• Sonuç bulunamadı

Feragatten Rücu Edilememesi

Belgede Davadan feragat (sayfa 36-38)

Feragat beyanından sonra bu beyandan, rücu etmek de mümkün değildir. Diğer bir ifade ile davadan feragat kesin hükmün sonuçlarını doğuracağı için davasından feragat ettiğini bildiren davacının artık bundan rücu etmesini bildirmesi mümkün değildir106.

Davacının davasından feragat ettiğine ilişkin beyanı mahkemeye ulaştıktan sonra davalıya tebliğ edilmemiş olsa dahi, artık bundan geri dönemez. Çünkü feragat etmekle davacının hakkı ve buna bağlı olarak da dava hakkı sona erer. Feragat beyanının mahkeme kayıtlarına girmesi yeterlidir107. Sona ermiş bulunan haktan ya da konusu kalmayan bir haktan söz edilemediği için de artık rücu yetkisi bulunmamaktadır108.

Esasen Danıştay’ın da içtihatları bu yönde olup, doktrindeki görüşler paralelindedir. Nitekim 1973 yılında vermiş olduğu bir kararda; davacının Tokat-Niksar Kaymakamlığına vermiş olduğu dilekçesiyle davasından feragat ettiğini bildirdikten sonra

104 Örneğin; ‘ben davamdan gelecek oturumda feragat edeceğim’ beyanının da feragat beyanı olarak kabul edilmemesi gerektiği ileri sürülmüştür. Aslan, s. 39. Aynı yönde bkz. ‘Davacılar, taşınmazlar hakkındanki davaları keşif arasında atiye terk ettiklerini bildirmişlerdir. 02.09.1983 tarihli yargılama oturumunda ise davacılar (şimdilik vazgeçiyoruz) şeklinde beyanda bulunmuşlardır. Bu ibare anlam bakımından bu taşınmazlara ilişkin davalardan vazgeçildiğini göstermez. Aksine davanın müraacata bırakıldığını ifade eder. Mahkemece bu ibarelerin vazgeçme şeklinde düşünülerek davanın reddine karar verilmesi yasaya aykırıdır’. Y8HD, E. 1985/11981, K. 1985/11950, KT. 09.12.1985, Sınmaz-Karataş, s. 241; ‘… Davanın ileriye bırakılması, davadan vaz geçildiği anlamında ve usulün 95. maddesinde yazılı nitelikte bir açıklama değildir ...’. Y4HD, 16514/9564, KT. 31.10.1963, Erdoğan, Açıklamalı, s. 129; ‘… vekil davalıları ibra ve davadan feragat etmiş olmayıp, şimdilik sarfınazar ettiğini beyan etmiş ve bu söz feragata mahmul bulunmamaış iken feragat manası verilerek bu kısım davanın reddine karar itası yolsuzdur …’. Y4HD, 1453/2103, KT. 08.10.1936, Atasayan, Tacettin, Hukuk Muhakemeleri Usulü İçtihatlar Külliyatı, Türkiye Ticaret Matbaası, 1954, s. 258.

105 D6D, E. 1991/4453, K. 1992/772, KT. 27.02.1992, DD, 1993, sy. 86, s. 344. 106

Karagözoğlu, s. 26; Kuru, c. IV, s. 3645; Kuru-Aslan-Yılmaz, s. 614; Yavuz, s. 1019; Aslan, s. 40;

Yasin, s. 173; Turhanoğlu, s. 197; Pekcanıtez-Atalay-Özekes, s. 141; Coşkun-Karyağdı, s. 353; Candan, s. 763;

107 Bununla beraber, duruşmada iki taraf huzurunda okunmamış veya karşı tarafa tebliğ edilmemiş olan feragatin tekemmül etmemiş olacağından yapılan feragat beyanından rücu edilebileceği görüşünü savunan yazarlarda vardır. Bilge, s. 311; Bilge-Önen, s. 353; Üstündağ, s. 572; Erdemir, s. 321;

Erdoğan, Açıklamalı, s. 128.

aradan on altı gün sonra feragat talebinden vazgeçmiş olmasını artık kesin hüküm oluştuğu nedeniyle feragatten rücunun mümkün olmadığına karar vermiştir109.

Danıştay kararlarına bakıldığı zaman çoğu zaman feragatten rücu edilememesinin sebebi olarak110, feragatin kesin hükmün sonuçlarını doğurması, tek taraflı irade beyanı ile tamamlanması, davalının veya mahkemenin kabulüne gerek bulunmaması gerekçelerine dayandığı görülmektedir. Nitekim kesin hükmün geçerliliği için feragat beyanının mahkemeye ulaşmasını yeterli görmüş ve mahkemeye ulaşan feragat beyanından artık geri dönülemeyeceğine hükmedilmiştir111.

Aynı yönde AYİM kararlarına da rastlamak mümkündür112.

109 ‘... Davadan feragat kesin hüküm neticelerini doğuracağı ve feragatten rücu mümkün bulunmadığı cihetle feragat talebinden vazgeçtiği yolunda verilen dilekçenin hukuki dayanağı yoktur. Bu sebeple, davacı 02.04.1971 tarihli dilekçesiyle davasından feragat ettiğini bildirmiş bulunduğundan ortadan kalkmış bulunan dava konusu anlaşmazlık hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildi …’. D5D, E. 1971/8001, K. 1973/2281, KT. 17.04.1973, Karagözoğlu, s. 27-28; Müderrisoğlu, s. 565-566;

Kuru, c. IV, s. 3646.

110

‘... davacının 29.01.2002 günlü dilekçesi ile karar düzeltme talebinden feragat edip, henüz bu konuda bir karar verilmeden 20.11.2002 günlü dilekçe ile feragat talebinden vazgeçtiğini bildirdiği dosyanın incelenmesinden anlaşılmış ise de; feragatin tek taraflı irade beyanı ile tamamlanması, feragatin geçerliliği için mahkemeye ulaşması yeterli olup davalının ya da mahkemenin kabulüne gerek bulunmaması, mahkemenin bu konudaki yetkisinin feragatin gerçek olup olmadığını ve kanuna uygun olarak yapılıp yapılmadığını tespitinden ibaret bulunması ve feragatin kesin hükmün sonuçlarını doğurması nedenleriyle, feragatten rücu edilmemesi karşısında, davacının vazgeçme talebinin incelenmesi mümkün değildir ...’. DİDDGK, E. 2002/74, K. 2002/867, KT. 22.11.2002, Arslan-

Sınmaz-Dündar, s. 675.

111 ‘... İdare Mahkemesince, davacının 6.7.1988 günlü dilekçesi ile davasından feragat ettiğinin anlaşıldığı, bilahare 20.7.1988 günlü dilekçesi ile feragatten rücu ettiğini belirterek dosyanın işleme konulmasını istemiş ise de, Yargıtay İçtihatlarına göre, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 91.maddesi gereğince vaki feragatin feshi hakkında ortada bir yargı ilamı alınmadıkça, feragatten rücunun mümkün olmaması nedeniyle bu istemin kabul edilemeyeceği belirtilerek feragat nedeniyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ve bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir. ... Bozma istemi yerinde görülmeyerek anılan mahkeme kararının onanmasına karar verildi …’. D6D, K. 1990/1517, E. 1989/153, KT. 20.09.1990, DBB; ‘... Sivas İdare Mahkemesinde 23.3.1999 gününde davanın açıldığı, davacının 12.04.1999 günü mahkeme kayıtlarına giren dilekçesi ile 36 kredi sınırı sebebiyle İİBF Dekanlığına ve Rektörlüğe karşı açtığı davadan vazgeçtiğini, gereğinin yapılmasını istediği, yine davacının, 15.04.1999 gününde mahkeme kayıtlarına giren dilekçesi ile, 12.4.1999 tarihinde davasından feragat ettiğine ilişkin dilekçe verdiğini, ancak üniversite yönetiminin Pazartesi günü 36 kredi sınırını kaldırdığını söylediği, 15.4.1999 da da kaldırdığını eski haline döndürdüğünü söylediği, 12.4.1999 tarihinde verdiği feragat dilekçesinin işleme konulmamasını istediği, idare mahkemesince yargılamaya devam edilerek işin esasına girilip, işlemin iptal edildiği anlaşılmıştır... feragatın, kesin bir hükmün hukuki sonuçlarını doğurması nedeniyle, Yargıtay İçtihatlarına göre vaki feragatın feshi hakkında ortada bir yargı ilamı alınmadıkça feragattan vazgeçmek mümkün olmadığından, davacının rücu istemi kabul edilmeyerek feragat nedeniyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi gerekirken, feragat durumu dikkate alınmadan verilen idare mahkemesi kararında isabet bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, Sivas İdare Mahkemesi kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine ...’. D8D, E. 1999/3331, K. 2001/2525, KT. 24.05.2001, DBB.

112

‘... Davacının davasından feragat etmesi ile dava konusu uyuşmazlık sona erer. Bu nedenle, mahkeme henüz feragat nedeni ile davanın reddine karar vermemiş olsa dahi davacı feragatten dönemez, feragati ile bağlıdır ...’. AYİMDK, E. 1997/42, K. 1997/15, KT. 27.03.1997, AYİMD, 1998, sy. 12, s. 72-73; ‘... feragat hakkın özünden vazgeçme olduğundan kesin hükmün hukuksal sonuçlarını doğuracağı itibariyle

Temyiz ya da karar düzeltmeden feragat eden kimsenin de artık bu feragat beyanından dönemeyeceği Danıştay kararlarında kabul edilmiştir113.

HUMK’ nun eski 93. maddesine göre feragat dilekçesinin davalıya tebliğ edilmesi gerekiyordu. Ancak yapılan kanun değişikliği ile karşı tarafa tebliğ edilme şartı kaldırıldığı için davacının feragat dilekçesini mahkemeye verdikten sonra artık feragatten dönülmeyeceği kesinlik kazanmış ve bu hususa ilişkin kararlar verilmiştir114. Feragat ıslah yolu ile de hükümsüz bırakılamaz115.

Belgede Davadan feragat (sayfa 36-38)