip etmekte ise, davacının örneğin medeni hakları kullanma ehliyetini kaybetmesi sonucunda vesayet altına alınması durumunda, bu vekalet ilişkisi, dolayısıyla vekilin yetkileri sona erer. Bu nedenle bundan sonra davadan feragat yetkisi sulh hukuk mahkemesinin izni ile vasiye aittir336. Yetkisi sona eren vekilin davadan feragat etmesi geçersizdir337.

3. Kendisine Kanuni Müşavir Tayin Eden Kişinin Davadan Feragat Etmesi

Kısıtlanması için yeterli sebep bulunmamakla beraber korunması bakımından fiil ehliyetinin sınırlanması gerekli görülen ergin bir kişiye, Medeni Kanunun 428 vd. maddelerinde de düzenlendiği üzere dava açma ve sulh olma gibi işlerde görüşü alınmak üzere bir yasal danışman atanabilir. Kendisine kanuni müşavir veya yeni Medeni Kanunun 333 Reisoğlu, s. 50. 334 Akcan, s. 69. 335 Akcan, s. 71. 336 Kuru, c. IV, s. 3555.

337 Y7HD, E. 1980/220, K. 1980/477, KT. 23.01.1980, YKD, 1980, sy. 8, s. 1102-1103, Kuru, c. IV, s. 3555.

deyimi ile yasal danışman tayin edilen kişi (velayet ve vesayet altında değilse), fiil (medeni hakları kullanma) ve dava ehliyetine sahiptir338.

Kanunda açıkça dava açma ve sulh olma terimleri kullanılmışsa da bu durumun feragat içinde geçerli olduğu açıktır. Ancak burada ikili bir ayrım yapılmaktadır. Kendisine kanuni müşavir tayin edilen kişi, şahısvarlığı haklarına ilişkin davaları, kanuni müşavirinden ( yasal danışman) izin almadan açabilir ve takip edebilir veya açmış olduğu davasından feragat edebilir. Örneğin boşanma, evliliğin iptali, nişanın bozulmasından dolayı tazminat, tanıma, şahsiyet haklarına tecavüzden dolayı açılan davalarda olduğu gibi339.

Buna karşılık malvarlığını ilgilendiren davalar bakımından, kendisine kanuni müşavir tayin edilen kişinin davadan feragat edebilmesi için, kanuni müşavirinden (yasal danışman) feragat için, ayrıca ve özel olarak, izin alması gerekir. Kanuni müşavirden izin alınmadan yapılan feragat geçersizdir340. Fakat feragate sonradan kanuni müşavir icazet vermiş ise bu durumda feragat kanatimce geçerli kabul edilmelidir. Sulh hukuk mahkemesinin burada bir rolü yoktur. Ancak kendisine kanuni müşavir tayin edilen kişi, kanuni müşavirin davadan feragate izin vermemesi kararına karşı sulh hukuk mahkemesine itiraz etme yetkisi vardır. Bu durumda sulh hukuk mahkemesinin vereceği karar önem arzeder. Mahkeme davadan feragate izin verirse bu durumda kendisine kanuni müşavir tayin edilen davacı davasından feragat edebilir341.

4. Kendisine Kayyım Tayin Edilen Kişinin Davadan Feragat Etmesi

Kendisine kayyım tayin edilen kişi, kayyım tayinini gerektirmiş olan davada, kayyım tarafından temsil edilir. Kayyımın dava takibindeki yetkileri ise, vasinin yetkileri gibidir. Dolayısıyla, kayyımın da davadan feragat edebilmesi için, vasi gibi yetkili sulh hukuk mahkemesinden izin alması gerekir342.

Belgede Davadan feragat (sayfa 88-91)