• Sonuç bulunamadı

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: ARAŞTIRMA BULGULARI ve YORUMU

3.1. ARAŞTIRMAYA KATILANLARIN GENEL ÖZELLİKLERİNE İLİŞKİN BİLGİLER

3.1.4. Siyasal Parti Konusunda Bireylerin Tercihleri

Dünyada son dönemde yaşanan gelişmeler, gruplar arasındaki ideolojik, ekonomik, etnik veya dinsel kutuplaşmaların, çatışmalara yol açtığını ve bundan dolayı sosyal ve siyasal gelişmenin önemli bir engel ile karşılaştığını göstermektedir (Esteban; Schneider, 2008:131). Siyaset, belli bir toplumda birbirinden farklı, çoğunlukla birbirine rakip, çatışma halinde olan çıkar ve taleplerin müzakere edilmesi ve uzlaştırılması alanıdır. Siyasal partiler de bu alanın asli unsurları ve özneleridir. Siyasi partilerin, devletle vatandaş ve toplum, siyasetle gündelik hayat arasında bir köprü oluşturması gerektiği söylenebilir. Siyasal partiler toplumun taleplerini ve gündelik ihtiyaçlarını siyasi karar mekanizmalarına taşıyan, diğer farklı talep ve partilerle müzakere, ikna ve uzlaşma süreci sonrası bu talep ve ihtiyaçlara çözüm arayan yapılardır (Ağırdır, 2010:2). Siyasal partiler, birbirinden farklı görüşleri temsil ettikleri için birbirine rakip siyasal kurumlar olarak faaliyetlerini yürütürler. Siyaseti bir çatışma olarak değerlendiren görüşlere göre, siyasi hayat bir çıkar mücadelesidir ve bu mücadelenin en önemli aktörleri de siyasi partilerdir. Siyaseti uzlaşma ve paylaşma olarak düşünenler, çatışma ve savaştan (kutuplaşmadan) çok olaya bir yarış gözüyle bakmaktadırlar. Partilerin toplumsal bütünlük veya çatışmaya katkılarını bu yaklaşımda aramak gerekir (Altıntaş, 2003:5).

Bu yönde, Türk parti sisteminde bakıldığında kutuplaşmanın kökeni, Osmanlı parti sistemine kadar götürülebilse de, Türk siyasal hayatında özellikle 1970’lerle birlikte yükselen kutuplaşma, sosyo-ekonomik temellere dayandığı izlenimini barındırmakla birlikte etnik ve dinsel pek çok dinamiği de beraberinde içermektedir. Ancak o dönemde söz konusu dinamikler dünyayı saran sağ ve sol keskin karşıtlığı dahilinde temsil edilmişlerdir. 1980 sonrasında ise, özellikle askeri müdahalenin etkisinin zayıfladığı 1990’lı yıllar ve sonrasında 2000’li yıllar, kimlik temelli ve değerleri esas alan bir kutuplaşma parti sisteminde belirginlik kazandığı yıllar olmuştur (Kiriş, 2010:238-239). Bu anlamda, kimliğin ön plana çıkması seçmenlerin parti tercihlerini birbirinden farklılaştıran en önde gelen gelişmelerden biri olmuştur.

Bu noktada, farklı kimlik eksenleri temelindeki parti kutuplaşması, partilerin aşırı düzeyde karşıtlığını yansıtan bir kavram olarak birden fazla partinin belirgin şekilde farklı politika tercihlerine sahip olması, bir partinin tercihinin diğer partiden belirgin olarak ayrılması durumunu açıklamaktadır. Diğer bir deyişle kutuplaşmış partiler, farklı, kendine özgü siyasal görüşleri olan ve ideolojik düzlemde her biri oldukça farklı konumlarda yerleşmiş partilerdir (Jones, 2001:127). Bir başka deyişle ideolojik mesafe arttıkça kutuplaşma da artmaktadır. Dolayısıyla, ideolojik düzlemdeki yayılımın artması durumu, partiler arasında ayrımın derin olduğunu buna karşın konsensüsün düşük olduğunu göstermektedir. Bu durumda siyasal sistemin meşruiyeti tartışma konusu olarak ön plana çıkmaktadır (Sartori, 1976:136).

Lachat (2008:2-4) parti sistemindeki kutuplaşmanın seçmen davranışını etkilediğini belirtmektedir. Buna göre yüksek düzeydeki kutuplaşma, oy vermedeki ideolojik temelli olan sorunsal algılamaların etkisini güçlendirmektedir. İdeolojik yönelimlerin etkisi pek çok nedenden dolayı parti kutuplaşması ile artmaktadır. Nitekim, katılımcıların siyasal parti tercihleri veya kesinlikle tercih etmeyecekleri parti konusu farklı kimlik eksenlerinde yer alanlar arasındaki siyasal parti noktasındaki veya siyasal eğilimleri açısından sergiledikleri görünür farklılıkların, benzerliklerin veya karşıtlıkların tespiti açısından önemlidir.

Tablo B-14: Örnekleme Katılanların Siyasal Parti Tercihleri

İZMİR-KONYA TOPLAM Cumhuriyetçi-Laik Ortadakiler Muhafazakâr-Dindar Toplam

Sayı % Sayı % Sayı % Sayı %

AKP 0 0,0% 46 24,6% 271 83,4% 317 42,0% CHP 199 81,9% 46 24,6% 1 0,3% 246 32,6% MHP 5 2,1% 52 27,8% 35 10,8% 92 12,2% BDP 8 3,3% 13 7,0% 6 1,8% 27 3,6% Diğer 9 3,7% 13 7,0% 9 2,8% 31 4,1% Cevap yok 22 9,1% 17 9,1% 3 0,9% 42 5,6% Toplam 243 %100 187 %100 325 %100 755 %100

Toplam örneklem üzerinden Tablo B-14’deki verilere göre, muhafazakâr-dindar eksen içinde yer alanların siyasal parti tercihleri %83.4 ile AKP, %10.8 ile MHP’dir. Cumhuriyetçi-laik eksende yer alanların %81.9’u CHP seçmeni olduklarını

belirtmişlerdir. Ortadakiler ekseninde yer alanlar ise ağırlıklı olarak MHP (27.8), AKP (%24.6) ve CHP (%24.6) ve BDP seçmenidirler. Nitekim, toplam örneklem üzerinden de bakıldığında muhafazakâr-dindar eksen ile cumhuriyetçi-laik eksenler arasında siyasal parti tercihleri noktasında çok belirgin bir AKP ve CHP kutuplaşması/ayrışması görünmektedir.

Kentsel-mekansal ayrım bağlamında ise (Tablo B-15), muhafazakâr-dindar eksen ile cumhuriyetçi-laik eksenler arasında siyasal parti tercihleri noktasında her iki kentte de çok belirgin bir AKP ve CHP ayrışması görünmektedir. Siyasal parti tercihi bazında İzmir ilindeki bu ayrışma %90’lara varmaktadır. Konya ilinde bu oranın biraz daha düşük gözükmesinin sebebi cumhuriyetçi laik kimlik ekseninde yer alanların %23.7’sinin bu soruya cevap vermemiş olmasıdır. Ancak buna rağmen Konya ilinde de siyasal parti tercihi noktasında iki eksen arasında çok belirgin bir AKP ve CHP ayrışması söz konusudur. Ortadakiler ekseninde yer alanlar da ise İzmir ilinde ağırlıklı tercih edilen partiler CHP ve MHP iken Konya ilinde AKP ve MHP’dir. Bu anlamda siyasal parti tercihi noktasında kimlik eksenleri açısından her iki kentte de belirgin bir farklılaşma veya kutuplaşma bulunmaktadır. Özellikle dikkat çeken bir nokta, Konya ilinde cumhuriyetçi-laik ve ortadakiler kimlik ekseninde yer alanlar arasında siyasal parti tercihi sorusuna cevap vermeyenlerin oranının dikkate değer bir oranda olmasıdır. Bunun nedeninin Konya ilinde baskın bir AKP üstünlüğünün varlığıyla ilişkili olabileceği düşünülmektedir. Zira, gözlemlerimiz siyasal parti tercihi sorusunda bazı katılımcıların söylem olarak belirgin bir AKP karşıtı tutum sergilemesine rağmen anket formu üzerinde bunun yer almasından kaygı duydukları yönündedir. Dolayısıyla, kentte

Tablo B-15: Örnekleme Katıların Siyasal Parti Tercihleri (Mekansal Karşılaştırma) İZMİR KONYA Cumh.-Laik Ortadakil er Muhaf.-Dindar Toplam Cumh.-Laik Ortadaki ler Muhaf.-Dindar Toplam % % % % % % AKP 0,0% 10,6% 88,2% 35,4% 0,0% 42,2% 78,7% 50,8% CHP 89,2% 39,4% 0,6% 44,2% 65,8% 6,0% 0,0% 17,0% MHP 1,2% 34,6% 6,8% 11,3% 3,9% 19,3% 14,6% 13,3% BDP 4,8% 9,6% 2,5% 5,1% 0,0% 3,6% 1,2% 1,5% Diğer 2,4% 3,8% 1,2% 2,3% 6,6% 10,8% 4,3% 6,5% Cevap yok 2,4% 1,9% 0,6% 1,6% 23,7% 18,1% 1,2% 10,8% Toplam 100% 100% 100% 100% 100% 100% 100% 100%

uzun süreli güçlü bir AKP iktidarının olması nedeniyle başka bir parti aidiyetinin dile getirilmesinin bazı katılımcılarda en azından muhtemel bir kişisel zarara uğrama düşüncesini doğurabildiği izlenimi oluşmuştur.

Toplam örneklem üzerinden Tablo B-16’daki verilere göre, muhafazakâr-dindar eksen içinde yer alanların %47.1’i BDP, %36’sı CHP ve %9.2’si MHP’yi kesinlikle oy vermeyecekleri partiler olarak göstermektedirler. Cumhuriyetçi-laik eksende yer alanların %65.8’i AKP, %29.6’sı BDP’yi kesinlikle oy vermeyecekleri partiler olarak göstermektedirler. Nitekim, kesinlikle tercih edilmeyecek parti noktasında muhafazakâr-dindar eksen ile cumhuriyetçi-laik eksen arasında göze çarpan en önemli nokta AKP-CHP ayrışması açısından cumhuriyetçi-laik eksende yer alanların muhafazakâr-dindar eksende yer alanlara göre daha belirgin bir kutuplaşma eğilimi sergilemeleridir. Zira, BDP faktöründen bağımsız olarak bakıldığında cumhuriyetçi-laik eksende yer alanların %65.8’nin AKP’yi kesinlikle oy verilmeyecek parti olarak tanımlamalarına rağmen muhafazakâr-dindar eksende yer alanların %36’sı CHP’yi kesinlikle oy vermeyecekleri parti olarak tanımlamaktadır. Ancak yine de kesinlikle tercih edilmeyecek parti konusunda da muhafazakâr-dindar ve cumhuriyetçi-laik eksenlerin farklılaşması belirgin bir şekilde görünmektedir. Muhafazakâr-dindar eksen içinde yer alanlar arasında BDP’nin ardından CHP’yi kesinlikle oy vermeyecekleri parti olarak görenler ağır basmaktayken cumhuriyetçi-laik eksende yer alanlar arasında AKP’yi kesinlikle oy vermeyecekleri parti olarak görenler ağırlıktadır. Aslında, sahadaki gözlemlerimiz cumhuriyetçi-laik kimlik ekseninde yer alanlar arasında AKP ve BDP karşıtlığının birbiriyle çok fazla ilişkilendirildiği izlenimi edinilmiştir. Bu

Tablo B-16: Kesinlikle Tercih Edilmeyen Siyasal Partiler

İZMİR-KONYA TOPLAM Cumhuriyetçi-Laik Ortadakiler Muhafazakâr-Dindar Toplam

Sayı % Sayı % Sayı % Sayı %

AKP 160 65,8% 48 25,7% 7 2,2% 215 28,5%

CHP 0 0,0% 21 11,2% 117 36,0% 138 18,3%

MHP 0 0,0% 16 8,6% 30 9,2% 46 6,1%

BDP 72 29,6% 97 51,9% 153 47,1% 322 42,6%

Her partiye oy verebilirim 11 4,5% 5 2,7% 18 5,5% 34 4,5%

yönde, katılımcıların birçoğu eleştirel bir tutumla BDP’nin bugünkü konumuna AKP iktidarı sayesinde geldiğini dolayısıyla aralarında herhangi bir farkın bulunmadığı kanaatindedir. Dolayısıyla, bu kimlik ekseninde yer alanlar arasında AKP ve BDP karşıtlığının çoğu zaman eş zamanlı ve eşdeğer bir nitelik taşıdığı kanaati oluşmuştur. Ortadakiler ekseninde yer alanların ise %51.9’u BDP, %25.7’si AKP, %11.2’si CHP ve %8.6’sı MHP’yi kesinlikle tercih etmeyeceklerini belirtmişlerdir. Ancak, her üç eksende de BDP kesinlikle tercih edilmeyecek parti olarak ön plana çıkmaktadır.

Kentsel-mekansal ayrım bağlamında ise (Tablo B-17), kesinlikle tercih edilmeyecek parti noktasında İzmir ilinde muhafazakâr-dindar eksen ile cumhuriyetçi-laik eksen arasında göze çarpan en önemli nokta AKP-CHP ayrışması açısından cumhuriyetçi-laik eksende yer alanların muhafazakâr-dindar eksende yer alanlara göre daha belirgin bir kutuplaşma eğilimi sergilemeleridir. Zira, BDP faktöründen bağımsız olarak bakıldığında cumhuriyetçi-laik eksende yer alanların %63.5’nin AKP’yi kesinlikle oy verilmeyecek parti olarak tanımlamalarına rağmen muhafazakâr-dindar eksende yer alanların %37.3’ü CHP’yi kesinlikle oy vermeyecekleri parti olarak

tanımlamaktadır. Bu anlamda, bir önceki tablonun verileri açısından

değerlendirildiğinde yani iki eksen arasındaki AKP-CHP kutuplaşması noktasından bakıldığında muhafazakâr-dindar eksende yer alanların BDP karşıtlığının CHP karşıtlığından ağır bastığı görülmektedir. Cumhuriyetçi-laik kimlik ekseninde ise AKP karşıtlığının çok daha belirgin ve yüksek oranda seyretmesi dikkat çekmektedir. Benzer bir tablo Konya ilinde de dikkat çekmektedir. Ancak, yukarıda da belirtiği üzere, bunun nedeni cumhuriyetçi-laik kimlik ekseninde yer alan katılımcıların birçoğunun eleştirel

Tablo B-17: Kesinlikle Tercih Edilmeyen Siyasal Partiler (Mekansal Karşılaştırma) İZMİR KONYA Cumh.-Laik Ortadakil er Muhaf.-Dindar Toplam Cumh.-Laik Ortadaki ler Muhaf.-Dindar Toplam % % % % % % AKP 63,5% 33,7% 1,2% 33,1% 71,1% 15,7% 3,0% 22,3% CHP 0,0% 7,7% 37,3% 15,7% 0,0% 15,7% 34,8% 21,7% MHP 0,0% 3,8% 2,5% 1,9% 0,0% 14,5% 15,9% 11,8% BDP 31,1% 51,9% 57,1% 45,8% 26,3% 51,8% 37,2% 38,4%

Her partiye oy verebilirim 5,4% 2,9% 1,9% 3,5% 2,6% 2,4% 9,1% 5,9%

bir tutumla BDP’nin bugünkü konumuna AKP iktidarı sayesinde geldiği dolayısıyla aralarında herhangi bir farkın bulunmadığı kanaatine sahip olmalarıdır. Her iki kentte de ortadakiler ekseninde yer alanların da yarıdan fazlası BDP’yi kesinlikle tercih etmeyeceklerini belirtmişlerdir. Ayrıca, her iki kentte her üç eksende de BDP kesinlikle tercih edilmeyecek ortak parti olarak nispeten ön plana çıkmaktadır.

Sonuç itibariyle, veriler özellikle muhafazakâr-dindar ve cumhuriyetçi-laik kimlik eksenleri açısından belirgin bir AKP-CHP karşıtlığını ortaya koymaktadır. Ayrıca, milliyetçilik ekseninde görünür bir kutuplaşmanın varlığından bahsetmek gerekmektedir. Özellikle, muhafazakâr-dindar ve cumhuriyetçi-laik kimlik eksenleri arasındaki AKP ve CHP kutuplaşmasının daha çok laiklik ve din temelli bir karşıtlık içerdiğini tarihsel sürece bakarak değerlendirmek mümkündür. Zira, Türk parti sisteminde farklı eksenlerdeki kutuplaşmaların siyasal hayatı yönlendirmede etkili olduğunu söyleyebiliriz. Başlıca iki eksen olan laiklik–din ekseni ve milliyetçilik ekseni, 1980 sonrasında yaşanan iç ve dış gelişmelerin de etkisiyle önemini arttırmış ve sınıfsal ayrımların önünde belirleyici hale gelmiştir.

Bu sürece kısaca değinilecek olursa, 1980 tarihi hem Türkiye hem de dünya konjonktüründe önemli gelişmelere işaret etmektedir. 1980 ve sonrası, Türkiye’de askeri müdahaleyle başlayan sonrasında parti sisteminin yeniden kurulduğu bir dönemken dünyada neoliberal küreselleşmenin yaygınlaştığı ve soğuk savaş ortamının sona erdiği gelişmeleri ortaya çıkarmıştır. Bu tarihten sonra Türk parti sisteminde etkinlik kazanan kutuplaşmalar içten olduğu kadar, 1980 öncesinden daha fazla ve çeşitli biçimde dıştan da beslenen kaynaklara sahip olmuşlardır (Kiriş, 2010:240-244).

1995 seçimleri ise, 1980 sisteminin geçersiz kaldığı bir tabloyu ortaya çıkarmıştır. 1995’te ideolojik düzlemin uç sağında yer alan RP, seçimlerden birinci parti olarak çıkmış, merkezkaç eğilimler güçlenmiş, merkez sağ partileri RP’den kaçınmak amacıyla kendi aralarında koalisyon kurmayı denemiş ancak yine de RP’nin iktidara gelmesine engel olamamışlardır. 1995 seçimleri Türk parti sistemindeki o döneme kadar belirleyici olan merkez–çevre ve sağ–sol kutuplaşma eksenlerinden somut olarak laik– dindar kutuplaşmasına yönelimi gösteren bir sonuç ortaya çıkarmıştır. 1999 seçimleri bu bakımdan 1995 ve 2002 seçimleri arasında bir kırılma olarak okunabilir. 1995 ve

2002’de belirleyici olan laiklik–din ekseni 1999’da geri planda kalmış, bu seçimlerde milliyetçilik ekseni belirginlik kazanmıştır. Eksen değişmesi parti sisteminin kurulumunu doğrudan etkilemiş, CHP baraj altında kalırken RP’nin yerine kurulan FP büyük oranda oy yitirmiştir. 1999’da milliyetçi partiler MHP, DSP ve HADEP güç kazanmıştır (Kiriş, 2010:240).

2002 seçimleri kutuplaşmanın laiklik-din ekseninin yeniden öne çıktığı bir seçim olmuştur. AKP-CHP karşıtlığı özellikle meclise bu partilerin dışında herhangi bir partinin girememesi nedeniyle keskin bir kutuplaşma halini almıştır. 2007 ve 2011 seçimleri ise, kutuplaşmanın laiklik-din ekseninin belirgin olduğu bununla birlikte milliyetçilik ekseninin de görünür olduğu bir sonuç ortaya çıkarmıştır (Kiriş, 2010:240-241). Aslında, bu seçimler Türk parti sisteminde ana akım kutuplaşma ekseninin laiklik-din ekseni olduğunu teyit etmiştir. Nitekim, araştırma verileri de özellikle AKP ve CHP karşıtlığının muhafazakâr-dindar ve cumhuriyetçi-laik kimlik eksenleri arasında ana akım kutuplaşma kaynağı olduğu yönündedir. Yine, tüm farklı kimlik eksenleri açısından BDP karşıtlığı üzerinden yürüyen milliyetçilik temelli kutuplaşmanın da oldukça görünür olduğu bir gerçektir. Nitekim, kimlik eksenleri arasında siyasal partiler temelinde görülen laiklik-din ve milliyetçilik çerçevesindeki belirgin veya aşırı karşıtlık ya da kutuplaşma eğilimi sonucu siyasal dünyanın “biz-onlar” ikileminde yürümeye başlaması tehlikesi doğmaktadır. Siyasal hayatın biz ve onlar ikilemi temelinde yürümesinin gündelik toplumsal hayata yansıması ise toplumsal yaşam alanının radikal bir mücadele alanı olarak görülmesine ve farklı kimlik eksenlerinde yer alanlar arasındaki iletişimin veya etkileşimin tıkanmasına yol açabilecektir. Literatürde siyasal partiler arasında kutuplaşmanın bazı yararlı sonuçları olduğu konusunda görüşler olsa da, olumsuz sonuçların ağırlıkta olduğu yönündeki yaklaşımlar baskındır. Bu anlamda, siyasal manada partiler arasında ideolojik kutuplaşmanın artması, kamu politikası süreçlerinin aksamasına yol açabilmektedir. Kutuplaşmanın etkisiyle yasamanın iş göremez hale gelmesi ve politika süreçlerinde ataletin ortaya çıkması yanında kutuplaşmanın bir diğer etkisi de ılımlı vatandaşların siyasete ilgilerini ve bu ılımlı kitlenin iktidara olan güven düzeylerini azaltmasıdır. Parti yandaşlığının artmasının yine ılımlı kitle üzerinde meydana getirdiği siyasete yabancılaşma, siyasete katılmama özellikle de oy kullanmamalarına yol açabilmektedir (Layman; Carsey; Horowitz, 2006:93, Dalton, 1988)). Siyasal parti kutuplaşmasının sonuçlarına dair teorik bir

tartışma bu çalışmanın sınırlarını ve amacını aşacağı için siyasal parti tercihleri noktasındaki kutuplaşma veya karşıtlıklara dair yukarıda yapılan açıklamaların yeterli olacağı düşünülmektedir16.

3.1.5. Dini İnanç Konusunda Bireylerin Kendilerine Uygun Gördükleri

Benzer Belgeler