• Sonuç bulunamadı

Hüküm Verilmesinden Sonra ve Ancak Kanun Yoluna Başvurulmasından Önce

Belgede Davadan feragat (sayfa 121-124)

Davacı hüküm henüz tebliğ edilmeden veya temyiz süresi içinde davadan feragat ederse, davanın feragat nedeniyle sona erip ermeyeceği, bu konuda yetkili mahkemenin hangisi olacağı, adli yargı ve idari yargıda bu konuda farklılık olup olmadığı konularının üzerinde durulmalıdır.

Öncelikle adli yargı bakımından veya hukuk usulü bakımından genel görüş temyiz süresi içinde davadan feragat edilebileceği yönündedir450. Davacının hüküm henüz tebliğ edilmeden önce davasından feragat etmesi halinde davanın feragat nedeniyle reddine karar verme yetkisinin Yargıtay’a değil, hükmü veren mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir451. Hükmün verilmesinden sonra ancak temyiz edilmesinden önce davadan feragat edilmesi

450

Bilge, s. 351; Kuru, c. IV, s. 3564; Aslan, s. 140.

451 Kuru, c. IV, s. 3564; Berkin, Rehber, s. 711; Üstündağ, s. 572; Aslan, s. 140; Petek, s. 46; Feyzioğlu, s. 370.

halinde mahkemenin yeniden duruşma yapmasına gerek yoktur. Mahkeme, dosya üzerinde feragat nedeniyle karar verebilir452. Nitekim Yargıtay’ın önceki kararları da bu yöndedir453.

Farklı bir görüş ise hükmün verilmesiyle kesinleşmesi arasında yapılan feragat beyanının davayı etkilemediği, feragat beyanının üst derece mahkemesince mahkeme kararı bozulmadıkça hükmü bozucu niteliğinin olmadığı ileri sürülmüştür454. Yargıtay’ın yeni tarihli kararları da bu yöndedir. Bu görüşe göre hükmü veren mahkeme, ancak Yargıtay’ın feragat nedeniyle bozma kararından sonra, davanın feragat nedeniyle reddine karar verebilir455. Yargıtay’ın bu son tarihli kararları usul ekonomisine ve menfaatler dengesine aykırı olduğu, emek ve zaman israfına, yargılamanın uzamasına neden olduğu yönlerinden eleştirilmiştir456.

Hüküm verildikten sonra da davadan feragat edilebilir şeklinde kabul edilen genel kuralın istisnasının istisnası da vardır. Önceden belirtiliği üzere iflas davası açan davacı alacaklı hüküm verildikten sonra davasından feragat edemez457

Öncelikle idari yargıda mahkeme karar verdikten sonra davadan feragat edilip edilemeyeceği konusunda tartışma ve uygulama farklılığı vardır. Bu konuya alt başlıkta değinceğiz. Şu an için kabul edilen uygulama ise mahkeme kararından sonra da davadan feragat edilebileceği yönündedir. Bu açıdan olayı değerlendirirsek kanaatimizce Yargıtay’ın son geliştirdiği içtihat daha yerindedir. Her ne kadar usul ekonomisi ve menfaatler dengesi gerekçesi doğru olsa dahi, bu durumun uygulamaya aksettirilmesi için

452 Kuru, c. IV, s. 3565.

453 ‘... Temyiz vaki olmadan davadan feragat edildiğine göre bu hususta bir karar verme yetkisi Yargıtay’a değil, mahalli mahkemeye ait olduğundan ...’. Y6HD, 2305/2568, KT. 28.05.1974, ABD, 1977, sy. 3, s. 444-445, Kuru, c. IV, s. 3565.

454 Önen, Sulh, s. 110.

455 ‘... Mahkemeler kanunda gösterilen istisnalar dışında kendi hükümlerini kendileri kaldıramazlar. İlk derece mahkemelerinin kararlarını bozup kaldırma yetkisi münhasıran Yargıtay’a aittir ...’. Y2HD, 6103/7522, KT. 30.06.1992, Manisa Barosu Dergisi, yıl 1993, sy. 44, s. 32, Kuru, c. IV, s. 3567; ‘... Davacılar hüküm kesinleşmeden davalarından feragat etmiştir. Vaki olan feragat üzerine mahkemece ek kararla davacının feragati sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir ... mahkemece işaret edilen doğrultuda inceleme yapıp karar vermesine imkan veren bir usul hükmü yoktur. Böyle bir durumda mahkemeye verilen feragat isteğinin temyiz istemi kabul edilerek, Yargıtay’a sevkinin sağlanması gerekir ...’. Y2HD, 7837/8545, KT. 30.09.1993, İzBD, 1994/1, s. 131, Kuru, c. IV, s. 3567; ‘... mahkemeler kanunda gösterilen istisnalar dışında kendi hükümlerini kaldıramazlar. İlk derece mahkemelerinin karalarını bozup kaldırma yetkisi münhasıran Yargıtay’a aittir. Mahkemece kadının davası kabul edilerek boşanmaya karar verilmekle dosyadan el çekilmiştir. Davacı kadının hüküm kesinleşmeden önce verdiği 07.12.1998 tarihli dilekçesinin temyiz isteği olarak kabulü ile dosyanın Yargıtayca incelenip verilecek karar sonucuna göre dosyanın ele alınıp feragat sebebi ile gerekli kararın verilmesi gerekirken ek kararla davanın feragat nedeni ile reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir ...’. Y2HD, KT. 05.05.1999, YKD, 1999, sy. 10, s. 1364, Kuru, c. IV, s. 3568.

456 Kuru, c. IV, 3567-3568; Aslan, s. 142-144. 457 Kuru, c. IV, s. 3568.

açık bir pozitif düzenleme yapılması zorunludur. İdari yargı açısından ise hüküm verildikten sonra davadan feragat edilip edilemeyeceği hususunun tartışmalı ve uygulama farklılığı olması nedeniyle feragat hakkında karar verecek olan makamın Danıştay veya yerine göre bölge idare mahkemeleri olması gerekmektedir 458.

Karar verildikten sonra temyiz edilmeksizin sadece feragat beyanında bulunulması durumunda ne olacaktır. Nitekim bir davada verilen karar üzerine temyiz isteminde bulunulmaksızın sadece feragat beyanında bulunan davacının feragat beyanını dikkate almayan mahkeme kararı sırf feragat beyanı dikkate alınmadığı gerekçesiyle temyiz edilmiş, Danıştay ise alt derece mahkemesince karara bağlanarak sonuçlandırılmasından sonra davadan feragat edilmesinin, alt derece mahkemesinin kararı üzerine herhangi bir etkisi olamayacağı gibi salt bu iddia ile temyiz başvurusunda bulunulması da kararın üst yargı yerince bozulmasını gerektirmeyeceğine hükmetmiştir459.

Temyiz edilmeksizin sadece feragat dilekçesinde bulunulması durumunda anılan feragat dilekçesinin temyiz istemi olarak kabul edilerek Danıştay’a gönderilmesi ve burada sadece feragat açısından incelenmesi ve feragat edilebilecek bir dava ise feragat nedeni ile karar verilmek üzere yetkili mahkemeye gönderilmesi daha yerinde olacaktır. Nitekim Yargıtay’ın uygulaması da bu şekildedir460. Fakat bu aşamada feragat edilmesi durumunda feragat hakkında karar verme yetkisinin yerel mahkemeye verilmesi usul ekonomisi ilkesine daha uygundur. Bu sebeple pozitif bir düzenleme yapılarak uygulamaya çabukluk sağlanabilir.

458 ‘... İki dereceli yargılama sisteminde, alt derece yargı yerlerince verilen kararların, taraflarca temyizi üzerine üst derece yargı yerlerince hukuka uygunluk denetimi sonunda bozulmalarına karar verilmedikçe, davanın taraflarının ve hatta bizzat kararı veren yargı yerinin herhangi bir tasarrufu ile hukuk düzeninden kaldırılmalarına olanak bulunmamaktadır ...’. D3D, E. 1985/571, K. 1986/293, KT. 30.01.1986, DBB.

459 ‘... davanın alt derece mahkemesince karara bağlanarak sonuçlandırılmasından sonra davadan feragat edilmesinin, alt derece mahkemesinin kararı üzerine herhangi bir etkisi olamayacağı gibi salt bu iddia ile temyiz başvurusunda bulunulması da kararın üst yargı yerince bozulmasını gerektirmez. ... Olayda da, davacıların alt derece mahkemesince, 28.11.1984 gününde karar verilerek davanın sonuçlandırılmasından sonra davalı Vergi Dairesi Müdürlüğünce verdikleri 28.12.1984 günlü dilekçeleriyle davalarından vazgeçtiklerini bildirdikleri sabit bulunduğundan, söz konusu feragatin hukuken herhangi bir sonuç doğurmayacağı açıktır ...’. D3D, E. 1985/571, K. 1986/293, KT. 30.01.1986, DBB.

460 ‘... Davacılar hüküm kesinleşmeden davalarından feragat etmiştir. Vaki olan feragat üzerine mahkemece ek kararla davacının feragati sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir ... mahkemece işaret edilen doğrultuda inceleme yapıp karar vermesine imkan veren bir usul hükmü yoktur. Böyle bir durumda mahkemeye verilen feragat isteğinin temyiz istemi kabul edilerek, Yargıtay’a sevkinin sağlanması gerekir ...’. Y2HD, 7837/8545, KT. 30.09.1993, İzBD, 1994/1, s. 131, Kuru, c. IV, s. 3567.

Belgede Davadan feragat (sayfa 121-124)